İtalya'nın en büyük İşçi Konfederasyonu'nun (CGIL) ev sahipliği yaptığı konferans "26 yıllık İmralı tecridi" başlığı ile Avukatlar Ceren Uysal ve Ögmundur Jonasson'un moderatörlüğü ile sürdü.
'İMRALI'DA İNŞA EDİLEN REJİM TÜM TÜRKİYE'YE YAYILDI'
Panelde ilk sözü alan Av. Rengin Ergül, umut hakkına ilişkin konuştu. Bu gün yaşananların tarihsel arka planının olduğunu kaydeden Rengin Ergül, İmralı'da yaşananların Kürt halkının hakikati ve Türk devletinin Kürt sorununa yaklaşımının izdüşümü olduğunu belirtti. Kürt meselesine dair geçmişte 'düşman ceza hukuku' tespiti ve 'düşman ceza yargılaması' tespitinin yapıldığını hatırlatan Rengin Ergül, "Durum düşman ceza hukuku ve yargılamasını geçmiş durumda. Hatta bu istisna rejimi artık tüm Türkiye'ye yayılmış durumda ve İstanbul'da da bunun bir örneğini görmüş olduk. Türkiye'deki bu istisna rejimi konuşurken tarihsel arka planını da ele almamız gerekiyor. Mevcut rejim bu uygulamaları Kütler üzerinde uygulayarak bir rıza yarattı ve kabul ettirdi" dedi.
'TEMEL HAKLAR PAZARLIK KONUSU YAPILMAMALI'
Mevcut rejimin nasıl inşa edildiğinin altını çizen Rengin Ergül, Önder Apo'nun esir alınıp yargılanma sürecini anlattı. Hem yargılama süreci hem de Önder Apo'ya verilen ölüm cezasını hatırlatan Rengin Ergül, idam cezasının kaldırılması ve daha sonra Önder Apo'ya özel uygulanan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının nasıl ortaya çıktığına değindi. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasının avukatlar tarafından AİHM'e taşındığını söyleyen Rengin Ergül, "AİHM 2014 yılında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına dair verdiği karar ile bunun işkence ve kötü muamele olduğuna hüküm etti. Bir mahkumun tutsak edildiğine tahliye edileceği tarihine dair umut hakkının olduğuna hüküm verdi" diye konuştu.
Umut hakkı meselesinin Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi sürecini de anlatan Rengin Ergül, Türk devletinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararını uygulamadığını söyledi. Önder Apo üzerinden inşa edilen ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası rejimi ile binlerce kişinin mağdur edildiğini söyleyen Rengin Ergül, AİHM kararının uygulanmasını istediklerini söyledi.
"Eğer Türkiye'de bir barış sürece yürütülecekse, Türkiye'nin bu konuda adım atması gerekiyor" diyen Rengin Ergül, Önder Apo'nun temel haklarının da pazarlık konusu yapılmaması gerektiğini kaydetti.
HAMLENİN BÜYÜK ETKİSİ OLDU
Asrın Hukuk Bürosu'ndan ve son İmralı heyetinde yer alan Av. Faik Özgür Erol, son aylarda 2 aile ve 3 heyet görüşmesinin gerçekleştiğini hatırlattı. Bu görüşmelerin gerçekleşmesinde hamle kapsamında yapılan eylem ve etkinliklerin büyük bir etkisi olduğunu söyledi. Hamle kapsamında yapılan eylemlerin İmralı Adası'nda konuşulduğunu belirten Erol, Önder Apo'nun herkese selamını iletti. İmralı'da olağanüstü bir rejim oluşturulduğunu kaydeden Erol, Önder Apo'nun direnişi ile son 6-7 ayda yaşanan gelişmelerin ortaya çıktığını söyledi.
'ABDULLAH ÖCALAN SYKES PİCOT STATÜSÜNÜN ORTADAN KALKTIĞINI DÜŞÜNÜYOR'
Önder Apo'nun 27 Şubat tarihli çağrısını hatırlatan Erol şöyle konuştu: "Bu çağrıda yeni bir sosyolojik ve tarihsel bir analiz gerçekleştirdi. Geçmişten beri Türk-Kürt ilişkilerinin tarihsel olduğuna odaklanırdı ama artık bu toplumların sosyolojik karakterlerini tahlil edecek seviyede geliştirdiğini gördük. Son yüz yıl içinde Türk-Kürt ilişkilerinin inkara dönüştüğünü ancak bunun bin yıllık kardeşliği ortadan kaldırmayacağını düşünüyor. Yine bölgesel ve evrensel analiz yaptı. Ortadoğu'daki durum üzerine ciddi bir yoğunlaşma var. Özellikle Suriye'nin çözülmesi üzerinden yaptığı değerlendirmede Ortadoğu'da daha önce kurulan statünün ortadan kalktığını düşünüyor. Sykes-Picot statüsünün çözüldüğünü söylüyor. Bu tespitin beraberinde getirdiği yeni durumlar ve ihtimaller var. Bu statünün değişmiş olmasının önümüzdeki süreçte çarpıcı etkileri olacaktır ve bunları yaşıyoruz, yaşıyacağız. Ortadoğu'da hangi stratejilerin hakim olacağını dikkatli izlemek gerektiğine ilişkin öngörüsü de vardı.
'TOPLUMCU SOSYALİZM, DEMOKRASİ VE KADIN ÖZGÜRLÜĞÜ'
Bu görüşmelerde Abdullah Öcalan'ın paradigmasını toplumcu sosyalizm, demokrasi ve kadın özgürlüğü sac ayakları üzerine oturttuğunu düşünüyorum. Bunlardan biri olmaksızın diğerlerinin hayata geçmeyeceği konusunda kafası çok net. Ne tür bir sistem kurmak isterseniz isteyin, eğer bir sistem oluşturmak istiyorsanız, bu sistemin demokrasi içermesi gerektiğini düşünüyor. Özellikle toplumculuk ve sosyalizmin devlete dayalı bir çözümleme tarzını sorunlu buluyor. Hatta 'Benim devletçiliğe karşı tutumum sosyalist kimliğimin gereğidir' diyor. Devlet konusunda da yeni tanımlar yaptığını gördük. Devletin toplumdan sonra en önemli kurum olduğuna dair bir görüşü var. Devletin toplumun özeti olduğu ve devletin toplumların karakterinden etkilendiğini düşünüyor. Toplumsallaşmayan sistemlerin başarılı olamayacağına dair bir inanışı var."
PERVİN BULDAN GÖRÜŞMELERİ ANLATTI
III. Panel "Abdullah Öcalan'ın Barış ve Demokratik Toplum Perspertifinin Yerel ve Küresel Etkileri" başlığı altında yapıldı. Panelin moderatörlüğünü Roma 8. Belediye Başkanı Amadeo Ciaccheri ve İspanya hamle komitesinden Consuelo Nunez üstlendi. Burada konuşan İmralı Heyeti Üyesi ve DEM Parti Milletvekili Pervin Buldan, Önder Apo'nun hamlede emeği geçenlere gönderdiği selamını iletti. İmralı'ya gittiklerinde konferansı kendisine aktaracaklarını dile getiren Pervin Buldan, "Yaklaşık 10 yıl sonra tekrar İmralı görüşmeleri başladı ve bir kez daha Abdullah Öcalan ile görüşme fırsatı bulduk. Siyasi heyet olarak 3 görüşme yaptık" diye konuştu.
Pervin Buldan ilk görüşmeye dair şu bilgileri verdi: "Sayın Öcalan, Elli yılın isyanla geçtiğini söyledi. Dilimizin ve kimliğimizin inkarının bizi silahlı isyana zorladığını kaydetti. Son 25 yıldır barış için yoğunlaştığını söyledi. Barış ve demokrasi için yeni bir mücadeleye ihtiyaç olduğundan bahsetti. Bunu söylerken de Kürtlerin ve Türklerin birlikte hareket ettiğinin altını çizdi. Atatürk'ün Kürtlere nasıl yaklaştığını, İsmet İnönü'yü yanında tutarak bunu nasıl yaptığını anlattı. Şu anki durum Atatürk ve İsmet İnönü'nün birliğini anlamayacak yerden meseleye bakıyor dedi. Türk-Kürt ittifakının gerçekleşmesi için herkesin geçmişi bir kez daha gözden geçirmeye ihtiyaç var. Bunun için karar verdiğini, barışmak ve silahlara veda etmekten başka çözümün kalmadığına inandığını söyledi. Bunun için Sayın Öcalan önceki barış sürecini de değerlendirdi. Önceki süreçte toplum hazır olsa da siyasetin buna hazır olmadığını söyledi. Çünkü o süreçte milliyetçi cephe bu sürecin karşısındaydı. Ancak bu süreçte milliyetçi cephenin lideri olarak görülen Devlet Bahçeli'nin çıkışıyla yeni bir süreç başladı. Elbette Devlet Bahçeli'nin çıkışı kendi başına yaptığı bir çağrı değil. Derin devletin aldığı bir kararın ifadesidir."
Önder Apo'nun ilk görüşmede hazırlık yaptığını kendilerine bildirdiğini söyleyen Pervin Buldan, "Barış ve Demkoratik Toplum Çağrısı'nın hazırlığını yapıyordu ve bize bir görev verdi. Parlamentonun önemine vurgu yaparak tüm siyasi partileri ziyaret etmemizi istedi. Birinci görüşmeden sonra birçok partiyi ziyaret ettik. Yaptığımız görüşmeler oldukça pozitifti. Herkes sürece sunacağı katkıları ifade etti. 2. görüşmede Sayın Öcalan'a tüm kesimlerin sürece destek olacaklarını söylediğimizde, çok mutlu oldu. Daha sonra bize Güney Kürdistan'daki Kürt güçleriyle görüşmemiz için ikinci bir görev verdi. YNK ve KDP ile yaptığımız görüşmeler de oldukça verimli ve olumlu geçti. Daha sonra 27 Şubat'ta adaya daha geniş bir heyetle gittik ve o tarihi çağrı yapıldı" şeklinde konuştu.
ERDOĞAN'LA GÖRÜŞMENİN DETAYLARI
Çağrıdan sonrası Önder Apo ile henüz görüşme yapmadıklarını hatırlatan Pervin Buldan, "Buraya gelmeden 2 gün önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşme gerçekleştirdik. Bu görüşmeyi yapmamızı Sayın Öcalan da bizden istemişti. Herkesin kafasında Erdoğan'ın bu meseleye uzak durmasıyla ilgili soru işaretleri vardı. Ancak yaptığımız bu görüşme ile birlikte artık bu işin merkezinde başta cumhurbaşkanı olmak üzere bütün siyasi partiler var. O görüşmede de yaptığımız ziyaretlerin kısa bir özetini ifade ettik. Bunun yanı sıra beklentilerimizi de söyledik. Yapılacak yasal hazırlıklar, atılacak adımlar, olması gerekenler beklentileri cumhurbaşkanı ile görüştük. Sayın Öcalan'ın fiziki özgürlüğüne kavuşması için, özgür çalışma koşullarının oluşması başta olmak üzere yasal koşulların oluşması için hızla çalışmaya başlanması gerekiyor" dedi.
'BARIŞIN YOLU SOMUT ADIMLARDAN GEÇİYOR'
Önder Apo'nun sağlık güvenlik ve çalışma koşullarının değişmesi gerektiğini söyleyen Pervin Buldan, hızlı bir şekilde adım atılması gerektiğini ve bu konuda girişimlerinin olduğuna dair şöyle konuştu: "Sayın Öcalan'ın başlattığı barışa ulaşabilmesinin yolu somut adımların atılmasından geçiyor. Barış sürecinin gerçekleşmesi, 50 yıldır savaşan bir örgütün silahları bırakabileceği bir dönem, bu tür tıkanıklarla heba edilemez. Bu elbette kabul edilebilir bir durum değil. Hızlıca yasaların çıkarılması ve Sayın Öcalan'ın koşullarının düzeltilmesinde fayda var. Buradan döndükten sonra Adalet Bakanı ile bir görüşme olacak ve daha sonra İmralı'da bir görüşme daha gerçekleştireceğiz. Bu sürecin bir kaç ay içinde tamamlanması ön görülüyor. Yani Haziran ayı sonuna kadar sürecin tamamı ile başarıya ulaşması bekleniyor. Bu durum sayın Öcalan açısından da devlet yetkilileri açısından da böyle. Dolayısıyla yapılacak çalışmalar ve Avrupa'dan verilecek desteğin buna büyük bir katkısı olacaktır. Her ülkenin kendi cephesinden yapacağı pek çok iş var. Yapılacak her çalışma Sayın Öcalan'ın fiziki özgürlüğüne gidecek süreci berberinde getirecektir. Türkiye'de Kürt ve Türk halkının ortak yaşayacağı bir zemin yaratılıyor. Barışın kaybedeni olmayacağını herkes biliyor."
'MÜCADELE DAHA DA BÜYÜTÜLMELİ'
"Bu süreci başarıya ulaştırmak bizim elimizde" diyen Pervin Buldan, mücadelenin daha da büyütülmesi gerektiğini kaydetti. Önder Apo'nun en büyük beklentisinin kadınlar ve gençlerden olduğunu belirten Pervin Buldan "Sayın Öcalan, tüm kadınların uğramış olduğu şiddet, cinayet, katliam ve kırımlara dair uzun uzun değerlendirmeler yapıyor. Çocuk ölümlerine oldukça öfkeli yaklaşıyor. Narin Güran cinayeti her iki görüşmede de gündem oldu. Demokratik toplumculuğun çocuk ve kadın katliamlarının önüne geçeceğine vurgu yaptı. Kadın ve çocuk katliamlarını gerçekleştiren zihniyetle mücadele edilmesi gerektiğini söylüyor. Demokratik toplumla bu zihniyetin önüne geçebileceğini söylüyor. Barış ve Demokratik Toplum çağrısı da bu fikirlerin bir özetiydi. Kısacası hepimiz umutluyuz, hepimiz barışa daha yakınız. Çünkü sayın Öcalan 'Ben barışı gerçekleştirecek, irade ve umuda sahibim' diyor. Bizde Sayın Öcalan'ın arkasındayız" diye konuştu.
İDRİS BALUKEN ÖNCEKİ SÜRECİ ANLATTI
Daha sonra söz alan önceki dönem İmralı Heyeti üyesi İdris Baluken, şöyle konuştu: "O dönem mevcut iktidarın masayı devirmesi ile tarihi fırsat kaçırıldı. Katliamların ve savaşın yoğun yaşandığı süreçte o görüşmeler başladı. Bu gün olduğu gibi o zamanda resmi görüşmeler başlamadan çok önce sayın Öcalan ile görüşmeler gerçekleştiriliyordu. Hatırlarsanız Erdoğan'ın o zamanki süreci kabul etmesinden sonra heyetimiz İmralı'da bir görüşme gerçekleştirdi. Sayın Öcalan'ın sürece dair görüşlerini partimiz ve kamuoyuna gönderdi. Daha sonra 9 Ocak 2013'te Paris'te 3 Kürt kadın siyasetçi katledildi. Sayın Öcalan o gün 'Ha Sakineleri katletmişler ha burada beni öldürmüşler' demişti. Yine bu katliam üzerinden Dersim Katliamı sürecini çözümlemişti. Ancak buna rağmen demokratik süreci devam ettireceğini söylemişti. Dolayısıyla savaşın en yıkıcı olduğu süreçlerde dahi Sayın Öcalan ve Kürt halkı barışa dair istek ve samimiyetlerini her zaman gösterdi.
O dönemde bizler heyet olarak, atılması gereken adımlarla ilgili sayısız kez kamuoyunu bilgilendirdik. Maalesef bugünkü gibi belirsiz ve muğlak durumu yaratan bir hükümet tavrı söz konusuydu. Tüm handikaplara rağmen çözüm süreci içinde toplumsallaştırma adın akil insanlar komisyonları kuruldu. Bu heyetler Türkiye'nin dört bir yanında çalışmalar yürüttüler."
İdris Baluken o süreçte yaşananları özetledi. O dönemde tüm eksiklere rağmen Meclis'te çerçeve yasa tasarısını anımsatan Baluken, bu adımların mevcut hükümet tarafından atılmadığını ve sürecin zamana yayılarak akamete uğratıldığını kaydetti.
'ABDULLAH ÖCALAN'IN ÖZGÜRLÜĞÜ EVRENSEL DEĞERLER İÇİN ÖNEMLİ'
Güncel sürece ilişkin de değerlendirmeler yapan İdris Baluken, hükümetin süreç karşısındaki tutumunu eleştirdi. "Tüm eksiklere rağmen sayın Öcalan bu güne kadar ortaya koyduğu siyasi felsefi duruşu bir kez daha bütün insanlığa kazandıracak biçimde dünya halklarına sunuyor" diyen Baluken, Önder Apo'nun "savaşmasını bilenler barışmasını da bilmeli" sözlerine atıfta bulundu.
Önder Apo'nun bilge ve barış lideri pozisyonunda olduğunu ifade eden İdris Baluken, "Bütün insanlığın özgürlük ve barışçıl değerleri ile ilgilidir. Yakın dönemde Nelson Mandela'nın özgürlüğü onun bireysel özgürlüğü değildi. Onun özgürlüğü ile birlikte asırlardır ötekileştirilen köleleştirilen siyahi insanların özgürlüğü anlamına geldi. Mandela'nın özgürlüğü ile birlikte ayrımcılığa maruz kalmış tüm siyahi insanların özgürlüğünün önü açıldı. Bu yüzden sayın Öcalan'ın özgürlüğü Kürt halkının ve Ortadoğu halklarının özgürlüğü ile bağlantılıdır ancak bunun ötesinde tüm insanlığın özgürlük değerlerini sahiplenmedir" ifadeleriyle sözlerini sonlandırdı.
'DEVRİMİN İNŞASINA KENDİMİZDEN BAŞLADIK'
Daha sonra konuşan DEM Parti Milletvekili Ömer Öcalan, Ortadoğu'da yaşanan sorunları hatırlattı, Ortadoğu mozağinin Önder Apo tarafından zenginlik olarak görüldüğünü belirtti. Daha sonra konuşan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim Temsilcisi Foza Yusif, Önder Apo'nun paradigmasının Rojava'da yarattığı değişim ve dönüşüm ile pratikleştirilmeye çalışıldığını anlattı.
Rojava Devrimi'nin gelişim sürecinin altını çizen Foza Yusif, "Suriye krizi ortaya çıktığında pek çok eksiklik yaşandı. Biz neresinden başlayacağımızı ve nasıl devam edeceğimizi bilmiyorduk. Biz kendimizden başlamaya karar verdik. İşgalci güçlerin sistemi ile şekillenmiştik. Önder Apo'nun da söylediği gibi önce kendimizde deşimi yaratmak istedik" diye konuştu.
'ROJAVA DEVRİMİ ZİHNİYET DEĞİŞİMİ İLE İNŞA EDİLDİ'
Rojava'da şuanda yüzlerce akademi olduğunu hatırlatan Foza Yusif, "Bu akademilerle işgalcilerin etkilerini ortadan kaldırmak istedik. Öncelikle aklımızı düşünce yapımızı özgürleştirmek istedik. Toplumsal bir devrim yaratmak için öncelikle fikirlerin özgürleşmesi düşünce yapısının özgürleşmesi gerekiyor. Bu akademilerde zihniyet değişimi yaratmaya çalıştık. Rojava sistemi böyle inşa edildi" ifadelerini kullandı.
Konferans öğleden sonra devam edecek









