Karasu: ABD’nin kararına karşı mücadele daha fazla yükseltilmeli!

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, ABD’nin 3 PKK yönetici hakkındaki kararına tepki göstererek, “Halkımızı ve demokrasi güçlerini mücadeleyi daha fazla yükseltmeye çağırıyorum” dedi.

KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, ABD’nin Kürt Özgürlük Hareketi’nin 3 PKK yöneticisi hakkında aldığı ödül ve yakalama kararını ANF’ye değerlendirdi.

Karasu, Kürt halkını nasıl ki 1998’de Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a karşı gerçekleştirilen komployu boşa çıkardıysa bu komployu da boşa çıkaracağını belirterek, şunları ifade etti: “Uluslararası komplonun 21. yılında ABD'nin Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü kadroları ve yönetim üyeleri hakkında yakalama kararı alması uluslararası komplonun devamı olmaktadır. ABD'nin ne adına, kimin hakkında bu kararı aldıklarını gerçekten sormak gerekir. ABD hangi hak ve yetkiyle böyle bir karar alıyor? Ya da hangi gerekçeyle böyle bir karar çıkarıyor? Bunu gerçekten anlamak zordur. ABD bilmeli ki, artık dünya vahşi batı gibi yönetilemez. Kürtler de o vahşi batının haydutları değildir. Bir kere bunu belirtmek istiyoruz. Eğer bir haydutluk varsa, bu ABD'nin yaptığı olur. Hiçbir evrensel hukuka, hakka, adalete ve vicdana dayanmayan bir yaklaşımla, bir halkın özgürlük öncülerine böyle bir yaklaşım göstermek kabul edilemez.

Bu tüm Kürt halkına saldırıdır. Sadece PKK'ye yönelik, Özgürlük Hareketimize yönelik bir saldırı değildir. ABD, Türkiye gibi Kürtler ayrı PKK ayrı, diyemez. Türk devletinin Kürtler ayrı PKK ayrı, demesini anlıyoruz. O soykırımcıdır ve Kürtleri yok etmek istiyor. Eğer ABD’de PKK ayrı Kürtler ayrı diyorsa aynı Türk devleti gibi soykırımcıdır. Bunu kabul etmek mümkün değildir. ABD'nin aldığı karar tamamen kendi ekonomik ve siyasi kirli çıkarlarının sonucu olarak aldığı bir karardır. ABD halkıyla, ABD'nin hukukuyla, ABD toplumuyla hiçbir ilgisi ve alakası olmayan bir karardır. Tamamen Ortadoğu’da kendi çıkarları gereği, Türk devletiyle ilişkileri gereği nasıl ki 1998’de Önder Apo’ya yönelik uluslararası komplo gerçekleştirdiyse, şimdi de yine Ortadoğu çıkarları ve Türkiye’yle ilişkilerinden dolayı böyle bir yaklaşım içinde olmuştur. Bunun kabul edilmesi mümkün değildir. Halkımız 1998’deki komployu da kabul etmedi, bunu da kabul etmeyecektir. Halkımız 1998’deki komployu nasıl boşa çıkardıysa, bunu da boşa çıkaracaktır. Bir kere bunun bilinmesi gerekmektedir. Nasıl ki dönemin dışişleri bakanı Madeleine Albright bu kadarını da beklemiyorduk demişse, bugün de halkımız göstereceği tepkilerle ABD'ye aldığı bu karara pişman ettireceklerdir.

PKK ÖNCÜLÜĞÜ DAİŞ'İ YENİLGİYE UĞRATMIŞTIR

ABD bu kararıyla sadece Kürt halkına değil, tüm insanlığın değerlerine, ahlakına ve vicdanına saldırmıştır. Ahlak ve vicdan değeri olmayan bir karar ortaya koymuştur. Bunun 21. yüzyılda ortaya konulması hiçbir şekilde kabul edilemez. Güya kendilerine demokrat diyorlar, özgür dünya diyorlar, özgürlüklerden bahsediyorlar, ama 21. yüzyılda özgürlük mücadelesi veren dünyanın en mazlum halkına karşı böyle bir saldırı gerçekleştiriyorlar. Bu kesinlikle Kürt halkına yönelik bir saldırıdır. PKK ne yapmıştır; PKK’nin son yıllarda yaptıkları ortadadır. Daha geçen gün Avrupa Adalet Divanı da PKK'nin son yıllardaki, Ortadoğu’daki rolünden söz ediyordu. Evet, son yıllarda Ortadoğu’da DAİŞ'e karşı mücadelede PKK öncülük yapmıştır. PKK'nin öncülüğü DAİŞ'i yenilgiye uğratmıştır. Yoksa ABD'nin uçakları, ABD'nin yaklaşımı DAİŞ'i yenilgiye uğratmamıştır. DAİŞ, karşısında çok güçlü bir ideoloji bulduğu için, çok güçlü bir politik tutum bulduğu için, halkların özgür ve demokratik yaşamını, adil yaşamını hedefleyen bir ideolojik yaklaşım ortaya konulduğu için yenilgiye uğramıştır. DAİŞ’i yenilgiye uğratan Önder Apo’nun demokratik ulus çizgisidir, demokratik toplum çizgisidir, halkların kardeşliğine dayanan yeni bir Ortadoğu projesidir. ABD, DAİŞ'e karşı mücadele veriyorum diyor, Rojava’da DAİŞ'e karşı mücadele veren Kürtlerle ilişki içinde oluyor ama Şengal’de DAİŞ'i yenilgiye uğratan, Kerkük’te DAİŞ'i yenilgiye uğratan, Maxmur’da DAİŞ'i yenilgiye uğratan, Hewlêr’i DAİŞ'in işgalinden kurtaran ve Kobanê’de DAİŞ'i yenilgiye uğratan PKK'yi düşman ilan ediyor.

HİÇ KİMSE KÜRTLERİ BÖLME ÇABASI İÇERİSİNE GİRMESİN

Evet, Kobanê zaferinde de HPG gerillalarının rolü belirleyicidir. Kürdistan'ın dağlarından Kobanê’ye koşmuşlardır, Kobanêlilerle omuz omuza savaşarak DAİŞ'i püskürtmüşlerdir. Kobanê-Suruç sınırında aylarca Kobanê mücadelesine en yüksek moral desteği veren, hatta sınırları aşarak Kobanê’de savaşçılarla birlikte omuz omuza savaşan yine PKK sempatizanlarıydı, PKK militanlarıydı. Bu gerçek ortadayken DAİŞ'e karşı orada savaşanlar ayrı, Şengal’de, Kerkük’te, Maxmur’da ve dağda savaşanlar ayrı demek kabul edilemez. Bu ikiyüzlülüktür. Bu kadar ikiyüzlülük olamaz. Bu yaklaşım doğrudan PKK'ye saldırıdır, Kürtlere saldırıdır, Kürtleri bölme çabasıdır. Hiç kimse Kürtleri bölme çabası içine girmesin. Bu Kürtlere hakarettir. Kürtleri böleceklermiş! PKK’yle bilmem nerenin Kürtlerini karşı karşıya getireceklermiş. Rojava’da karşı karşıya getireceklermiş, Başur’da karşı karşıya getireceklermiş. Bu Kürt’e hakarettir. Sen kim oluyorsun da Kürtleri karşı karşıya getiriyorsun. Kürtler için şu anda gerekli olan karşı karşıya gelme değildir, birliktir. Kürtlerin başına ne gelmişse parçalanmışlığından gelmiştir. 3. Dünya Savaşı koşullarının olduğu günümüzde hem de Kürtlerin özgür yaşam ve statü aradığı bir dönemde Kürtleri parçalamak Kürt düşmanlığıdır. Bu açıdan ABD'nin bu yaklaşımını şiddetle kınıyoruz.

 ABD halkı Amerika’da belli bir demokrasi ve özgürlük mücadelesi de verdi. Bunu biliyoruz. Hatta ABD'nin ilk kuruluşunda demokratik değerler de vardır. Bu yönüyle ABD halkının hala demokratik değerlere sahip olduğuna inanıyoruz. 19. yüzyılın sonu, 20. yüzyılın başında işçi sınıfı mücadelesinin en fazla yükseldiği ülkedir. Demokrasi ve sosyalizm mücadelesinin en fazla verildiği ülkelerden biridir. Bu bakımdan bir demokratik kültür vardır, bir ahlak, bir vicdan vardır ve ABD halkını da bu ahlaksız ve vicdansız karara karşı tutum almaya çağırıyoruz.

KÜRT HALKI KARARA KARŞI DİRENECEKTİR

Kuşkusuz Kürt halkı da bu karara karşı direnecektir. Bu karara karşı şu anda Avrupa’da, Başur’da, Rojava’da, Bakur’da, Rojhılat’ta, Kürdistan'ın her yerinde tepkiler ve tutumlar var. Bunlar daha da gelişecektir. Bu konuda sorulabilir, Rojava’da Kürtler ne yapacak? Rojava’da Kürtler tabi ki ABD'nin bu politikasına karşı tutum alacaklardır. Kürtlerin en güçlü, en büyük örgütüne böyle yaklaşmak Kürt’ü zayıflatmaktır. Kürt’ü zayıflatmak demek; Rojava Devrimini yenilgiye uğratmak demektir. Tabi ki Rojava’daki halkımız ve siyasi güçler ABD'nin bu kararına karşı tutum koyacaklardır. ABD'nin bu kararına karşı tutum koymazlarsa zaten yenilgiyi kabul etmiş olurlar. Güçsüzlüğü kabul etmiş olurlar, güçsüzlük de yenilgidir.

Başûr’daki halkımız da ABD'nin tavrına tutum koymalıdır. PKK'ye saldırı Başûrê Kürdistan halkına saldırıdır. Eğer Başurê Kürdistan’da bir kazanım varsa bunda en büyük rolü olan siyasi hareket PKK’dir. PKK'nin mücadelesi olmasaydı, 40 yıllık mücadele olmasaydı şu anda Başûrê Kürdistan’da bir statü olmazdı. Başur’daki statünün varlığı Türkiye tarafından kabul edilmezdi, başka güçler tarafından kabul edilmezdi. Zaten 2007 5 Kasım’ına kadar kabul edilmedi. 5 Kasım’da ABD Türkiye'ye PKK'ye karşı savaşması için desteği fazla verince, PKK düşmanlığı karşısında Türkiye Başurê Kürdistan’ın statüsünü kabul etmek zorunda kaldı. O da fiili kabul etmek zorunda kaldı. Yarın PKK tasfiye edilirse oradaki statüyü kimse kabul etmez. Güçsüz olan Kürtleri Ortadoğu’da herkes boğar. Bu bakımdan Başûrê Kürdistan halkını da bu tutuma tavır koymaya çağırıyoruz. Zaten iyi bir tavır koyuyorlar, tutumları olumludur. Ama sadece halkın tutum koyması yetmez. KDP’nin, YNK’nin, Goran’ın, bütün Kürt partilerinin tutum koyması lazım. Başûrê Kürdistan’daki partilere sesleniyoruz. Dostluk böyle günlerde belli olur. PKK'yle dostluk, PKK’yle ilişki böyle günlerde belli olur. PKK'nin varlığından güç mü alıyorsunuz, yoksa PKK'nin varlığı sizi güçsüzleştiriyor mu? PKK'nin varlığı Başurê Kürdistan’a güç katıyor, herkese güç katıyor. Bu bakımdan Başurê Kürdistan’da sadece halkımızın tepkisi yetmez, sadece YNK’li bir milletvekilinin, Goran’lı bir milletvekilinin ya da bir yöneticisinin tutum alması yetmez, bizzat partilerin, yönetimlerin de tutum koyması gerekiyor. Kürtlerin en büyük ve en güçlü örgütüne saldırı var. Bu bütün Kürtleri ilgilendiriyor. Eğer buna tavır konulmazsa herkes bindiği dalı keser. En başta da kendileri kaybeder, bütün Kürtler kaybeder. Herhangi bir Kürt hareketinin yönetimine saldırı olacak ama diğer Kürtler sessiz kalacak, bu kabul edilemez. Yarın YNK, KDP ya da başka partiler için herhangi bir tutum alınsa, böyle bir yaklaşım gösterilse PKK kabul etmez. Daha doğrusu hiçbir Kürt’ün kabul etmemesi lazım. Şimdi böyle bir saldırı var, bunu da kesinlikle hiçbir Kürt patisinin, siyasi hareketin kabul etmemesi gerekiyor. Halkımızın da mücadeleyi geliştirmesi gerekiyor. Bütün her yerdeki halkımızın da siyasi partilere ABD'nin bu kararına tutum koymasını dayatması gerekiyor.

 KARARA KARŞI MÜCADELE DAHA FAZLA YÜKSELTİLMELİ

Bu yönüyle biz tabi ki sadece Kürt halkına değil, dünyadaki ilerici insanlığa ve tüm demokratik güçlere de çağrı yapıyoruz. Bu karar kesinlikle insanlığa da saldırıdır, demokrasiye saldırıdır. Bugün Ortadoğu’da en temel demokrasi gücü PKK’dir. PKK'nin etkisindeki Kürt halkıdır. Bu karar demokrasi düşmanlığıdır. Türkiye'de faşizm var. Herkes, Erdoğan diktatördür, faşisttir, diyor; buna karşı da mücadele eden Kürt Özgürlük Hareketi’dir, PKK’dir. Ama faşistle ilişki, faşistle işbirliği ve onu rahatlatmak için Ortadoğu’nun en büyük demokrasi örgütüne, özgürlük örgütüne saldırı yapılıyor. Bunun anlamı faşizme destek vermektir. Demokrasi ve özgürlük karşıtlığıdır. Dünya bunu böyle bilmeli. Bu temelde de ABD'nin bu demokrasi ve özgürlük karşıtı tutumuna kesinlikle tavır konulmalıdır. ABD’ye de sesleniyoruz. Öyle Kürtleri parçalama, bölme yaklaşımları bırakılsın. Bunlar artık ucuz ve geçen yüzyıldan kalma politikalardır. Evet, geçen yüzyılda Kürtleri parçaladılar, böldüler, birbirlerine karşı savaştırdılar ve üzerinde egemenlik kurdular. Artık bu politikaların bırakılması lazım. Kürtlerin de tabi bu politikalara karşı tutum koyması gerekmektedir. Ben bu temelde halkımızı ve demokrasi güçlerini mücadeleyi daha fazla yükseltmeye çağırıyorum.”