İsveç'te açlık grevcileriyle dayanışma platformu kuruldu

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılması için açlık grevini sürdüren Leyla Güven ve diğer açlık grevcileriyle dayanışma amacıyla İsveç'in başkenti Stockholm'de bir platform kuruldu.

Aralarında milletvekili, sanatçı, hukukçu, gazeteci ve yazarların da bulunduğu 54 kişi, dernek ve kuruluşun çağrısı üzerine İsveç Parlamentosu'nda gerçekleştirilen bir toplantıda Türkiye'de gerçekleşen insan hakları ihlalleri, Öcalan'a uygulanan ağırlaştırılmış tecrit, Leyla Güven ve tutsakların tecridin kaldırılması için sürdürdükleri açlık grevleri tartışıldı.

Tecridin kaldırılması için açlık grevinde bulunan eylemcilerle dayanışmanın güçlendirilmesi  üzerinde görüş birliğine varıldı.

Toplantının ev sahipliği ve açış konuşmasını yapan Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh, Türkiye'nin Erdoğan rejimi tarafından gazeteciler, aydınlar, akademisyenler ve rejim muhalifleri için açık bir cezaevine dönüştürüldüğünü söyledi.

Yerel seçimler öncesi HDP'ye yönelik baskıların arttığına dikkat çeken Kakabaveh, Öcalan'a yönelik tecridin kaldırılması için açlık grevinde bulunan Leyla Güven ve diğer açlık grevcilerinin sağlıklarının kritik bir safhaya geldiğini hatırlattı.

KAKABAVEH: AVRUPA'NIN SUSKUNLUĞU UTANÇ VERİCİ

Avrupa'nın tecrit ve açlık grevlerine karşı suskunluğunun utanç verici olduğunu söyledi ve tüm insan hakları savunucularına Kürt halkı ve açlık grevcileriyle dayanışmayı güçlendirmeleri çağrısını yaptı.

Kakabaveh'in konuşmasının ardından Leyla Güven ve diğer açlık grevcilerinin mücadelelerini yansıtan film gösterimi yapıldı.

HDP İskandinavya Temsilcisi Sinan Önal, Türkiye'de gerçekleşen insan hakları ihlalleri ve Kürt halkına yönelik saldırılar hakkında ayrıntılı açıklamalar yaptıktan sonra, açlık grevlerine değindi.

Rejimin giderek otoriterleştiğini ve Türkiye'nin çok karanlık bir tünelden geçtiğini söyleyen Önal, aralarında HDP eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da bulunduğu binlerce HDP'linin temelsiz suçlamalarla cezaevlerinnde tutulduklarına dikkat çekti.

BOYACI: HDP TÜM ETNİK VE DİNİ AZINLIKLARIN TEMSİLCİSİ

Mezopotamya Özgürlük Partisi adına konuşan Süleyman Boyacı, HDP'nin sadece Kürtleri değil, Ermeni, Asuri-Süryani ve tüm etnik ve dini azınlıkları temsil eden bir parti olduğunu söyledi. Türk devletinin tekçi anlayışlara sahip olduğunu ve Türklerin dışındaki halkları inkar politikası izlediğini söyleyen Boyacı, “Biz Süryaniler, insan hakları için mücadele eden HDP ve tüm demokratik güçleri destekliyoruz. Bu nedenle oluşturulan platform içinde yer alıyoruz” dedi.

Sol Parti Milletvekili Daniel Riazat, HDP'nin yalnız olmadığını ve Sol Parti ve demokratik güçlerin HDP'nin yanında yer aldıklarını ve kendisinin Leyla Güven ve diğer eylemcilerle dayanışma amacıyla 3 gün açlık grevine girdiğini söyledi.

Türkiye'ye pek çok kez gittiğini ve her gidişinde gelişmelerin daha kötüye gittiğini gözlemlediğini söyleyen Riazat, Erdoğan'ın HDP, akademisyenler ve kendisi gibi düşünmeyen herkesi terörist olarak suçlamasına sert eleştiriler yöneltti.

RİAZAT: SINIRLAR ÖTESİ BİRLİKTE MÜCADELE ETMELİYİZ

Riazat, uluslararası dayanışmanın önemine vurgu yaptıktan sonra “Sınırlar ötesi birlikte mücadele etmeliyiz. Diktatör Türkiye'nin baskısı altındaki Leyla Güven, Selahattin Demirtaş ve adaletsiz uygulamalara maruz kalan herkesle dayanışmayı sürdürmeliyiz” şeklinde konuştu.

İsveç Demokratik Kürt Toplum Merkezi Başkanı Ferah Bozcalı da şunları kaydetti.

“Güven 7 Kasım günüden beri açlık grevinde. Hepimizin sesi oldu. Dışarıdakilerin başlatması gereken eylemi o cezaevinde başlattı. Onun başlattığı eylem dünyanın dört bir yanına yayıldı. Şu anda yüzlerce kişi açlık grevinde.”

LİLJE: KÜRTLERE YÖNELİK SALDIRILARA KARŞI SESSİZ KALINMASI SKANDALDIR

Barış İçin Sanatçılar adlı örgütlenmenin eski Başkanı Monika Lilje, dış dünyanın Türkiye'de Kürtlere uygulanan baskı ve saldırılara karşı sessiz kalmasını skandal olarak niteledi. Dayanışmanın güçlendirilmesi için İsveçli ve göçmen sanatçıların bir araya getirilmesinin önemine vurgu yaptı.

Kürdistan Dayanışma Derneği Başkanı Ann-Margarethe Livh, Türkiye açık bir diktatörlüğe evrilirken Avrupa'nın olanları sessizce izlemesinin kabul edilemez olduğunu belirttikten sonra Türk devletinin Sur, Cizre ve Nusaybin gibi yerleşim birimlerinde gerçekleştirdiği katliamlara dikkat çekti.

Leyla Güven ile birlikte pek çok seminer ve toplantıya katıldığını söyleyen Livh, Türk devletinin Kürt belediyelere yönelik saldırılarına “Kürt kadınları demokrasi ve insan hakları için kararlı bir mücadele yürüttü. Kendi belediyelerini ve kurumlarını oluşturdu. Tüm bu kadınlar şimdi cezaevlerinde. Halkın seçtiği temsilcilerin bu şekilde tutuklanmaları demokrasiye yönelik korkunç bir saldırıdır” ifadeleriyle tepki gösterdi.

LİVH: LEYLA BENİM İÇİN SEMBOLDÜR

“Leyla benim için semboldür. Birçok kişi cezaevlerine atıldı, katledildi. Bazıları sürgünde yaşamak zorunda kaldı” diyen Livh konuşmasının devamında “Biz en azından burada bir platform oluşturarak olanları değişik yöntemlerle kamuoyuna duyurmalıyız” şeklinde konuştu.

Selahattin Demirtaş'ın Avrupa parlamenterlerine yazdığı mektubun okunmasından sonra açlık grevcileriyle dayanışma için platform oluşturuldu. Sanatçılar Monika Lilje, Kemal Görgü, Serpil İnanç, Avukat Claes Forsberg, Gazeteci Yusuf Önal, Milletvekili Daniel Riazat, Kürdistan Dayanışma Komitesi Başkanı Ann- Margarethe Livh, İsveç Demokratik Kürt Toplum Merkezi Eşbaşkanı Rıdvan Altun ve Kadın Barış İnisiyatifi'nden Latife Fegan koordinasyon komitesine seçildi.

İlk adım olarak 16 Mart günü Stockholm il merkezinde açlık grevcileriyle dayanışma gösterisi yapılması kararlaştırıldı.