Nusra ve DAİŞ'ten sonra Türkiye: Serêkaniyê

Ne Cephet El Nusra ve El Kaideli çeteler, ne de DAİŞ Serêkaniyê'de başarabildi. Büyük mücadeleler sonucunda özgürleştirilen Serêkaniyê, çetelerin ardından Türk devletinin saldırı ve tehditlerine uğruyor.

Türk devletinin işgal tehdidinin devam ettiği, bir yandan da ABD-Türkiye yetkililerinin görüşmelerinde “Güvenli Bölge” planının hayata geçireceği alanlardan biri olduğu iddia edilen Serêkaniyê kentindeyiz. 

Kuzeydoğu Suriye’nin Cizre Bölgesinde yer alan Serêkaniyê, tarihi M.Ö’ye uzanan bir şehir. 2012-2013 yıllarında Cephet El Nusra çeteleri başta olmak üzere Türkiye destekli çetelerin 4 saldırısına maruz kalan ve çeteleri püskürtme iradesini gösteren halkların şehri.

YPG ve YPJ güçleri etrafında kenetlenen halk, Cephet El Nusra’dan sonra DAİŞ saldırılarını da büyük bedellerle püskürttü. Bugün de Türk devletinin sınırdan saldırıları ve tehditlerine rağmen Serêkaniyêliler, kentlerinde ve ortak yaşamlarında ısrarlı.

KADİM KENT

Kürtçe ismiyle Serêkaniyê, Arapça olarak ise Resulayn. Uygarlığın beşiği olarak görülen Mezopotamya'nın ilk kentleri arasında yer alıyor ve tarihte birçok uygarlığa ev sahipliği yapmış. Özellikle Mitanilere (M.Ö. aşağı yukarı 17. ve 13. yy. arasında Kürtlerin ataları olarak görülen Hurrilerden oluşan bir uygarlık) başkentlik yapan Serêkaniyê, stratejik öneminden dolayı sürekli saldırıların hedefi olmuş bir şehir. 

Kuzeydoğu Suriye’nin batıda Gre Spi, doğuda Dirbesiye ve güneyde de Til Temir kentlerine komşu. Kuzeyde ise 100 kilometre hat boyunca Türkiye’nin Ceylanpınar ilçesine komşu. Kürtlerin, Arapların, Süryanilerin, Çeçenlerin, Türkmenlerin, Ermenilerin ve Êzidî Kürtlerin bir arada yaşadığı bir şehir. Fakat 24 Haziran 1974 tarihinde Suriye’de iktidardaki Baas Partisi, başta Cizire bölgesi olmak üzere Rojava’nın büyük bir kısmını Araplaştırmak adına “Arap Kemeri” projesini devreye koyduğunda, tüm bölgede olduğu gibi Serêkaniyê ve Kürt köylerinin ismi de Arapça isimlerle değiştirilir. Suriye’nin çeşitli yerlerinden getirilen Araplar için yeni birçok köy oluşturulur.

NUSRA CEPHESİ TÜRKİYE ÜZERİNDEN SALDIRIR

Serêkaniyê, 19 Temmuz 2012’de Rojava Devrimi’nin ilanı ardından Efrîn’le birlikte Türkiye destekli çetelerin saldırdığı ilk Rojava şehirlerinden. Başta El Nusra Cephesi olmak üzere Libya, Cezayir gibi ülkelerden gelen çeteler, 8 Kasım 2012’den itibaren Türkiye sınırından Serêkaniyê'ye geçerler.

O dönem ANF Rojava editörlüğünü yapan Serêkaniyêli Gazeteci Alan Osman’a, bu süreci soruyoruz.  Osman, şöyle anlatıyor:

“Yaklaşık 50 çete vardı. Cephet El Nusra da içlerindeydi. Ama o dönemde hepsi kendilerine Özgür Suriye Ordusu diyordu. 'Suriye’yi rejim diktasından özgürleştireceğiz’ diyorlardı. Serêkaniyê sınır kapısından ve Til Xelef hattından geçtiler. Şehrin batı kısmına ve şehir merkezinde bazı mahallelere girdiler. Antik Til Xelef’te rejimin içinde 10 askerinin olduğu bir noktasına saldırdılar. O süreçte YPG onlara direkt müdahale etmedi. Çünkü YPG diktatör rejimle kendisini muhalifler olarak adlandıran bu güçler arasındaki savaşın bir tarafı değildi.

Daha sonra çoğunlukta Arap halkının yaşadığı Türkiye sınırındaki El Mahlat Mahallesi'ne dağılan çeteler, buradaki halkı Türkiye’ye göçe zorladı. El Mahlat Mahallesi'ne saldırısından bir gün önce, Türk devletinin El Mahlat sınırındaki telleri kaldırması da bu saldırıların Türkiye planlamasıyla gerçekleştirildiğini gösteriyordu. Türk devleti, tam Serêkaniyê karşısına, Ceylanpınar’da bir çadır kenti, bu tarihten kısa süre önce hazırlamıştı."

‘SALDIRILARI TÜRKİYE KOORDİNE EDİYORDU’

Tüm bu saldırı ve çatışmalar boyunca şehirde olan Alan Ahmed isimli Serêkaniyê ise şunları anlatıyor:

“Çeteler Türkiye’den gelmişti. Bunu hangi Serêkaniyêliye sorsanız anlatır. Sınır kapısı o çatışmalar sırasında hep açıktı. Oradan çetelere takviye ve cephane geliyordu.

Serêkaniyê'deki Arap ve Türkmen halkından da bu çetelere kısmi bir katılım oldu. Şehirdeki Cephet El Nusra komutanı olarak Serêkaniyê'nin Arap halkından birini görevlendirmişlerdi. Biz de o zaman asayişin kuruluş çalışmalarını yürütüyorduk. İlk olarak istihbaratımızı oluşturmuştuk. Bize sürekli bilgi geliyordu. Cephet El Nusra komutanı olarak görevlendirilen kişi, Rojava Asayişi kurulduğunda genel yönetiminde yer alan Ciwan İbrahim’in sınıf arkadaşı çıkmıştı. Ciwan arkadaş da Araptı. O tanımıştı o kişiyi. Bazen bu kişinin Türkiye’ye geçip geldiği, bazen de bir Türk subayının onlarla görüşmek için şehre girdiği bilgisini alıyorduk."

VE YPG DE MÜDAHİL OLUR...

Alan Osman, o süreçte rejimin şehirde kalışının daha çok şekli olduğunu ve şehirde 50 civarında askeri olduğunu belirterek, şunları söylüyor:

“9 Aralık'ta şehir merkezindeki az sayıda rejim gücüyle çete güçleri arasında çatışmalar başladı. 2 gün süren çatışmaların ardından rejim askerleri teslim oldu. Bir gün sonra ise teslim olan rejim askerlerinin görüntüleri çetelerin internet sitelerinde yer aldı.

YPG, ilk başlarda müdahil olmamıştı fakat kısa süre içinde bu çetelerin pratiklerini görünce YPG de olaya müdahil oldu. Halkın evlerini, girip yakıyorlardı, insanları Serêkaniyê'den göç etmeye zorluyorlardı.  19 Aralık'ta Cephet El Nusra’nın başını çektiği çeteler, bu kez de Kürtlere ve savunma güçlerine saldırdı. Kürt Yüksek Konseyi’nin ‘Ülkeye Dönüş’ sloganıyla yapacağı yürüyüş için çalışma yürüten Serêkaniyê Halk Meclisi Başkanı Abid Xelil, çetelerin hedefi oldu ve hayatını kaybetti. Bunun ardından çetelerle YPG-YPJ arasında şiddetli çatışmalar başladı. Selah Eyo Şexo isimli aktivist ile Asayiş üyesi Xalid Ömer Hemo çetelerle görüşme sırasında esir alınarak vahşice katledildi."

SERÊKANİYÊ EL KAİDE’DEN TEMİZLENİR

Serêkaniyê şehrinin bir bölümüne giren ve muhalif olduklarını iddia eden çeteler, her seferinde YPG güçlerinden anlaşma istemelerine rağmen kendileri halka ve YPG güçlerine saldırır. 

50 civarındaki El Kaideli, 16 Ocak 2013’te yeniden halka saldırır. Bu saldırı üzerine YPG çetelere karşılık vererek ağır darbeler vurur. Kısa bir süre anlaşma ve suskunluktan sonra çetelerin yeni saldırıları sonucu 15 gün süren çatışmalarda, YPG güçleri, Serêkaniyê'nin birçok mahallesini çetelerden temizler. Çeteler El Mahlad Mahallesi'ne sıkışır. 15 gün boyunca süren çatışmalarda Serêkaniyê'nin birçok mahallesi YPG güçleri tarafından alındı ve silahlı gruplar El Mahad Mahallesi'ne sıkıştı. Bu çatışmalar sonucu El Kaide güçleriyle YPG arasında bölgesel bir anlaşma yapılır. 16 Temmuz 2013'te bu kez El Kaide bağlantılı DAİŞ ve El Nusra Cephesi'nin, bir YPG savaşçısını esir almasıyla yeniden başlayan çatışmalarda, YPG, 2 günde El Kaidelileri kentten çıkarır ve sınır kapısını kontrolüne alır. 

‘TÜRKİYE DE SINIR KAPISINDAN TANKLA SALDIRDI’

Alan Ahmed, 17 Temmuz'daki özgürleştirmeye ilişkin de şunları belirtiyor:

“Sınır kapısı önünde çok büyük çatışmalar oldu. Sınır kapısı şehre yakın, arkadaşlar kapıya ulaştı. Kapının diğer tarafında yani Türkiye tarafında bir hendek var. Çeteler oradan gelip yine arkadaşlara saldırdılar ve çok büyük çatışmalar oldu. Orada Türk devleti de kapı tarafından tankla saldırdı. Biz arkadaşlar kapıya ulaştığında, ‘artık bitti, şehir özgürleşti’ diye düşünüyorduk. Türkiye tarafından tankla bir saldırı beklemiyorduk. O kapıda çetelere saldıran YPG gücünün hepsi şehit düştü. Ama o zaman YPG ısrarla o kapıyı temizledi. 

Oradaki çeteler Türkiye’ye kaçtılar. Serêkaniyê sınır kapısının El Kaide çetelerinden temizlenmesinin ardından Türk devleti, kapıyı kapadı. Ama kapının özgürleştirilmesinden kısa bir süre sonra da çeteler bu kapıdan Serêkaniyê'ye geçmeye çalışırken arkadaşlar fark etti ve çatışmalar yaşandı.

Kapı ve şehir merkezinin temizlenmesinin ardından şehrin batı kısmındaki Til Xelef’in köylerindeki çetelerin hepsi tümden DAİŞ’e dönüştüler.”

TAMAMEN TEMİZLENİR

Cephet El Nusra-DAİŞ, 14 Eylül'de Serêkaniyê'nin doğusundaki Elok köyüne saldırarak, Serêkaniyê ile Dirbesiyê arasındaki yolu tutar. YPG güçleri de köyü kuşatmaya alarak 4 gün içerisinde El Kaideci çetelerden temizler. 

YPG, 1 Kasım 2014'te "Serêkaniyê Şehitlerine Bağlılık Devrimci Operasyonları"na start vererek, 5 gün içinde Til Xelef ve Menacir beldeleri ile 40 dolayında köyün denetimi alır. Serêkaniyê bölgesi bir bütün olarak El Kaideli güçlerden temizlenir. 

TARİHİ ERMENİ KİLİSESİ ÖZGÜRLEŞTİRİLİR

Şehir merkezinde yer alan Qadis Hagop isimli Ermeni kilisesi ve hemen yanındaki Süryani kilisesi de El Kaideli çetelerin ilk hedeflerindendir. Çeteler, 8 Kasım 2012’deki saldırılarında bu kiliselere ve hemen karşılarındaki kiliseye de girerler. Kiliseler, 29 Ocak 2013 tarihinde YPG güçleri tarafından özgürleştirilir. 

Serêkaniyê'de bu kiliseleri de ziyaret edip savaşın izlerini kendimiz gözlemliyoruz. Ziyaretimiz sırasında kimseye ulaşamıyoruz. Fakat sonra kilisenin Pazar ayinleri için açık olduğunu öğreniyoruz. Kendisine telefonla ulaştığımız kilise sorumlusu Vrej Keşişyan ise şu bilgileri veriyor: 

“Kilisemiz Ortadoks Ermeni kilisesi. Kilisemiz 1938 yılında resmi kilise olarak kabul edildi. Burada Ermeni Soykırımı'ndan dolayı 2008 yılında yapılmış küçük bir anıtımız var. Suriye ve dünyanın her yerinden gelen Ermeniler soykırım anması için bu kiliseyi ziyaret ederdi. 

Çeteler kilisemize girdikten sonra girdikleri her yer gibi kilisemizin de eşyalarını, eserlerini çaldılar. Büyük tahribat yarattılar. Sadece bizim kilisede değil, diğer kiliselerde de tahribat yarattılar. Bomba patlattılar. YPG güçleri Ocak ayında kilisemizi çetelerden kurtardı. Çeteler çıkarken de kiliseye bomba ve mayın bırakmışlardı. Ama YPG güçleri bu bombaları etkisiz hale getirdi."

DAİŞ SALDIRILARI

Türk devletinin Rojava’nın Cizire ve Kobanê kantonlarını birbirine bağlayan stratejik Serêkaniyê kenti üzerine planlamaları, kentin El Kaideci güçlerden temizlenmesinin ardından da bitmez. Türkiye destekli DAİŞ çeteleri, 2014-2015 yıllarında Serêkaniyê köylerine birçok saldırı yapar. DAİŞ’in 31 Mayıs 2014 tarihinde gerçekleştirdiği Tililiye katliamı ve 11 Mart 2015’te Til Xenzir köyüne yaptığı saldırılar bunlardan bazıları. Bu saldırılarda halkı katleden DAİŞ çeteleri, YPG-YPJ güçlerinin direnişiyle karşılaşır. YPG ve YPJ güçleri bu saldırıları püskürtmeye çalışırken yüzlerce şehit verir. 

YPG-YPJ güçleri, 2015'in Mayıs ayında başlayan Şehit Rubar Qamişlo Hamlesi sürecinde DAİŞ’in elindeki son Serêkaniyê köylerini de özgürleştirilir.  Bu tarihten sonra da DAİŞ çeteleri, Serêkaniyê'ye bomba yüklü motosiklet, araçlarla intihar saldırıları gerçekleştirse de  Serêkaniyê  halklarının ve savunma güçlerinin iradesini kırmayı başaramaz.

ERMENİ KADIN: YPG-YPJ OLMASAYDI BURADA KALAMAZDIK

Serêkaniyê Ermeni Mirakis köyünde yaşayan Madlen Garabedyan isimli Ermeni  kadın, Suriye iç savaşı öncesi de Süryani ve Ermenilerin büyük çoğunluğunun Avrupa’ya göç ettiğini belirtiyor. Garabedyan, "Ermeniler Halep, Lazkiye, Ermenistan ve Avrupa’ya göç ettiler. 2011 sonrası da Cephet El Nusra saldırdığında korkudan Ermenistan ve Avrupa’ya çok göç oldu” diyor.

Garabedyan, YPG sayesinde savaş esnasında Serêkaniyê'den çıkmadıklarını belirterek, şunları anlatıyor:

“Savaş bizim köyümüze ulaşmadı. YPG onlarca bedel vererek çetelerin bize ulaşmasını engelledi. Fakat köyümüze yakındılar. YPG savaşçıları bizim gençlerimize, insanlarımıza da silah kullanmayı öğretti. O süreçte gençlerimiz köyün etrafına dağılır, çeteler sızma yapmasın diye nöbet tutarlardı. Biz kadınlar da onlara güzel yemekler yapar, moral verirdik. Eğer YPG-YPJ olmasaydı hepimiz köyümüzden, şehrimizden çıkmak zorunda kalırdık. Çetelerin hepsi Türkiye’den geldi. Erdoğan onlara kapıyı açtı ve ‘gidin’ dedi.  Gerçekten biz bugünlere o kadar şehidin kanıyla geldik.

TÜRK DEVLETİ, ONLARCA SİVİLİ KATLETTİ

Sadece çetelerin saldırıları değil; Serêkaniyê çetelerden özgürleştirildikten sonra da şehir halkı, Türk devletinin sınırdan ağır silahlı saldırılarıyla yüz yüze kalır. Türk askerlerinin sınırdan saldırılarında onlarca Serêkaniyê sivil, yaşamını yitirir. Serêkaniyê halkları, Türk devletinin sınırdan geliştirdiği saldırıların son 3 yılda arttığını, hemen her ay bu saldırılarda Serêkaniyêlilerin yaşamını yitirdiğini belirtiyor.  

Ayrıca, görüştüğümüz sınır güçleri, 2016-2017 yıllarında sınır hattı üzerinde Ceylanpınar’dan Serêkaniyê'ye geçmeye çalışan birçok çetenin görüntülendiğini ve müdahale sonucu sınırdan giriş yapamadıklarını anlatıyor.

Serêkaniyê sınırı, sona yaklaşmasıyla birlikte DAİŞ çetelerinin Türkiye’ye kaçmak için en fazla geldikleri sınır hatlarından. Sınır güçleri,  Serêkaniyê sınırından Türkiye’ye geçiş yapmaya çalışan, aralarında 'üst düzey yöneticilerinin' de olduğu yüzlerce DAİŞ'liyi yakaladıkları bilgisini veriyor.

Devam edecek...