Dünya basını: Saldırılara seyirci kalmak ağır sonuçlara yol açar

Türkiye’nin Efrîn’i işgal saldırısı dış basında da Kürt düşmanlığının ifadesi olarak görülse de, başta ABD olmak üzere devletlerin seyirci kalmasının ağır sonuçlarına dikkat çekiliyor.

Le Monde’da bu saldırı ‘tehlikeli’ olarak nitelendirilirken, Bloomberg’in sitesinde ‘ABD’ye ihanet eden Erdoğan’ın Kürtlere saldırısına sessiz kalınmasının güven sorununa yol açacağı uyarısı yapıldı. Aynı yorumda Türkiye-ABD ilişkilerinin artık son kullanma tarihinin geldiği savunuldu.

LE MONDE: KÜRTLERİ ENGELLEME İSTEĞİ BİR SAPLANTIYA DÖNÜŞTÜ

Fransa’nın önde gelen gazetelerinden Le Monde’da geçtiğimiz gün yer alan başyazı ise, “Türkiye’nin hafta sonunda Suriye’ye girmesi tehlikelidir” başlığıyla verildi.

“Erdoğan neden henüz DAİŞ’in yıkıntılarının külleri duman çıkarırken bölgedeki ateşe körükle gidecek büyük bir risk alıyor?” diye sorulan yazıda, “Çünkü Erdoğan her ne olursa olsun Kürtlerin elinde bir bölgenin oluşmasını engellemek istiyor. Pazar günü yurttaşlarına yaptığı konuşmada olduğu gibi bundan bir ‘milli dava’ çıkarmaya kadar giden bu kararlılık, bir tür saplantıya dönüştü” denildi.

Türkiye’nin saldırısıyla Suriye’de yeni bir ‘ittifaklar oyunu’ başladığı savunulan başyazıda, Rusya’nın bir yandan askerlerini geri çekerek saldırının yapılmasına göz yumduğu, diğer yandan ise YPG’ye verdiği destek nedeniyle ABD’yi suçladığı hatırlatıldı.

Le Monde’un başyazısında Erdoğan’ın şimdilik bu ‘sorumsuzca yalnız girişiminde’ hiçbir büyük gücün desteğini alamadığı da vurgulandı.

SPİEGEL ALMAN HÜKÜMETİNİN ‘AHLAKİ İKİLEMİ GİZLEME ÇABASINI’ YAZDI

Spiegel Online’da yer alan bir haberde ise, Alman Leopard tanklarının Efrîn’de kullanımı ve hükümetin bu konudaki tutumuna dikkat çekildi. Hükümet adına Pazartesi günü bir basın konferansında soruları yanıtlayan Savunma Bakanlığı sözcüsü Albay Holger Neumann’a değinilen haberde, Neumann’ın bilinen bir gerçeği gizleme çabalarına dikkat çekildi.

Spiegel haberinde, Neumann’ın Efrîn’deki ‘kesin duruma dair bir bilgi olmadığı’ yönündeki görüşünün hatırlatıldığı haberde, “Cephede (Leopard) tanklarına dair bolca fotoğraf var zaten” denildi. Haberde, Alman hükümetinin farklı mazaretlerle ‘ahlaki bir ikilemi gizlemeye çalıştığı’ vurgulandı. Spiegel haberinde ayrıca Alman silahlarının bugüne kadar birçok defalar Kürtlere karşı kullanıldığı ve Türkiye’nin silah anlaşmalarının maddelerini defalarca ihlal ettiği hatırlatıldı.

FELDMAN: ABD-TÜRKİYE İTTİFAKININ SON KULLANMA TARİHİ YAKLAŞIYOR

Bloomberg.com’da Noah Feldman imzasıyla yayınlanan bir yazıda ise, Türkiye’nin Kürtlere saldırısının aynı zamanda ABD’ye ‘ihanet’ olduğu savunuldu.

ABD’nin artık ‘Türkiye’siz bir NATO’yu düşünmesi’ gerektiği vurgulanan yorumda, Türkiye’nin tüm politikalarında ABD’yi değil Rusya ve İran’ı esas aldığı ve bunun aslında uzun süreli bir stratejik problem olduğu belirtildi. Erdoğan’ın ABD çıkarlarını hiçe sayarken ‘hiçbir akıbetinin olmayacağını açıkça düşündüğü’ kaydedilen yorumda, Türkiye’nin soğuk savaştan kalma coğrafik konumunu kendisine sigorta olarak gördüğüne dikkat çekildi.

Erdoğan’ın korumalarını geçtiğimiz Mayıs ayında ABD’deki bir gösteride barışçıl Kürt göstericilere saldırtmasını hatırlatan Feldman, bunun dahi bölgesel politikalarıyla birleştirildiğinde ABD’ye karşı bir anlamının olduğunu savundu.

KÜRTLER SADECE KATLEDİLMEYECEKLERİ BİR YAŞAM ALANI İSTEDİLER

Erdoğan’ın ihanetini yazan Feldman, DAİŞ çetelerine karşı ne Türkiye’nin ne de bölgedeki Arap ülkelerinin asker göndermediğini hatırlattı ve havadan operasyonlarla asla kazanılamayacak savaşın YPG sayesinde kazanıldığının altını çizdi. Kürtlerin buna karşılık sadece Beşar Esad rejimince katledilmeyecekleri bir yaşam alanı istediğinin vurgulandığı yorumda, Kürtlerin otonomi dahil umutlarında realist olduğuna işaret edildi.

ABD’nin ‘müttefiklerini bu kadar açık bir şekilde terk etmesinin’ ileride kimsenin kendisine güvenmemesine yol açacağı uyarısı yapılan yorumda, Türkiye’nin yanı sıra İran’ın da Kürtlerin bastırılmasını heyecanlı bir şekilde izlediğine dikkat çekildi.

Yorumda, dış politikanın çıkara dayalı olduğu gerçeğine rağmen ABD’nin sürekli olarak hedeflerini belirlerken moral değerleri üstte tutuyor göründüğüne değinilirken, ileride ‘Erdoğan’ı durdurmanın yolu yoktu’ gibi bir açıklamanın doğru bir açıklama olamayacağı vurgulandı. Yorumun sonunda her ittifakın bir sonunun olduğu tespiti yapılırken, Erdoğan’ın tavrının değişmemesi halinde ABD-Türkiye ittifakının son kullanma tarihinin de yaklaştığı uyarısı yapıldı.