Ankara'nın Fas'la ‘kardeş ilişkisi’: Her yıl on binlerce işsiz

AKP iktidarının sürekli ‘Müslüman kardeşliği’ kisvesi altında yürüttüğü yayılmacı dış politikanın sonucu olarak geliştirdiği ekonomik ilişkiler, Fas örneğinde olduğu gibi birçok ülkede büyük ekonomik kayıplara neden oluyor.

Türkiye ile Fas arasında 2004 yılında imzalanan serbest ticaret anlaşması yüzünden Fas’ta her yıl on binlerce kişi işini kaybediyor.

AKP’nin Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) kurallarını zorlayacak şekilde devlet desteğiyle donattığı şirketler karşısında zorlanan Faslı üreticiler, Çin’den sonra şimdi de Türk ürünleriyle rekabet etmekte zorlanıyor.

Le Monde gazetesinde konuyu ele alan Faslı araştırmacı gazeteci Ghalia Kadiri, 2004’te imzalanan Türkiye-Fas Serbest Ticaret Anlaşması’nın on binlerce kişinin işini kaybetmesine neden olduğuna dikkat çekti.

“FRANSIZLARI DEĞİL, ASIL TÜRKLERİ BOYKOT ETMELİYİZ”

Ülkenin birçok kentinde üreticiler ve esnafla görüşen Kadiri, Türkiye’nin devlet desteğiyle fiyatlarda düşüşün önünü açtığı ürünleriyle rekabette yaşanan zorlukları yazdı.

Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 26 Ekim’de Fransız ürünlerine karşı boykot çağrısını soran Kadiri, Ahmed Yassir adlı seramik satıcısı bir esnaftan, “Asıl onları (Türkleri) boykot etmeliyiz. Türkler geldiklerinden beri ürünlerini kırılamayacak fiyatlara satıyorlar ve biz ise yerde sürünüyoruz” cevabını aldı.

Kadiri’ye göre, Türkiye ile anlaşmadan bu yana giyim, mobilya, gıda ve ev ürünleri gibi birçok sektördeki Türk ürünleri oldukça ucuza satılıyor. Kadiri, bu durumun son 10 yıldır böyle devam ettiğini ve Türk ürünlerinin Fas pazarını işgal ettiğini vurguluyor.

Haberde görüşlerine başvurulan İsviçreli iş insanı Rodolphe Pedro ise, bir zamanlar Çinli şirketlerin rekabetinden korkulduğunu, ancak ‘tehlikenin başka yerden, özellikle de Türkiye’den geldiğini’ vurguladı.

“MANTAR GİBİ BİTTİLER”

Ülkenin ekonomik başkenti sayılan Casablanca’daki iki tramvay hattının Türkiye’de Yapı Merkezi tarafından inşa edildiğini kaydeden Ghalia Kadiri, Türkiye’nin ekonomik işgalinin her alanda göze çarptığına dikkat çekiyor.

Kadiri, “Rezidans semtlerinden yoksul mahallelere kadar her yerde Türk şirketleri mantar gibi bitiyorlar” derken, sadece Erdoğan’a yakın isimlerden Mustafa Latif Topbaş’a ait BİM mağazalarının 2009’dan bu yana girdiği Fas’ta toplamda 531 şubesinin olduğu bilgisini paylaştı.

Kadiri, Fas Sanayi Bakanlığı’nın verilerine göre, ülkede açılan her bir BİM mağazasının en az 60 küçük esnafın iflasına veya dükkanını kapatmasına neden olduğunu yazdı.

BAKAN ANLAŞMAYI ‘YIRTMAKLA’ TEHDİT ETTİ

Türkiye ile 2004 yılından imzalanan anlaşmanın Fas ekonomisinin en hayati sektörlerine ciddi zarar verdiği bilinen bir gerçek. Bundan en çok etkilenen sektör ise, ülkedeki istihdamın yüzde 30’unu sağlayan tekstil. Resmi verilere göre sadece 2017 yılında bu sektördeki istihdam kaybı 44 bin kişi imiş. Ayrıca Philip Morris’in ülkedeki fabrikasını 2016’da İzmir’e taşımasıyla ciddi iş kaybı yaşanırken, 2013’te ise Maghreb Steel adlı şirket iflas etmiş.

Ghalia Kadiri, Türkiye ile ciddi işgücü kaybına rağmen sürdürülen serbest ticaret anlaşmasının yarattığı rahatsızlığın hükümette de üst noktada olduğu bilgisini paylaştı. Buna göre, AKP yandaşı ve aynı isimdeki partinin başında olan Başbakan Saaeddin el Osmani’nin koalisyon hükümetinde yer alan Sanayi Bakanı Mulay Hafid Elalami, şubat ayında ‘anlaşmayı yırtmakla’ tehdit etti.

Elalami, hükümet ortağı liberal Bağımsız Demokratlar Partisi’ne üye ve Türkiye ile ekonomik ilişkilerin ülkesine verdiği zarara kesin tavır almış.

“SAFÇA VE TÜFEK UCUNDA GÜLLERLE GİTTİK ONLARA”

Türkiye ile Fas arasındaki anlaşma imzalandığında Faslı siyasetçi ve iş insanları oldukça hevesli davranıyorlar. Anlaşma, Fas’ta üretilen sanayi ürünlerinin Türkiye pazarına ulaşması karşılığında Türkiye’den gelen ürünlere gümrük vergilerinin aşamalı olarak kaldırılmasını öngörüyordu. Faslı tekstil üreticileri de, Türkiye üzerinden Avrupa pazarına açılma hevesiyle anlaşmayı destekliyorlar.

Ancak Kadiri’ye konuşan Faslı Müteşekkiller Genel Konfederasyonu’na bağlı Çevre Komisyonu Başkanı Karim Tazi, yaptıkları hatanın ve Türkiye’nin gerçekte tek kazançlı olduğunun sonradan anlaşıldığına işaret ediyor.

Tazi, “Avrupa, Fas’ta üretilen giyim ürünleri için önemli bir pazar. Amaç, Türkiye’den gelecek ve Fas’ta işlenecek kumaşlarla üretilecek ürünlerle Avrupa’ya ihracatta gümrük vergilerinden muaf tutulmaktı. Gel gör ki, Türkler bu alanda zaten çok tecrübeli idiler. Biz ise, çok safça bir tarzda ‘tüfek ucunda güllerle’ gittik onlara” diye ifade ediyor, Fas’ın Türkiye ile anlaşmadan dolayı yaşadığı ekonomik kayıpları.

Hammadde avantajını kullanan Türkiye kısa sürede Fas’a ihracatında ciddi bir büyüme sağlarken, bu ülkedeki Türk kaynaklı yatırımlar toplamın sadece yüzde 1’inde kalmış. Öyle ki, iki ülke arasındaki dış ticaret Türkiye lehine 18 milyar dirhem (1,6 milyar Euro) fazla veriyor. Bu duruma dikkat çeken Karim Tazi, “Fas, fosfat dışında Türkiye ile ticaretindeki tüm ürünlerde dış ticaret açığı veriyor” diye izah ediyor.

TEKSTİLE VERGİ, BİNLERCE ÜRÜN ANLAŞMA DIŞINDA

Türkiye ile serbest ticaret anlaşmasının her yıl on binlerce Faslıyı işsiz bırakacak kadar zararlı olması, nihayet Fas hükümetinin aklını başına getirmiş. Ghalia Kadiri’nin verdiği bilgiye göre, 1 yılı aşkın müzakereler sonucunda hükümet Türkiye’den gelen tekstil ürünlerine yüzde 36 oranında gümrük vergisi getiren bir maddeyi anlaşmaya eklemeyi başarmış. Fas ayrıca, anlaşma kapsamı dışında kalacak toplamda bin 200 kadar ürünün yer aldığı bir liste de hazırlamış.

TÜRKİYE TEŞVİKLERLE DTÖ KURALLARINI İHLAL EDİYOR

Karim Tazi’nin yanı sıra Faslı tekstil üreticileri derneğinin Genel Müdürü Fatima-Zohra Alawi’nin üzerinde durduğu bir diğer nokta ise, Türkiye’nin devlet teşvikleriyle şirketlerin Faslı rakipleri karşısında daha avantajlı konuma gelmesini sağlaması.

Karim Tazi’ye göre, iki ülke şirketleri arasındaki rekabet gücü farkının dörtte birine kadarı devletten alınan yardımlar sayesinde sağlanıyor. Tazi, “(Türk şirketlerini) bu şekilde asla geçemezsiniz” diyerek, Türk devletinin DTÖ tarafından belirlenen kuralların son sınırına gelecek kadar bu haksız rekabeti devreye koyduğuna işaret ediyor. Tazi, teşviklere ek olarak anlaşmada yer almamasına rağmen Türkiye’nin Asya’dan getirilen ürünlerle de rekabet gücünü arttırdığının altını çiziyor.

2014 yılında Fas’ın tüm bu haksız uygulamalara karşı DTÖ’ye yaptığı ve anti-damping önlemleri getirilmesi için yaptığı başvuru ise, reddedilmiş.