Batı’nın Türkiye'deki seçimlere bakışı nasıl?

Türkiye’de Erdoğan rejimi altında hiç olmadığı kadar baskıcı hale gelirken, 24 Haziran seçimleri rejim değişikliğine ilişkin yarattığı umutla birlikte, büyük bir endişe hakim. Batı, seçimlerin adil ve eşit geçeğine inanmıyor.

Türkiye’de bugüne kadar yapılan hiçbir seçim adil koşullarda yapılmadı. Başta Kürtler olmak üzere, muhalifler ve gerçek sol hep baskı koşullarında ve eşitsiz bir pozisyonda sandık başına gitti. Yüzde 10 barajlı seçim sistemi de başlı başına sorun teşkil ederken, 24 Haziran seçimlerine öncekilerden daha farklı koşullarda gidiliyor. Temmuz 2016 darbe girişiminden bu yana ülke olağanüstü hal koşullarında yönetiliyor.

Medyanın sesi muhaliflere kısılırken, kontrol altına alınan basın yayın organları da AKP rejiminin propaganda enstrümanlarına dönüştürüldü. Kürt temsilciler cezaevlerine doldurulmuş durumda. HDP’li vekiller, yöneticiler, sempatizanlar, DBP’li onlarca belediye eş başkanı ve yöneticiler hapse atıldı. Gözaltı, tutuklama, tehdit ve yıldırma kesintisiz bir şekilde sürerken, Türkiye dünyanın en büyük gazeteci cezaevine dönüştürüldü. Tutuklu Gazetecilerle Dayanışma Platformu (TGDP)’nin saptamasına göre 11 Mayıs 2018 tarihi itibariyle tutuklu ve hükümlü gazeteci sayısı 223’tü. Tutukluların listesi uzun. Her kesimden insanlar, çoğu sadece fikir beyan ettiği için ya da sadece sosyal ağlarda iktidarın hoşuna gitmeyen bir paylaşımda bulunduğu için cezaevlerinde bulunuyor. HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, kampanyasını cezaevinde yürütüyor. İnsan hakları ihlallerinin hiç olmadığı kadar arttığı bu rejim, “faşizm” olarak tanımlanıyor.

UMUT VE ENDİŞE

24 Haziran seçimleri, bu rejimin baskıları altında ezilenler için önemli bir umut yaratırken, aynı zamanda ciddi endişeler taşıyor. Umut, rejimin değişeceğine olan inanç ve mücadeleden geliyor. Endişe ise, içerde benzeri görülmemiş bir baskı ve korku imparatorluğu yaratan, dışarıda sömürgeci heveslerle işgallerde bulunan ve Kürt coğrafyasında etnik temizlik yapan bu gücün, iktidarda kalmak için her yola başvurabileceğinden kaynağını alıyor.

Bu endişe sadece Türkiye’de hakim değil. Batıda da aynı kaygılar açık bir şekilde ifade ediliyor. Türk rejiminin, baskıları, saldırıları sadece komşu ülkelerde değil, Avrupa’da da hissediliyor. İstihbarat ağları ve yandaş organizasyonlar fırsat buldukça, rejimin baskılarını Avrupa topraklarına da taşıyor. Türk devleti kendi toprakları dışında, çok sayıda kanlı operasyonlar gerçekleştiren geçmişe sahip. Batı ile olan ilişkileri de, çıkar durumuna göre bu baskıların gizlenmesi veya daha görünür hale gelmesine yol açıyor. Batılı ülkeler bir yandan rejimle siyasi ve ticari ilişkilerini sürdürürken, diğer yandan rejime yönelik kaygılarını ifade ediyorlar. Bu karmaşık tablo içerisinde, Erdoğan rejiminin Batı ile ilişkileri de hiç olmadığı kadar bozulmuş durumda.

ABD: OHAL KOŞULLARINDA ÖZGÜR, ADİL VE ŞEFFAF SEÇİM ZOR

Peki 24 Haziran seçimlerine Batı nasıl yaklaşıyor? Önce ABD’ye bakalım. ABD ile Türkiye arasındaki ilişkiler gergin. Türkiye’nin özellikle Suriye’deki krizi derinleştiren politikaları, DAİŞ ve El Kaide gibi insanlık dışı gruplara verdiği açık destek ile sömürgeci yaklaşımı, gerilimin temel nedenlerinden biri olarak dikkat çekiyor. 2002’de ABD’nin desteğiyle, ekonomik kriz ortamında iktidara gelen AKP bugün aynı desteği görmüyor. 19 Nisan günü bir açıklamada bulunan ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Heather Nauert, Türkiye’de OHAL altında özgür, adil ve şeffaf bir seçim düzenlemenin zor olduğunu söyledi. Endişelerini dile getiren Nauert, "Olağanüstü hal yürürlükteyken, Türk yasalarıyla ve ayrıca Türkiye'nin uluslararası yükümlülükleriyle uyumlu bir tarzda, özgür, adil ve şeffaf bir seçim düzenlemek zor, bunun farkındayız" dedi. ABD’nin süreci yakından takip ettiğine dikkat çeken Nauert, "Bu tür bir olağanüstü hal döneminde bunu (seçimleri) düzenleme kabiliyetleri hakkında endişelerimiz var. Elbette özgür ve adil seçimler görmek isteriz, ama burada bir endişe var" ifadelerini kullandı.

AVRUPA’DA SEÇİM YASAKLARI

Avrupa’da yıllardır, sürekli kötüleşen bir hava hakim. Berlin, AKP rejiminin temel destekçilerinden birini oluştururken, Nisan 2017 anayasa referandumunda olduğu seçim mitinglerini yasakladı. Berlin yönetimi bir yandan Türkiye ile ilişkilerini sürdürürken, kamuoyu ve muhalefetin hükümete baskıları arttı. Alman Başbakan Angela Merkel, Kasım 2015’te Erdoğan’ın Sarayında verdiği pozlarla, bu rejim için seçimlerde kaldıraç rolü oynamıştı. Mart 2016’da Avrupa ülkeleri ile Türkiye arasında yapılan mülteci anlaşmasının baş mimarı da Alman hükümetiydi. 20 Ocak’ta Efrîn’e yönelik işgal hareketinde Alman tankları ve silahlarının kullanılması ardından, hükümet üzerindeki kamuoyu baskısı arttı. Alman gazeteci ve aktivistlerin Türkiye’de tutuklanması da gerilimin tırmanmasına neden oldu. Mevcut koşullarda, 24 Haziran seçimlerinde aynı yaklaşımı sergilemek, Alman hükümeti açısından da çok daha büyük riskler taşıyor.

Almanya’nın yanısıra Avusturya, Hollanda, Belçika, İsviçre, İsveç ve Danimarka da peş peşe AKP mitinglerini yasakladı. Fransa’da hükümet, seçimler konusunda suskunluğunu koruyor. Ancak kamuoyu ve medyada yoğun tepkiler var. Fransa hükümeti, özellikle Kürtler ve Suriye konusunda da Türkiye ile gerilim halinde.

BATI MEDYASININ YAKLAŞIMI

Le Point dergisi Mayıs ayı sayısında Erdoğan’ı “Diktatör” olarak kapak yaptı. “Erdoğan nereye kadar gidecek?” diye soran dergi, diktatörün “büyüklük çılgınlığı”, “Fransa’daki ağları”, “Cezayir’deki operasyonları” ve “işlediği suçları” konu aldı. Le Point daha önceki bir sayısında Türk devletinin Efrin işgalini “etnik temizlik” olarak tanımlamıştı.

Avrupa medyasında genel olarak, Erdoğan rejimi ve seçimlere yönelik tepkiler var. İngiliz The Times gazetesi, 7 Mayıs tarihli başyazısında Türkiye’deki seçimlerin “ne özgür ne de adil” olmayacağını yazdı. Gazete, Erdoğan'ın seçimlerde zafer elde edebilmek için tüm muhalifleri susturduğuna dikkat çekti.

AVRUPA KURUMLARININ YAKLAŞIMI

Medyanın Türkiye’deki duruma ilişkin analizi bu olurken, Avrupa kurumlarında da durum farklı değil. Avrupa Parlamentosu, 23 Mayıs tarihinde yaptığı açıklamada Türkiye’deki seçimlere gözlemci göndermeyeceklerini ve seçim sonuçlarına ilişkin yorum yapmayacaklarını duyurdu. AP'nin Demokrasi Destek ve Seçim Koordinasyonu Grubu Eş Başkanları David McAllister ve Linda McAvan yaptıkları ortak açıklamada, "AP, Türkiye'de yapılacak (24 Haziran) seçim sürecini denetlemeyecek, süreç ve seçim sonuçları hakkında yorum yapmayacak” dedi. Avrupa Parlamentosu, Kasım 2016’de Türkiye’deki OHAL koşullarına dikkat çekerek Türkiye ile AB arasındaki üyelik müzakerelerini de geçici olarak durdurma kararı almıştı.

Mart ayında Avrupa Birliği de “istenen ilerleme”nin sağlanmadığı alanlarda Türkiye’ye tam üyelik müzakereleri kapsamında verilen mali yardımları durdurmuştu.

24 Nisan’da Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKMP), Türkiye'ye 24 Haziran seçimlerini erteleme çağrısında bulundu. Türkiye’deki mevcut koşullara dikkat çeken AKPM, bu koşullarda seçimlerin "Avrupa kriterlerine uygun olmayacağı”nı kaydetti. AKPM Denetim Komisyonu adına alınan bu karar, 24 Haziran seçim sonuçlarının “meşruluğunun sorgulanacağı” mesajını içeriyor.

RUSYA CEPHESİNDE ERDOĞAN

Türkiye ile Suriye konusunda, ağır bir kriz yaşadıktan sonra işbirliği yaparak Kürtlere karşı işgalin yolunu açan Rusya, özellikle Batı ile yaşadığı gerilimde Türkiye’yi bir koz olarak kullanmaya devam ediyor. Suriye sahasındaki bu ittifak, NATO ile gerilimde de somutluk kazanıyor. Rusya ile Türkiye arasındaki S-400 hava savunma sistemi anlaşması, bir çıkış yolu olmaktan çok yeni gerilimlere kaynaklık etti. Bu yakınlaşmaya rağmen, seçimlerden önce Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Erdoğan arasında bir görüşme beklenmiyor. Türkiye'nin Moskova Büyükelçisi Hüseyin Diriöz, 28 Mayıs’ta yaptığı bir açıklamada cumhurbaşkanlığı seçimlerinden önce iki ülke liderinin buluşmasının beklenmemesi gerektiğini söylemişti. Rusya’daki seçimlerin şeffaflığına yönelik endişe ve tepkiler de göz önüne alındığında, Rusya’nın Türkiye’ye desteği de seçimlere yaklaşımda pozitif bir duruma işaret etmiyor. Aksine sorunlu bir seçimin göstergesi olarak ele alınabilir.