"Almanya'daki yasaklar hukuk dışı"

Alman devlet güçlerinin son günlerde Kürtlerin gösterilerine saldırması ilişkin Sol Parti ve HDP milletvekilleri ile NAV-DEM Federal Meclis'te ortak basın açıklaması yapıldı. Açıklamada yasakların hukuk dışı ve keyfi olduğuna dikkat çekildi.

Alman Federal Meclisi'nde Almanya Demokratik Kürt Toplum Merkezi (NAV-DEM) Eşbaşkanı Ayten Kaplan, Sol Parti Milletvekili Ulla Jelpke, HDP Milletvekili Tuğba Hezer ve avukat Lukas Theune katıldığı bir basın açıklaması yapıldı.

İlk söz alan Jelpke, İçişleri Bakanlığı'nın PKK yasağını genişletmeye yönelik girişimlerine dikkat çekerek, son yasakların eyalet yönetimleri tarafından farklı ele alındığını söyledi. Aynı zamanda meclisteki İçişleri Komisyonu üyesi olan Jelpke, geçtiğimiz günlerde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın eserlerini tanıtmak amacıyla Avrupa turuna çıkan otobüse yönelik polis saldırılarını hatırlattı.

JELPKE: YASAKLAR KEYFİ ŞEKİLDE UYGULANIYOR

Belçika mahkemesinde alınan "PKK terörist bir örgüt değil, savaşın bir tarafı" kararına dikkat çeken Jelpke, daha önce Sol Parti grubu olarak PKK yasağının kaldırılması için meclise yaptıkları başvurunun arkasında olduklarını belirtti. Devlet güçlerinin yasağı keyfiyete dayanan bir hukuk içerisinde uyguladığını ifade eden Jelpke şöyle konuştu:

"Örneğin Öcalan otobüsü Hamburg'da hiçbir engele takılmıyor, fakat Hannover'de Öcalan posterleri gerekçe yapılarak engelleniyor. Bu bile polisin ne kadar hukuk dışı davrandığını gösteriyor. Aynı şekilde YPG ve YPJ bayraklarını bir Kürt taşırsa bu 'PKK propagandası' olarak görülüyor ve yasak. Ancak bir Alman YPG ile dayanışma amacıyla YPG'nin bayrağını taşırsa yasak. İçişleri Bakanlığı'nın bize verdiği yanıt açıkça bunu söylüyor.

Yine bakanlık YPG ve PYD'nin yasak olmadığını da belirtti. Fakat bayrağı Kürtlere yasaklıyor. Böylesi keyfi bir yaklaşım var, biz buna karşı çıkmalıyız. Bu hukuk dışılıklara karşı mücadele etmeliyiz. Bu konuda açılan davalarda iç hukuk yolu biterse AİHM'e gidilmeli. Çünkü Kürt halkının kriminalize edilmesi, Kürtlerin çok basit gerekçelerle baskı görmesi, tutuklanması bir hukuk devletine yakışmıyor."

KAPLAN: ERDOĞAN REJİMİYLE PARALEL HAREKET EDİLİYOR

Daha sonra söz alan Almanya Demokratik Kürt Toplum Merkezi (NAV-DEM) Eşbaşkanı Ayten Kaplan ise Erdoğan rejiminin bütün demokratik olanakları ortadan kaldırdığına dikkat çekerek "Biz Türkiye ve Almanya arasında Kürtlere karşı paralel bir politik çizgi görüyoruz" dedi. Kürtlere dayatılan hukuksuzluğun kabul edilemez olduğunu söyleyen Kaplan devamla şu çağrıyı yaptı:

"Türkiye'deki bütün insan haklarının rafa kaldırıldığı, muhaliflerin her gün tutuklandığı, gazetecilerin baskı altında tutulduğu anti demokratik bir durum yaşanıyor. Ne yazık ki bu durum Kürtlere karşı Almanya'da da devam ediyor. Kısa süre önce Alman İçişleri Bakanı De Manzier'nin çıkardığı genelge ile birçok sembol yasaklandı.

Ayrıca bazı eyaletler açık toplantılarda Öcalan ismini istemiyor, bazıları fotoğrafı, bazıları da fotoğrafın rengini istemiyor. Örneğin 'Öcalan'a özgürlük' adıyla yapılan gösteride Öcalan'ın fotoğrafının taşınması yasaklanıyor. Biz Türkiye ve Almanya arasındaki Kürtlere karşı paralel bir politik çizgi görüyoruz. Almanya'da da sokağa çıkma özgürlüğü Kürtlere yasaklanıyor. Bizim için savaşsan insanların bayraklar yasaklanıyor."

Bir halkın yasaklarla kriminalize edilmeye çalışıldığını belirten Kaplan "Biz Almanya'daki en büyük ikinci organizasyonuz ve binlerce üyemiz var, bize karşı uygulanan bu kriminalize etme siyasetini kabul etmeyeceğiz" dedi. Öcalan otobüsünün engellenmesine ilişkin Aşığa Saksonya Eyaleti İçişleri Bakanının yaptığı açıklamaya dikkat çeken Kaplan devamla şunları söyledi:

"Bakanın yazılı açıklaması yok. İlginç olan bu yasakların hiçbiri mahkemeye gitmiyor. Sadece polis insanları kriminalize ediyor. Bunu kesin olarak kabul etmiyoruz. Almanya'nın kesinlikle Kürtler ve Kürt hareketi ile ilgili yeniden bir analiz yapması gerekiyor. Alman insan hakları savunucuların serbest bırakılması Kürt halkının cezalandırılması olmamalı."

HEZER: ALMANYA TÜRKİYE GİBİ BAKMAMALI

HDP Milletvekili Tuğba Hezer ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik uygulanan ağırlaştırılmış tecride dikkat çekerek "Çözümlüğü, savaşı dayatan Erdoğan Öcalan'a tecrit uyguluyor. Öcalan üzerinde tecrit hem Türkiye hem Ortadoğu hem de çözüm sürecine yöneliktir" dedi.

Öcalan'ın bütün haklarının engellendiğini belirten Hezer şu çağrıyı yaptı: "Ne ailesi ne avukatı ne de başka bir heyetin onun sağlığıyla ile ilgili haber almasına izin vermiyor. Bu açık bir tecrit ve bir insanlık suçudur. Dolayısıyla AİHM üyesi, AB üyeliği için müzakereler sürdüren Türkiye'nin bu hukuksuzluğu bu kadar açık yapması yapmasına Avrupa kamuoyu tepki göstermelidir."

Öcalan'ın üzerindeki tecridin kaldırılmasının Türkiye, Kürdistan ve Ortadoğu barışı için önemli olduğuna dikkat çeken Hezer devamla şunları söyledi: "Alman devleti Kürt sorununa Türk devletinin baktığı gibi bakmamalıdır. Türk devletinin yaklaşımı Kürtlerin reddi üzerine kuruldur, buna uygun da kriminalize siyasetini güdüyor. Kürt sorununa güvenlik konusu olarak bakmak hepimize büyük bedel ödetildi. Zaten bundan dolayı binlerce Kürt Almanya ve Avrupa'ya mülteci olarak geldi."

THEUNE: DAVALARIN GEREKÇESİ GİZLİ TUTULUYOR

Almanya'da yargılanan Kürt siyasetçi ve aktivistlerin avukatı Lukas Theune ise Kürtlere Almanya'da açılan davaların siyasi davalar olduğuna dikkat çekti. Alman makamlarının bu durumu saklamadığına belirten Theune dava süreçlerinde yaşananlara ilişkin şu bilgileri verdi:

 "Adalet Bakanlığı, PKK ve Kürtlerin Almanya'da takip edilmesini istiyor ama neden bunu istediğini açıklamıyor. Bütün sorularımıza rağmen bunun gerekçesini belirtmiyor. Bayrak yasaklarıyla ilgili durum da aynı. O yasakta ne denilmek istendiği anlaşılmıyor. PYD, YPG ve YPJ bayraklarının yasaklanması da kesinlikle politik bir karartır, yoksa hiçbir hukuk alanında böyle bir şey yok.

Bana göre Türkiye ile yapılan anlaşmalar nedeniyle Kürtlere karşı böyle bir baskı siyaseti uygulanıyor. Alman insan hakları savunucusu Peter Steudtner'in serbest bırakılması için Schröder, Erdoğan ile görüştü ve bazı sözler verdi. Bu görüşmeden hemen sonra da Düsseldorf´ta Kürt göstericilere polis saldırdı. Ayrıca Öcalan da yasaklanmaz çünkü Öcalan bir dernek değil. Üstelik AİHM Öcalan'ın yargılanmasında yaşanan hukuksuzluklara ilişkin birçok karar verdi."