Mir Müzik ve Mezopotamya Yayınevi’ne kilit vuruldu

Alman hükümetinin prodüksiyon şirketi Mir Müzik ve Mezopotamya Yayınevi’nin kapatılması kararı ardından her iki kurumun kapısına kilit vuruldu.

Alman polisi sabah saatlerinde Neuss kentindeki Mezopotamya Yayınevi ve Mir Müzik’e baskın düzenleyerek aramalarda bulundu.

Polis baskının sürdüğü sırada İçişleri Bakanlığı tarafından yapılan açıklamada, her iki kurumun kapatılması yönünde karar alındığı bildirildi.

Bunun üzerine Mir Müzik ve Mezopotamya Yayınevi’nin kapısına kilit vuruldu. Polis, her iki kurumdaki eşyalara el koydu.

Mir Müzik ve Mezopotamya Yayınevi, son bir yıl içinde ikinci kez baskınların hedefi oldu.

Daha önceki baskın 8 Mart 2018’de gerçekleşmişti. Her iki kurumda üç gün boyunca aramalar yapılmış, çok sayıda kamyon ve tırlarla kitaplar, müzik albümleri, arşiv ve kayıt cihazlarına el konulmuştu.

İçişleri Bakanlığı’nın Salı sabahı yaptığı açıklamada, kapatmaya gerekçe olarak PKK’yi gösterdi. İçişleri Bakanı, “1993’teki yasağa rağmen PKK hala Almanya’da aktif olması nedeniyle PKK’nin yan kuruluşlarının faaliyetleri engellenmeli” diyerek yasağı gerekçelendirdi.

Yılda onlarca Kürtçe kitap ve müzik eseri çıkartan her iki kuruma yönelik yasaklar, bu hafta başlayacak ve Türk yetkilerinin de davet edildiği Münih Güvenlik Konferansı öncesine denk gelmesi dikkat çekti.

Almanya 2008 yılında da Roj TV’nin faaliyetlerini yasaklayarak yine skandal bir karara imza atmıştı.

Alman polisi 2018 yılında bir çok Kürt derneğine siyasi gerekçelerle baskın düzenlemiş, Kürtleri hedef alan baskılarını gösteri ve pankart yasağına kadar tırmandırmıştı. Geçen yıl, Efrîn’deki Türk işgalini protesto eylemleri yasaklanırken, bir çok kişi sosyal ağlarda veya evlerinde YPG bayrağı kullandığı gerekçesiyle polis tarafından hedeflenmişti. Tüm bu baskılar, Türkiye’de faşist saldırıların hiç olmadığı kadar tırmandığı bir döneme denk geldi. Alman hükümeti, Ankara rejiminin işgal, katliam, keyfi gözaltılar ve tutuklamalar, basına yönelik benzeri görülmemiş ihlaller ve tüm muhalif seslerin susturulmasını hedef alan saldırılarına rağmen, Türk hükümeti ile siyasi ve ekonomik ilişkilerini yoğun bir şekilde sürdürüyor. Alman silahlarının Türk devletinin Efrîn’i işgal saldırıları sırasında kullanıldığı da bir çok kez belgelenmişti.