Alman hükümeti dillendirdiği prensiplerini uygulamak zorunda

Uluslararası hukuk uzmanı Prof. Norman Paech, Alman iç istihbaratının PKK’nin ideoloji ve hedeflerini çarpıttığı bültene ilişkin Yeni Özgür Politika gazetesine makale yazdı.

Anayasayı Koruma Teşkilatı (BfV-İç İstihbarat), tıpkı Türk hükümeti gibi PKK’nin ‘terör örgütü’ olduğu iddiasıyla yaklaşık 25 yıldır PKK’yi izliyor. Geçtiğimiz ay, PKK’ye ilişkin yayınlanan bültende, PKK’nin Almanya ve Avrupa’da barışcıl hareket ettiğini, festival, eylem ve etkinliklerin sakin geçtiğini, sadece bunlardan ve derneklerin sürdürebilirliği için elde ettiği paralarla meşgul olduklarını İç İstihbarat itiraf etti.

Bunlar anlaşılır, demokrasi çerçevesinde barışçıl, siyasi aktiviteler. İstihbaratın izlemesini gerektirmeyecek faaliyetler. İstihbarat bunu PKK’nin Türkiye’deki “terör faaliyetleri ve buna yönelik Avrupa’da eylem hazırlıkları” içerisinde olduğu  ve bunun yanı sıra Almanya’da PKK’nin faaliyetlerinin yasaklanmasıyla gerekçelendiriyor.

Avrupa Adalet Divanı, AB’nin 2014-2017 yılları arasında PKK’yi ‘terör örgütleri listesine’ almasına dair kararlarının yeterli argümana dayanmadığına hükmetti. Türk hükümetinin Kürt karşıtı politikasını, Alman hükümeti ile iç istihbarat da uyguluyor. Böylece ağır insan hak ihlalleri ve Kürt halkına karşı açılan, içerisinde savaş suçlarının işlendiği savaşı aktif olarak desteklemiş oluyor.

Almanya’da yasal olan faaliyetler, Kürtler için yasadışı olabiliyor. İç İstiharat, sıradan eylemlerde yer alan Kürtleri, ‘bulgularıyla’ 129a ve b maddesiyle para veya hapis cezasıyla yargılayabiliyor.

Bu demokratik bir toplumda ne şerefe uygun ne de politik olarak ahlakidir. İstihbaratın faaliyetleri, Almanya’da yaşayan Kürtlerin aleyhinde işliyor.

PKK ile birlikte on yıllardır mücadelesini veren Kürtler, insan haklarını garantisi altına almak ve Türkiye’de Kürtlerin toplumsal gelişiminde eşit katılımının sağlanması için otonomi ve öz yönetimi sistemini hedefliyor. Anlaşılan bu talep, Alman hükümeti tarafından kabul görmüyor.  Türk’ün PKK karşıtlığını, Alman hükümet ve istihbaratı da benimsiyor.

Faaliyet alanı çerçevesinde detaylı, nüanslı, farklılaştırılmış toplumsal analizler, hiç bir zaman İstihbarat’ın bir çalışma özelliği olmadı.

Alman hükümeti, Türkiye’de siyasi çözüm, barış ve insan haklarını korumak için o çok dillendirdiği prensiplerini uygulamak zorunda. Hükümetin bildiği ve bültende de yazıldığı gibi, PKK’nin hedeflerinin merkezinde, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kalkması ve çözüm sürecine dönerek Türk hükümeti ile müzakere edecek siyasi aktör olması.

Bu talebi desteklemek, Alman politikasınde anlamlı ve uygun yaklaşım olacaktır. Ancak Alman hükümeti yıllardır stratejik (NATO müttefiği, mülteci anlaşması) ve ekonomik (ihracat, enerji temini) çıkarları için prensiplerinden vazgeçti. Alman hükümeti, Kürtlere karşı açılan savaşın karşısında olduğu gibi birçok şiddetin karşısında sessiz kalmasının yargı ve istihbaratları ile de hala şiddeti destekliyor. Bu bir skandal!

Kaynak: Yeni Özgür Politika