İsveç: Efrîn'e saldırı uluslararası hukuka aykırı

İsveç Parlamentosu'nda Türk devletinin Efrîn'e saldırıları tartışıldı. Dışişleri Bakanı Wallström, saldırıların uluslararası hukuka aykırı olduğunu söyledi. Vekiller de "Kürtler DAİŞ'e karşı kahramanlarımız. Onları desteklemeliyiz" mesajını verdi.

İsveç Parlamentosu'nun Türkiye'nin Efrîn'e yönelik saldırılarının tartışıldığı önceki günkü oturumunda Dışişleri Bakanı Margot Wallström, Türkiye'nin saldırılarının Suriye'deki çatışmaları daha da artırma riski taşıdığını ve Efrîn'e yönelik saldırıların uluslararası hukuka aykırı olduğunu söyledi.

'KÜRTLERİN DURUMU TÜM BÖLGEYİ ETKİLİYOR'

Sol Parti lideri Jonas Sjöstedt, Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh ve Çevre Partisi Yeşiller Milletvekili Jabar Amin'in Efrîn için ayrı ayrı verdikleri önergeleri birlikte yanıtlayan Wallström, önerge veren milletvekillerinin Suriye'de durum ve uluslararası hukukun kurallarının yaşama geçirilmesindeki derin kaygılarını paylaştığını dile getirdi.

Wallström, Suriye'deki durumla Türkiye'de Kürt sorunu arasında doğrudan bir ilişki olduğuna “Kürtlerin durumu tüm bölgeyi etkileyen bir faktör ve Türkiye'de barış müzakerelerine yeniden başlanması sınırların ötesinde Suriye ve tüm bölgede olumlu sonuçlara yol açacaktır” ifadeleriyle dikkat çekti.

Türkiye'nin Kürt gruplarıyla ilişkilerinin kötüleşmeye devam etmesini çok ciddi bulduğunu söyleyen Wallström, İsveç'in gelişmeleri yakından izleyeceğini, şiddetin azaltılmasının önemini vurgulayacağını, uluslararası yasalara saygı gösterilmesini ve sivillerin korunmasını isteyeceğini belirtti.

'TÜRKİYE UMUT VEREN SİSTEME VE SİVİLLERE SALDIRIYOR'

Sol Parti Lideri Jonas Sjöstedt, bakanın Efrîn'e yönelik saldırıları doğrudan kınamamasından üzüntü duyduğunu belirtikten sonra Kürt güçlerinin Şengal, Kobanê ve son olarak da Reqa'da DAİŞ çetelerine karşı gösterdiği başarıları hatırlatarak, şunları kaydetti:

“Kuzey Suriye'deki federasyon çok zor koşullarda demokratik bir toplum inşa etmeye çabalıyor. Yüz binlerce sığınmacıyı kabul etti. Bölgedeki hiçbir yerde kadın hakları oradaki kadar güçlü değil. Hiçbir yerde kadınların teröre karşı mücadelesi ve yeni düzeni kurmaya katılımları buradaki gibi yaygın değil. Burada bölgede pek çok yerde olmayan Kürtlerle Araplar, Hıristiyanlarla Müslümanlar arasında ittifaklar yapılıyor. Seçimler yapılmaya çalışılıyor.”

Bölgede insanlara umut veren böylesi bir sistemin Türk ordusunun saldırılarına uğradığını söyleyen Sjöstedt, “Sorun, onlara sırtımızı mı döneceğiz yoksa DAİŞ'a karşı zafer kazandıklarında yaptığımız gibi daha iyi bir gelecek kurma çabasında olanlarla birlikte mi olacağız? Suskun kalmak tavır almaktır” dedi.

Dış dünyanın Kuzey Suriye'deki Kürtlere sırtını dönmesinin Türk devletinin saldırılara dolaylı olarak yeşil ışık yakmak olduğunu söyleyen Sjöstedt, suskunluğun sonuçlarına “Şimdi Türkiye bunu kullanıyor. İşte bunun için Türk savaş uçakları Efrîn'deki sivilleri, köyleri, sığınmacı kamplarını ve yerleşim yerlerini bombalıyor” diye dikkat çekti.

'BARBARLIĞI DURDURMAK İÇİN BİR ŞEY YAPMALIYIZ'

Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh, Türk devletiyle birlikte Efrîn'e saldıran ÖSO içinde yer alanların DAİŞ ve El Kaide artıkları olduğunu belirttikten sonra çetelerin Barin Kobanê'nin cesetine yaptıkları işkenceleri anlattı.

“Barin bu kez DAİŞ'a karşı değil, ÖSO'nun desteğini alan Türkiye'ye karşı savaşıyordu. Bu barbarlıktır, bunun durdurulmasını istiyorum” diyen Kakabaveh, barbarlığın durdurulması için Margot Wallström'ün bir şeyler yapmasını umut ettiğini söyledi.

Herkesi Türk devletinin saldırıları sonucu Efrîn'de yaşamını yitirenler için saygı duruşuna davet ederek konuşmasına başlayan Çevre Partisi Milletvekili Jabar Amin, Erdoğan'ın Rojava'daki özerk yönetimden nefret ettiği ve Kürtlerin statü elde etmelerine tahammül edemediği için Efrîn'e savaş açtığını söyledi.

Efrîn'in Türk devleti ve güdümündeki çeteler tarafından dört yandan saldırıya uğradığına dikkat çeken Amin, “Efrîn teröristler ya da devlet teröristleri tarafından kuşatılmıştır. Bir ülkenin bir başka ülkenin topraklarına girmesi uluslararası hukukun çiğnenmesi suçudur” dedi.

Çevre Partisi Yeşiller Milletvekili Annika Lillesmets, yaşamlarını riske atıp DAİŞ çetelerini yenilgiye uğratan Kürt güçlerinin dünyaya büyük bir hizmette bulunduklarını hatırlattıktan sonra “Dünya savaşta büyük başarılar gösteren, oldukça yüksek bedeller ödeyen bu cesur insanlara ihanet edemez” dedi.

Hareketsiz durup olanları seyretmenin hiçbir gerekçesi olamayacağını söyleyen Lillemets, Erdoğan'ın şiddetinin durdurulması ve Efrîn'e saldırma kararı veren Türk yetkililere yaptırım uygulanması için girişimde bulunulmasını talep etti.

Milletvekillerinin eleştirilerini dile getirmelerinden sonra yeniden söz alan Wallström, İsveç'in suskun ve pasif kalmadığını, tersine Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği nezdinde harekete geçtiğini söyleyerek, “Doğal olarak büyükelçiyi de çağırıyoruz. Onunla konuştuk. Olanların şimdiden çok kötü olan durumu daha da kötüleştirme riski olduğunu belirttik. Artan şiddet daha fazla acı getirir” diye belirtti.

Dışişleri Bakanlığı ve uluslararası hukuk uzmanlarının ön değerlendirmelerinin, Türk devletinin YPG'ye yönelik saldırılarının kendini savunma hakkı kapsamında olmadığı yönünde olduğunu söyleyen Wallström, uluslararası hukuka saygı gösterilmesi için ülkelerin BM ve AB'de ortak tutum almaları gerektiğini ifade etti.

Bakanın konuşmasından sonra yeniden söz alan Jabar Amin, Türkiye'nin saldırganlığına karşı direnen kadın ve erkeklerden onur duyduklarını belirterek, “Saldırıların kınanması durdurulmasına hizmet eder. Zaman geçtikçe sivil kayıplar da artar” dedi ve Wallström'den Ankara'daki İsveç büyükelçisini geri çekmesini istedi.

Dışişlerinin Türk devletinin uluslararası hukuka uygun davranmadığı değerlendirmesinin sevindirici olduğunu söyleyen Amin, bu tespitin yapılmasının ardından İsveç'in Türkiye'nin saldırganlığını kınayacağını umut ettiğini belirtti.

'KONU BM GÜNDEMİNE TAŞINMALI'

Oturumun sona ermesinden sonra tartışmaya katılan ve izleyen milletvekillerinden bazılarına Wallström'ün tutumu hakkında ne düşündüklerini sorduk...

Amineh Kakabaveh, (Sol Parti Milletvekili):

"Dışişleri Bakanlığı'nın Türkiye'nin tutumunun uluslararası hukuka aykırı olduğu tespitini yapması iyi bir gelişme. Ama Wallström'ün ağzından 'kınıyoruz' lafını duymadık. Onun yerine diğer ülkelerle birlikte konuyu Birleşmiş Milletler'e taşımayı düşündüğünü söyledi. Ben geçmişte Fransa'nın bunu yaptığını şimdi İsveç'in Fransa ile birlikte konuyu yeniden Birleşmiş Milletler'e götürmesinin uygun olacağını söyledim. Oturumdan sonra da kendisiyle tekrar görüştüm ve konuyu BM gündemine taşıyacağı sözünü verdi."

'DESTEK SIRASI BİZDE'

Annika Lillemets, (Çevre Partisi Yeşiller Milletvekili) :

"Bakanın yanıtları beni şaşırtmadı. Ama konunun parlamentoda ayrıntılı ele alınması ve Türkiye'nin saldırganlığını durdurulması için alınması gereken önlemlerin tartışılması yararlı oldu. Efrîn halkının devlet terörizmine maruz kalması kabul edilemez. Türkiye'nin bu konuda geçmişten gelme bir geleneği var. Kuzey Kürdistan'da yaşayan halka aynı şeyi yapıyor. Ama bu rejim işlediği suçlardan kolay sıyrılmayacağını bilmeli.

Ama her koşulda Efrîn halkı ve savaşcıların yanındayız ve onların direnişlerini destekliyoruz. Acı çekmemeleri için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Onlar bizim kahramanlarımız. Onlar sadece kendileri için değil, tüm dünya için DAİŞ'e karşı savaştı. Şimdi bizim onları desteklememizin zamanı."

Marco Venegas, (Çevre Partisi Yeşiller Milletvekili):

"Kürtlere çok adaletsiz davranılıyor. DAİŞ çetelerine karşı savaşan ve onları yenilgiye uğratan Kürtlerdi. Şimdi Türk hükûmetinin onları terörist olarak suçlaması çok tuhaf. Bu doğru değil. Kürtler topraklarından DAİŞ çetelerini sürdü. Ben İsveç hükûmetinden Türkiye'ye karşı daha radikal bir tutum almasını beklerdim."

Jabar Amin, (Çevre Partisi Yeşiller Milletvekili):

"Wallström'ün Dışişlerinin Türkiye'nin saldırılarının uluslararası hukuka uygun olmadığı değerlendirmesi yaptığını söylemesini önemli buluyorum. Bakanın diğer ülkeleri de ikna edip konuyu Birleşmiş Milletler'e götüreceğini söylemesini ileriye doğru atılmış bir adım olarak görüyorum."