Amerikan basını Efrin işgalinin neden ve sonuçlarını tartışıyor

Efrin’e yönelik işgal girişimi ve Kürt savaşçıların direnişi 7’inci gününde de tüm dünyadaki basın yayın organlarında öne çıkan haberler arasındaydı.

Operasyona ciddi bir tepki vermeyen ABD’de ise basında, işgal girişiminin nedenleri, devletlerin amaçları ve Kürtlerin geleceğine ilişkin analizler yayınlanıyor.

‘KÜRTLERİN DEVLET RÜYASI NEDEN TÜRKİYE’NİN KABUSU?’

Washington Post’ta Bloomberg muhabiri Donna Abu-Nasr imzasıyla yayınlanan yorum haberin başlığı ise, “Kürtlerin devlet rüyası neden Türkiye’nin kabusudur?” şeklinde verildi.

Kürtlerin dünyanın en büyük devletsiz halkı olduğu belirtilen yazıda, bir yüzyıl önce yok olan devlet olma umutlarına karşılık Suriye’deki savaştaki toprak kazanımlarının özgür bir ülkenin mümkün olabileceğini gösterdiği belirtildi. YPG’nin DAİŞ çetelerinden özgürleştirdiği alanlarda öz yönetimlerin kurulmasına imkan verdiği kaydedilen yazıda, bunun Türkiye’deki Kürtler arasında ayrılığı cesaretlendireceği endişesine yol açtığı hatırlatıldı.

Kürtlerin kısa bir tarihine yer verilen yorumda, Türkiye, Suriye, İran ve Irak’taki Kürtlerin farklı biçimlerde ayrımcılığa maruz kaldığı, daha fazla hak talepli isyanların ise bu devletlerce sert bir biçimde bastırıldığına dikkat çekildi.

Kürtler arasında tüm parçaların birleştirilerek bağımsız bir devlet kurulmasına dair Pan-Kürdist bir hareketin olmadığına işaret edilen yorumda, böylesi bir devletin sürdürülebilir bir biçimde yaşamasına dair şartların ne olduğu irdelendi. Yorumda, özellikle Güney Kürdistan’ın bağımsızlığına karşı ‘kendi ülkelerindeki Kürtleri etkileyeceği’ gerekçesiyle Türkiye ve İran’ın sert bir biçimde karşı çıktığı hatırlatıldı.

NYT ‘SAVAŞA HEVESLİ TÜRKLERİ’ YAZDI 

New York Times’ta (NYT) Carlotta Gallian imzasıyla yayınlanan bir haberde ise, Gallian’ın Kilis’te halkın AKP propagandalarıyla nasıl savaş yanlısı bir tutum aldığı ve toplumdaki savaş ‘hevesi’ irdelendi.

“Türkiye’nin Suriye sınırında savaşa hevesli insanlar buldum” başlığıyla yayınlanan haberde, savaş çığırtkanlığı ve milliyetçiliğin geldiği noktaya dikkat çekildi.

Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu yıl da dahil olmak üzere yakın zamanda bir seçimle karşı karşıya olduğu belirtilen haberde, “(Erdoğan) Türk milliyetçiliğini ve muhafazakar seçmenini ateşlendirmek için Kürtlere karşı bir savaşa güveniyor. Bu tür taktikleri daha önce de kullanmıştı” denildi. Haberde, Erdoğan’ın saldırıları sınırlı mı tutacağı veya ‘tüm Kürt güçlerini bölgeden sökene’ kadar sürecek büyük bir saldırı mı olacağının henüz belli olmadığı tespitine yer verildi.

Haberde, Kilis’te görüşlerine başvurulan kişilerin PKK ile Rojava’daki Kürt partilerini bir tuttuğu ve hepsini ‘tehdit’ olarak gördüklerine işaret edildi. Kilis’in yıllarca DAİŞ çetelerinin attığı roketlere hedef olduğu hatırlatılan haberde, 2016 başına kadar 24 kişinin bu tür saldırılarda öldüğü kaydedildi.

Haberde, ildeki CHP temsilcisinin savaşa karşı olmalarına rağmen ‘milliyetçi havadan’ dolayı halkın tepkilerinden çekindiklerini söylediği bilgisi paylaşıldı.

THE NATION: EN DEMOKRATİK MODEL TEHDİT ALTINDA

ABD’nin sol tandanslı The Nation adlı haftalık dergisinde ise, ‘Umulmadık Bir Yol: İslam Devleti’yle Savaşan Kadınlar’ adlı kitabında YPJ savaşçılarını anlatan Meredith Tax’ın “Efrin’de restleşme: Türkiye’nin Suriyeli Kürtlere saldırısı, bu ülkenin en demokratik ve çoğulcu gücünü tehdit ediyor” başlıklı yazısı yayınlandı. 

Efrin’in Türkiye’ye yönelik hiçbir tehdit ifade etmemesine rağmen hedef seçildiğini yazan Meredith Tax, şimdiye kadar çok sayıda sivilin katledildiğini ve kaçan sivillerin ise gidecekleri bir yer olmadığına dikkat çekti. Efrin’in Rojava’nın diğer kantonları gibi çoğulcu, kadın özgürlüğüne, ekolojiye ve kooperatif ekonomiye dayanan bir yönetiminin olduğunu kaydeden Tax, ABD’nin Kürtlerle ilişkisine de değindi.

ABD’nin 650 savaşçısını kaybettiği Reqa’yı özgürleştirme hamlesine QSD’yi ikna etmek için gelecekte de destek sözü verdiğini yazan Tax, bu sözlerin 15 Ocak’ta Rex Tillerson tarafından yapılan açıklamayla ‘meyvelerini verdiğini’ savundu. Tillerson’un 30 bin kişilik bir askeri gücün kurulmasına yönelik açıklamasını kasteden Tax, Türkiye’nin yanı sıra Rusya ve İran’ın buna karşı çıktığını hatırlattı.

Rusya’nın YPG-YPJ’yi rejime mahkum etme yönündeki teklifleri olduğunu kaydeden Tax, bunların reddedilmesi sonrasında Türkiye’ye yeşil ışık yakıldığını belirtti.

TÜRKİYE KÜRT HAKLARINI TANIMADIKÇA KENDİNİ HİÇ GÜVENDE HİSSETMEYECEK!

Türkiye’nin sık sık dile getirdiği sınırda 30 kilometrelik güvenli bölge kurulması talebine DAİŞ çeteleri bölgeyi kontrol ettiğinde hiç ihtiyaç duyulmadığına işaret eden Tax, güvenlik kaygılarını alaya aldı. Tax, “Bir tampon bölgenin Türkiye’yi güvende hissetmesine yardımcı olacağı söyleniyor. Gerçekte ise  kendi Kürt yurttaşlarını tehdit olarak görmek yerine hakları olan yurttaşlar gibi görene kadar da hiç birşey Türkiye’nin kendisini güvende hissetmesine imkan vermeyecek gibi görünüyor” diye yorumladı.

ERDOĞAN’I SAKİNLEŞTİRMEK YERİNE DURDURMALI

Meredith Tax, Washington’un şu anda iki farklı politikasının göründüğünü yazarken; Beyaz Saray’ın Türkiye’yi ‘sakinleştirmek’, Pentagon’un ise Kürtleri desteklemek gibi bir tutum içerisinde olduğunu savundu.

Kuzey Suriye Demokratik Federasyonu’nun şu anda Suriye’deki tek demokratik, feminist yönetim olduğunu hatırlatan Tax, Amerikan ilericilerinin yapması gerekenin de bunu savunmak olduğunu vurguladı. Tax, ABD’nin devlet olarak Türkiye ile uzun süreler Kürtlere karşı işbirliğinin olduğunu ancak soğuk savaş döneminden kalma bu işbirliğinin Erdğan’ın Suriye’deki radikal İslamcılara desteği nedeniyle artık ‘rahatsız edici’ bir hal aldığının altını çizdi.

The Nation yazarı, giderek ülkesini radikalleştiren anti-demokratik Erdoğan’a karşı ABD’nin ‘onu sakinleştirmek’ yerine Erdoğan’ın Suriye ve Türkiye’de Kürtlere baskılarını durdurması gerektiği çağrısını yaptı. Tax, ABD’nin Türkiye’ye yeniden PKK ile masaya oturması için baskı yapması gerektiğini de yazarken, Rojava’da sunulan modelin uzun vadede Suriye, Irak ve Türkiye’deki modellerin yerini alması gerektiğini de ifade etti.