Zînê Wertê saldırısı ve TC’nin Kandil’e saldırı planı-Amed Dicle

Türkiye’nin Kandil bölgesine sürekli saldırmak istediği bir sır değil. Dolayısıyla, mevcut gelişmeler ve Zînê Wertê saldırısı, Kandil’e yönelik saldırıların başka bir aşamaya geçirilmek istendiğine dair bir işaret olarak görülebilir.

Korona salgını nedeniyle çok fazla gündem olmasa da Türkiye’nin Kürt bölgelerine yönelik askeri saldırı ve operasyonları aralıksız bir şekilde sürüyor. Özellikle Güney Kürdistan’a yönelik hava saldırıları ve TSK’nin oradaki askeri üslerine sevkiyatın son günlerde arttığına dair güçlü bilgiler mevcut. Kürt medyasında bu konuda günde birkaç haberle karşılaşmak mümkün.

Bu gelişmelerin belki de en önemlisi 15 Nisan günü yaşandı. Türk savaş uçakları Kandil bölgesinin batı istikametindeki Zînê Wertê köyüne hava saldırısı düzenledi. Bu saldırıda 3 gerillanın hayatını kaybettiği açıklandı. Zînê Wertê köyü Karox bağlı ve burası YNK bölgesi olarak biliniyor. Zînê Wertê köyü ise Kandil ile Karox’u birbirine bağlayan bir geçiş noktası konumunda.

Saldırı öncesindeki gelişmelere bakıldığında fotoğrafın tamamı anlaşılır gibi oluyor. Öncelikle buraya KDP’ye bağlı askeri birliklerin gelmesiyle Türkiye’ye ait keşif uçuşları yoğunlaştığına dair bilgiler mevcut. 15 Nisan öğlen saatlerinde savaş uçakları hava saldırısı düzenlediğinde de bu güçler alanda bulunuyordu. Yerel kaynaklar; KDP askeri yetkililerden Emid Feqe Muhammed Ado’nun doğrudan Türk istihbaratına bilgi verdiğini ve olay esnasında orada bulunduğunu doğruluyor. Daha da ötesi, Ado ve beraberindeki bazı kişiler, savaş uçakları tarafından bombalanan mıntıkaya yakın bir yerde görüntü ve fotoğraf çekerek sosyal paylaşım sitelerinde yayımladılar.

Peki YNK’nin denetimindeki bu alana KDP güçleri nasıl ve neden gitti? Kurd-Sat’a konuşan YNK yetkilileri, civar köylerdeki köylerde koronavirüs için alınan tedbirleri denetlemek için ortak bir gücün oraya sevkedilmesi gerektiğine dair anlaşma yaptıklarını doğruluyorlar. Anlaşma YNK ile KDP arasında olmuş. Bölgeye giden güç ise Peşmerge Bakanlığı denetiminde olması gerekiyor. Zaten Peşmerge Bakanlığı da bu minvalde bir açıklama yayımladı. KDP Politbüro ise bir açıklama yaparak oraya giden askeri güçlerin kendilerine ait olmadığını belirtti. Yani; oraya giden askeri güç KDP adına değil Peşmerge Bakanlığı adına gitmiş oluyor. KDP Genel Başkanı Mesud Barzani de Zînê Wertê bölgesine ortak askeri gücün konumlanmasını ve komutanın da YNK’li olmasını önerdi. Görünürde makul bir öneri gibi gelse de asıl planın bu olduğu anlaşılmaktadır. Zira YNK yetkilileri, KDP’nin verdiği sözü tutmadığı, çekilmesi gerektiği halde bölgeye askeri sevkiyatta bulunduğunu söylüyorlar.

Konuya ilişkin bugün (17 Nisan) yazılı bir açıklamada bulunan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı ise, ‘Kandil’e saldırı planları yapılmakta’ vurgusunda bulundu. KCK açıklamasına göre, üç gerilla KDP’nin kampına giderek gerilimin düşürülmesi için oradan çıkmaları gerektiğini iletmiş. Buradan bu gerilla birimi kısa bir süre sonra Türk savaş uçaklarının hedefi olmuş. Zaten KDP’li silahlı unsurların bombardımanı izleyip videoya çektikleri anlar sosyal paylaşım sitelerinde yayımlandı. KCK, ‘Kandil’e saldırı planı olmasaydı KDP burayı tutmazdı’ diyor ve bunun ‘kabul edilemez’ olduğunu belirtiyor.

1998’de YNK ile KDP arasındaki anlaşma gereği YNK’ye bırakılan ve bir nevi tampon bölge olarak bilinen Zînê Wertê mıntıkası neden şimdi KDP için önemli bir yer haline geldi? KDP önce koronavirüs gerekçesiyle askeri güç yığdı ve ardından burada kalıcılaşmak istiyor?

Bu sorunun yanıtını vermeden önce köylülerin ne dediklerini hatırlatalım. Zînê Wertê sakinleri 16 Nisan günü ortak bir basın açıklamasında bulundular. Bu açıklamada, YNK, Peşmerge Bakanlığı, KDP ve PKK’ye çağrıda bulunarak güçlerini oradan çekmelerini istediler. Köylüler, ismi geçen parti ve kurumlara 48 saat mühlet verdi. Öyle görülüyor ki bu açıklama çerçevesinde bir gösteri de düzenleyebilirler.

Yine köylülerden bazıları, bölgeye yeni gelen askeri gücün arasında bulunan 3 kişinin ‘Kürtçe bilmediği ve zaman zaman Türkçe konuştuklarına tanık olduklarını’ ifade ediyor.

YNK yetkilileri KDP’nin dayattığı bu fiili durumu kabul etmediklerini güçlü ifadelerle açıklıyorlar. Her iki parti arasında başka sorunlar da var ve durum oldukça gergin. Her iki partiden 15 milletvekili ortak bir bildiriyle kendi yönetimlerine ‘itidal çağrısında’ bulundu.

Şimdi gelelim asıl soruya ve cevabına; Öncelikle şunu belirtmek gerekiyor ki ismi geçen bölgenin KDP için askeri açıdan pek bir önemi yok. Zaten daha önce de burası KDP ve YNK arasında herhangi bir gerilime sebep olmamıştı. Dolayısıyla önce koronavirüs gerekçesi ardından da kalıcı olarak orada bulunmayı dayatmanın faydası olsa olsa Ankara’ya olur. Çünkü, Türkiye’nin Kandil bölgesine sürekli saldırmak istediği bir sır değil. Kandil, Türkiye sınırından oldukça uzak olduğu için Türk askerinin burada karadan herhangi bir faaliyete girişmesi mümkün değil. Hava saldırıları ise sürüyor. Türkiye’nin bölgede istihbarat vb. faaliyetleri olsa da etkisi sınırlı oluyor. Dolaysıyla, mevcut gelişmeler ve Zînê Wertê saldırısı, Kandil’e yönelik saldırıların başka bir aşamaya geçirilmek istendiğine dair bir işaret olarak görülebilir. Bu mıntıka Kandil bölgesinin batı cephesi. Kandil’in doğu cephesi neredeyse tümüyle İran sınırı. Doğu cephesi İran sınırı olmakla birlikte coğrafik koşulları da gerilla hareketliliği açısından pek elverişli olmadığı düşünülüyor. Dolaysıyla, Ankara’nın hazırladığı ve KDP yardımıyla devreye koymak istediği plan Kandil bölgesinin batı cephesini PKK güçlerine kapatmak. Buradaki stratejik tepeler ve noktalarda konumlanmak. KDP güçleri içerisinde yer alarak doğrudan sahada olmak. Olası faaliyetleri teknik araçlarla takibe almak. Ve o bölgedeki gerillaların hem sarp coğrafyaya mahkum olmasını hem de lojistik olarak ambargo altında tutulmasını sağlamak...

KDP yönetiminin orada ‘ortak güç’ adı altında kendilerine bağlı birimlerin kalmasını ısrar etmelerinin sebebi bu olmalı. KDP’nin denetimindeki alanlarda MİT faaliyetleri zaten malum. Ancak halkayı tamamlamak için YNK’nin denetimindeki bazı alanlarda da bu faaliyetlerin olması gerek. YNK bunu reddettiğini ifade ediyor. Çevre halkı durumdan rahatsız. Eğer Zînê Wertê mıntıkası KDP’nin denetiminde kalırsa, bu, Kandil’in batı cephesinin tümünün KDP denetimine geçtiği ve Ankara için avantaja dönüşeceğini belirtmek gerekir. Güney Kürdistan’daki birçok çevre, söz konusu gelişmelerin Ankara’nın dayatmaları sonucu olduğu, KDP’nin bu konuda Ankara ile birlikte hareket ediyor olabileceğini, Türk unsurların KDP’ye bağlı askeri birimler içerisinde yer aldığını ifade ediyor. Elbette bu iddialara yanıt vermesi gereken tek merci ise KDP yönetimidir.

Bu gelişmelerin anlaşılması için bir örnek daha; 15 Nisan günü Maxmur Mülteci ampına düzenlenen SIHA saldırısında 3 kadın hayatını kaybetti. Bu saldırıya ilişkin Ankara’dan henüz bir açıklama yokken, Neçirvan Barzani’nin finanse ettiği Rudaw kanalı, ‘TSK, HPG’nin konumlandığı noktayı bombaladı’ şeklinde son dakika haberi geçti. TSK’nin nereyi vurduğunu TSK’ya söylemek nasıl bir yayıncılık? TSK nereyi bombaladığını halen açıklamış değil, ama aynı haber söz konusu yayın kuruluşunun sitesinde bulunuyor.