SETA Avrupa’daki Kürtleri de fişledi!

Türk devletinin bir casus örgütlenmesi gibi hareket eden SETA, Türkiye’de yabancı medya organlarını fişlemeden önce Avrupa’daki Kürt kurumlarını fişledi. Kürtler, birçok Avrupa ülkesinde hukuki süreç başlatmaya hazırlanıyor.

Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı, ya da kısa adıyla SETA. Kendi hakkında yaptığı kısa sunuma bakılırsa “bilgiye” önem veriyor. Bu nedenle, bir çok alandaki direktörlükleri bünyesinde “bilgi üretmeyi ve üretilen bilimsel bilgiyi sorun çözücü formüller halinde sunmayı” hedeflediklerini ileri sürüyor. Pratikte “bilimsel bilgi” üretimi veya arayışı, baskıcı bir rejime “istihbari bilgi sunma” şeklinde somutluk kazanıyor. İstihbari bilgi fişleme amaçlı olduğu gibi, öldürücü bir etkiye sahip. Bu da SETA’yı korkunç bir istihbarat enstrümanı haline getiriyor.

SETA’nın hafta sonu yayınladığı "Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları" başlıklı raporu geniş bir tepkine neden oldu. Çok sayıda gazeteci örgütü ve hedef gösterilen medya kuruluşu, raporun “fişleme” amacını taşıdığı tepkisinde bulundu.

12 ÜLKEDE 24 AY BOYUNCA KÜRTLERİ İZLEDİLER

Aynı kuruluş bu rapordan önce “Avrupa’da PKK yapılanması” başlığı altında, çok sayıda Avrupa ülkesindeki Kürt dernekleri ve medya organlarını hedef haline getirdi.

“Avrupa’da PKK” başlığı altındaki bölüm Enes Bayraklı, Hasan Basri Yalçın, Murat Yeşiltaş tarafından hazırlanırken, Kürleri fişleme görevi Almanya’da Kazım Keskin’e, Avustralya’da Zeliha Eliaçık’a, Belçika’da Ümit Tetik’e, Danimarka’da Merve Dilek Dağdelen’e, Fransa’da Ümit Tetik ve Sibel Düz’e, “Güney Kıbrıs Rum Yönetimi”nde Hacı Mehmet Boyraz, Hollanda’da Sibel Düz, İngiltere’de Hasan Basri Yalçın, İsveç’te Murat Yeşiltaş, İsviçre’de Enes Bayraklı, Norveç’te Merve İrem Ayar ve Yunanistan’da Oğuz Güngörmez’e verilmiş.

SETA’nın yönetici tabakasının tümü AKP rejimine yakınlığı ile biliniyor. Genel Koordinatörü, aynı zamanda rejimin sözcülerinden biri olan Sabah Gazetesi’nin yazarı prof. Burhanettin Duran olarak dikkat çekiyor. Ocak 2018’de SETA vakfı ile AKP rejimine doğrudan bağlı Anadolu Ajansı arasında da işbirliği için protokol imzalanmıştı.

Kürtlerin fişlendiği rapor SETA’ya göre 24 aylık bir araştırmanın sonucu olarak ortaya çıkarılmış. 12 ülkede yürütülen istibari çalışmada, sadece Kürtler değil, Kürtlerle ilişkili Avrupalı gazeteciler, organizasyonlar ve siyasi kişilikler de fotoğrafları ve iletişim adresleri ile birlikte afişe edilmiş.

Kitap haline getirilen raporda, Kürt sivil toplum örgütleri “PKK’nın Avrupa’daki STK yapılanması” şeklinde detaylı bir şekilde hedef gösteriliyor. Derneklerin örgütlenme biçimleri, yöneticileri, üyeleri, Avrupa’daki yazılı, görsel ve işitsel Kürt medya organları, sosyal medya kullanıcıları, Avrupa medyasına çalışan Kürtler, esnaflar, ekonomik örgütlenmeler, gençlik organizasyonları ve Avrupa ülkelerinin PKK politikaları, istihbari bilgiler olarak rapora geniş bir şekilde işlenmiş.

BİLİMSEL ARAŞTIRMA MI, MİT'İN İSTİHBARAT ŞUBESİ Mİ?

“Bilimsel bilgi” topladığını ileri süren SETA, bazı Avrupa parlamenterlerini de şu ifadelerle açık bir şekilde hedef gösteriyor: “PKK’ya yakın siyasetçilerin suç oluşturabilecek eylemlere imza atmalarına rağmen herhangi bir kovuşturmaya uğramadıkları hatta çoğunlukla ödüllendirildikleri görülmektedir. Mesela bu siyasetçiler terör örgütü olarak tanımlanan PKK’nın propagandasının yapıldığı birçok toplantıda boy göstermekte fakat bu toplantılar demokratik toplanma ve gösteri hakkı çerçevesinde değerlendirilmektedir. Aynı şekilde bir müsamahanın bir milletvekilinin DEAŞ’a müzahir herhangi bir kuruluşun toplantısına katılması ya da DEAŞ propagandası yapması halinde gösterilmesinin tahayyül edilmesi bile imkansızdır. Bu durum açık bir çifte standardı işaret etmektedir.”

“Araştırma” vakfının, gerçek kimliğini ele veren diğer bir “bilimsel” önerisi de oldukça çarpıcı: “Örgütün Avrupa’daki faaliyet alanının sınırlandırılması, buradaki sözde sivil toplum ağının örgütü destekleyen faaliyetlerinin önüne geçilmesi adına ‘hukuki, siyasi ve suçla mücadele’ düzeyinde etkin mücadele mekanizmaları geliştirilmelidir (...)Avrupa ülkeleri örgütün illegal faaliyetlerini legal zeminde yürütmesine imkan sağlayan ve is- tihbarat raporlarında örgütle ilişkisi açıkça ortaya konulan bu STK yapılarını da yasak kapsamına almalıdır. Diğer taraftan DEAŞ ve El-Kaide ile mücadele adına 11 Eylül sonrası süreçte devreye sokulan tüm yasalar ve önlemler PKK’ya ve onunla iltisaklı kuruluş ve şahıslara da uygulanmalıdır (...)Ayrıca örgüte sempati duyan ve örgütü finansal olarak destekleyen kesimlere yönelik de Türkiye ile ortak ça- lışmalar yürütülerek gerekli tedbirler alınmalıdır (...)PKK sempatizanların gösterileri sırasında terör örgütüyle ilgili görsellerin kullanılmasına hiçbir şekil- de izin verilmeyerek PKK’nın normalleştirilmesinin önüne geçilmelidir.

AVRUPA MEDYASI DA HEDEFTE

HDK, Êzidî dernekleri, Alevi dernekleri, Kürdistan İslami Topluluğu, kültür sanat çalışmaları, insani kuruluşlar, gazete ve dergilerin yanısıra, örneğin Alman Fransız ortak kanalı ARTE için de, “örgütü Batı kamuoyunda özgürlük için mücadele eden modern bir yapı gibi tanıtmaktadır” ifadeleri dikkat çekiyor. Raporda, çok sayıda Avrupa medyası Kürtlerle ilgili yayınlara yer verdiği gerekçesiyle, bir çok sol parti, milletvekili ve Avrupalı sivil toplum temsilcisi de Kürtlerle dayanışmada bulunduğu için fişleniyor. Tüm bunlar, fotoğrafları ile birlikte raporda yer alıyor.

KÜRTLER HUKUKİ SÜREÇ BAŞLATACAK

Fransa, Almanya ve Belçika başta olmak üzere bir çok ülkede Kürt kaynaklardan edinilen bilgilere göre, SETA’nın Kürtleri fişleyen ve hedef haline getiren raporuna karşı hukuki süreç başlatılacak. Rapor sadece kurumları değil, derneklerin içerisinde, sokakta, eylemde, toplantı ve konferanslar sırasında çekilmiş fotoğraflara konu olan yüzlerce kişinin güvenliğini doğrudan tehlikeye atıyor. Bu nedenle, hem kurumsal hem de bireysel bazda, hukuki süreçlerin başlatılabileceği öğrenildi.