COP23 Zirvesi: Çok sayıda ülke kömürden vazgeçecek

Fiji Adaları tarafından organize edilen, ancak yetersizlikler nedeniyle Almanya’nın Bonn kentinde yapılan COP23 iklim konferası bugün sona erecekken, onlarca ülkeden kömür santrallerini kapatma taahhüdü geldi.

Kömürden çıkışı kabul etmeyen ABD ise, yenilenebilir enerjilere daha fazla kaynak ayıracağını ilan etti.

2030’A KADAR KÖMÜR SANTRALLERİ KAPATILACAK

Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Konferansı’nın 23’üncüsü Almanya’nın Bonn kentinde devam ediyor. Bugün sona erecek konferans öncesinde dün aralarında sanayileşmiş ülkelerin de olduğu 20 kadar ülkeden kömür santrallerini kapatma taahhüdü geldi.

Fransa, Kanada, İngiltere, Hollanda, İtalya, Yeni Zelanda ve Danimarka’nın da aralarında olduğu ülkeler, ‘Powering Past Coal Alliance (Kömürü Geçmişin Enerjisi Yapma İnisiyatifi) adı altında toplandı. Bu ülkeler, 2030 yılına kadar tüm kömür santrallerini kapatmayı vaat ediyor.

Fiji’nin teknik yetersizlikleri nedeniyle COP23’e ev sahipliği yapan Almanya’da ise, 148 adet kömür santralinin ne kadarının hangi sürede sonlandırılacağına dair tartışmalar henüz bitmiş değil. Kömür santralleri, Almanya’nın yanı sıra dünyadaki ortalama elektrik üretiminin yüzde 40’ını sağlıyor.

ABD KÖMÜRDEN VAZGEÇMESE DE YENİLENEBİLİR ENERJİLERİ DESTEKLEYECEK

Başkan Donald Trump’ın gelişiyle iklim hedeflerinde geri adım atan Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ise, kömür santrallerinin kapatılmasına karşı çıkıyor. Bu yılki zirveye sadece bir diplomat düzeyinde katılan ABD’de karbondioksit (CO2) salınımlarının düşmesine rağmen ekonominin büyümesi ise, Trump’ın iklimsel değişikliklere karşı aldığı tutumun haklı olmadığını gösteriyor. ABD ekonomisi son 12 yılda yüzde 15 oranında büyürken, aynı dönemde karbondioksit salınımlarının ise yüzde 11,5 azaldığı belirtiliyor. Donald Trump, kömür, petrol ve gaz gibi fosil yakıtların saldıkları karbondioksit ve diğer gazlarla atmosfere zarar verdiği ve küresel ısınmaya yol açtığı tezine karşı çıkıyor.

Buna karşın zirveye katılan ABD Çevre Bakanlığı yöneticilerinden Judith Garber, ülkesinin giderek daha fazla yenilenebilir enerjileri desteklediğini söyledi. Garber, ülkesinin karbondioksit salınımlarını azaltma politikasının ‘enerji güvenliğini tehlikeye koymadan’ yürütüleceğini de yineledi.

HEDEFLER TUTTURULAMAYABİLİR

2015 yılında Fransa’nın başkenti Paris’te düzenlenen COP21 zirvesinde kabul edilen antlaşma, Nisan 2016’da dünya ülkelerinin çoğunluğu tarafından kabul edilmişti. Ancak dönemin ABD Başkanı Barack Obama’dan görevi devralan Donald Trump, antlaşmayı yeniden müzakere etme kararı almıştı.

Antlaşma, atmosfere salınan gazların azaltılması için enerji politikalarının yeniden gözden geçirilmesini öngörüyordu. Bu sayede küresel ısınmanın 2100 yılına kadar 1880 yılına oranla en fazla 1,5 ile 2 derece olarak sınırlandırılması hedefleniyor.

ABD’nin antlaşmaya geri dönmesi halinde dahi dünya ülkelerinin mevcut taahhütleriyle iklim hedeflerinin tutturulamaması ihtimali de bulunuyor. Kimi uzmanlar, COP21’de verilen taahhütlerin küresel ısınma artışını 3 dereceyle sınırlı tutabileceği görüşünde.

Küresel ısınmanın durdurulamaması durumunda buzulların eriyeceği ve okyanus seviyelerinin yükseleceği tahmin ediliyor. Bu ise, daha çok deniz ve okyanuslara kıyısı olan veya ada ülkelerindeki yüz milyonlarca kişiyi etkileyecek.

Yine iklimsel değişiklikler nedeniyle tarım alanlarının zarar göreceği ve gıda sorununun baş göstereceği öngörülüyor. 2050-2100 yılları arasında ise yüz milyonlarca ‘iklim göçmeninin’ yerlerini terk etmesi tehlikesi bulunuyor.