YENİLENDİ

İsviçre kentlerinde faşizme karşı enternasyonalist mücadele çağrısı

İsviçre’nin 4 merkezinde faşizme karşı enternasyonalist mücadele çağrıları yapıldı, Rojava’yı savunma mesajları verildi.

Avrupa Demokratik Güç Birliği’nin (ADGB) öncülüğünde, İsviçre’nin Bern, Cenevre, Basel ve Zürih kentlerinde alanlara çıkan demokratik yapılar, “Savaşa, faşizme ve ırkçılığa karşı enternasyonalist mücadeleyi yükseltelim” çağrısı yaptı.

BERN

Avrupa Demokratik Güç Birliği (ADGB) bileşenleri, Bern Kürt Toplum merkezi, Berjin Zenda Kadın meclisi ve İsviçreli devrimci yapılar Bahnhofplatz’ta bir araya gelerek Türk Büyükelçiliği binasının önüne yürüdü.

ADGB öncülüğünde, “Savaşa, faşizme ve ırkçılığa karşı enternasyonalist mücadeleyi yükseltelim” şiarıyla düzenlenen yürüyüşte, işgalci Türk devletinin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik sürdürdüğü işgal saldırılarına karşı enternasyonalist mücadeleyi yükseltme çağrıları yapıldı.

ADGB adına Almanca basın metni okunurken, devrimci kurumlar adına açıklamalarda bulunuldu. Yapılan açıklamaların ardından halk, Rojava Devrimi’nin savunulduğu sloganlarla yürüyüşe geçti.

Kent merkezinde süren yürüyüş boyunca önemli noktalarda durularak açıklamalar yapıldı. Daha sonra Türk Büyükelçiliği binasına doğru ilerleyen halk, Lombachweg Caddesi’ne ulaştığında burada da açıklamalarda bulundu.

Siyasetçi Ferhat Encü, işgalci Türk devletinin denetimindeki cihatçı terör çetelerinin 27 Kasım’dan bu yana Rojava Devrimi’ni hedef alarak Kuzey ve Doğu Suriye’de insanlık suçu işlediğine dikkat çekerek, “Kürt halkı ve dostları olarak, nerede olursak olalım, Kürt halkının kendi kanı, canı ve emeğiyle yarattığı Rojava Devrimi’ne sahip çıkacağız” dedi.

ADGB adına konuşan Tuncay Yılmaz ise ADGB bileşenlerinin Avrupa’nın onlarca merkezinde eşzamanlı olarak alanlara çıktığını ifade etti.

Rojava Komitesi, enternasyonalist yapılar, PYD, TCŞ ve Teko-JIN adına yapılan açıklamaların ardından kitle eylemlerini sloganlarla sonlandırdı.

CENEVRE

Cenevre’deki eylemin adresi, Birleşmiş Milletler (BM) Cenevre Ofisi’nin bulunduğu Nations Meydanı oldu. ADGB adına konuşan siyasetçi Ali Orak, dünyada savaşın giderek tırmandığına dikkat çekerek, “ABD’si ve AB’si savaş hazırlığı yapıyor. Buna karşı ADGB’nin çağrısı üzerine Avrupa’nın birçok noktasında sokağa çıkıldı. Savaşa, göçmen düşmanlığına ve yükselen faşizme karşı alanlardayız. Ortadoğu’da Kürt ve Filistin halklarının yok edilmesi tehlikesiyle karşı karşıyayız. Bu tehlike bugün Rojava’da daha yakından hissediliyor. Türk devletinin desteklediği çeteler Suriye’de katliam yapıyor. Savaşlardan kaçıp Avrupa’ya gelen göçmenlere yönelik faşizan yaklaşımlar da artıyor. Bizler savaşlara karşı her zaman alanlarda olacağız, onların sesini duyuracağız” dedi.

Serhildan grubu adına Daniel Traub da bir konuşma yaparak, “Türk devleti ve onunla işbirliği içindeki çeteler Rojava Devrimi’ne saldırıyor. Bizler her zaman Rojava ile dayanışma içinde olduk, olmaya da devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

ADGB’nin bu eyleme ilişkin hazırladığı bildiri Fransızca okundu. Eylem sloganlarla sona erdi.

BASEL

ADGB’nin Basel kentindeki adresi Mitterklibrücke Meydanı oldu. ADGB adına konuşan siyasetçi ve yazar Hüseyin Yeter, emperyalist devletlerin Ortadoğu’da kirli çıkarlarını korumak için anlaşmalara imza attığını belirterek, “Ortadoğu halkları için barış ve demokrasinin kalıcılaştırılmasının tek güvencesi Rojava Devrimi’dir. Emperyalist güçler, Türk devleti ve güdümündeki çetelerin Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırılarına sessiz kalıyor” dedi.

Rojava Komitesi ve devrimci yapılar adına yapılan açıklamaların ardından eylem sloganlarla sonlandırıldı.

ZÜRİH

Zürih’te ADGB’nin çağrısıyla Stauffacher Meydanı’nda bir araya gelen devrimci yapılar, burada bir miting düzenledi. ADGB adına yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Dünya, üçüncü bir emperyalist paylaşım savaşı tehlikesiyle karşı karşıya. Kapitalist sistem, yaşadığı krizleri aşmak için yüzyılın ilk çeyreğinde bölgesel savaşlarla saldırganlığını yoğunlaştırıyor. Kürdistan, Filistin, Suriye, Ukrayna, Yemen ve daha birçok ülkede süren bölgesel savaşlar, her geçen gün yenileri eklenerek devam ediyor.”

Açıklamada, emperyalist kutuplar arasındaki paylaşım ve hegemonya mücadelesinin, halklar üzerindeki etkilerine ve bölgesel savaşların yarattığı insani krizlere dikkat çekildi. Rojava Devrimi’ni savunmanın enternasyonalist bir mücadeleyi büyütmekten geçtiği ifade edildi.

LOZAN

İşgalci Türk devletinin ve ona bağlı çetelerin Rojava’ya yönelik saldırılarına karşı, İsviçre’nin Lozan kentinde yaşayan Kürdistanlılar ve dostları tarafından düzenlenen bir yürüyüşle protesto gerçekleştirildi. Lozan Demokratik Kürt Toplum Merkezi, Lozan Lajin Kadın Meclisi, Lozan Sosyalist Parti (SP), Yeşiller (Grüne) Partisi, İşçi Partisi (POP), SolidaritéS ve Sendika Sud’un çağrısıyla Montbenon Parkı’ndaki Lozan Adliyesi önünde toplanan Kürdistanlılar ve dostları, Église Saint Laurent Kilisesi’ne kadar bir yürüyüş düzenledi. Yağan yağmura aldırmayan eylemciler, yol boyunca Fransızca “Rojava ile Dayanışma” sloganları attılar.

Kilisenin önünde bir süre slogan atan eylemciler adına ilk olarak Sendika Sud temsilcisi Aristid Praza konuştu. Praza, konuşmasında Kürt halkının DAİŞ’e karşı verdiği mücadelenin bütün dünya için önemli olduğunu belirtti. Ayrıca Önder APO’nun ortaya koyduğu paradigmanın barış ve birlikte yaşam koşullarını yarattığına vurgu yaptı. Praza, şunları söyledi:

“Bütün diktatörler düşene kadar mücadele devam edecek. Şu anda Suriye’yi yönetmeye gelenlere karşı da mücadele etmek gerekiyor. Çünkü onların diktatörlerden bir farkı yok. Uluslararası devrimci dayanışma kolektifi olarak, Kürt halkının devrimci mücadelesini desteklemek borcumuzdur. Onlar, yaptıkları mücadeleyle dünya halklarını bir beladan kurtardılar. Öcalan’ın ortaya koyduğu paradigma ile bir arada, kardeşçe yaşanabilir. Rojava bunun için önemli bir örnek. Bu yüzden Öcalan’ın özgür olması gerekir.”

İşçi Partisi (POP) Yürütme Konseyi üyesi David Payot ise konuşmasında, Rojava’ya yönelik saldırılarda işgalci Türk devletinin sivilleri ve sivil altyapıyı hedef aldığına vurgu yaptı:

“Şu an ortada çok çeşitli güç dengeleri var. Yarın ne olacağını bilmiyoruz. Türkiye, Rojava’da sivilleri ve sivil altyapıyı hedef alıyor. Bu saldırıları kınıyoruz. Rojava sistemi demokratik, özgürlükçü, eşitlikçi ve ekolojik bir sistemdir. 10 yıldır orada yaşam sürüyor olması bile büyük bir başarıdır. Bu demokratik yönetimi kutluyoruz. Ancak Türkiye, son dönemde desteklediği SMO ve HTŞ ile Suriye’de ve Rojava’da çok trajik olaylara sebep oluyor. Son olarak bir kez daha vurgulamak istiyorum ki Türkiye’nin bu saldırılarını kınıyoruz. Bizler bu saldırılara karşı bulunduğumuz her alanda bu saldırıları ifşa edeceğiz.”

Sosyalist Parti Lozan Başkanı Sarah Neumann, Kürtlerden çok şey öğrendiklerine vurgu yaparak şunları söyledi:

“Bugün biz Kürtlerle dayanışmak için buradayız. Biz Kürtlere çok şey borçluyuz. Çünkü Kürtler bize başka bir mücadele tarzının da mümkün olduğunu gösterdi. Demokratik ve kadın özgürlükçü bir mücadelenin olabileceğini gösterdiler. Bunu Suriye topraklarında hayata geçirerek yaptılar. Biz bu tarzı Kürtlere borçluyuz.”

Lozan Antlaşması’na vurgu yapan Neumann, yüz yıl önceki haksızlığın giderilmesi gerektiğini belirterek şöyle devam etti:

“Burada, Lozan’dan yapılan Lozan Antlaşmasıyla Kürt halkının temel hakları gasp edildi. Onların hakkı verilmedi. Biz Avrupalılar, bu konuda Kürtlere borçluyuz. Rojava’da kadınlar erkeklerle eşit haklara sahip. Ortadoğu’da bu, büyük bir devrimdir. DAİŞ ile mücadelede Kürtlerin nasıl bir rol oynadığını herkes gördü. Eğer bu gerici zihniyet yok edildiyse bu, Kürtlerin, özellikle Kürt kadınlarının mücadelesi sayesinde oldu. Suriye yeniden şekilleniyor. Bu yeni şekillenmede mutlaka Kürtler yer almalıdır. Kürtlere siyasi rol verilmelidir. İsviçre federal hükümetine sesleniyorum: İsviçre devleti, Suriye’de yapılan görüşmelerde arabulucu olarak yer almalıdır. Suriye’de iç savaş bitmiş değil. Federal hükümetin, Suriyeli göçmenlerin haklarının durdurulmasını da kınıyorum.”

Yeşiller Lozan Eşbaşkanı Ilias Panchard ise konuşmasında, işgalci Türk devletinin temel amacının Rojava’yı yok etmek olduğunu dile getirdi. Panchard, dünyanın her yerinde Kürt halkının dostları olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Türkiye, boşluktan faydalanmak istiyor. Uluslararası güçlerin orada olmamasını fırsata çevirmek istiyor. Türkiye’nin tek hedefi Rojava’yı yok etmektir. Türkiye, kendine bağlı çeteler eliyle bu minvalde saldırılar organize ediyor. Türkiye sadece Rojava’ya saldırmıyor. Türkiye’de Kürtlerin belediyelerine kayyum atayarak onların bütün haklarını ellerinden alıyor. Başta Abdullah Öcalan, Selahattin Demirtaş ve Kürt önderlerinin hepsi tutuklanmış durumda.

İsviçre federal hükümetinin politikası nedir? Eşitlik, özgürlük ve sosyal adalet için mücadele edenlere yönelik politikası nedir? Yıllardır İsviçre’nin bu konuda bir politikası yok. Uluslararası arenada bir politikası yok. Bunun derhal değiştirilmesi gerekir. Kürtlerin bir sözü var: Kürtlerin dağlardan başka dostları yok. Bugün biz Kürtlerin dostları olarak çoğuz. Dünyanın her yerinde Kürtlerin dostları var. Kürtlere çok şey borçluyuz. DAİŞ’e karşı mücadelede Kürtler bütün dünyayı kurtardı. Şimdi de bütün dünya Kürtler için mücadele etmelidir. Bijî Kurdistan!”

Eylemde son olarak SolidaritéS üyesi Phillipos C., kısa bir konuşma yaptı. Phillipos C., işgalci Türk devletinin saldırılarına karşı uluslararası dayanışmanın önemine vurgu yaparak şu ifadeleri kullandı:

“Biz Kürtlerle dayanışma içerisindeyiz. Uluslararası dayanışma çok önemlidir. Bu dayanışmayı daha da büyütmeliyiz. Bütün dünya, Rojava devrimi ile dayanışma içerisinde olmalıdır.”