Alman yoldaşından: Zeki yürekli ve sevgi doluydu

Bizim 2011’de PKK’nin daveti üzerine Kandil dağlarını ziyaret ettiğimizi duyduğunda [Zeki] hemen oraya geldi; zira insan, eski dostlarını hiç unutmuyor.

Zeki’yi (İsmail Özden) 1990’da tanıdım. Ben, hayat arkadaşım Beate Reiß, ortak arkadaşımız Hüseyin Çelebi ve başka Alman ve Kürt arkadaşlarımız gibi o da, Kuzey Almanya’daki Kürdistan’la dayanışma çalışmalarının organizasyonunda çalışıyordu. 1991’de uydurma bir suçlamayla tutuklandı ve ikinci PKK Davası’nda başka üç kişiyle birlikte Celle’de hakim karşısına çıktı. Dava, 1992 yazına kadar devam etti fakat Zeki dava sürerken tahliye edildi. Ardından Hamburg’da sorumlu olarak çalışmaya başladı.

Bu sırada Beate ve ben de sendikada faaliyet yürütüyorduk ve Zeki’yle Alman dostlarımızı Kürtlerle nasıl bir araya getirip de Kürt sorununa duyarlı kılabileceğimizi tartışıyorduk. Zeki, Türkiye’deki Kürt bölgesinde Petrol-İş’in güçlü olduğu Batman dışında sendikalarda örgütlenmiş bir işçi sınıfı bulmanın çok zor olduğunu söylüyordu. Ardından onlarla iletişimimizi organize etti ve Mayıs 1992’de Hamburg’dan 20 işyeri temsilcisi ve sendika sekreterleriyle Petrol-İş’in bir hafta misafiri olmak üzere oraya uçtuk ve ayrıca Türk ordusunun ilk yıkımı ardından Şırnak’ı ziyaret ettik. (Bu yıkımı takip eden ve bugün halen Güney Kürdistan bölgesinde bulunan Mexmûr’da yaşayan binlerce kent sakininin kaçmasına neden olan Ağustos 1992’deki ikinci yıkımın hemen öncesinde.)

Türkiye’deki Kürt bölgelerine yapılan bu ilk delegasyon turu, yılda en az bir kere yapılan ve farklı koşullar altında bugüne kadar devam eden, ayrıca Kürt sendikaları ve insan hakları savunucularının Hamburg’a resmi olarak organize edilen iade-i ziyaretlerini olanaklı kılan birçok başka tura önayak oldu. Bizimle birlikte bütün bunlara öncülük ettikten ve davasını başka tutuklanma kararı olmadan geride bıraktıktan sonra Zeki, gözden kayboldu; çünkü bir Êzidî Kürt olarak, Saddam Hüseyin’in düşüşü ardından oluşan özerk bölgedeki [Kürdistan Özerk Yönetimi] Êzidîlerin ana yerleşim yeri Sincar [Şengal] Dağları’na gitmişti ve orada politik faaliyet gösteriyordu.

Bizim 2011’de PKK’nin daveti üzerine Kandil dağlarını ziyaret ettiğimizi duyduğunda [Zeki] hemen oraya geldi; zira insan, eski dostlarını hiç unutmuyor. Fotoğrafta o [Zeki], Beate ve 20 yıldır Kürt dağlarında doktor olarak çalışan dostumuz Medya ile birlikte görülüyor.

Fotoğraftan hiç zorluk çekmeden anlaşılacağı gibi Zeki, sevgi dolu ve sevgiye layık bir insandı. Bir ordunun klasik bir üyesi veya neferi değildi; askeri bir komando da değildi -aslında öyle olmasına rağmen. Mütevazılığının yanında kapitalizmin değer yargılarının, savaşın ve baskıların damga vurmadığı bir yüreklilik, insanlara karşı anlayış ve yeni bir toplum için fikir ile tasarım taşıyordu.

Oğlu Almanya’da büyüyüp dağlara giden Zeki, en son yarım sene önce, hayat arkadaşım Beate Reiß’in ölümünü öğrendiğinde, diğer eski yoldaşlarla birlikte Kürt dağlarından umudun ve yaşamın renkleri sarı-kırmızı-yeşil bir “yas bandı” ile devrimci selamlarını gönderdi. Şimdi o da öldü -tıpkı daha önce Paris’in orta yerinde Sakine Cansız ve arkadaşları ile Rojava’da Efrin halkı gibi Erdoğan’ın faşist ordusu tarafından öldürüldü. NATO ortakları Almanya ve Fransa’nın gözleri önünde; müsamahaları ve öyle ya, onaylarıyla.

Büyük bir acı, büyük bir öfke ve büyük bir yasla yeni bir dayanışmacı toplum yolunda ölen ve bizi mücadeleyi sürdürmek için sorumlu kılanları anıyorum.

* 1980’li yıllardan bu yana Almanya’da Kürt Özgürlük Hareketi’yle dayanışma çalışmaları ve Kürdistan’a heyet turları organize eden Robert Jarowoy’un Türk devleti tarafından Şengal dağlarında katledilen KCK Yürütme Konseyi üyesi Zeki Şengali’ye (İsmail Özden) ilişkin ANF Almanca servisi için kaleme aldığı yazısından Türkçe’ye çevrildi.