Almanya’da partilerin sağlık ve güvenlik konusundaki vaatleri

Almanya'da partilerin seçimlerde sağlık ve güvenlik konusundaki vaatleri neler?

Almanya’da 1 hafta sonra yapılacak federal genel seçimlerde partilerin sağlık ve bakım hizmetleri, savunma, terörizm ve suçlarla mücadele, çevre ve iklim gibi konulardaki vaatleri kısmen birbirine yakın iken, bazı noktalarda birbirinden çok farklı vaatler söz konusu.

SAĞLIK VE BAKIM HİZMETLERİ

Sosyal Demokrat Parti (SPD): Bu partinin sağlık alanındaki vaatleri arasında tüm çalışanlar ile işverenlerin aynı düzeyde sigorta primi ödemesi, çalışanların çocuk bakımı nedeniyle işlerine ara vermeleri durumunda daha fazla desteklenmeleri ile çocuk bakımı için iş saatlerini azaltmaları halinde de aylık 150 euro kadar bakım yardımı almaları bulunuyor.

Die Linke: Partinin sağlık alanındaki en önemli vaadi, işverenler, milletvekilleri ve memurların da primlerini ödeyecekleri ‘dayanışmacı’ bir sağlık sigortası oluşturulması.

Die Linke ayrıca polikliniklerin ve sağlık çalışanlarının sayılarının arttırılması ve hasta bakım masraflarında mükelleflerden alınan payların kaldırılmasını öneriyor.

Yeşiller: Bu partinin programında ise, yine tüm çalışanların ve işverenlerin istisnasız prim ödediği bir sigorta sistemi konusunda Die Linke ile aynı çizgide iken, finans işlemlerinden elde edilen gelirlerden de sağlık primi kesintileri vaat ediliyor. Yine ebe, hemşire ve hasta bakıcıların maaşlarının arttırılması programda yer alıyor.

CDU/CSU: SPD, Die Linke ve Yeşiller tarafından savunulan ve herkesin sağlık sigortasından yararlanmasını öngören proje, CDU/CSU tarafından kesin olarak reddediliyor. İki partinin programında kamu ve özel şirketlere dayanan ikili sağlık sigortası sisteminin devamı savunulurken, kırsal alanlardaki klinik ve muayanelerin güçlendirilmesi ile geliri 100 bin euronun üzerinde olan bireylerin ebeveynlerinin bakım giderlerini kendilerinin karşılaması da bulunuyor.

Liberal Demokrat Parti (FDP): Bu parti, sigorta sisteminin daha eşit bir biçimde kamu sigorta kurumu eksenli güçlendirilmesine karşı çıkarken, buna karşılık özel sigorta sisteminin güçlendirilmesinden yana.

Almanya için Alternatif Parti (AfD): Her konuda olduğu gibi sağlık sisteminde de göçmenleri ‘yük’ ve ‘tehlike’ olarak gören AfD, bu iddiasına ilişkin net bir rakam veremiyor. AfD ayrıca, kırsal kesimlerde sayıları azalan doktorlar ve sağlık kurumlarının teşvik edilmesini savunuyor.

ÇEVRE VE İKLİM KORUMA POLİTİKALARI

CDU/CSU: Birlik partilerinin adayı Angela Merkel, iklimle mücadele için klasik yakıtlı araçlar yerine elektrikli olanlara ağırlık verilmesine destek vermişti. CDU/CSU, ülkedeki enerjinin beşte ikisinin sağlandığı kömürden uzun vadede çıkılabileceğini ve bunun için ise yapısal gelişmelerin paralel olarak sağlanması gibi muğlak bir vaatte bulunuyor.

SPD: Bu partinin programında büyük kentlerdeki tüm otobüs ve ticari taksilerin alternatif-çevre dostu yakıtları kullanmasının teşvik edilmesine yer verilirken, kömürden çıkış noktasında kesin bir vaat yok. Sadece 2050’ye kadar tüm enerjilerin ‘oldukça geniş düzeyde’ atmosfere zarar vermeyecek şekilde üretilmesi hedefi dikkat çekiyor.

Yine bitkileri koruma adına kullanılan kimyasal ilaç ve gübrelerin sadece ‘ihtiyaç ölçüsü dahilinde’ kullanımına izin verilmesi planlanıyor.

Die Linke: Mazota yönelik devlet sübvansiyonlarını tümüyle kaldırmayı planlayan Die Linke, elektrik motorlu araçlara verilen teşviklerin ise zanaatkarlar, sosyal hizmet verenler ve taksilerle sınırlı olmasından yana. Ayrıca toplu taşıma araçlarında bu motorlu araçlara ağırlık verilecek.

Kömür santrallerinin 2035 yılına kadar tümüyle kapatılmasını öngören Die Linke, çevre ve iklim dostu enerjilerin 2040 yılına kadar tüm enerji sektöründeki payının yüzde 100’e çıkarılmasını hedefliyor.

Tarımda ise gübre kullanımının sınırlandırılması da vaatler arasında.

Yeşiller: Çevre konusunda en fazla dikkat çeken vaatler ise Yeşiller’den geliyor. Bu partinin hedefleri arasında 2030 yılından itibaren sadece egzozsuz araçlara trafiğe çıkış izni verilmesi, koruma alanlarının güçlendirilmesi, araçların saldığı gazları inceleyecek kuruluşların bağımsız olması, en çok kirleten ilk 20 kömür santralinin derhal, diğer tümünün ise 2030’a kadar kapatılması bulunuyor. Ayrıca 2030’a kadar tüm enerjilerin atmosfere zararlı gaz salmayan ve çevreye zarar vermeyen yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlanması hedeflenirken, ormanların daha fazla korunması vaat ediliyor. 

FDP: Liberaller ise Almanya’nın iklim konusunda ‘tek başına hareket etmesinden’ endişeli olunduğunu savunuyor ve bu nedenle de yenilenebilir enerji kaynaklarına verilen sübvansiyonları öngören yasayı sonlandırmayı vaat ediyor. Parti buna karşılık ormanların yüzde 5’lik kısmının doğal yollardan gelişimi yerine orman ekonomisine yönelmeyi planlıyor.

AfD: Bu partinin hedefinde ise tüm iklimi korumaya yönelik anlaşma ve vaatleri kaldırmak bulunuyor. BM İklim Anlaşması’ndan çekilme, yenilenebilir enerjileri teşvik eden yasayı kaldırma, kömür santrallerini ‘olduğu gibi’ daha fazla kullanma ve çevre koruma alanlarının sonlandırılması gibi iklim ve çevre dostu bir program göze çarpıyor.

TERÖRİZM VE  SUÇLARLA MÜCADELE

CDU/CSU: Başbakan Merkel’in partisi CDU ile CSU’nun ilk vaatleri arasında 15 bin yeni polis alma ile mahkeme ve savcılıklara daha fazla personel ayırma bulunuyor.

Alışveriş merkezleri, trafiğin yoğun olduğu alanlar ile futbol stadyumlarının çevresinde daha fazla mobese kamerası öngören CDU/CSU, GTAZ adlı federal ve eyalet yönetimleri arasında bilgi paylaşımı amaçlı kuruluşun ‘bağlayıcı önlemler’ hakkında karar yetkisine sahip olacağını vaat ediyor. Ayrıca güvenlik makamlarının daha fazla ‘veri bankasına ulaşma hakkını’ isteyen CDU/CSU, ağır terör saldırıları durumunda ordu birliklerinin ülke içinde yardım amaçlı görevlendirilmesini amaçlıyor.

Die Linke: Daha fazla polis memuru alınması konusunda diğer partilerle aynı çizgide olan Die Linke, buna karşılık Anayasayı Koruma Örgütü (BfV) ile istihbarat birimlerinin toptan kaldırılmasını vaat ediyor. Die Linke de Alman ordusunun ülke içinde görevlendirilmesine karşı çıkıyor.

SPD: Koalisyon ortağı SPD de 15 bin yeni polis ile yargıda daha fazla personel vaat ederken, Anayasayı Koruma Örgütü (BfV) ile istihbarat örgütü BND’de reform öngörüyor. Saldırıları önlemek ve kanıtları korumak amacıyla sokak ve bazı bölgelerdeki mobese sistemlerini arttırmayı vaat eden SPD, güvenlik birimlerinin veri sistemlerinin birleştirilmesini, ‘Avrupa Anti-Terör Merkezi’nin kurulmasını istiyor. SPD, ordunun ‘yardım polisi’ olarak ülke içinde kullanılmasına ilişkin ek değişikliklere ise karşı çıkıyor.

Yeşiller: Polis ve yargıda aynı vaatleri sunan Yeşiller, sokak ve binaların mobeseler tarafından daha fazla kontrolünün ‘ölçülü’ olmasını savunuyor. BfV’nin mevcut şekliyle ortadan kalkmasını isteyen Yeşiller Partisi, ordunun ülke içinde görevlendirilmesine de ‘kategorik olarak’ karşı çıkıyor.

FDP: Liberaller de benzer vaatleri sunarken, ülkedeki güvenlik kuruluşlarıın sayısının azaltılmasından yana. Mobeselerin yaygınlaştırılması ve sınırsız veri toplanmasına sert bir biçimde karşı çıkan FDP, telefon dinlemelerini de sınırlamayı amaçlıyor. FDP; Europol’ün bir tür AB Federal Polisi biçiminde örgütlenmesini ve AB İstihbarat Örgütü’nün kurulmasını vaat ediyor.

AfD: Aşırı sağ parti polis sayısının arttırılması, maaşlarının yükseltilmesi, mobeselerin sayısının arttırılması, yüz tanımaya yarayan bilişsel teknolojilerin kullanımı gibi vaatlerin yanı sıra cezai ehliyet yaşının 12’ye düşürülmesi gibi sert vaatlerle geliyor.

AfD’nin en dikkat çekici vaadi ise, Almanya’da suç işleyen yabancıların ‘Alman birimlerin kontrolünde uygun ülkelerde açılacak cezaevlerinde’ cezalarını çekmeleri oldu.

SAVUNMA VE YURTDIŞINDAKİ ASKERİ OPERASYONLAR

CDU/CSU: Hristiyan birlik partileri, NATO tarafından belirlenen ve milli gelirin yüzde 2’si düzeyinde savunma harcamalarını bir ‘güven sorunu’ olarak görüyor ve bu harcamaları arttırmayı amaçlıyor.

Almanya’nın dünyanın kriz ve savaşların olduğu bölgelerindeki ‘öneminin arttığını’ savunan CDU/CSU, Alman ordusunun daha da önemli bir rolü olacağını savunuyor.

CDU/CSU, gelişmekte olan ülkelere yapılan kalkınma yardımlarını milli gelirin yüzde 0,7’sine çıkarmaya yönelik BM tarafından belirlenen hedefe ulaşacaklarını vaat ediyor. Tabii, son 3 seçimde de olduğu gibi...

SPD: Sosyal demokratlar da savunma harcamalarının arttırılmasını vaat etseler de, NATO’nun istediği düzeye çıkarılmasına dair hedefi ise ‘gereksiz ve gerçekçi olmadığı’ eleştirisinde bulunuyorlar. Savunma harcamalarını kalkınma yardımlarıyla desteklemeyi hedefleyen SPD, insansız savaş araçlarının kullanımına da karşı çıkıyor. 

Die Linke: Savunma harcamalarının arttırılmasına karşı çıkan Die Linke, Alman ordusunun yurtdışı misyonlarını ve askeri operasyonlarını reddediyor. Birleşmiş Milletler (BM) kapsamında daha fazla ‘çatışma önleme’ amaçlı aktif olunmasını savunan Die Linke, orduya asker alımları için okullar, üniversiteler ve mesleki eğitimler için düzenlenen fuarlarda yapılan çalışmaları yasaklayacak. Parti bunun yerine daha fazla ‘barış pedagojisine dayalı eğitimi’ savunurken, insansız savaş araçlarının alımı veya kullanımını da reddediyor.

Yeşiller: NATO’nun milli gelirin yüzde 2’si kadar savunma harcaması yapılması hedefini reddeden Yeşiller, savunma ve güvenlik politikalarında daha çok AB içi işbirliğini savunuyor. Yurtdışındaki askeri misyonlara karşı çıkmayan Yeşiller, bu misyonların sadece BM kararları çerçevesinde mümkün olmasından yana. Yeşiller de insansız savaş uçaklarının satın alımı ve kullanımı noktasında Die Linke ile aynı pozisyonda.

FDP: Savunma harcamalarına ilişkin bir oran vermeyen Liberaller, harcamaların arttırılmasına destek veriyor. Liberaller ayrıca Almanya’nın silahlanmanın kontrolü ve silahsızlanma gibi konularda dünya çapında öncü rolü oynaması gerektiğini savunuyor.

AfD: Alman ordusunun Akdeniz’de mülteciler için görevlendirilmesine karşı çıkan aşırı sağcılar, iktidara gelmeleri halinde Afrika’dan yola çıkarılan mülteci botlarını ‘geldikleri yere geri göndermeden’ yana. Zorunlu askerlik hizmetinin geri getirilmesini savunan AfD, ‘Vatanı Koruma Birlikleri’ adlı birliklerin ülkede yaygınlaştırılmasını veya İsviçre’de olduğu gibi bir kısa dönemli milis sisteminin getirilmesini vaat ediyor.