Londra’da da süresiz-dönüşümsüz açlık grevi başlatıldı

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kırılması amacıyla Birleşik Krallık’ın başkenti Londra’da da süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemi başlatıldı. Greve üç kişi katıldı.

Londra’daki süresiz-dönüşümsüz açlık grevi Demokratik Kürt Toplum Merkezinde 14 Mart Perşembe akşamı yapılan basın açıklaması ile başlatıldı. Açlık grevi eylemine Nahide Zengin, Mehmet Sait Yılmaz ve Ali Poyraz katıldı.

TECRİDİ KABUL ETMETİK, ETMİYORUZ

Grevcilerden Nahide Zengin, bu tarihi direniş sürecinde sessiz kalmanın insanlıkla bağdaşmadığını belirterek kendilerinin de bu süreçte rollerini oynamak istediklerini belirtti.

Zengin şunları ekledi: “Kürdistan halkı bu esareti ilk gün de kabul etmedi, bugün de kabul etmiyor. Leyla Güven yoldaşımızın öncülüğünde başlatılan ‘tecridi kıralım, faşizmi yenelim ve Önderliği özgürleştirelim’ eylemi Hewlêr, Galler, Strasbourg, zindanlar ve dünyanın birçok yerinde kitleselleşerek devam ediyor. Leyla Güven’in ve diğer yoldaşların ilk günde ifade ettiği gibi bu tecride ve baskıya sessiz kalmak en başta insanlığımızla bağdaşmamaktadır. Bu özeleştiriyi bugün biz Londra’da süresiz-dönüşümsüz açlık grevine başlayan kişiler olarak gecikmiş de olsa tekrar ediyoruz. Yoldaşlarımızın her sloganı ve özeleştirisi bizler içinde birer talimat niteliğindedir.”

SESSİZLİK KABUL EDİLEMEZ

Diğer eylemci Mehmet Sait Yılmaz, “Bu tarihi direniş karşısında sessiz kalmak kabul edilemez, ya bugün tepki gösterip yoldaşlarımızın direnişini sahipleneceğiz ya da yarın söyleyecek tek bir sözümüz olmayacak” diye konuştu.

Yılmaz, konuşmasına şöyle devam etti: “Faşizme ve gericiliğe karşı her eylemimiz değerlidir ancak hiçbir eylem saniye saniye eriyerek bedenini açlığa yatırma düzeyinde değildir. Bu anlamıyla 128 günden bu yana dünyanın birçok yerinde ve zindanlarda yürütülen açlık grevi direnişlerini bir kez daha selamlıyor ve bu direnişte bizler de varız diyoruz.”

Ali Poyraz, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a uygulanan tecridin bir kişiye dönük bir tecrit olmadığını ve Kürt halkına yönelik yaşamın her alanında devam eden “çökertme planının” en büyük parçası olduğunu söyledi.

Poyraz şöyle konuştu: “Bizler İmralı’daki tecridi toplumsal bir tecrit olarak kabul ediyoruz, bunun kırılması talebi de, en demokratik ve en insani bir taleptir. Bundan daha doğal bir talep olamaz. Ancak AKP-MHP öncülüğünde faşist Türk devleti bu taleplere kulağını tıkamış, Türkiye’deki tüm muhalif güçlere karşı barbarca saldırılarını devam ettirmektedir. Bu saldırılarla Kürt halkını mücadeleden vazgeçireceğini düşünenler tarihi bilgiden yoksundur, Kürdün direniş tarihine bir kez daha bakmaları gerek. Biz bu tecridi asla kabul etmeyeceğiz, sessiz kalmayacağız. Tecrit kırılana kadar direnişimizi devam ettireceğiz ve ne pahasına olursa olsun geri adım atmayacağız.”

HERKES ROLÜNÜ OYNAMALI

Türkiyeli ve Kürdistanlı 27 kurumun bileşeni olduğu Britanya Demokratik Güç Birliği adına açıklama yapan İbrahim Avcıl ise, “Açlık grevcilerinin haklı ve meşru mücadelesinin yanında olduğumuzu buradan bir kez daha ilan ediyoruz” dedi.

Avcıl, “Bedenlerini ölüme yatıran Leyla Güven ve binlerce siyasi tutuklunun dört duvar arasından yükselen çığlıklarına toplum olarak sessiz kalmamız beklenmeyeceği gibi bu çığlığa kulak vermenin de en insani sorumluluğumuz olduğunun hatırlatmak istiyoruz” diye ekledi.

Kritik aşamanın aşıldığını ve geçen her anın biraz daha ölümlere ve telafisi imkansız süreçlere yaklaştırdığını belirten Avcıl, bu süreçte insanım diyen herkesin rolünü oynaması gerektiğini ifade etti.

Avcıl şöyle noktaladı: “Her geçen anın nelere mal olabileceği ve toplum vicdanını nasıl yaralayabileceğinin de bilinci içinde; ölümlere tanıklık ederek vicdanı yaralanmış, susarak ölümlere ortaklık etmiş bir kuşak olmamak adına daha çok sorumluluk üstlenmek durumunda olduğumuzu tüm kamuoyuyla paylaşmak istiyoruz.”