Danimarka Parlamentosu'ndaki tüm partiler, Türkiye'ye ciddi eleştiriler getiren soru önergesi metnini kabul etti.

Dışişleri Bakanı'nın cevaplaması talebiyle, Türkiye'deki siyasi mahkûmların durumları, hükümetin ve AB'nin bu konuda başlattığı girişimlerle ilgili soruları içeren bir gensoru önergesi 23 Nisan'daki oturumda tartışıldı. 25 Nisan Perşembe günü ise parlamentoda oylamaya sunulan metin için oturuma katılan ve tüm partilerin temsilcilerinden oluşan 104 milletvekili 'kabul' oyu kullandı. Oylamada karşı veya çekimser oy kullanan kimse olmadı.

Türkiye'de siyasi tutsaklara ve muhalefete yönelik baskıların ciddi şekilde eleştirildiği önerge, Kızıl Yeşil Koalisyon Partisi, Enhedslisten Milletvekili Søren Søndergaard, Socialdemokratlardan Lars Aslan Rasmussen, Alternatıvet Partisinden Rasmuş Nordqvist, Socialist Halk Partisi'nden Holger K. Nielsen imzasıyla tartışmaya sunuldu. Parlamentonun Hükümet ve muhalefet partileri, Türkiye'de yaşanan insan hakları ihlallerinin geldiği noktadan endişe ettiklerini belirtti. Bu endişe ve eleştiriler noktasındaki fikir birliği, dün Perşembe günü yapılan oylamaya da yansıdı.

METİNDE NELER YER ALDI?

Kabul edilen metinde şu başlıklar öne çıktı:

"Danimarka Parlamentosu, Türkiye'deki temel insan hakları noktasında yargı alanındaki negatif gelişmelerle ilgili eleştirisini yinelemektedir. Danimarka Parlamentosu, ayrıca, Türkiye'nin ifade özgürlüğü uygulamasının da dahil olduğu, sadece barışçıl siyasi faaliyetler sebebiyle kişilerin tutuklanmasına ilişkin endişelerini de ifade etmektedir.

Danimarka Parlamentosu, Danimarka hükümetini, politikacıların, gazetecilerin ve diğer muhalif kişilerin serbest kalması da dahil temel haklara ve uluslararası yükümlülüklere uyumunu sağlamak için, hem birebir AB düzeyinde hem de diğer ilgili uluslararası forumlarda, Türkiye üzerindeki baskıyı sürdürmeye çağırıyor."

'AÇLIK GREVLERİNE ÇÖZÜM BULUNMAZ İSE...'

Kızıl Yeşil Koalisyon Partisi, Enhedslisten Milletvekili Søren Søndergaard, tecride karşı açlık grevi direnişlerine de değinerek, "Eğer açlık grevlerine bir çözüm bulunmazsa Leyla Güven, dünyada açlık grevinde ölen ilk milletvekili olacak" uyarısında bulundu.

'TÜRKİYE'YE BASKI YAPMALIYIZ'

Liberal İttifak Partisi başkanı ve Dışişleri Bakanı Anders Samülensen de "AB, Türkiye'ye insan hakları ihlalleri konusunda baskı yapmalı" dedi.

Birçok gazeteci ve insan hakları savunucusunun gereksiz sebeplerden tutuklandığına da değinen Samuelsen, Danimarka hükümetinin bu açıdan elindeki tüm kanalları kullanarak Türkiye'ye baskı yapması gerektiğini söyledi. Samuelsen, Leyla Güven'in talebini ciddiye aldıklarını da kaydetti.

Samuelsen, "Özelikle HDP parti olarak çok büyük bedeller ödemekte" diye ekledi.

'HİÇ BU KADAR KÖTÜ OLMAMIŞTI!'

Sosyal Demokrat Partisi Milletvekili Lars A. Rasmussen ise "Türkiye cezaevlerinin durumu hiç bu kadar kötü olmadı" derken, "Gazeteciler, laikler, Kürtler, seçilmişler düşmanlaştırıldı" diye ekledi. Siyasi tutsakların derhal serbest bırakılması gerektiğini söyleyen Rasmussen, "Danimarka Parlamentosu, Türk makamlarını hızlı bir şekilde bir çözüm bulmaya çağırıyor" dedi.

'TÜRKİYE DİKTATÖRLÜĞE GİDİYOR'

Danimarka Halk Partisi'nden Claus Kvist Hansen, Türkiye´nin gittikçe diktatör bir rejime doğru evrildiğini dile getirdi.

'MUHALEFETİ DESTEKLEMELİYİZ'

Hükümet ana partisinin Dışilişkiler Sözcüsü Michael Aastrup Jensen, "Türkiye'nin şu andaki politik durumu kabul edilemez. Türkiye demeliyiz ki, 'biz bunu kabul edemeyiz ve bunun bedelleri var.’ Türkiye'ye karşı direkt konuşmalıyız. Bazı şeyleri daha direkt söylemeliyiz, üstü kapalı değil. Türkiye'deki muhalefeti desteklemeliyiz" diye konuştu.

Liberal İttifak Partisi adına konuşan Henrik Dahl ve Muhafazakar Parti adına konuşan Nasar Khaderda da benzer kaygılarını dile getirdi.

Radikal Sol Partisi adına konuşan Martin Lidegaard ve Sosyalist Halk Partisi adına konuşan Holger K. Nielsen, SF, cezaevlerindeki tutsakların durumuna değindi.

'İÇ SAVAŞ' UYARISI

Kapanış konuşmasında Suriye'deki iç savaşın acılarına dikkat çeken Søren Søndergaard, "Aynısının Türkiye'de yaşanmasını istemiyorsak şimdiden tavır almalıyız" dedi.

Açlık grevlerine de tekrar dikkat çeken Søndergaard, "Bu eylem kesinlikle gözardı edilmemeli. Çünkü şu anda 7000 insan açlık grevinde ve cezaevlerinde ölümler yaşanıyor" diye belirtti.