İsveç'te Rojava ile örnek dayanışma

İsveç'in orta kesimlerine yer alan Söderhamn ilçesinde kurulu Kürdistan'la Dayanışma Komitesi, Rojava'ya yönelik uluslararası dayanışmanın en iyi örneklerinden birini sergiliyor.

Bundan bir kaç yıl önce komitenin girişimleri ve çabaları sonucu Söderhamn Belediyesi Nusaybin Belediyesi'ni kardeş belediye ilan etti. Söderhamn Belediyesi, Komite ile birlikte Türkiye ve Kürdistan'da yapılan seçimlerde gözlemci göndermekten Nusaybin Belediyesi'ne itfaiye aracı ve ambulans göndermeye kadar bir dizi dayanışma etkinliği gerçekleştirdi.

Kürdistan Dayanışma Komitesi, son bir kaç aydır çalışmalarının odağına Rojava ile dayanışmayı yerleştirdi ve bu amaçla bir dizi etkinlik gerçekleştirdi.

Komitenin Başkanı Benny Gustafsson, Efrîn'in Türk devleti ve çeteler tarafından işgal edilmesinden sonra komitenin toplanarak bir durum değerlendirmesi yaptığını ve çalışmalarını Efrîn ve Rojava'yla dayanışma üzerinde yoğunlaştırma kararı aldıklarını söyledi.

KİLİSELERDEN EFRÎN'LE DAYANIŞMA KAMPANYASI

Komite, Efrîn işgalinden hemen sonra ilçede bulunan kiliselerle ilişki kurarak yetkilileri Türk devletinin Efrîn'deki katliamları hakkında bilgilendirdi. Papazlar, kiliselerde Pazar günleri düzenlenen ayinlerde cemaate Türk devleti ve ÖSO çetelerinin ilçede gerçekleştirdikleri baskı, yağma ve katliamlar hakkında açıklamalarda bulundu.

Komite, görüştüğü çevrelerden topraklarını terk edip kamplarda yaşamak zorunda kalan Efrînlilerle dayanışma içinde olmalarını istedi. Kiliselere konulan özel kumbaralarla para toplanmaya başlandı. Toplanan paralar bu yılın sonunda kamplarda yaşayan Efrînlilere ulaştırılacak.

Komite, Eylül ayının sonunda “Rojava'da devrim” kitabının yazarı Ercan Ayboğa'yı ilçeye davet etti. İl kütüphanesinde düzenlenen Rojava'daki gelişmelerin ele alındığı konferansa çoğunluğu İsveçli 70 kişi katıldı.

ELEKTRONİK BİLLBOARDLARDA : “DERKY EFRÎN İÇİN BOYUYOR”

Geçen ay da Sundsvall ilinde yaşayan Rojavalı Ressam Wejdan Derky, komitenin girişimi sonucu ilçeye gelerek bir sanat etkinliği gerçekleştirdi.

Kürdistan Dayanışma Komitesi, Söderhamn Belediyesi, Söderhamn Sanat Derneği ve Arin Kadın Derneği'nin düzenlediği etkinlikte Derky, Baas rejiminin Kürtlere yönelik baskılarından dolayı Suriye'den kaçarak İsveç'e iltica etmek zorunda kaldığını belirtti.

2011 yılında savaşın başlamasından sonra yaşanan gelişmeleri katılımcılara anlatan Derky, DAİŞ çetelerinin Rojava'yı işgal girişimi sırasında akrabalarından bazılarının yaşamını yitirdiğini söyledi.

Derky, daha sonra hüzünlü bir resim boyamaya başladı. Boyadıkça hüznün yerini aydınlık ve umut almaya başladı. Sonuçta sarı, yeşil, kırmızı renklerin ağırlıkta olduğu geleceğe olan inanç ve umudu simgeleyen bir tablo ortaya çıktı.

TABLODAN GELEN GELİR EFRÎNLİLERE

Tablo, topraklarından sürülerek kampta yaşamak zorunda bırakılan Efrînlilere yardım için açık arttırmaya çıkarıldı.

Açık arttırmayı 15 bin kron ödeyen Söderhamn Belediyesi Kültür Müdürlüğü kazandı. Tablo belediye binasının girişindeki koridorda asılı.

Etkinlik dolayısıyla ilçenin girişinde elektronik 15 metre yükseklik ve 5 metre genişliğindeki bilbordlara 3 gün süreyle “Derky, Afrin için boyuyor” yazısı yer aldı.

DÜNYA KOBANÊ GÜNÜ'NDE ÖĞRENCİLERE ETKİNLİK

Komite, Ari Kadın Derneği'le birlikte 1 Kasım Dünya Kobanê günü dolayısıyla öğrencilere yönelik bir etkinlik gerçekleştirdi.

Öğrenciler, 2016 yılında Kobanê'de bir okulun yapımına katkıda bulunmak için düzenledikleri kampanya sonucu topladıkları 65 bin kronu o sıralar İsveç'i ziyaret eden YPJ komutanlarından Nesrin Abdullah'a teslim etmişlerdi.

Toplantıda Kobanê'de inşa edilen okul ve okulda öğrenim gören öğrencilerin resimleri toplantıya katılanlara gösterildi. Abdullah'ın gönderdiği teşekkür mektubu da öğrencilere verildi. Kobanê'den gelen resimler ve Abdullah'ın mektubu çerçevelenerek okullara asıldı.

SURİYE'DE EN ÖRGÜTLÜ GÜÇ KÜRTLER

Öğrencilerle yapılan toplantıda Araştırmacı Sultan Oğur, 1920'lerde Kürdistan'ın dört parçaya ayrılması sürecini anlatarak konuşmasına başladı.

Suriye devletinin kurulmasından sonra 1950'lerin sonlarından itibaren Kürtlere yönelik baskıların arttığını ve 300 bin civarında Kürdün vatandaş sayılmadığı söyledi.

Kürtlerin her dönem baskılara karşı çıkmalarına rağmen sisteme karşı direnişin Kürt Özgürlük Hareketi'nin 1980'li yıllarda Suriye'ye girişiyle beraber başladığını belirten Oğur, “Bu dönemde Kürt Halkı örgütlenmeye ve kendi öz gücünün bilincine varmaya başladı. Suriye'de 2011 yılında savaş başladığında en örgütlü güç Kürtlerdi” dedi.

Kürtlerin emperyalistler ile Türkiye ve Esat rejimi arasındaki savaşın dışında kalarak üçüncü bir yol izlediklerine dikkat çeken Oğur, Kürtlerin demokratik konfederalizm düşüncesini temel alarak Rojava'da Arap, Türkmen, Asuri-Süryani ve değişik inançlardan halkların yer aldığı demokratik kantonları oluşturduklarını söyledi.

KOBANÊ DİRENİŞİ EVRENSELLEŞTİ

Oğur, Kürt ve diğer halkların kendi kendilerini yönetmelerini hazmedemeyen Türk devletinin DAİŞ çetelerini örgütleyerek Rojava'ya saldırdığını hatırlatarak şöyle konuştu:

“Kürtler, Kobanê ve Rojava'da direniş destanları yazdı. Direniş Kürt Halkının direnişi olmaktan çıktı. Evrenselleşti, Arap, Türkmen, Asuri-Süryanilerin yanı sıra dünyanın pek çok ülkesinden devrimciler Rojava'da DAİŞ çetelerine karşı savaştı... Kobanê Rojava'dır. Rojava Kobanê'dir. Burada kadınların öncülüğünde gelişen direniş dünyanın ezilen halklarına umut ve ilham verdi.”

TECRİT VE ROJAVA'YA SALDIRILARA KARŞI ÇIKILMALI

Geçmişte DAİŞ çetelerini Rojava'ya saldıran Türk devletinin bir süreden beri Rojava'ya yönelik saldırıları arttırdığına dikkat çeken Oğur, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecridin ve saldırıların amacının Kürt halkının statü kazanmasını engellemek olduğunu söyledi.

Oğur, bundan dolayı da tüm ilerici demokratik güçlerin Öcalan'a yönelik tecrit ve Türk devletinin Rojava'ya yönelik saldırılarına karşı çıkmalarının önemine vurgu yaptı.

GUSTAFSSON: “DAYANIŞMAMIZ SÜRECEK”

Rojava'daki son gelişmeleri nasıl değerlendirdiği sorusunu yönelttiğimiz Kürdistan'la Dayanışma Komitesi Başkanı Benny Gustafsson, komite olarak Türk devletinin Rojava'ya yönelik tehditlerinden kaygı duyduklarını belirterek şunları kaydetti:

“Türkiye'deki faşist yönetim giderek daha kötüleşiyor ve saldırganlaşıyor. Kuzey Kürdistan, Kandil Dağı ve Rojava'ya yönelik saldırılarını arttırdı. Avrupa olanlara tamamıyla sessiz kalıyor. Avrupa'daki hükümetlerin seslerini çıkarmamaları çok kötü.”

Gustafsson, DAİŞ çetelerini Rojava ve Şengal'de yenilgiye uğratan güçlerin Türk devletinin saldırılarına prim vermeyeceğine olan inancını dile getirerek, “Komite olarak Rojava halkıyla dayanışmamız daha güçlü bir şekilde sürecek” dedi.