OPCW önünde bir yıl: Mücadele sonuna kadar sürecek!

Merkezi Hollanda’nın Den Haag kentinde bulunan Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (OPCW) önünde bir yıldır eylem yapan Xoşnav Ata, kitlesel bir basın açıklaması ile eylemine son verdi ancak mücadelenin süreceğini vurguladı.

OPCW önünde düzenlenen açıklamaya, birçok Kürt kurumunun temsilcisi de katıldı. Bunlar arasında KNK Üyesi Zübeyir Aydar ve Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Avrupa Temsilcisi Abdulkerim Ömer de yer aldı.

Açıklamanın başında bir konuşma yapan Xoşnav Ata, OPCW önündeki eyleminin 359’uncu gününe girdiğini hatırlatarak, “5 Ağustos 2022’den beri, Türk ordusunun yasaklı kimyasal silahları nasıl kullandığını kamuoyunun dikkatini çekmek için her gün OPCW önünde nöbet tuttuğunu” kaydetti.

Ata, “Umutlarımız vardı, görüşme talebimiz vardı, gerçekleşmedi. Ancak umudumuz halkımızdı. Bir sahiplenme oldu” diye ekledi.

Türk devletinin kimyasal saldırılarında yeğenleri Gülperin Ata ve Mihriban Ata’yı kaybeden Xoşnav Ata’nın eylemi bundan bir yıl önce başlamıştı. Türk devletinin kimyasal saldırılarına karşı OPCW’nin harekete geçmesini ve soruşturma açmasını isteyen Ata, geçen süre içerisinde düzenli bir şekilde OPCW önünde nöbet tuttu.

Binevş Agal kod adlı Gülperin Ata, 23-25 Mayıs günleri arasında Zap’ın Kurojahro alanında kimyasal silahlarla düzenlenen saldırılarda yoldaşları Çiya, Beritan, Ronî ve Devran ile birlikte şehit düşmüştü.

Jînda Gabar kod adlı Mihriban Ata ise 5 Aralık 2021’da Dersim'in Ovacık ilçesi Mercan Dağları’nda Türk devlet güçleriyle yaşanan çatışmalarda yoldaşları Munzur Dersîm (Cihan Söylemez), Veroz Munzur (Çağla Yeleser), Nûda Karker (Güler Karaer), Baz Colemêrg (Nevzat Demir), Rojîn Xweza (Hasret Ülger), Şervan Partizan (Nimet Arşimet), Azad Wan (Akif Bedir) ile birlikte şehit düşmüştü.

ATA: SORUŞTURMA BAŞLATILMASI İÇİN YETERİNCE KANIT VAR

Ata’nın kısa konuşmasından sonra hazırladığı yazılı açıklamanın Kürtçe ve İngilizcesi okundu.

Yazılı açıklamasında kimyasallarla yakılan cesetlerin ve gazdan ölen insanların ilk fotoğrafları ve görüntülerinin ortaya çıkmasından bu yana uzun yıllar geçtiğini söyleyen Ata, “Türk ordusunun savaş suçları tüm çıplaklığıyla göz önüne serildi” vurgusunda bulundu.

İki genç kadın gerilla yeğeninin kimyasal silahlarla katledildiğini belirten Ata, “OPCW'nin görev ve sorumluluklarına ve kurallarına göre soruşturma başlatması yeterince kanıt var. Bunların arasında yüzlerce tanık ifadesi ve binlerce farklı delil bulunmaktadır. Öte yandan Nobel Ödüllü bağımsız kuruluş Uluslararası Nükleer Savaşları Önleme Tıp Örgütü de hazırladığı raporlarla kapsamlı bir çalışmanın yürütülmesine destekledi” dedi.

Açıklamada devamla şunlar ifade edildi: “OPCW, kimyasal silahların kullanımını ancak Birleşmiş Milletler üyesi bir devletin talep etmesi halinde soruşturabileceğini belirtti. Yani 40 milyondan fazla Kürdün vatansız oldukları için kimyasal silahlara karşı korunma hakları olmadığını söylüyor.

NÖBET EYLEMİ SONA ERDİ ANCAK MÜCADELE DEVAM EDECEK

Bugün bir yıldan beri sürdürdüğüm eylemime son verdiğimi bir basın açıklamasıyla açıklamak istiyorum. Bu çabalarıma son vereceğim anlamına gelmiyor. OPCW'nin gerçeklerini öğrendikten ve sessiz kalmasının sadece Kürt halkının kimyasal silahlara karşı korunma hakkını değil, aynı zamanda Avrupa halklarının değer ve kazanımlarını da ihlal ettiğini gördükten sonra bu kararı verdim. Bu sorumluluğu size devrediyorum.

Çünkü OPCW'nin kimyasal silah kullanımını görmezden gelmesi ve bu insanlık suçu karşısında sağır ve dilsiz kalması çok tehlikeli bir gerçeği açıklıyor. Avrupa ve Birleşmiş Milletlerin savunduğunu iddia ettikleri değer ve standartları karşılamıyor.

Kürtler gazla öldürülebildiği için, OPCW yarın dünya halkları için bir felaket olacaktır. Birinci ve ikinci dünya savaşlarında siperlerde zehirli gazların nasıl koktuğunu ve Avrupa şehirlerini nasıl yok ettiğini hatırlayın.

ULUSLARARASI KURUMLARIN SESSİZLİĞİ BAŞARISIZLIĞIN İŞARETİ

OPCW soruşturma çağrılarına kulak vermiş ve sorumluluğunu yerine getirmiş olsaydı, yeğenlerim ve diğer kurbanlar kurtulmuş olacaktı. OPCW'nin, Avrupa Birliği temsilcilerinin ve Birleşmiş Milletlerin sessizliği, demokrasinin ve barışın geleceğinin başarısızlığının bir işaretidir.

Aynı şekilde, bu sessizliğin tehlikesini görmek ve bunun için ülkelerinizin liderlerini değerlerinizi korumaya çağırmak da sizin sorumluluğunuzdadır. Bu davayı devletinizin temsilcileri aracılığıyla Birleşmiş Milletlere taşıyabilirsiniz.

OPCW'nin Birleşmiş Milletleri sorumlu gösteren bir araçla soruşturma yürütmeyi reddetmesi, kimyasal terörizmi sona erdirmenin kamuoyunu bilinçlendirmekten başka bir yolu olmadığını açıkça gösteriyor.

Saddam Hüseyin 1980'lerde Halepçe'deki Kürtleri gazla öldürdü ve adaletin yerini bulması onlarca yıl aldı. 21. yüzyılda Kürt halkına karşı işlenen insanlık suçlarına, sorumluların ve kurumların sessiz kalmamasını ve suç ortağı olmamasını diliyoruz.”

ABDULKERİM ÖMER: BİR DAYA YAŞANMAMASI İÇİN…

Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi Avrupa Temsilcisi Abdulkerim Ömer, “Biz Kürt halkı olarak defalarca kimyasal saldırılara maruz kaldık. Irak devleti Halepçe’de kullandı, işgalci Türk devleti defalarca Güney Kurdistan’da kimyasal saldırılarda bulundu. Rojava’da Serêkaniyê’de kimyasal silahlar kullanıldı. Şimdi de tehdit altındayız” dedi.

Ömer, “Biz kamuoyuna, uluslararası topluma, BM’ye, AB’ye, insan hakları örgütlerine bu kimyasal silahları mahkum etmesi ve bir daha yaşanmaması için tedbir alması için çağrıda bulunuyoruz” ifadelerini kullandı.

AYDAR: SADDAM GİBİ ERDOĞAN'I DA YARGILATACAĞIZ

KNK adına konuşan Zübeyir Aydar, Ata’nın bir yıldır adalet talebinde bulunduğunu ve sesini duyurmaya çalıştığını belirterek, “Belki bugün bu eylem bir nokta koyuluyor. Ama kimyasal silahlara karşı bizim ve tüm mağdurların mücadelesi devam edecek” dedi.

Aydar, kimyasal silahlı saldırıların savaş suçu ve insanlığa karşı suç teşkil ettiğini belirterek, “Biz keyfimizden bu meydanlarda eylem yapmıyoruz. Biz kimyasal silahların mağduruyuz. Kürdistan’ın her yerinde kimyasal silahlar kullanıldı (…) Türk devleti, dünyanın gözleri önünde insanlarımıza, savaşçılarımıza, gerillalarımıza, şimdi de Güney Kurdistan’da kimyasal silahlar kullanmaya devam ediyor” şeklinde konuştu.

86 yıl önce de Dersim’de kimyasal silahlar kullanıldığın hatırlatan Aydar, “Bugün de kullanmaya devam ediyorlar. Bunu herkes görmeli. Biz, yasaklı tüm silahların mağduruyuz” diye ifade etti.

Aydar şöyle konuştu: “Biz tüm dünyaya sesimizi duyurmak istiyoruz. OPCW burada, tüm ülkelerin temsilcileri burada. (OPCW) Kimyasal silahların kullanılmasının önlenmesi için kuruldu. Kimyasal silahlar bugün bize karşı bugün kullanılıyor. Bu eylemlerimizi sonuna kadar sürdüreceğiz. Nasıl Saddam mahkeme önüne çıkarıldıysa, Erdoğan ve arkadaşlarını da mahkeme önüne çıkaracağız. Biz örgütlüyüz, potansiyelimiz var. Adaletsizlik yapanlar adalet önüne çıkarılacak. Adaletsizliğe, kimyasal silahlara karşı mücadelemiz sonuna kadar devam edecek.”