AP’de Öcalan’ın katılımıyla basın konferansı

AP’de tecride ilişkin Dilek Öcalan’ın katılımıyla düzenlenen basın konferansında Türk devletinin insanlığa karşı suçlarına dikkat çekilirken, Avrupa’nın sessiz kaldığı tecridin sürmesinin bölgeyi savaşlara mahkum ettiği vurgulandı.

Avrupa Birleşik Solu/Kuzey Yeşil Solu (GUE/NGL) Grubu parlamenterler İsveçli Malin Björk ve İtalyan Eleonora Forenza ile Strasbourg’daki açlık grevi direnişçisi Dilek Öcalan’ın katılımıyla, Avrupa Parlementosu’nda (AP) tecride yönelik basın toplantısı düzenlendi.

Basın toplantısında söz alan AP üyesi İtalyan parlamenter Eleonora Forenza, Türk devletinin Kürt halkına yönelik katliam girişimine vurgu yaparak, Kürt halkının DAİŞ çetelerine karşı tarihi bir savaş verdiğini söyledi.

FORENZA: TÜRKİYE ÖZGÜRLÜKLER KONUSUNDA SÜREKLİ SUÇ İŞLİYOR’

Ortadoğuda demokratik konfederalizim temelinde alternatif bir yaşam kurulduğunu hatırlatan Forenza, Türkiye’nin ise buna karşı bir savaş tehdidinde bulunduğunu dile getirdi.

DTK Eşbaşkanı Leyla Güven öncülüğünde başlayan süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemleri hakkında basına bilgi veren Forenza, Kürt Halk Önderi üzerindeki tecride dikkat çekti. Türkiye’nin insan hak ve özgürlükleri konusunda sürekli suçlar işlediğini söyleyen Forenza, Türkiye’yi demokrasi ve insan hakları sözleşmelerine uymaya davet ederek, bu konunun takipçisi olacaklarının altını çizdi.

BJÖRK: KÜRT HALKI İNSANLIK İÇİN BÜYÜK BİR MÜCADELE VERDİ’

Basın toplantısında söz alan İsveçli parlamenter Malin Björk ise, Kürt halkının verdiği haklı mücadelenin yanında olduklarını vurguladı. Türkiye’deki mevcut iktidarın demokrasi ve özgürlük isteyen tüm kesimleri tehdit ettiğini belirten Björk, buna karşı Kürt halkının büyük bir mücadele verdiğini söyledi.

Kürt siyasetçilerin ve seçilmişlerinin hukuksuzca tutuklandığına dikkat çeken Malin Björk, Kürt Halk Önderi ve cezaevlerindeki tutuklular üzerinde tecrit uygulandığını ifade etti. Bu tecridi kırmak için Leyla Güven öncülüğünde başlayan açlık grevlerindeki taleplerin duyurulması gerektiğini vurgulayan Björk, tek talep olan ‘tecridin kırılması’nın kendilerinin ve basının eylemleri ön planda tutmalarıyla mümkün olacağının altını çizdi.

ÖCALAN: SESSİZLİKLE KENDİ HUKUKLARINI ÇİĞNİYORLAR

Açlık grevi eylemcilerinden eski HDP Milletvekili Dilek Öcalan da, basın toplantısına katıldı. Dilek Öcalan ise, şunları dile getirdi: “Dayanışma içerisinde olan tüm dostlarımıza, grubumuz adına teşekkür ediyorum. Burada 14 arkadaş adına söz alıyorum. Burada konuşacaklarım Leyla Güven başta olmak üzere, açlık grevinde olan tüm eylemciler adınadır. Türkiye zindanlarında açlık grevini sürdüren binlerce arkadaşımızın taleplerini burada dile getireceğim.

Birçok yerinde devam eden açlık grevi eylemlerinin tek bir amacı var. Bu salonda daha önce de dile getirmemize rağmen, AP ve İşkenceyi Önleme Komitesi’ne (CPT) taleplerimizi iletmemize rağmen, bu, söz konusu kurumların sessizliğini maalesef hala değiştirmemiş durumda. Bugüne kadarki bu sessizlik kendi hukuklarını çiğneme anlamına geliyor ve bu kurumlar şu anda suç işliyorlar. Avrupa Konseyi, Türkiye’ye ilişkin aldığı kararları uygulamamaktadır. Türkiye’de gelişen faşizme ve tecride karşı bu kurumlar şu ana kadar görevlerini yerine getirmemiştir.”

‘İNSANİ VE DEMOKRATİK BİR TALEPTİR’

Kürt Halk Önderi üzerinde yıllardır bir izolasyun söz konusu olduğuna dikkat çeken Dilek Öcalan, devamla şöyle dedi: “Bizim de tek talebimiz bu tecridin kırılması üzerinedir. Bu tamamen insani, hukuki ve demokratik bir taleptir. Bunun dışında eylemimizin başka bir talebi bulunmuyor. Türkiye’nin bu talebi yerine getirmesi aynı zamanda imzaladığı Avrupa Sözleşmeleri ve Avrupa Hukuğuna da uyması anlamına geliyor.

Başta CPT olmak üzere AK şu an da suç işlemektedir. Yaşanan tecridi göermezden gelmekte ve bu tecridin kaldırılması yönünde herhangi bir adım atmamaktadır. Bizlerin eylemlerimizi sürdürmekteki ısrarımız ve kararlığımızın temel sebebi de bu sessizlik ve hukuksuzluktur. İnsanlığa karşı işlenen suçlara karşı sessiz kalan bu kurumlara karşıdır bu eylemimiz aynı zamanda.

‘TECRİT KALKMADIKÇA ORTADOĞU’DA SAVAŞLAR BİTMEYECEK’

Açlık grevi direnişinin sadece Öcalan’a yönelik tecrit veya Kürtler için olmadığının altını çizen Dilek Öcalan, eylemlerinin Ortadoğu’da barışı sağlamayı amaçladığını da vurguladı.

Öcalan, şöyle konuştu: “Eylemimiz aynı zamanda tüm insanlık içindir. Bu direnişimiz sadece Kürt halkı için değildir. Biz aynı zamanda demokrasi, özgürlük ve birlikte yaşamak isteyen tüm halklar için direniyoruz. Kürt Halk Önderi’nin misyonu ve önemi herkesçe bilinmektedir. Öcalan üzerindeki tecrit kalkmadığı müddetçe Ortadoğu’daki savaş bitmeyecek ve daha da derinleşecektir.”

‘TECRİDİN SUÇ ORTAĞI KONUMUNDADIRLAR’

“Bu kurumların (CPT, AK, AP) tümü de bunu biliyor. Dolayısıyla bu kurumlar sürmekte olan bu tecridin ortağı konumundadırlar” diyen Öcalan, suç işlendiğinin altını çizdi.

Dilek Öcalan, şöyle devam etti: “Bu tecrit gayri ahlaki, anti demokratik bir uygulama ve insanlığa karşı işlenen bir suçtur. Ailesi ve Kürt halkı olarak bu tecridi kabul etmemiz mümkün değildir. Kürt Halk Önderi avukatları ve ailesi başta olmak üzere hiç kimse ile görüştürülmüyor. Sağlığı ve güvenliği hakkında ciddi kaygılarımız bulunuyor.

Burdan herkese şunu soruyorum, ‘Hangi tutuklu ailesi ile görüştürülmüyor? Avrupa cezaevlerinde buna benzer bir uygulama var mı?’ 21’inci Yüzyıl’da yaşıyoruz. Her gün demokrasi, insan hakları ve özgürlüklerin öneminden bahsediliyor. Ve insanlığa karşı ise Türkiye suç işliyor ve buna karşı bu söylemde bulunan tüm Avrupa ülkeleri ile kurumları ise sessizce olan biteni izlemekle yetiniyor.”

‘TÜRK DEVLETİ SAVAŞTAN YANA VE HALKA SAVAŞ AÇMIŞ DURUMDA’

Türk devletinin Öcalan’a yönelik uyguladığı tecridin başta kadınlar olmak üzere tüm kesimlere ve Kürt halkına yönelik bir tecrit olduğunu dile getiren Dilek Öcalan, sözlerini şöyle bitirdi: “Türk Devleti’nin uyguladığı bu tecrit özelde Kürt halkı, genelde ise bireysel özgürlüklere, demokrasiye, birlikte yaşama ve topyekün Kürt halkına uygulanan bir tecrittir. Bir kadın olarak özgür kadın kimliğine uygulanan bir tecrittir aynı zamanda.

Bu tecrit, Kürt Halk Önderi’nin oluşturduğu ekolojik, cinsiyet özgürlükçü ve kadın özgürlük paradigmasına uygulanıyor. Bu tecrit ezilen tüm halklara uygulanıyor.

‘SORUNUN ÇÖZÜMÜNDE KİLİT ÖCALAN’LA GÖRÜŞMELERDİR’

Kürt sorununun çözümündeki kilit nokta Kürt Halk Önderi ile görüşmelerde yatıyor. Bu tecrit Türk Devleti’nin Kürtleri yok etmek için uygunanan bir tecrittir. Çözümden değil savaştan yana olan Türk Devleti, Kürt halkına savaş açmış durumda ve bu savaşın ilk adımı bu tecrit olmuştur.

İnsanlığa karşı büyük suçların işlendiği bir dönemden geçiyoruz. Ortadoğu’da binlerce insan savaşta öldü. Kürt halkı sürekli savaş tehditiyle karşı karşıya. Bu savaşın sadece Kürt halkına yönelik ve de Kürt halkını etkileyeceği düşünülmesin. Savaş tün insanlığı derinden etkileyen bir olgudur. Dolayısıyla bu tecridin kaldırılması konusunda herkesi acilen Türk Devleti’ne baskı yapması gerekiyor.

Mutlaka kazanacağız. Faşizmi kırıp, tecridi kaldırıp Kürdistan’ı özgürleştireceğiz.”