İran seçimlere hazırlanıyor

İran, ABD ile yaşanan kriz ve toplumsal tepkilerin gölgesinde seçimlere hazırlanıyor. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, 21 Şubat’taki genel seçimlere yoğun katılım çağrısında bulundu.

Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, Tahran yakınındaki su arıtma projelerinin açılışı vesilesiyle yaptığı konuşmada “Tüm halkımızın sandıklara gideceğini ve katılacağını umut ediyoruz, zira bu seçimlerin bölgesel ve uluslararası politikamız üzerinde sonuçları olacak” dedi.

Batının “ılımlı muhafazakar” olarak tanımladığı Ruhani, seçimlere yoğun katılım çağrısında bulundu. Ruhani son zamanlarda bir çok kez aynı çağrıyı yaptı. Bir çok analist, ılımlı ve reformcu kanadın oluşturduğu hükümet ittifakının 21 Şubat’ta başarısız olacağı yorumunda bulunuyor.

Anayasa Koruma Konseyi’nin binlerce adayı elemesi ardından Pazartesi günü bir açıklama yapan Ruhani, İran İslam Cumhuriyeti’nin “demokrasisi ve ulusal egemenliği üzerindeki” tehditler konusunda uyarmıştı.

Aşırı muhafazakarların kontrolündeki Anayasa Koruma Konseyi’nin verilerine göre, 14 bin 500’e yakın adaydan 9 bin 500 kadarı elendi. Bunlardan 92’si farklı eğilimlerden olmakla birlikte halen milletvekili olanlardan oluşuyor. Adayların itiraz etme hakkı da bulunuyor.

İktidar oluşumları, adaylara yönelik bu uygulamanın seçmenleri sandık başına gitmekten caydıracağından endişe ediyor. İran’da seçimlere ilgisizlik genellikle aşırı muhafazakarların işine yarıyor.

Aşırı muhafazakar Kayhan gazetesi Salı günü Ruhani’ye meydan okuyarak, “tartışma yaratmaktan” vazgeçtiğinde hükümetin ekonomi bilançosuna dair de “iki kelam” etmesini istedi.

İlk olarak 2013 yılında, daha sonra 2017’de yeniden seçilen Ruhani, özellikle 2015’te Viyana’da imzalanan nükleer anlaşmaya öncülük etti. Bu anlaşma, İran’ın bir süre tecritten kurtulması ve uluslararası yaptırımların hafiflemesini sağladı. Ancak Mayıs 2018’de ABD’nin tek taraflı olarak anlaşmadan çekilmesi ardından yaptırımlar yeniden devreye girdi. İran da buna karşı hamleler yaptı, ve nükleer anlaşmadaki taahhütlerini aşamalar halinde kısıtladı. Mevcut durumda, anlaşma çökme noktasında bulunuyor. Yaptırımlar nedeniyle ülke ekonomisi nefes alamaz halde.

Donald Trump hükümetini ABD’nin “en kötü hükümeti” olarak tanımlayan Ruhani, yaptırımlara rağmen İran’ın kalkınması için çalışacağı sözünü verdi.

TOPLUMSAL TEPKİ BÜYÜYOR

İran’daki seçimler ABD ile yaşanan krizin yanısıra toplumsal tepkinin arttığı bir döneme denk geldi.

Basına pek yansımasa da İran’ın genelinde, özellikle fabrikalarda protesto eylemleri devam ediyor. Mahşehr petro-kimya fabrikasında, 21 Ocak Salı günü, ödenmeyen ücretler için greve gidildi. Aynı gün Tahran’da bir grup, kredi şirketi Caspian’ı protesto etti. 25 Ocak gecesi de Tahran’da bir grup genç, İranlı general Kasım Süleymani’nin büyük bir afişini yaktı. Süleymani, 3 Ocak günü Irak’ın başkenti Bağdat’ta ABD tarafından öldürülmüştü. İran’da Kasım 2019’da benzin zammına karşı gerçekleşen isyanda en düşük tahminle yüzlerce kişi katledilmişti. Af Örgütü, 300’ün üzerinde kişinin öldüğünü belirtirken, muhalif kaynaklar bin 500 kişinin öldürüldüğünü savunarak, bunlardan 704’ünün isim listesini yayınladı.

YOLSUZLUKLAR VE YOKSULLUK

Yolsuzluğun kronik hale geldiği ülkede yoksulluk da derinleşirken, zenginlikler de belli ellerde yoğunlaşıyor. İran uluslararası şeffaflık örgütünün en yolsuz ülkeler sıralamasında 42’nci sırada yer alıyor. Ekonomideki yolsuzluğun en önemli ayaklarından birini de Devrim Muhafızları oluşturuyor. Ordu sadece askeri bir güç değil, siyaset üzerinde merkezi bir rol oynadığı gibi, İran ekonomisi üzerinde de hakimiyeti var. Buna karşın nüfusun yüzde 80’i yoksulluk sınırı altında yaşıyor. Bir yandan ağır bir yoksulluk yaşanırken diğer yandan İranlı bir ekonomiste göre, ülke nüfusunun yarısının evi yok ve ülke zenginlikleri yüzde 4’lük bir kesimin elinde bulunuyor.