DAİŞ’i yenen kız kardeşlerimiz ilham kaynağımız

ABDli Siyah Kadın Hareketi’nden Jade Daniels ülkelerinde savunmasız insanların güvenliği için alternatif kurumlar inşa ettiklerini belirterek “Özyönetimimizi inşa için dönüp Rojava’ya, DAİŞ’i yenen kadınlara, kız kardeşlerimize de bakıyoruz” dedi.

Amerika Birleşik Devletleri’nde (ABD) Ra Life Urban Self Defense System (Kentsel öz savunma sistemi)-Siyah Kadın Hareketi’nden Jade Daniels siyahi kadınların sorunlarını anlattı. Daniels, ülke genelinde kürtaj hakkını anayasal olarak garanti altına alan “Roe v. Wade kararının” Yüksek Mahkeme tarafından iptalinin devletin kadın bedenine yönelik devamı da gelecek saldırılarından birisi olduğunu kaydetti. ABD’de siyahi toplumun kendini devlet mekanizmalarından, polis şiddetinden korumak için yürüttüğü çalışmaları, öz savunma sistemini de değerlendirilen Daniels, örgütlenmenin önemine vurgu yaptı.

Jade Daniels, 5-6 Kasım tarihlerinde Almayan’ın başkenti Berlin’de düzenlenen Kadınlar Geleceği Örüyor Ağı 2. Uluslararası Konferansı’nda sorularımızı cevapladı.

ABD’de siyahlara yönelik ırkçı muameleler Türk devletinin Kürdistan kentlerindeki uygulamalarını anımsatıyor. Siyah mahalleler, ABD devleti tarafından uyuşturucunun yayılması, şiddet ve ve benzeri yollarla hedef alındı. Türk devleti de Kürt halkını seçilmiş belediye başkanlarından mahrum bıraktıktan ve yeni kurulan özyönetim organlarını dağıttıktan sonra, şimdi ABD ile aynı şeyi yapıyor ve uyuşturucu, şiddet ve benzeri özel savaş yöntemlerini kullanıyorlar. Bu paralelliği siz de gözlemlediniz mi?

Evet, bu örgütler ile devlet baskısı arasında birçok benzerlik olduğunu düşünüyorum. ABD’de siyahlar kendilerini sadece devlete karşı korumakla, özsavunma örgütlemekle değil, mahallelerinde yiyecek, ilaç, eğitim, sağlık hizmeti sağlamakla da ilgilendiler. Kara Panterlerin öncülük ettiği Orak Hücre Programı örneğin, bunun çok önemli bir örneği. Irkçı müesses nizamın siyah, yoksul, işçi sınıfı mahallelerini mahrum bıraktığı temel hizmetleri, farklı programlar örgütleyerek kendi kendilerine sağlamaya çalıştılar. Ücretsiz öğle yemeği programı, kahvaltı programı gibi... Bunlar hakkında çok fazla şey duymuyorsunuz, duyduğumuz şeyler daha çok silahlar ve suç ile ilgili oluyor. Ancak devlet kasıtlı olarak siyahilerin, özellikle de siyahi kadınların her türlü faaliyetini yakından takip ediyor.

Batı emperyalizmi ve faşizmi dünyanın dört bir yanındaki bölgelerde kök salmış durumda. Bu, ABD'nin, Avrupa'nın, Batı dünyasının yıkıma olan bağlılığının yayılmasının doğrudan bir sonucu. Bu özel savaş yöntemlerini Türk devletine de öğrettiler, Filipinler'den İtalya'ya kadar gördüğünüz tüm bu diktatörlere ve faşistlere öğretiyorlar. Bir demokrat olarak Biden bile. Amerika Birleşik Devletleri'nin öncülüğündeki neoliberal politik manzarada, hepsinin birbirinden öğrendiğini görüyoruz. Sınırlar ve kültürler ayrı olsa da karşımızda birçok kafası olan bir canavar olduğunu görüyorsunuz. Birini kestiğinizde, yerine bir düzine yenisi çıkıyor. Bence gördüğünüz benzerlikler aynı uzantı, aynı demir yumruk. 70'lerde ABD'de Kara Panterlerle gördüğünüz aynı “İmparatorluk”, şimdi Türkiye bölgesinde, Kurdistan ve Rojava'da. Yani düşmanlarımız farklı diller konuşabilir, farklı bölgelerde yaşayabilir ama aynı düşman, aynı çok başlı canavar, bu yüzden ona karşı enternasyonalist bir yaklaşıma sahip olmalıyız. Dolayısıyla benzerlikler var, çünkü aynı düşman, küresel egemenlik peşinde koşarken farklı bölgelerde aynı taktikleri farklı şekillerde kullanıyor.

Black Lives Matter hareketi olarak ABD’de polisin fonlarının kesilmesi çağrısında bulunuyorsunuz. Kara Panterlerin kendi topluluk devriyeleri vardı. Partinin kendisi başlangıçta bir öz savunma partisiydi. Ancak bugün siyah hareketin benzer bir öz savunma mekanizması yok gibi görünüyor. Rojava’da ise sadece DAİŞ’e değil ataerki gibi içi düşmanlara karşı da özsavunma mekanizmaları var. Rojava bir ilham kaynağı olabilir mi?

Polisin fonunun kesilmesi ve polisin ortadan kaldırılması, ABD'de eylem çağrılarında bir söylemsel taktikti. Polis işgalci bir ordudur. Siyahi halkı ve tüm halkı, tüm yoksul insanları, tüm işçi sınıfını, tüm “kahverengi” insanları terörize ediyor ve bizi hapishanelere ve tutukevlerine atıyor. Amacı, sadece mülkiyeti korumak ve devletin değer verdiği şeyleri korumak. Hiçbir zaman ABD halkını korumak için tasarlanmadı. Polis işgalci bir güçtür, çoğu şehir için kamu bütçesinin yarısından fazlasını alırlar.

Benim yaşadığım Los Angeles’da polis, maaşlarımızdan alınan vergilerden bir milyar dolara yakın para alır ve bu para bizi öldürmek, hapse atmak ve toplumlarımızı terörize etmek için kullanılırken, okullarımızın kitabı yok, sağlık hizmetlerimiz sefil durumda. İnsanlar için yeterli ilaç yok, gıdaya, temiz suya, uyumak ve yaşamak için başını sokacak bir yere erişim yok ve bu yüzden çağrımız, polise, Amerika Birleşik Devletleri'nin işgalci ordusuna verilen fonları kesmek ve bizim olan bu parayı topluluklara geri almak. Çocuklarımıza, sosyal hizmetlerimize aktarmak ve sonra da polis kurumunu ortadan kaldırmak.

Bu yüzden çağrımız; polise ihtiyacımız olmadığı, onu dağıtabileceğimiz ve bilincimizi örgütlemeye ve yükseltmeye devam etmemiz gerektiğidir. Böylece devletin bizi yönetmesine ihtiyacımız olmadan kendimizi yönetebiliriz. Kendimize bakabiliriz, kendimizi güvende tutabiliriz, kendi güvenliğimizi sağlayabiliriz. Bu yüzden polisi ortadan kaldırma çağrısı bir örgütlenme, bir propaganda başlığıydı ve devlet dışında kendi kendimizi idame ettirmek için, kendimizi örgütlemek için bir eylem çağrısıydı.

Bunun bazı iyi örnekleri Los Angeles'ta yaşanıyor şu an: Güney Orta Los Angeles'ta tarihsel olarak siyah olan mahallede Gençlik Adalet Koalisyonu, Cat 9-1-1’ler (Community Action Teams, Topluluk Eylem Ekipleri: https://cat-911.org) kurdu ve özerk bölümler oluşturdu, bu şekilde polise alternatifler geliştiriyorlar. Örneğin kanamayı durdurmak için ilk yardım eğitimleri var. Çünkü çok sayıda ateşli silah yaralanması oluyor. Mahallenizde veya ailenizde aile içi şiddet varsa arayabileceğiniz ağlar var. Nasıl gerginliğin azaltılacağı, toplumların ve savunmasız insanların nasıl güvence altına alınacağı ve korunacağı konusunda eğitimler var ve bu şekilde alternatifler inşa ediyoruz. Bilgimiz var, Rojava'daki yoldaşlarımıza, DAİŞ'i yenen kadınlara bakıyoruz, o bölgeyi korumaya devam eden kadınlara, Êzîdî kadınlara... “İmparatorluk” dışındaki kız kardeşlerimize de bakıyoruz, özyönetimimizi nasıl inşa edeceğimize ve bunu yapmak için bilincimizi nasıl yükselteceğimize bakıyoruz.

ABD Yüksek Mahkemesi Roe v. Wade kararını iptal etti. Bu kararın geri alınmasına yönelik planlarınız nelerdir?

Roe v. Wade'i geri alma kararı, devletin kadınların bedensel otonomisine saldırmak için aldığı ve devamı gelecek kararlardan sadece biri. Siyahi yoksul kadınları ve kızları doğrudan etkiliyor ve on yıllardır yapım aşamasındaydı. Yani bir gecede gerçekleşmedi. Bu yüzden bu saldırıların artacağını, eşcinsel evliliğe yönelik saldırıların, siyahi ve farklı topluluklardan insanların haklarına yönelik saldırıların, düzcinsel-beyaz-erkek-Hıristiyan olmayan yoksul insanlara yönelik saldırıların artacağını bilmeliyiz. Hakları geri almaya çalışıyorlar ve çoğumuz için bu durum o kadar da şaşırtıcı değildi. Bunun gelmekte olduğunu ve daha kötüsünün geleceğini biliyorduk.

Kamusal hizmetlerin yokluğunda önce kadınlara ve kız çocuklarına yönelik üreme sağlığı hizmetini biz sağlıyor ve yardımcı oluyoruz ve olmaya devam edeceğiz. Aslında herbalizm ve doğal ilaçlar yapıyorum ve bu yüzden kürtajları doğal olarak desteklemek için ilacı paylaşan topluluklar ve insanlar olduğunu biliyorum. Kadınları kendileri için mevcut seçenekler konusunda eğitmek, rahmimizi anlamak, kendimize nasıl bakacağımızı anlamak, vücudumuzla ilgili seçimleri yapabilmek için farklı türde eğitimler ve karşılıklı yardımlar yapıyoruz. Bu karar büyük bir etki yaratıyor ve daha fazlasının geleceğini biliyoruz. O yüzden Amerika Birleşik Devletleri'nin çökmekte olan sağlık hizmetlerinin dışında kendimize nasıl bakacağımız konusunda örgütlenmeye ve eğitim çalışmalarına devam edeceğiz.

Siyahî annelik oranı Amerika Birleşik Devletleri'nde özellikle dünyanın “Süper ülkesi” için çok yüksek... Her yıl binlerce kadın, doğumda çok önlenebilir komplikasyonlardan, merdivenaltı kürtajlarından, vücudumuzu tahrip edebilen ve bazen ölümcül olabilen yasadışı kürtajlardan ölüyor. İşte bunlar bizim ele aldığımız şeyler. Nesiller boyunca, siyahi kadınlar köle olarak tecavüze uğradılar. Köle nüfusunu inşa etmeye devam etmek için köleleştirildiler ama bir yandan da kendi bedensel otonomimizi de destekleyebilecek bilgilere sahiptik, hala sahibiz. Çeşitli bitkisel ilaçlar, ayın evreleri, bedenimizle ilgili bilgiler gibi. Bunları da paylaşarak, örgütlenecek ve mücadele edeceğiz.