Cemil Bayık: Erdoğan kaybettikçe yalana sarılıyor

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ‘’Kandil’de PKK’nin lider kadrosunu bombaladık’’ açıklamalarının tümüyle yalan olduğunu söyledi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yalan propaganda yaparak seçimleri kazanmaya çalıştığını söyledi. Bayık, ‘’artık bu yalanlar Erdoğan’ı kurtarmayacak’’ dedi.

Kandil’e yönelik saldırılarına da değinen Bayık, ‘’Türk ordusu karadan Kandil’e gelemez, bu mümkün değildir. Gelirse de sonuç alamaz’’ dedi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Medya Savunma Alanları’nda ANF’ye konuştu.

Bayık açıklamalarında öne çıkan başlıklar şöyle:

‘’Türkiye, büyük yalan, baskılar ve şantaj ortamında baskın seçimlere gidiyor. Tayyip Erdoğan, birkaç gündür miting meydanlarında büyük yalanlar söylüyor. Toplumu bu temelde aldatmaya ve milliyetçiliği, şovenizmi, faşizmi ayağa kaldırarak seçimleri kazanmaya çalışıyor.

‘BİR ARKADAŞIMIZIN BURNU KANAMAMIŞTIR'

Birkaç gündür sürekli miting meydanlarında Kandil’i bombaladıklarını, hemde güya yönetimimizin toplantı halinde iken bombalandığını ve 35 arkadaşın öldürüldüğünü söylüyor. Bu tamamen yalandır.  Değil yönetimden bir arkadaşın şahadeti, savaşçı bir arkadaş bile şehit düşmemiştir, burnu kanamamıştır. Tamamen yalana dayalı bir propaganda yürütüyor. Utanmadan, sıkılmadın bu yalanları söylüyor.

Eğer birileri yalan söylüyorsa bunun nedenlerini çok iyi anlamamız gerekiyor. Demek ki ağır suçları vardır, çözümsüzdür, güçsüzdür, zayıftır, kaybetme korkusu ile karşı karşıyadır onun için bu yalanlara sarılıyor. Başka bunu izah etmek doğru değildir.

Türk medyası da bu açıklamaları doğruymuş gibi veriyor. Hangi basın veriyor, Erdoğan’a  bağlı olan, onun talimatı ile hareket eden basın bunu veriyor. Her şeyden önce basının ilkelerine, ahlak ve kurullarına uyması gerekiyor. Ama görüyoruz ki Türkiye’deki basın büyük oranda Erdoğan’a hizmet ediyor. Erdoğan hangi yalanı söylüyorsa onu hemen manşetlere çıkarıyor. Televizyonlarda, radyolarda bunu işliyor. Böylelikle toplumu aldatmaya çalışıyorlar.

MÜSLÜMANLIKTA YALAN SÖYLEMEK YOKTUR

Müslümanlıkta yalan söylemek yoktur. Yalan söylemek ahlaksızlıktır. Erdoğan yalan söyleyerek büyük bir ahlaksızlık yapıyor. Toplumu aldatmaya çalışıyor. Yalanla, aldatmayla kendi iktidarını güya korumaya çalışıyor. Toplumu alet etmeye çalışıyor. Onun için birçok yalan uyduruyor. Efrin yalanı uyduruluyor. İşte HDP’nin kazanmaması için kendi elemanlarına İstanbul’da gizli talimatlar veriyor. Toplantılar yapıyor. Anadolu Ajansı’na ‘yüzde 52 oy alarak seçimleri kazandığımıza dair haber yapın, yayabilirsiniz, söyleyebilirsiniz’ diyor. Suruç’ta yurtseverler katledildi. Bu katliamı PKK, HDP yaptı diye sürekli propganda yaptılar. Buda yetmedi CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olan Muharrem İnce’yi bile buna bulaştırmaya çalıştılar. Kısaca suçlarını örtbas etmeye çalışıyorlar. Bunlar yetmedi ardından Kandil’de uçaklarla güya yönetimimiz toplantı halinde iken bu toplantıyı vurduklarını, 35 arkadaşımızın şehit düştüğünü habire yaymaya çalışıyor. Bütün bunlarla Türkiye’deki halkları kandırma ve aldatmaya çalışıyor. Yalan üzerine seçimleri götürmeye, iktidarını bu temelde korumaya çalışıyor.

ERDOĞAN’IN YALANLARI BİTTİ

Halk arasında ‘yalancının mumu yatsıya kadar yanarmış’ diye müthiş bir söz var. Erdoğan’ın da artık yalanları bitti. Şimdiye kadar birçok yalan söyleyerek toplumu aldatabiliyordu. Birçok kesim bu yalanlara konabiliyordu. Artık bu yalanlarında sonu geldi. Artık kimse bu yalanlara kanmıyor. Hele hele Kandil gibi bir yerde güya 35 arkadaşı toplantı halinde iken vurdukları gibi kuyruklu bir yalanı söylemesi, buna yandaş basın dedikleri basının da alet olması her şeyi çok net bir biçimde ortaya koyuyor. Böyle bir olay yoktur ve yaşanmamıştır. Ne yönetimimizden, ne savaşçılarımızdan hiç kimse şehit düşmemiştir, yaralanmamıştır. Tamamen asılsız bir propaganda yürütülüyor.

KANDİL’E GELMİŞ DEĞİLLER

Herkes biliyor, Kandil sürekli bombalanıyor. Şimdiye kadar defalarca bombalandı. Hemde çok sayıda uçakla bombalandı. Kandil yeni bombalanmıyor. Fakat sanki yeni bombalanıyormuş gibi bir hava yaratılıyor. Yine sürekli ‘Kandil’e yaklaştık, girdik, şu kadar kilometre kaldı artık sonuç alacağız’ biçiminde sürekli basında haberler yayıyorlar. Şimdiye kadar karadan Kandil’e gelmiş değiller. Ama sürekli uçaklarla bombalamalar yapılıyor, bu bir gerçektir. Şimdiye kadar hiç bir sonuç alamadıklarını kendi yalanlarından da insan rahatlıkla görebilir.

KANDİL’E KARADAN GELMEK ÖYLE KOLAY DEĞİLDİR

Kandil’e karadan gelmek öyle kolay değildir. Ancak KDP yardımcı olursa, destek olursa, içinde yer alırsa Türkiye karadan gelebilir. Çünkü arada çok büyük bir mesafe var. Dağlar var, vadiler var. Türkiye’nin Kandil’e gelmesi öyle kolay değil ve mümkün de değildir. Gelseler bile yapacakları herhangi bir şey yoktur. Bunu da herkesin böyle anlaması ve bilmesi gerekiyor.

Tayip Erdoğan etrafına faşistleri toplamış, bir faşist blok oluşturmuş, bu faşistlerle her türlü tehdidi, şantajı yürütüyor. Baskı yürütüyor. Tutuklamaları yürütüyor. Katliamları yürütüyor. Yalan haberler ortalığa yayıyor. Bu temelde kamuoyunu etkilemeye, seçimleri kazanmaya çalışıyor.

Eğer birileri sürekli yalana başvuruyorsa, yalan makinesini işletiyorsa bu onun artık sona geldiğini gösterir. Çözümsüz olduğunu, korktuğunu, suçlarını örtbas etmek istediğini gösterir.

ERDOĞAN YALAN MAKİNASINA BEL BAĞLAMIŞ DURUMDA

Erdoğan sadece yalan makinesini çalıştırmıyor, buna bel bağlamış değildir. Aynı zamanda yanındaki yardakçıları da durmadan yalan makenisini işletiyorlar. Bunların başında Süleyman Soylu denen biri var, o Erdoğan’ı da kat be kat aşan yalanlar üretiyor. Ama ürettiği bu yalanlara kimse fazla itibar etmiyor. Örneğin Suruç’ta yurtseverler katledildi. Diyor ‘’bunu PKK, HDP, CHP yaptı, Muharrem İnce’den destek aldılar onun için bu olaylar gelişti’’ diyor. Bu tarzda çarpıtmaya çalışıyor. Kamuoyunu bu biçimde aldarak desteğini sağlamaya çalışıyor.

SEÇİMİN MEŞRULUĞUNU ORTADAN KALDIRDILAR

Bu yaptıkları aslında daha şimdiden Türkiye’de seçimlerin meşruluğunu da ortadan kaldırmıştır. Bu seçimler meşru görülemez. Erdoğan açık açık, ‘’HDP’nin ne olursa olsun, bütün olanaklar kullanılarak kesinlikle barajın altına itilmesi gerekir’’ diyor. Bu talimatları herkese veriyor. Suruç’ta katliamlar yapılarak Kürt halkına gözdağı veriliyor ki kimse HDP’ye destek vermesin diye. Bütün bunlarla birlikte birde Kandil yalanını uyduruyor. Bu temelde herkesin iradesini kırmaya çalışıyor. İnançsızlığı, moralsizliği yaratmaya çalışarak seçimlere kazanmak istiyor.

Bunlar beyhude çabalardır. Bu tip yalanlarla artık toplumu aldatamaz. Şimdiye kadar belki aldatarak belli sonuçları alabiliyordu. Ama artık Türkiye’deki bütün halklar, özellikle de müslüman çevreler artık Tayip Erdoğan’ın ne kadar yalancı olduğunu görmüşlerdir. En son Kandil yalanı Erdoğan gerçeğinin ne olduğunun anlaşılmasına hizmet etmiştir diye düşünüyorum.

ERDOĞAN, ÇİLLER, AĞAR EKİBİ…

Erdoğan yanına Mehmet Ağar’ı, Çilleri, Bahçeli’yi alarak hem dışa hem içe karşı şantaj, tehditleri, tutuklamaları, katliamları, baskıları birlikte yürüterek sonuç alacağını düşünüyor.

Bazı batılı devletler hala Erdoğan’a destek veriyorlar. Bunları anlayabilmek mümkün değildir. İnsan haklarından, demokrasiden söz ediyorlar. Türkiye’de Erdoğan’ın bir faşsit klik oluşturduğu, bunların her türlü yöntemleri kullanarak, demokrasi güçlerini, halkları sindirmeye çalıştığını, bu temelde iktidarda kalmaya çalıştıklarını nasıl göremiyorlar, anlayamiyorlar, nasıl kendi değelerine bu kadar ters düşüyorlar bunu halkımızın, demokrasi güçlerinin takdirine bırakıyorum.

ERDOĞAN’A DESTEK VERMEK KATLİAMLARA DESTEK VERMEKTİR

Halkımız ve Türkiye’deki bütün halklar, demokrasi ve sosyalist güçler, faşizme, otoriter rejime karşı olan hemen herkes bu faşist bloğun nasıl oluştuğunu, geçmişte neler yaptığını çok iyi biliyor.

Kendine Kürdüm, aleviyim, sosyalistim, demokrasi mücadelesi yürütüyorum, ben faşizme karşıyım, Türkiye’nin tek adam diktatörlüğüne karşıyım diyen hiç kimsenin Erdoğan’ı desteklemeyeceği açıktır. Çünkü Erdoğan’ın, Bahçeli’nin, Çiller ve Ağar’ın halklarımıza geçmişte neler yaptıklarını hemen herkes biliyor. Bunlara destek vermek demek, kesinlikle katliamlara, baskılara, şantaj, tehditlere, sürgünlere, faili meçhul cinayetlere destek olmak demektir. Bunlara destek vermek Efrin işgaline orada yürütülen demografik değişim ve soykırımına destek vermek demektir. Bunlara destek vermek Güney Kürdistan’ın işgaline destek vermek demektir. Bunlara destek vermek demek, Sur, Nusaybin, Cizre, Şırnak, Hezex, Gever, Silopi gibi yerlerdeki katliamlara, yıkımlara, vahşetlere destek vermek demektir. Bunlara destek vermek demek, mezarlıkların bombalanmasına, yok edilmesine, Kürtlük adına ne varsa hepsinin ortadan kaldırılmasına destek vermek demektir. Bunlara destek vermek demek halkın iradesi ile seçilen parlamenterlerin yakalanıp zindanlara atılmasına, belediye eşbaşkanlarının, meclis üyelerinin tutuklanıp zindanlara atılmasına, binlerce HDP’linin, yurtseverin, sosyalistin, demokrasi güçlerinin, basın mensuplarının yakalanıp zindanlara atılmasına, bunların zindanlarda rehin alınmasına destek vermek demektir. Bunlara destek vermek demek binlecre kişinin işlerinden atılmasına, işsiz güçsüz bırakılmasına destek vermek demektir. Bunlara destek vermek demek olağanüstü hal sistemine destek vermek demektir. Kısaca Erdoğan’ın, Bahçeli’nin, Çiller ve Ağar’ın faşist diktatörlüğüne, sömürgeci ve soykırımcı diktatörlüğüne destek vermek demektir.

FAŞİST GÜRUHA HAK ETTİĞİ CEVAP VERİLMELİ

Faşizme karşı olan herkesin demokrasi bloğu etrafında daha da birliğini güçlendireceğini, demokrasi bloğunu temsil eden HDP’nin meclise güçlü taşınabileceğini düşünüyorum. Bu faşist güruha ancak hak ettiği cevap böyle verilebilir. Demokrasi bloğunu temsil eden HDP’nin meclise taşınarak faşizmin önüne geçilebileceğini aksi taktirde bu faşist güruhun Türkiye’de faşizmi kurumlaştıracağını herkesin çok iyi anladığını düşünüyorum. Bu faşist güruh sadece PKK ve Kürtlere karşı değil, kendilerine hizmet etmeyen herkese karşıdırlar. Zaten söylemlerinde HDP’den tutalım CHP’ye kadar hatta İYİ Parti’ye kadar, Saadet Partisi’ne kadar kısaca kendilerine karşı olan herkese karşı savaş ilan etmiş durumdadırlar. Özellikle de Müslüman kesimin artık bunların gerçeğini görüp yalanlarına aldanmayacağını düşünüyorum. Bunların da demokrasi güçleriyle birlikte bu faşist güruha karşı demokrasi mücadelesine güç vereceklerini düşünüyorum.

HDP’YE DESTEK VERİLEREK FAŞİZME BÜYÜK BİR TOKAT VURULMALI

Türkiye’de gerçekleşecek olan bu baskın seçim herhangi bir seçim değildir. Ondan da öte bir gerçeği ifade ediyor. Türkiye’de faşizim mi kazanacak yoksa demokratikleşme yönünde adım mı atılacaktır. Bunun mücadelesi yürütülüyor. Bu açıdan faşizme karşı olan, sömürgeciliğe, soykırımcılığa karşı olan, demokrasi ve özgürlükten yana olan herkesin demokrasi bloğunu temsil eden HDP’nin etrafında kenetlenerek HDP’yi meclise taşıması gerekiyor. Eğer bunu yaparlarsa faşizme büyük bir tokat atacaklardır. Bu Türkiye’de demokratikleşmenin yolunu açacaktır. Özgürleşmenin yolunu açacaktır. Bu açıdan herkesin oyunu kullanması gerekir. Herkesin oyunu kullandıktan sonra sandıklara dikkat etmesi, koruması gerekir. Oy kullananların, oy kullandıktan sonra, oy kullandıkları zemini terk etmemeleri gerekir. Eğer okulsa veya herhangi bir bina ise orada  toplanmaları tâki seçim sandıkları açılıncaya ve bunlar resmi kayıtlara geçinceye kadar oradan ayrılmamaları gerekir. Çünkü bunların hileler yaptığı daha şimdiden ortaya çıkmıştır. Zaten birçok sandığın yerini değiştiriyorlar, birçok insanın oy kullanmasını engellemeye çalışıyorlar. Hatta bazılarını tehdit ediyorlar, bazılarını yakalıyorlar. Kısaca büyük şantaj, tehdit ve hilelerle bu seçimleri kazanmak istiyorlar. Kaybettiklerini çok iyi biliyorlar, normal olarak kazanmayacaklarını çok iyi biliyorlar onun için de bu tip uygulamalara başvuruyorlar. Bütün olanaklarını ortaya koymuş bulunuyorlar. Onun için hem herkesin gidip oylarını kullanması gerekir hem de sandıklara iyi sahip çıkmaları gerekiyor. Eğer bunu yaparlarsa ne kadar şantaj, tehdide başvururlarsa vursunlar, ne kadar hilelere başvururlarsa vursunlar, ne kadar yalan haber yayarlarsa yaysınlar kesinlikle kaybedeceklerdir. Dikkat edilirse Erdoğan bütün seçim kampanyasını PKK ve Kürt düşmanlığı üzerinden yürütüyor. Bunu da yine HDP’yi hedefleyerek, HDP ile PKK’yi bir göstererek, terörist göstererek gerçekleştirmeye çalışıyor. Sanırım herkes oynadığı oyunun çok iyi farkında. Söyledikleri kuyruklu yalanları herkes çok iyi görüyor. Onun için bu yalanları sahibine çevirmek gerekiyor. Bu yalanların artık kendisini kurtaramayacağını işte bu seçimlerde çok net bir biçimde ortaya koymak gerekiyor.

Ben bu temelde bütün Kürt halkına, Alevi halkına, sosyalist güçlere, demokrasi güçlerine, faşizme karşı olan herkese, Süryanilere, Ezidilere, Türkiye’de yaşayan bütün halklara, kültürlere bu vesile ile şunu söylemek istiyorum; herkes demokrasi bloğunu temsil eden HDP etrafında kilitlenmeli, herkes gidip oy kullanmalı, çekinmemeli, korkmamalı, cesur davranmalı demokrasi ve özgürlük mücadelesi yürütenler her türlü bedeli göze alarak bu mücadeleyi yürütmelidirler. Sandıklara, oyları ve iradelerine sahip çıkmalılar. Eğer bunu gerçekleştirirlerse Türkiye demokratikleşme yönünde adım atacaktır. Faşizm kaybedecek, yıkılacak ve demokrasi özgürlük güçleri büyük kazanacaktır. Bu temelde herkese selam ve saygılarımı sunuyor, üstün başarılar diliyorum.’’