Batı Afrika 'cihatçı' grupların savaş sahasına dönüşüyor

Son dönemlerde kuzeybatı Nijerya’da yoğunlaşan radikal İslamcı çete faaliyetleri, bölgenin Sahel bölgesi ile Çad Gölü arasında çeteler için köprü rolü oynayacağı yönündeki endişeleri arttırıyor.

2011 yılından sonra suç örgütlerinin saldırı ve katliamlarıyla gündemde olan Nijerya’nın kuzeybatı eyaletleri, uzun yıllar hem batısında hem de doğusunda radikal İslamcı çetelerle bölge ülkelerinin orduları arasında yaşanan çatışmalardan kısmen korunmuştu. Son zamanlarda Zamfara, Kaduna ve Sokoto eyaletlerinde artan çete faaliyetleri ve saldırılarıyla, Mali’den Kamerun ve Çad’a kadar uzanan bir bölgenin savaş alanı haline gelmesini sağlayacak bir ‘köprünün’ kurulacağı savunuluyor.

AFGANİSTAN VE SURİYE’Yİ GERİDE BIRAKTI

Batı Afrika ülkelerinde radikal İslamcı çetelerin saldırıları son yıllarda on binlerce kişinin yaşamına mal olurken, milyonlarca kişi yerlerinden göç etti. Kötü yönetim, yolsuzluk ve yolsuzluğun vurduğu bölgede, 1990’lı yıllardan bu yana coğrafik şartları da değerlendiren çete grupları güçlendi. El Kaide ve türevlerinin etkili olduğu Moritanya, Mali, Burkina Faso gibi batıdaki ülkelerdeki grupların yanı sıra kıtanın daha orta kesimlerinde yer alan Çad Gölü çevresindeki Nijer, Nijerya, Kamerun ve Çad’ı tehdit eden Boko Haram çeteleri öne çıkıyor.

Bölge ülkelerindeki yoksulluk, Sahra Çölü’nün coğrafi zorlukları nedeniyle eğitim düzeyinin düşük kalması ve birçok diğer sosyo-ekonomik faktörü fırsat bilen radikal İslamcılar, etkinliklerini arttırmaya çalışıyor. Radikal İslam’ın Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkeleri ile küresel çaptaki büyümesinden de etkilenen bölgede, çoğu katliamlarla anılan çete gruplarının buradaki etkisi de arttı. Bütün dünya Afganistan, Suriye, Libya gibi çatışma alanlarına odaklanırken, Batı Afrika’da her biri onlarca ve hatta yüzlerce ölüme neden olan saldırı ve katliamlar neredeyse her ay yaşanıyor.

SAHEL’İN BATI BÖLGELERİNDEKİ ÇETELER

Bölgedeki radikal İslamcı grupların ağırlık kazanmaya başlaması 1990’lı yıllardan 2000’li yılların başlarına kadar Cezayir İç Savaşı’nın yenilen tarafı olan AIS ve GIA gibi gruplardan kopanlar, daha güneydeki Moritanya, Mali gibi ülkelerde faaliyet göstermeye başladılar. 2007 yılına gelindiğinde Çad, Nijer ve Libya gibi ülkelerde de etkili olan gruplar, El Kaide’ye bağlanmıştı ve sonrasında Mağrib El Kaidesi adı altında toplanmışlardı.

2012 yılına gelindiğinde 1,2 milyon kilometrekareyi aşan topraklara sahip Mali’nin üçte ikisini kontrol eden El Kaide ve diğer radikal gruplar, ancak Fransa’nın 2013’ten sonraki askeri müdahalesi sonucunda geriletilebilmişlerdi. Ancak Fransa’nın desteklediği operasyonlara rağmen ne Mali’de ne de çevre ülkelerdeki çete gruplarıyla mücadelede askeri başarı tam olarak sağlanamadı.

2017 yılında ise Batı Afrika’da El Kaide’ye bağlı gruplar Jama'a Nusret ül-İslam ve'l-Müslim'in (JNIM) adı altında birleşirken, Mağrib El Kaidesi’nin yanı sıra El Murabitun, Macina ve Ensaruddin gibi diğer benzer gruplar da bu oluşumda yer aldı. Bu birleşmeden sonra bölgedeki saldırıların arttığı görüldü. Fransa’nın etkisiyle Çad, Moritanya, Burkina Faso, Nijer ve Mali devletlerinin bir araya gelmesiyle oluşturulan ekonomi ve güvenlik ağırlıklı G5 Sahel adlı birliğin askeri operasyonları da yeterli gelmedi. Bu birliğe rağmen çeteler özellikle son aylarda onlarca asker ve sivilin yaşamını yitirdiği saldırılar düzenledi.

Bölgede 2014 yılından itibaren etkili olmaya başlayan DAİŞ çeteleri ise, Mağrib El Kaidesi’nden ayrılan ‘Jund el Hilafe’ (Hilafet Askerleri) adlı bir grup ile ilk kez bölgede varlık göstermişti. Ancak 2015 yılında daha çok Nijerya’da etkili olan Boko Haram çetelerinin ‘DAİŞ’e biat etmesi’ ardından çeteler kısa süreliğine de olsa etki alanlarını genişletmişti. Yoğunluklu olarak Mali ve çevresinde yoğunlaşan El Kaide’nin etki alanının yanı sıra daha doğuda bulunan Çad Gölü havzasındaki çatışma alanları dikkat çekiyor.

ÇAD GÖLÜ ÇEVRESİNDE BOKO HARAM VE TÜREVLERİ ETKİN

Batı Afrika’da El Kaide ağırlıklı çete saldırılarının etkili olduğu bölgenin daha doğusunda bulunan Çad Gölü havzası, 2014’den sonra daha fazla gündeme geldi.

2002 yılında Nijerya’da Mohamed Yusuf öncülüğünde kurulan Boko Haram, 2009 yılında ‘isyan’ başlatmıştı. Çetelerin saldırıları Yusuf’un öldürülmesi ardından Abubakar Shekau’nun başa gelmesiyle daha çok sivil katliamları biçiminde gelişti.

2009 yılında Çad Gölü havzasındaki Borno eyaletinde başlayan çatışmalar, isyanın ilk yılında büyük oranda bastırılması ardından Temmuz 2010’da Shekau’nun liderliğini duyurması ardından Boko Haram’ın büyük çaplı katliam ve saldırılarında da artış görüldü. Ülke nüfusunun yarısını oluşturan Hristiyanlara yönelik katliamların yanı sıra okullar, içki satılan işyerleri ve genel olarak işbirliği yapmayan köylere yönelik saldırılara ağırlık verdi. Çeteler 2013 yılında yüzlerce öğrenci katlederken, 2014 başında bir lisede okuyan 276 kız öğrencinin kaçırılmasıyla uluslararası alanda gündeme oturmuşlardı.

Boko Haram 2014’de Borno eyaletinde başlattığı kapsamlı saldırılardan elde ettiği başarılar sonrasında Çad Gölü’ne sınırı olan komşu ülke Kamerun’da da saldırılarını başlattı. Giderek büyüyen ve Çad Gölü çevresindeki Nijer ve Çad’ı da tehdit etmesi nedeniyle bu ülkeler 2015’te Nijerya ordusunun operasyonlarına destek vermeye başladılar. Komşu ülkelerin de askeri desteği sayesinde 2015’in mayıs ayına gelindiğinde çetelerin hakimiyetindeki Sambisa Ormanları ile Çad Gölü etrafındaki hakimiyet alanları büyük oranda kurtarıldı. Ancak çatışmalar ve karşılıklı olarak kırsal yerleşimlerdeki hakimiyetler sonraki yıllarda da devam etti. Buna rağmen son yıllarda çetelerin daha çok Sambisa ormanlarında, dağlık bölgelerde ve Çad Gölü’nün kuruyan kısımlarındaki adacıklarda yoğunlaştığı biliniyor.

2016 yılında DAİŞ’in Boko Haram’ın başındaki Aboubakar Shekau ile yaşadığı sorunlar sonrasında bölünme meydana geldi. DAİŞ’in ‘Batı Afrika İslam Devleti’ (ISWAP) adı altında andığı bölgede Shekau’ya bağlı Boko Haram üyeleri ile çetelerin ilk lideri Mohamed Yusuf’un oğlu olan ve DAİŞ tarafından ‘vali’ olarak atanan Habib Yusuf (Abou Musab al Barnaoui) arasında güç mücadelesi halen sürüyor. Ancak her iki çete grubu dış gözlemciler tarafından daha çok farklı fraksiyonlar olarak kabul ediliyor. Buna rağmen bu yılın ocak ayında iki farklı grup arasında çatışmalar da yaşandı.

Bu yıl içindeki en ağır çatışmalar ise, 23 Mart’ta DAİŞ’e bağlı grubun Nijerya’da ve Çad’da aynı anda gerçekleştirdiği saldırılar sonrasında yaşandı. Saldırılarda 90’dan fazla askerini kaybeden Çad’da ordunun bizzat Cumhurbaşkanı İdris Deby yönetiminde başlattığı 31 Mart- 8 Nisan arasındaki büyük operasyonda binin üzerinde çetenin öldürüldüğü duyuruldu. Bu ayın başında ise, Nijer’in Diffa şehrindeki bir üsse yönelik işgal saldırısı ardından Nijer ordusu tarafından düzenlenen operasyonlarda onlarca çete öldürülmüştü.

NİJERYA’NIN KUZEYBATISI İKİ BÖLGE ARASINDA KÖPRÜ OLABİLİR!

Bir yandan Mali ve çevresinde yoğunlaşan El Kaide bağlantılı gruplar, diğer yandan Çad Gölü havzasında DAİŞ-Boko Haram gibi grupların saldırıları bölge ülkelerini tehdit etmeye devam ediyor. Ancak son dönemde bugüne kadar kısmen çatışmalardan uzak kalan Nijerya’nın kuzeybatı bölgelerinde çetelerin faaliyetlerinin artması, endişeleri arttırıyor. Bugüne kadar daha çok kriminal suç örgütleriyle gündemde olan bu bölgelerde 2011’den bu yana 8 bini aşkın kişi suç örgütlerinin saldırılarında yaşamını yitirdi.

Bölgede giderek artan ‘cihatçı’ çetelerin güç kazanması halinde bugüne kadar parçalı duran çatışma alanlarının binlerce kilometrelik bir hatta dönüşmesi söz konusu. Yani Moritanya-Mali hattından Çad Gölü’ne kadar olan binlerce kilometrelik alanın birleşmesi demek.

Uluslararası Kriz Grubu (ICG) tarafından dün yayınlanan bir rapora göre, Nijerya’nın kuzeybatı alanlarında suç örgütlerinin faaliyetleri nedeniyle oluşan güvenlik boşluğundan yararlananların başında ‘cihatçı’ çeteler geliyor. Raporda, “Cihatçı grupların aktivitelerindeki artış bu bölgenin Mali, Burkina Faso ve Nijer gibi ülkelerdeki isyancılar ile Nijerya’nın kuzeydoğusunda Çad Gölü bölgesindeki isyancılar arasında bir köprüye (bağlantı) dönüşmesi endişesine yol açıyor” denildi.

Rapora göre, bölgede etkili olmaya başlayan grupların ikisi de Boko Haram kaynaklı. Bunlardan biri 2012’de Boko Haram’dan ayrılan ve El Kaide’ye yakın ‘Ansaru’ adlı örgüt. Diğeri ise 2016’da Aboubakar Shekau ile yaşanan anlaşmazlıktan sonra Habib Yusuf’un başını çektiği DAİŞ yanlısı ISWAP.

KUZEYBATI EYALETLERİNDE PROPAGANDAYI YOĞUNLAŞTIRIYORLAR

Rapora göre, Nijerya’nın kuzeybatısındaki Zamfara, Kaduna ve Sokoto eyaletlerinde etkilerini arttırmak isteyen iki çete grubu yaşanan boşluktan yararlanıyor. Bu eyaletlere bir yandan propaganda amacıyla ‘imamların’ diğer yandan da ‘gıda yardımları’ gönderiliyor.

Çetelerin son dönemde kimi saldırılar düzenlemesiyle birlikte bu yıl çok sayıda operasyon düzenlenmişti. Nijerya polisine göre, sadece Ansaru grubuna yönelik operasyonlarda en az 250 kayıp verdirildi. Ancak ICG raporuna göre, Nijer ile Nijerya arasındaki sınırdaki önlemlerin yetersizliği silah sevkiyatı ile çete gruplarının geçişini kolaylaştırıyor.

Raporda, bugüne kadar Mali’nin kuzeyinden Çad Gölü’ne kadar uzanan hatta ‘cihatçı’ çetelerin etkisinin olmadığı tek bölge olan kuzeybatı Nijerya’nın bu özelliğini kaybedeceği uyarısı yapıldı.

Son yıllarda hem içerde hem de komşu ülkelere ve hatta Avrupa'ya yaşanan göçlerde Mali'den Çad'a, Burkina'dan Kamerun'a kadar olan bu milyonlarca kilometrekarelik alanda yaşanan çatışmalar da etkili olmuştu. Cihatçı olarak sınıflandırılan İslamcı grupların kuzeybatı Nijerya'yı da etki alanlarına dönüştürerek farklı iki çatışma alanının birleşmesiyle bölge ülkelerindeki ekonomik ve sosyal krizler daha da büyüyebilir. Bu da yeni istikrarsızlıklar ve göçlerin tetikleyicisi olabilir.