YPG Sözcüsü: Erdoğan, bunalıma girmiş bir terör mühendisi

Erdoğan’ın Efrîn’de direnen halka karşı bunalıma girmiş bir terör mühendisi olduğunu söyleyen YPG sözcüsü Mahmut, “Tüm yaşam kaynaklarını kurutmaya çalışıyor. Bunu neyle yapıyor? Tabi ki Türkiye’yi ve Türkiye halklarını satmakla yapıyor” dedi.

Suriye ordusunu uluslararası hukuk kriterleri gereği Suriye topraklarını savunmak üzere Efrîn’e davet etiklerini ama Efrîn’e gelen Suriye ordusuna bağlı gruplar bu görevi yapabilecek güçte olmadığını dile getiren YPG Sözcüsü Nuri Mahmut, “Yine biz koruyoruz. Orda savaşan YPG, YPJ ve QSD’dir. Suriye ordusuna bağlı güçler 4-5 gündür gelmelerine rağmen Türkiye şu anda çok daha şiddetli saldırıyor. Uçak ve tanklarla saldırılarını çok daha şiddetlendirmiş durumda, teröristleri daha şiddetli gönderiyor. O yüzden bu ordu Suriye’yi koruyabilir mi hala bunu bekliyoruz. Hala Suriye ordusundan bu yönlü daha gerçek bir adım bekliyoruz” dedi.

YPG sözcüsü Nuri Mahmut Türk devletinin 37. gününe giren Efrîn işgal saldırısının geldiği düzeyi, 20 Şubat’tan itibaren Efrîn’e gelen Suriye ordusuna bağlı grupların işgale karşı savunmada rolünü, Rusya ve Türk devleti arasındaki Suriye ve bölgeye zarar veren kirli pazarlık ve ittifakları ANF’ye değerlendirdi.

‘DAİŞ VE NUSRA’YLA BİRLİKTE SALDIRIYOR’

Erdoğan iktidarının Efrîn halkları üzerine Afganistan’da, Gorisni’de, Irak’ta, Libya’da hatta Ortadoğu’nun birçok ülkesinde terör yaratan, Avrupa ve Asya ülkelerinde terör eylemleri yapan gruplarla birlikte saldırdığına dikkat çeken Mahmut, “Erdoğan’ın Efrîn’e sürdüğü Türk ordusu DAİŞ ve Cebhet El Nusra’yla birlikte Efrîn’e saldırıyor.

Halklara karşı her türlü silahı ve kirli yöntemi kullanıyor. Müslüman olduğunu söylüyor ama camileri hedef alıyor. Su kaynaklarını, okulları, fırınları, Efrîn’e giden sivil toplum konvoylarını vuruyor. Yine en sonunda kimyasal kullandığı da ortaya çıktı.

Çünkü Erdoğan Efrîn’de direnen halka karşı bunalıma girmiş bir terör mühendisidir. Tüm yaşam kaynaklarını kurutmaya çalışıyor. Bunu neyle yapıyor? Tabi ki Türkiye’yi ve Türkiye halklarını satmakla yapıyor. Türkiye halklarının bunu bilmesi gerekiyor” diye konuştu.

‘EFRİN DÜNYA DEVLETLERİNİN EKONOMİK KRİZLERİNİN KURBANIDIR’

Erdoğan iktidarının, Efrîn saldırısına karşı koymamaları için devletlerle de iktidar çıkarı ve Türkiye’nin pazara çıkarılması üzerinden ilişkilendiğini ifade eden Mahmut bu pazarlıklara ilişkin şunları söyledi: “Çünkü Türkiye aynı zamanda coğrafik olarak stratejik bir yerdir. Avrupa, Asya’nın bağlantısı olan Truva kapısıdır. Tarihten bu yana herkesin çelişkisinin olduğu bir coğrafya olmuştur. Bunun üzerinden dünya Türkiye’de bir istikrarsızlık istemiyor. Erdoğan tabi ki bu fırsatı kullanıyor. Rusya ile, Suriye ile, bilmem nereyle ticaret yapıyor. Kendi iktidar çıkarları için Türkiye’yi paramparça etmeye çalışıyor ve aynı zamanda hiçbir alternatif demokratik proje ortaya çıkmasın diye saldırıyor.

Tabi ki dünyada buna karşı sessiz kalıyor. Çünkü dünyadaki devletlerin ekonomik krizlerinin kurbanı Efrîn ve Suriye’dir şimdi. Herkes kendi savaşını Suriye’de yapıyor ve buradaki halkların kurban olmasına izin veriyorlar. Herkes biliyor ki şu anda Efrîn’deki bu savaş hiçbir ahlaka ve kanuna uygun değil. Tamamen terörizmdir.”

‘SURİYE ORDUSUNDAN DAHA GÜÇLÜ BİR ADIM BEKLİYORUZ’

Efrîn savunmasına katılmak için 20 Şubat’tan itibaren Suriye ordusuna bağlı grupların Efrîn’e geçişini de değerlendiren Mahmut, “Uluslararası hukuk çerçevesinde Suriye topraklarını korumanın Suriye ordusunun da bir görevi olduğuna inanarak onu Suriye bütünlüğünü korumaya davet ettik. Ama tabi herkes bunu kendi çıkarlarına göre değerlendirme ve yansıtmaya çalışıyor.

Dünyadaki devletler topluluklarının bir kriterleri ve hukuku var. Şimdiye kadar da dünya devletleri Suriye topraklarını korumanın onların görevi olduğunu düşünüyorlar. Bu kanun ve kriterlere göre Suriye ordusu Suriye topraklarını korumak zorundadır. Bizim yaptığımız şey Suriye ordusunu kendi görevine davet etmektir. ‘Suriye ordusu gelip Suriye toprak bütünlüğünü dışardan gelen işgal saldırısına karşı korusun’ demektir.

Ama şimdiye kadar Efrîn’e gelen Suriye ordusuna bağlı gruplar bu görevi yapabilecek güçte değildir. Yine biz koruyoruz. Orda savaşan YPG, YPJ ve QSD’dir. Suriye ordusuna bağlı güçler 4-5 gündür gelmelerine rağmen Türkiye şu anda çok daha şiddetli saldırıyor. Uçak ve tanklarla saldırılarını çok daha şiddetlendirmiş durumda, teröristleri daha şiddetli gönderiyor. O yüzden bu ordu Suriye’yi koruyabilir mi hala bunu bekliyoruz. Hala Suriye ordusundan bu yönlü daha gerçek bir adım bekliyoruz. Efrîn’de çok ciddi bir savaş vardır. Bu yüzden Halep’teki güçlerimizde Efrîn’e geçti. Biz de sonuna kadar direniyoruz. Bunu da belirtmek istiyorum. Efrîn halkların savaşıyla direniyor ve direnecek” dedi.

‘RUSYA’YI PARALEL ŞİRKETLER YÖNETİYOR’

Efrîn’deki savaşın Rusya hükümetinin izniyle olduğuna dikkat çeken Mahmut, Rusya yönetimi üzerinde etkili olan şirketlerin Efrîn işgal saldırına ortak olarak Suriye’yi istikrarsızlaştırmak istediğini söyledi.

“Şimdi gerçekten Rusya bir hükümet ve sistem mi? Rusya’nın bu kararı Rusya meclisinin mi? Rusya’nın bu kararının nerden çıktığı konusunda net bir şey bulamıyoruz. Bence Rusya’daki paralel şirketler Rusya’yı yönetiyor. Bence Türkiye’yle bu anlaşmayı da çıkarlarına göre onlar yapmıştır. Çünkü Suriye’deki istikrar Rusya’nın çıkarlarına değildir. Çünkü Rusya Suriye’deki çıkarlarını sağlayamamıştır.

Suriye’den askerlerini çekeceğini ilan etti ama çekilmedi. Bu ilanları hiç de doğru çıkmıyor. Ortaya çıkan durum Rusya’daki paralel olan şirketlerin Suriye ve Türkiye’de istikrarı istemediğini gösteriyor. Suriye bir savaş içerisinde kalsın ki o çıkarlarını gerçekleştirebilmek için fırsat bulsun. Şimdi Türkiye’deki iktidar Efrîn’e karşı Ebu Zuhur Hava alanını verdi. Sonradan ortaya çıktı ki bir doğal gaz anlaşması gelişiyor. Karadeniz’le Marmara’yı birbirine bağlamak boğazları kullanmak, için yapılan bazı anlaşmalar ortaya çıkıyor” diyen Mahmut, Rusya’nın sisteminin bazen Dêra Zor’a, bazen Efrîn’e, bazen Şam’daki gruplara saldırdığını ve yarattığı gündemlerle kendine göre istikrarsızlığı geliştirdiğini de sözlerine ekledi.

‘GUTA SALDIRISINDA DA RUSYA’NIN PARMAĞI VAR’

Dêra Zor’da bir süre önce Suriye ordusuna bağlı kuvvetlerin QSD karargahına saldırmasında da 20 Şubat günü Suriye ordu güçlerine bağlı grupların Efrîn’e geçmesiyle eş zamanlı Doğu Guta’ya geliştirilen ve 55 insanın yaşamını yitirmesiyle sonuçlanan hava saldırısında Rusya’nın parmağı olduğunu kaydeden Mahmut, “Efrîn ve Guta’da çocukların katledilmesinden tamamen Rusya sorumludur. Rejim orada hâkim değildir. Bence Guta’daki saldırı Rusya ya da Rusya’daki şirketler eliyle olmuştur. Efrîn’deki Rusya Türkiye ittifakını kamufle etmek için orda dünyaya daha farklı bir gündem yaratmaya çalışmıştır.

Ortak bir biçimde Suriye’deki istikrarsızlığı derinleştirmek için Türkiye’yle birlikte hareket ediyor ve Türkiye’ye daha çok fırsat açmaya çalışıyor. Türkiye’nin Efrîn ve Halep’e girmesini sağlarsa hem istikrarsızlığı derinleştirecek hem de alttan Türkiye’yle yaptığı anlaşmalarla çıkarlarını daha çok gerçekleştirecek. Rusya, Lozan’ın bitiş sürecine hazırlamaktadır. Bunun içinde ne kadar Suriye’den satıp Türkiye’den alırsa daha karlı olur diye düşünmektedir. Bu nedenle kendi çıkarlarını gerçekleştirebilmek için fitneler yaratmaya çalışıyor” dedi.

‘DAİŞ’E KARŞI BAŞARIMIZI ZAYIFLATMAK İSTEDİLER’

Rusya ve Türkiye’nin anlaşarak Efrîn işgal harekatının başlatılmasının temel bir nedeninde QSD’nin Dêra Zor’da DAİŞ’e karşı elde ettiği büyük başarıyı zayıflatmak amacıyla geliştirildiğini söyleyen Nuri Mahmut, Dêra Zor’da biz büyük bir başarıyı dünya adına elde ettik. DAİŞ’i bitirmek üzereydik ve oradan Suriye’ye istikrar müjdesini veriyorduk. Yine Suriye’deki tüm kesimlerin katılımıyla çözüm ve istikrar tartışmaları yürütme fırsatı doğmuştu. Tam o süreçte Türkiye ve Rusya’nın anlaşması ve Efrîn’e saldırması Dêra Zor’da DAİŞ’e karşı elde edilen başarıyı zayıflatmayı hedefliyordu. Efrîn işgal saldırısı DAİŞ’e moral, imkân ve yeniden kazanabileceği kanaati geliştirdi. O yüzden Efrîn ’deki savaş DAİŞ’i yeniden ayağa kaldırmaya çalışan bir savaştır.

Biz şu anda Dêra Zor’da da bir savaş içerisindeyiz, Efrîn’de de. DAİŞ’le savaşımızı yürütüyoruz, Efrîn’de yine Türkiye iktidarının getirdiği teröristlerle savaşıyoruz. Tabi ki her iki tarafa karşı savaşmak öyle kolay ve rahat bir savaş değildir. Dikkatini dağıtıyor. Ama yine de hem DAİŞ’e hem de onu yaratan terör mühendisine karşı savaşıyoruz” diye konuştu.

‘EFRÎN ŞAHSINDA DÜNYA KAZANACAK’

Suriye’de şu anda içinden geçilen sürecin ve mücadelenin önemli bir sınav olduğunu belirten Mahmut şöyle sürdürdü: “Buradan eğer demokratik bir proje gelişmezse, buradan ahlaki ve kanuni bir sistem ortaya çıkmazsa bu tüm dünyayı tehlikeye koyacak bir durum yaratacaktır. Bu yüzden Türkiye’nin Efrîn’e saldırmalarına karşı sessiz kalmaları doğru değildir. Biz birlikte DAİŞ’e karşı savaştık, dünyanın en vahşi terör örgütüne karşı savaştık.

Efrîn’in gençleri ve insanları gelerek her yerde bizimle DAİŞ’e karşı savaştı. Kendi dediklerine dayanarak söylüyorum. Nasıl ki dünyaca müşterek bir terör örgütüydü ve birlikte DAİŞ’e karşı savaştıysak şimdi Efrîn’de de aynı şekilde var… Dêra Zor, Reqa ve Kobanê’de bize karşı savaşan şimdi Efrîn’de Erdoğan’la birlikte bize karşı savaşıyor. Bunu dünya görmelidir.

Bizimle Efrîn’de savaşan Türkiye halkları, Türkiye değildir tamamen Erdoğan ve iktidarıdır. Bu savaş hiç kimsenin çıkarına değildir. Yine DAİŞ’i yeniden yaratmak hiç kimsenin çıkarına değildir. ABD, Avrupa ve tüm dünya bunu görmelidir ki bu hiç kimsenin çıkarına değildir. Eğer çıkar olarak düşünülüyorsa da bunu görmeleri gerekiyor.”