Avrupa'daki kurumlardan çağrı: Biz de boykota katılıyoruz!

Avrupa’da başlatılan Türk turizmi ve ürünlerini boykot kampanyası büyüyerek devam ediyor.

Kampanyaya katılan kurumlar yaptığı çağrıda, "Türkiye'ye tatile, ziyarete, seyehata gitmeyin. Türk markalı ürünleri satın almayın, satışını yapmayın. Türk devletini, Türk mallarını, boykot edin. Boykotu genişletin, yaygınlaştırın" dedi.

Kürt halkına karşı yürütülen soykırım politikasının önüne geçmenin en etkili yollarından birinin ekonomiden geçtiğini düşünen demokrasi güçleri, Türk ürünleri ve turizmini boykot çağrılarını sürdürüyor.

Avrupa'da çok sayıda parti, dernek ve sivil toplum örgütü herkesi, bir süreden beri ilan edilen boykota davet ediyor.

BOYKOT İLE MÜCADELEYE GÜÇLERİNDİRİN! 

 

Avrupa Türkiyeli İşçi Konfederasyonu (ATiK), Yeni Kadın, Yeni Demokratik Gençlik (YDG) boykota ilişkin yaptıkları ortak açıklamada, MHP-AKP faşist rejiminin adaletsizlik ve hukuksuzlukta sınır tanımayan yaptırımlarının önüne geçmenin en etkili yollarından birisinin, ekonomik gücün zayıflaması olduğu belirtti. Açıklamada şu hususlara yer verildi: “Biliyoruz ki bir devletin ekonomisini ayakta tutan en önemli kaynaklar turizm ve ticarettir. Bu nedenle biz ATİK, Yeni Kadın ve YDK olarak, bütün kitlemizi ve tüm devrimci, ilerici, demokratları Türkiye turizmini protesto ederek bu yıl Türkiye’ye gitmemeye, Türkiye’nin tekstil ve gıda ürünlerini almamaya çağırıyoruz. Unutmamalıyız ki, Türkiye ekonomisine sunulacak en küçük bir destek, Erdoğan ve şürekasının elini güçlendirecek ve antidemokratik uygulamaların, faşizan saldırıların devamına olanak sağlayacaktır. Türkiye ekonomisini desteklemek, faşist Erdoğan ve AKP rejiminin politikalarını desteklemek anlamına gelecektir. Gün, Türkiye ve Türkiye Kürdistanı sınırları içinde ve dışında, Kürt ulusuna, devrimcilere, ilerici, demokratlara ve ezilenlere yönelik saldırganlığı boşa çıkartmak için, halkların ortak mücadelesini kuşanıp, faşizme karşı birleşik mücadeleyi yükseltme günüdür.”

YAŞANACAK DÜNYA: BOYKOTU SAHİPLENİN  

 

Yaşanacak Dünya da yaptığı çağrıda "Efrîn'i Sahiplenme Platformu'nun bir bileşeni olarak, boykot kampanyasına katılıyoruz. Türkiye turizmine destek vermek Efrîn işgaline destek vermek demektir. Harcanan paralar Suriye'ye, Irak'a, Kürdistan'a bomba olarak yağacak ve savaş bütçesine dönüşecektir. Türkiye'ye para akıtmanın bu dönemde ne anlama geldiğini görmeliyiz, her alanda anlatmalıyız" ifadesini kullandı.

AVEG: BOYKOTUN YÜRÜTÜCÜSÜYÜZ  

 

 

Avrupa Ezilen Göçmenler Konfederasyonu (AvEG-Kon) da, boykotu faşizmin dayanağını zayıflatmanın bir yolu olarak görüyor.

AvEG-Kon açıklamasında "AvEG-Kon bu kampanyanın destekçisi değil, öznesi, bizzat yürütücüsüdür. Türk mallarını boykot etmek faşizmin ekonomik dayanağını zayıflatmak, bu mücadelenin bir parçasıdır. Faşizme karşı duran herkesin boykota destek vermesi gerekir" vurgusunu yaptı.

"Kurumsal olarak boykotu Efrîn’i Sahiplenme Platformu ve HDK-A ile birlikte yürütüyoruz" denilen açıklamada, "Geçen yıllarda yapılan bu yönlü çalışmaların etkileri Avrupa’da görüldü ve Türk devletinin turizm gelirlerini azalttı. Bu yıl da turizm boykotu çalışmasının önemli etkisinin olacağını düşünüyoruz" ifadeleri kullanıldı. AveG-Kon açıklaması devamla şöyle: "Türkiye’ye gitmeyi düşünen, Türk ürünlerini kullanan ya da satan çevrelere mesajımız açıktır: Faşizmin bütçesine katkı sunarak, destek sunmayın, işlediği savaş ve işgal suçlarına, çocuk ve sivil katliamlarına, kitlesel tutuklamalara, hapishanelerde uyguladığı işkence ve baskılarına ortak olmayın. Tatilinizi Türkiye’ye yapmayın, Türk mallarını satmayın, almayın. Buna mecbur değilsiniz."

 

ADEF: SOYKIRIM ABLUKASINA KARŞI  

Avrupa Demokratik Dersim Birlikleri Federasyonu (ADEF) de "Avrupa’da yaşayan Dersimlileri Türk turizmini boykot etmeye çağırıyoruz" dedi.

ADEF açıklamasında "Başta Kürdistan olmak üzere Türkiye’de muhalif olan hiç kimsenin, yaşamı güvencede olmadığı, önemli bir süreçten geçiyoruz. Türkiye ve Kürdistan’da yaşayan halklar, AKP faşist iktidarının zulmü altında soykırım ablukası ile karşı karşıyayız. Faşizmin iktidarda olduğu, insan hak ve ihlallerinin sürekli arttığı ve insanların yaşam hakkının dahi olmadığı bir ülkeye, tatile gitmek, o rejimi desteklemek ve güçlendirmek anlamına gelmektedir" denildi. Avrupa'da çalışmalar yürüten ADEF yaptığı açıklamada devamla şu ifadelere yer verdi: “Avrupa halklarına, Avrupa'da yaşayan göçmen işçi ve emekçilere Türkiye’ye tatil yapmamaları ve boykota aktif katılmaları için çağırıda bulunuyoruz. Demokrasi, barış ve özgürlük mücadelesini desteklemek için Türkiye turizmini boykot edelim. Türkiye’ye tatil yaparak ekonomisine sunulacak destek, unutmayalım ki halklarımıza kurşun, bomba ve hapis olarak geri dönecektir. Bu nedenle biz Dersimleri, her inanç ve ulustan halklarımızı Türk turizmini boykot etmeye çağırıyoruz.”

 

FEDA: DİKTATÖR REJİME KARŞI 

 

Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA), "Cenevre Belediye Başkanı Rémy Pagani'nin ‘Türkiye’ye tatile giderek, savaşın ortağı haline gelmeyin’ çağrısını büyütmek ve Avrupa geneline yaymak gerektiğine inanıyoruz" dediği açıklamasında şunlara dikkat çekti: "Başta Avrupa halkları olmak üzere Türkiye'deki savaş haline, diktatörlük rejime karşı olan tüm halklara çağrımız; Türk turizmini boykot edin. AKP rejiminin masum halklar üzerinden ki işgal politikalarına karşı ve savaş bütçesine ortak olmayın. Eşitlik ve özgürlükten yana olan, insani değerleri savunan halkların, bireylerin ülke savunması adı altında yürütülen yağma ve talan politikalarına ortak olmaması gerekmektedir. Bu yanıyla bir kez daha tatilde Türkiye gidenlere diyoruz ki, savaş bütçesinde payınız olmasın."

KKP: HAKSIZ SAVAŞA ORTAK OLMAYIN! 

Partiya Kominist a Kurdistan (KKP) Merkez Komitesi de herkesi sömürgeci, faşist TC devletini boykot etmeye çağırdı. KKP şu ifadeleri kullandı: "Türk devleti, hem sınırları içinde, hem sınırları dışında halkımıza karşı savaş yürütüyor; hunharca halkımızı katlediyor, zorbaca yurdumuzdan, Kürdistan'dan göç ettiriyor. Türk devletinin içerde ve dışarıda halkımıza karşı yürüttüğü savaş; Kürt'e baş eğdirme, Kürdistanı Kürtsüzleştirme, Kürtleri ulusal varlık olarak yok etme savaşıdır. Bu savaş Kürdistan'ı çökertme, fethetme savaşıdır. Bu zulüm makinasına akıtılan dövizler ve öteki kaynaklar kan ve ölüm saçıyor. TC devletinin halkımıza karşı yürüttüğü haksız savaşa ortak olmayın. Turizm, TC'nin kanlı 'Kürdistan seferlerinin' finans kaynağıdır. Türkiye'ye tatile, ziyarete, seyahata gitmeyin. Türk markalı ürünleri satın almayın, satışını yapmayın. Türk devletini, Türk mallarını, boykot edin. Boykotu genişletin, yaygınlaştırın. Bulunduğunuz ülkelerde komşularınızı, tanıdıklarınızı Türkiye'ye gitmemeleri için aydınlatın”.

CİK'TEN ÇAĞRI: MÜSLÜMAN ZULME İŞTİRAK ETMEZ

 

Türk devletine karşı başlatılan turizm ve ürün boykotuna ilişkin bir destek çağrısı da Kürdistan İslam Toplumu'ndan (CÎK) geldi. Gazetemize konuşan CİK Şura üyesi Hatice Turhallı, boykota şu mesajla destek verdi: "Bütün günahların sorumluluğu sadece bu sistemin yürütücülerinde değil, bu sisteme destek verenler de bu sistem kadar günahkardır."

Turhallı’nın Yeni Özgür Politika'nın sorularını yanıtları şöyle:

Devam eden Türk turizm ve ürünlerinin boykotuna ilişkin kampanyaya destek veriyor musunuz?

Civaka İslamiya Kurdistanê (CİK) olarak inancımızdan kaynaklı zalime zulme ve sömürge ye karşı olmak zorundayız. İnancımız gereği öldürmeye, hırsızlığa, iftiraya karşı olmak durumundayız. Bunu inandığımız Kur'an-ı Kerim'in birçok yerinde insanlara defaatle bildiriyor. Peygamberimiz (aleyhissalatu vesselam) ise, "Zulme karşı susan dilsiz iblistir" diyor. Bu kadar ayet ve peygamber (a.s) hadislerinden sonra zulme karşı sessiz kalmak, inançlı bir insanın yapabileceği bir davranış olamaz. Zulme karşı müdahale etmek İslam'ın ruhî yapısını oluşturur. Bizler Civaka İslamiya Kürdistan çalışanları olarak, öldürmeye ve zulme dur diyeceğiz. Peygamberimiz (as) der ki; "Bir kelime ile bile bir insanın öldürülmesine yardım edenin Kıyamet Günü alnında şöyle yazılacaktır bu kişi Allah'ın merhametinden mahrumdur." Dikkat edilirse bir kelime ile dahi olsa diyor. Bugün Türkiye'de bu rejim, 4-5 bin insanı öldürmekle övünüyor, başkalarının şehirlerini başına yıkmakla övünüyor, insanlara zulmetmekle övünüyor, dolayısıyla bu zalim devlet sınırları içerisine giren her kişinin bıraktığı her kuruş döviz ve satın aldığı her türlü ürün bu katil sisteme ve rejime direk olarak destek demektir. İslami açıdan baktığımızda verilen her kuruş döviz ve her aldığımız ürün bizi katliama ve yıkıma müşterek yapacaktır. Müslüman bir insan bu zulme iştirakta bulunamaz. Eğer bir kelime ile Allah'ın merhametinden mahrum olunuyorsa döviz bırakmak ve ürün almak Allah'ın gazabına uğramak demektir. Bundan dolayı bu kampanyaya destek veriyoruz ve herkesi de bu kampanyaya katılmaya davet ediyoruz.

Boykota dair kurumsal olarak yürüttüğünüz bir çalışmanız var mı? Çalışmalarınızın somut sonuçları oldu mu?

Bizler Civaka Îslamiya Kürdistan olarak bütün camilerimizde ve üyelerimiz arasında bu tür çalışmaları yapıyoruz. Camilerimiz de, hutbelerimizde, toplantılarımızda bunları dile getiriyoruz. Bunu daha yaygınlaştıracağız. İnsanlarımızın ve cemaatimizin zalimlerden uzak durması için gerçek İslam'ı anlatacağız. Zalimlerin zulmünü engellemeye çalışacağız ve bunun her Müslümanın asli vazifesi olduğunu kavratacağız. Böylelikle insanlarımızı ahiretteki vebalden de kurtarmaya çalışacağız bu bizim vazifemizdir. Her Müslüman bu konuda sorumludur. Ve müslümanların bu konuda çevresini de uyarması gerekmektedir. Sonuç alma konusunda ise sonuç alıyoruz. Türk ürünlerini almada ve Türkiye'ye tatile gitme konusunda iptaller olduğunu görüyoruz.

Türkiye'ye gitme ihtimali olan Türk ürünlerini kullanan ya da satan çevrelere mesaj ve çağrınız nedir?

Türkiye'de ve çevresinde Türk devleti sisteminin eliyle öldürülen, yaralanan, hapislere atılan, işten atılarak ekmeği elinden alınanların ve bu bütün günahların sorumluluğu sadece bu sistemin yürütücülerinde değil, bu sisteme destek verenler de bu sistem kadar günahkardır. Çünkü bu zulüm sistemi, satılan ürünlerin vergileri ile bıraktığımız dövizlerle kurşun alıp insan öldürmekte, uçak alıp mekan bombalamakta, evleri ve şehirleri yakıp yıkmakta, haksız yere insanları işlerinden atmakta ve hakkı savunan herkesi hapishanelere tıkmaktadır. Bu günahların ve ceremelerin yöneticileri ve uygulayıcıları onlar olsa da, vebali bu ürünleri satın alıp ve bu dövizleri onlara bırakanların boynundadır.

Kaynak: Yeni Özgür Politika