FEDA Eşbaşkanı: Dersim’in sesine ses vermeye çağırıyorum
FEDA Eşbaşkanı Demir Çelik, Dersim ve Pulur’da halk iradesinin gasp edilmesine karşı Avrupa’daki tüm Alevileri topyekun süresiz mücadeleye çağırdı.
FEDA Eşbaşkanı Demir Çelik, Dersim ve Pulur’da halk iradesinin gasp edilmesine karşı Avrupa’daki tüm Alevileri topyekun süresiz mücadeleye çağırdı.
Demokratik Alevi Federasyonu (FEDA), Dersim ve Pulur’da AKP-MHP iktidarının halk iradesini gasp etmesini Almanya’nın Dortmund kentinde yaptığı basın açıklaması ile protesto etti.
FEDA’ya bağlı Dortmund Alevi Kültür Merkezi önünde yapılan açıklamaya FEDA Eşbaşkanı Demir Çelik ve FEDA yöneticileri katıldı.
Demir Çelik tarafından yapılan açıklamada, Dersim ve Pulur’da irade gaspının Dersim katliamının yarattığı travma ve tarihsel hafızanın unutturulmasına yönelik bir operasyon olduğunu belirterek, şunları söyledi: “Gün bir kez daha inkârcı, katliamcı, soykırımcı zihniyet Reya Heq inancının ser çeşmesi Dersim’e ve Ovacık ilçe belediyesine kayyum atadı. Bunu kınıyoruz ve reddediyoruz. Biz biliyoruz ki yüzyıllardır ser çeşmemizde oynamadıkları hile hurda kalmadı. İrademizi gasp etmek, ölümlere bizi mahkûm kılmak, soykırım ve katliamlarla terbiye etmek, sınırsız, sorunsuz hukuksuz bir şekilde devam ediyor. Kayyum rejiminin halkın seçilme ve seçme hakkının gasp edilmesi anlamına geldiğini, kayyum rejiminin iradenin gaspı ve el koyma anlamına geldiğini herkes biliyor. Ama herkesin bildiği bu gerçek üç seçim dönemidir Türkiye’de Kurdistan illeri ve ilçelerine atanan kaymakam ve valiler üzerinden halkın iradesinin gaspı sürüyor. Biz FEDA olarak bunu kabul etmiyoruz. Dostlar, bugün bu inkarcı rejimin bize reva gördüğü insanlık dışı muameleyi kabul etmiyorsanız, vicdani ve insani duygu ve düşüncenizde buna hayır diyorsanız, sesinizi yükseltmeye, birlikte mücadele etmeye devam etmek durumundayız. Gün nasıl canlarımız Dersim’de kayyum rejimini, gaza, jopa her türlü baskıya rağmen, ellerindeki tek silahı olan direniş ile başkaldırmışlarsa, Avrupa’da yaşayan bizler itiraz etmeliyiz, sesimizi yükseltmeliyiz ve hayır demeliyiz. Demediğimizde 1501 tarihinde nasıl ki Hacı Bektaşi Dergahına Ballım Sultanı kayyum olarak atadılarsa, 1826 tarihinde 2. Mahmut döneminde nasıl ki Nakşibendi Şeyhlerini kayyum olarak atadılarsa, aklımızı çelmeye, hafızamızı ve belleğimizi başkalaştırmak istedilerse aynı gelenekten beslenen Türk devleti de 1925 tarihinde ocaklarımızı yasaklayıp kapattı.
Şark Islahat Planı ile sömürge valilerini atadılar. 12 yıl boyunca hazırlık aşamasını tamamladıktan sonra 15 Kasım 1937’de Seyit Rıza ve yol arkadaşlarını idam sehpalarında sallayan devlet, bir kez daha Dersim’i işgal etmek istiyor. Bir kez daha Dersim’in belleğini ve hafızasını karartmak istiyor. Tarihimizi karartmak istiyorlar. Çemê Munzurê ve onların tarihteki hafızalarını belleğimizde karartmak istiyorlar. O nedenle gasp edilen sadece hak iradesi değil, gasp edilen Reya Heq, tarihsel hakikatidir. O anlamıyla tüm Alevi canları süresi ne olursa olsun, Aleviyim ve insanım diyen herkesi bu sese ses vermeye çağırıyorum."