‘Direnişin ve mütevaziliğin güzelliğine tanıklık ediyorum’

Tecride karşı Cenevre’de açlık grevinde olan M. Ali Koçak’ın direnişi 92. gününde devam ediyor. Bu direnişin yakın tanıklarından Salih Sağlam, “Zor olsa da Mehmet Ali arkadaş şahsında mütevazi bir kişiliğin ve direnişin güzelliğine tanıklık ediyorum” dedi

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecridin kırılması amacıyla 20 Şubat’tan beridir süresiz-dönüşümsüz bir şekilde Cenevre’de bedenini açlığa yatıran 51 yaşındaki Kürt yurtsever Mehmet Ali Koçak’ın açlık grevi direnişi, 92. gününde devam ediyor.

Sağlık sorunlarına rağmen Cenevre Kürt Toplum Merkezinde bir mevsimi geride bırakan direnişini başladığı ilk günkü büyük moralle sürdüren Koçak’ın bu direnişinin en yakın tanıklarından birisi de, Cenevre Kürt Toplum Merkezi Eşbaşkanı Salih Sağlam.

92 günlük direnişin her aşamasında ailesi ile birlikte Koçak’ı bir gün bile yalnız bırakmayan Sağlam, bir taraftan Koçak’ın bütün ihtiyaçları ile ilgilenirken diğer taraftan da bu direnişin görünür kılınması ve amacına ulaşması için bir çalışma içerisinde.

Biz de ANF olarak Koçak’ın direnişini ve bu direnişin Cenevre ve İsviçre’de yarattığı etkileri Sağlam ile konuştuk.

‘İLK GÜNKÜ MORALLE BİR DİRENİŞ SÜRDÜRÜYOR’

92 günden beridir Koçak’ın yanında olduğunu ifade eden Sağlam “Bu 92 günlük direnişte beni en çok etkileyen Mehmet Ali arkadaşın büyük bir iradeye ve büyük bir mütevazi kişiliğe sahip olması. Yine arkadaş başladığı eylemini başladığı ilk günkü gibi aynı yüksek moralle sürdürüyor. Bizden çok kendisi bize büyük bir moral veriyor. Özellikle gün geçtikçe arkadaşın iradesinin ne kadar güçlü olduğunu görüyorum. Onun yanında olmak, her gün bu direnişe tanıklık etmek bizler için bir onur kaynağı oluyor” dedi.

‘SAĞLIK SORUNLARI KENDİSİNİ HİSSETTİRİYOR’

Koçak’ın sağlık durumuna ilişkinde bilgi veren Sağlam, şunları söyledi: “Doktor haftalık olarak arkadaşımızı ziyaret ediyor. Arkadaşımız ne kadar her defasında sağlığının iyi olduğunu söylese de artık gelinen aşamada birçok sağlık sorunuyla karşı karşıya. Aşırı kilo kaybı, uykusuzluk, tansiyon ve nabız bozukluğu, mide krampları, uykusuzluk, ses ve ışığa karşı duyarlılık arkadaşımızda kendisini en çok hissettiren sendromlar arasında. Ama tüm bu sağlık sorunlarına rağmen onu bir gün bile moralsiz görmedim. Her defasında arkadaşlarının ve kendisinin ortaya koyduğu direnişin tecridi kıracağına çok inandığını ortaya koyuyor ve bunları dile getiriyor. Buraya gelen her ziyaretçinin ondan güç ve moral alarak buradan ayrıldığına görüyorum.”

‘NEDEN AÇLIK GREVİ DİYENLER BUGÜN DESTEKLİYORLAR’

Koçak’ın direnişinin uluslararası alanda önemli bir kent olan Cenevre’ye yansımalarının ne olduğunu sorduğumuz Sağlam şunları ifade etti: “Direniş sayesinde Cenevre belli boyutta bir duyarlılık yaratıldı. Direnişin ilk aşamasında eylemin görünürlüğü acısından eksiklik yaşadıysak da sonraki süreçte hem dış ilişkilerdeki arkadaşların hem de bizlerin çalışması ile arkadaşımızın direnişi, Cenevre’de görünür kılınmaya başlandı. Bu durum hem kendi kitlemizde hem de kentteki siyaset yapan insanlar üzerinde bir duyarlılık yarattı. Birçok siyasi partiye mensup vekiller, Cenevre Belediye Başkanı, öğrenciler birçok kesim arkadaşımız ziyaret ederek, bu direnişin yanında olduklarını ve onu desteklediklerini dile getirdiler. Yine direnişin basına yansıma konusundaki eksiklerimiz giderildi. Belirli duyarlılık yaratıldı ama bu direnişin daha da görünür kılınması için çalışmalarımız daha da iyi olabilirdi. Bu noktada çalışmalarımız devam ediyor. Örneğin ilk başlarda ‘neden açlık grevi?’ sorusunu soran birçok İsviçreli dostumuz, zamanla arkadaşımızın bu eylemdeki amacını anlamaya başlayarak bizlere destek vermeye başladı. Bu soruyu soran dostlarımız, bugün bu direnişin çok onurlu bir direniş olduğunu söylüyorlar ve anlatıyorlar.”

‘DİRENİŞİN VE MÜTEVAZİLİĞİN GÜZELLİĞİNE TANIKLIK EDİYORUM’

Koçak’ın direnişine çok yakından tanıklık etme fırsatı bulan Sağlam’a bu direnişin kendisinde bıraktığı en büyük etkiyi sorduğumuzda ise, “92 günlük bu direnişin her anına tanıklığın bana kattığı en önemli nokta, direnişin bir insanı ne kadar çok güzelleştirdiği oldu. Direnişte olan arkadaşı ziyaret etmekle, onunla direnişe tanıklık etmek çok farklı şey. Ben 92 gün boyunca Mehmet Ali arkadaş şahsında direnişin ve mütevaziliğin güzelliğine tanıklık ettim. Gözlerin önünde yoldaşımın gün geçtikçe biraz daha erimesi bana acı veriyor doğru, ama onun ortaya koyduğu kararlı direniş ruhu, bana her gün biraz daha çok moral veriyor. Bu direnişin yanında olmak bana gurur veriyor” dedi.

‘BU DİRENİŞE LAYIK OLACAK BİR ÇALIŞMA İÇERİSİNDE OLMALIYIZ’

Leyla Güven ve zindan direnişlerinin gelinen aşama da devlette bir kırılma yarattığını söyleyen Sağlam, “Bizler bu anlamlı ve tarihsel direniş karşısında tecridin kırılacağına inanıyoruz. Ama, bu direniş karşısında bizlerin ne yaptığı çok önemli. Ben bu direnişe layık olacak hala bir çalışma içerisinde olmadığımızı düşünüyorum. Bizler, bu direnişler yaşanırken, daha çok bir çalışma içerisinde olabilirdik. Nasıl ki, önderliğimiz üzerindeki tecrit karşısında bir gecikme yaşadıysak, bunun kırılması için ortaya konan direnişleri sahiplenme noktasında da yetersiz kalmamalıyız. Sürecin ve direnişin büyüklüğüne yanıt verecek bir çalışma içerisinde olmalıyız” şeklinde konuştu.