Tunus’ta neler oluyor?

Tunus’ta parlamentonun askıya alınması ve başbakanın görevden alınması ardından, Savunma Bakanı, Kamu Hizmet Bakanı ve Adalet Bakanı da görevden alındı. Başbakan, “halktan yana” olduğunu belirterek, geri çekilme kararı aldı.

'Arap Baharı' olarak adlandırılan ayaklanma sürecinin fitilini ateşleyen ve ayakta kalan Tunus’ta sosyo-ekonomik ve siyasi kriz yeni bir boyut kazandı.

Cumhurbaşkanı Kays Said, 25 Temmuz Pazar günü, tüm gün boyunca yaşanan protesto gösterilerinin ardından akşam saatlerinde parlamento çalışmalarını 30 gün boyunca askıya aldı. 

BAŞBAKAN VE BİRÇOK BAKAN GÖREVDEN ALINDI

Said, hükümete yönelik tepkilerin çok yüksek olduğu bir sırada Başbakan Hişem Meşişi’yi de görevden aldı. Hükümet özellikle sosyal ve sağlık krizini yönetememesi nedeniyle tepki görüyor.

Cumhurbaşkanı, pazartesi günü Savunma Bakanı İbrahim Bartagi, Hükümet Sözcüsü Hasna Bin Sliman, Kamu Hizmeti Bakanı ve Adalet Bakanı’nı da görevden aldı.

Aynı zamanda ordunun şefi olan Cumhurbaşkanı Kays Said, yürütme yetkisini de kendisine vererek, yeni bir başbakan belirleme niyetinde olduğunu açıkladı.

Fransa, “en uygun sürede kurumların normal işleyişine geri dönülmesini” isterken, şiddetten kaçınılması çağrısında bulundu. ABD de “endişeli” olduğunu belirterek, “demokratik ilkelere saygıya” davet etti.

Geçen seçimlerin galibi parlamentodaki temel parti İslamcı Nahda Hareketi, “Anayasa ve devrime karşı darbe” diyerek tepki gösterdi.

Cumhurbaşkanı Said ise “Tunus’u, devleti ve Tunus halkını kurtarmak amacıyla” bu kararları aldığını ifade etti.

Nahda Hareketi’nin koalisyon hükümetinde yer alan Kalb Tunis (Tunus’un Kalbi) ve İslamcı milliyetçi Karama partileri de Said’in kararlarını kınadı.

Muhalefetteki sosyal demokrat parti Demokratik Akım, Said’in iktidarı almasını reddetti. Birçok kez cumhurbaşkanını destekleyen Demokratik Akım, mevcut gerilimden ise Ennahdha tarafından yönetilen koalisyonun sorumlu olduğunu belirtti.

MERKEZİ SENDİKA KARARI DESTEKLEDİ

Ülkenin etkili merkezi sendikası Tunuslu İşçiler Genel Birliği, Said’in aldığı kararların Anayasa’ya “uygun” olduğunu ifade etti ve Ocak 2011’de diktatör Zeynel Abidin Bin Ali’nin devrilmesine yol açan halk ayaklanmasından 10 yıl sonra demokratik sürecin devam etmesi çağrısında bulundu.

GÖREVDEN ALINAN BAŞBAKAN NAHDA İLE ARASINA MESAFE KOYDU

Tunuslu "Kapitalis" sitesine göre görevden alınan Başbakan Meşişi de Nahda Hareketi’nin aksine bu mevkiye veya herhangi başka bir göreve asılı kalmamaya karar verdi. Yazılı bir açıklama yapan Meşişi, “Tüm Tunusluların güvenliği için, her zaman yaptığım gibi halkın ve haklarının yakında yer alıyorum” dedi. Meşişi, “Tunus’taki durumu zorlaştıracak bir sorunun parçası veya tıkayıcı unsur” olmak istemediğini ve cumhurbaşkanının belirleyeceği kişiye görevini devredeceğini açıkladı.

AFP’nin haberine göre Uluslararası Kriz Grubu analisti Michael Ayari, "Devletin etkinliğini yeniden sağlamak gibi bir amaç var, ancak çok sayıda aktörün dahil edilmesini sağlamak gerekli olacak” dedi.

PARLAMENTO ÖNÜNDE ÇATIŞMA

Pazartesi günü parlamento önünde toplanan Said yanlısı yüzlerce kişi Ennahdha yandaşlarının İslamcı partinin ve aynı zamanda parlamentonun başkanı Raşid Gannuşi’ye yaklaşmalarını engelledi. Taraflar arasında şişeler ve taşlarla çatışmalar yaşandı. Durum daha sonra normale döndü. Ancak Kays Said yanlılarının “Game Over” (Oyun bitti) yazılı pankart açması dikkat çekti.

Askeri güçler de Gannuşi’nin parlamentoya girişini engelledi. Gannuşi, 12 saat boyunca parlamento yakınında oturma eylemi yaparak, halkı da eyleme çağırdı.

Akşam saatlerinde Covid ile mücadele gerekçesiyle uygulamada olan sokağa çıkma yasağı bir saat uzatılarak, 19.00 ile 06.00 arası olarak açıklandı. Cumhurbaşkanlığı ayrıca üç kişiden fazla toplanmaları yasakladı ve memurlara iki gün izin verdi.

AL JAZEERA BÜROSU KAPATILDI

Pazartesi günü Nahda Hareketi ile yakınlığı olan Katar’a ait Al Jazeera televizyonunun bürosu da kapatıldı. Katar televizyonu, sürekli Nahda Hereketi’nin Başkanı Raşid Gannuşi’nin açıklamalarını ve ziyaretlerini canlı olarak duyuruyordu. Al Jazeera’nın yayın çizgisi sert bir şekilde eleştirilirken, Pazar gününden bu yana yaptığı röportajları da şüpheli bulunuyordu.

Uluslararası Af Örgütü ve Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü, Al Jazeera’nın kapatılmasını kınayarak, ifade özgürlüğünün güvenceye alınmasını istedi.

Geçen altı ay içerisinde Gannuşi ve Cumhurbaşkanı Said arasındaki bilek güreşi hükümeti felç etti. Ülkede temmuz ayı başından bu yana koronavirüs vakaları zirveye ulaştı. 12 milyon nüfuslu ülkede 18 bin kişi hayatını kaybederek, ülkeyi dünyada ölümcüllük oranlarında en kötü sıralara yerleştirdi.

RİSKLER

Mağrip ülkelerindeki siyasi çatışmalar konusunda uzmanlaşmış siyaset bilimci ve "Tunus 2011-2021 demokrasiyi öğreniyor" kitabının yazarı Khadija Mohsen-Finan, Belçikalı RTBF medyasına krizi değerlendirdi. Kays’ın kararları için “darbe denilebilir” ifadesini kullanan Mohsen-Finan, “Karşı devrim riskleri var. 2011 devrimi siyasi çoğulculuğu doğurdu ve ne yazık ki bu olayla birlikte bir yanda modernistler, diğer yanda İslamcılar olmak üzere ikiye bölünmüş bu Tunus'a dönüyoruz. Bunun ne tür bir şiddete yol açacağını bilmiyoruz. Sokaktaki çatışmaları göz ardı edemeyiz” dedi.

“Öncelik, sağlık krizidir” diyen Mohsen-Finan, şunları ekledi:

“Cumhurbaşkanı Kays Said, Ağustos ayı sonuna kadar 5 milyon aşılama sözü verdi. Aşıyı orduya emanet etti. Bu yüzden daha hızlı gidebilir. Ancak bunun yetersiz olduğunu ve erken genel seçimler için devlet başkanının bir seçim takvimi ilan etmek zorunda kalacağını düşünüyorum. Parlamentodaki bu askıya alma ile ne yapacağını söylemesi gerekiyor.”