Filistinliler: Hem ülkesinde hem ülke dışında mülteciler

İsrail’in kurulduğu 1948’den bu yana topraklarını önemli oranda kaybeden Filistin halkının büyük çoğunluğu halen hem ülke içinde hem de ülke dışında mülteci statüsünde ve birçok haktan mahrum yaşamaya devam ediyor.

İsrail’in kuruluşundan hemen önce, Kasım 1947 ile Mayıs 1948 arasında topraklarından edilen Filistinliler hem kendi topraklarında hem de komşu ülkelerde mülteci konumuna düşmüştü. On yıllardır devam eden bağımsızlık mücadelesinde henüz kesin bir çözüme ulaşılamazken, ABD Başkanı Donald Trump’ın doğrudan sertlik yanlısı İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu’ya desteği ile Filistinliler büyük oranda kendi başlarına bırakılmış durumdalar.

İsrail toprakları tarafından ikiye ayrılan ülkenin Gazze Şeridi’nde kalan topraklarındaki 2 milyon kişinin yüzde 70’i mülteci konumunda ve uluslararası insani yardımlara bağımlı durumdalar. Kişi başına milli gelirin bin dolar civarında olduğu Gazze’de sadece son 11 yıldaki iki büyük İsrail saldırısında yüz milyonlarca dolarlık maddi hasar meydana gelmişti.

BATI ŞERİA ‘BÖLÜK-PÖRÇÜK’

Daha geniş topraklara sahip Batı Şeria’da ise 3,3 milyonu aşkın nüfusun dörtte birinden fazlasını mülteciler; 400 binin üzerinde bir kısmını ise uluslararası toplumun kabul etmemesine rağmen buraya yerleştirilen Yahudi yerleşimciler oluşturuyor. 1967’de neredeyse bir bütün olan Batı Şeria’da Yahudi yerleşimlerle birlikte artık ‘bölük-pörçük’ olduğu yorumları yapılıyor. Zira neredeyse bölgenin tümünde birbirine bağlı veya kopuk biçimdeki Yahudi yerleşimleri özellikle Netanyahu’nun görevde olduğu 2009 yılından bu yana ciddi artış gösterdi. ABD yönetiminin de bu konuda artık destekleyici konumda olması ile gelecekte bir ‘iki devletli çözüm’ seçeneğinin artık imkânsız hale geleceği yorumları yapılıyor.

İLK DALGA İSRAİL’İN KURULUŞUYLA BAŞLADI

Filistinlilerin bir kısmı kendi topraklarında olmak üzere mülteci konumuna düşmeleri, 1947 yılına kadar gidiyor. O dönemde 800 bini aşkın Filistinli, mülteci konumuna düşmüştü. Bu sayı, o dönem 1,4 milyon kadar olarak tahmin edilen Filistin nüfusunun beşte üçüne yakınını oluşturuyordu. Bugün Filistin topraklarının yanı sıra komşu ülkeler Ürdün, Lübnan, Suriye ve Mısır ile birçok Avrupa ülkesinde de milyonlarca Filistinli mülteci statüsünde.

Önceleri Yahudi milislerin, sonrasında ise düzenli ordunun operasyonlarıyla o dönemde 531 Filistinli köyü tümüyle boşaltılmıştı. 1947-1948’deki zorla göçertmeler ve sonrasında Birinci Arap-İsrail Savaşı’nın İsrail’in zaferiyle sonuçlanmasıyla kesinleşen bu durum, Filistin halkının 20’nci yüzyıldaki ilk büyük sürgünü idi.

İKİNCİ GÖÇ DALGASI: 1967’DE GELDİ

‘Felaket’ anlamına gelen ‘Nakba’ terimiyle tanımlanan bu sürgünler, Filistin halkının yaşadığı son dram değildi.

1967’deki İkinci Arap-İsrail Savaşı’nda yine İsrail’in galip gelmesiyle Batı Şeria işgal edilirken, hali hazırda önemli bir kısmı kendi topraklarında mülteci olan Filistinliler yeniden topraklarını terk etmek zorunda kalmıştı.

13 MİLYONLUK NÜFUSUN ÇOĞUNLUĞU MÜLTECİ KONUMUNDA

Filistin halkının bağımsızlık için verdiği mücadelede 1993’teki barış anlaşması ardından kısmen savaşın boyutlarının gerilemesine rağmen 2000’li yıllardan itibaren başta Gazze olmak üzere Filistin topraklarında barış ortamı tam anlamıyla hiçbir zaman sağlanamadı. 2008 ve 2014 yıllarındaki Gazze saldırılarıyla birlikte büyük çoğunluğu zaten mülteci statüsünde olan Filistinlilerin dramı daha da ağırlaşmıştı.

SADECE BM’NİN TANIDIĞI 5,5 MİLYON MÜLTECİ VAR

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ofisi (UNRWA) verilerine göre, beşte ikisi kadarı bizzat Filistin topraklarında olmak üzere kayıtlı 5,4 milyonu aşkın Filistinli mülteci bulunuyor. Ancak bu sayı, sadece 1948 yılındaki göçler sırasında kayıt altına alınan mültecileri ve onların sonraki nesillerini içeriyor.

Her ne kadar bu mültecilerin ne kadarının halen kayıt altında oldukları yerlerde yaşayıp yaşamadıkları bilinmese de 13 milyonluk toplam Filistinli nüfusunun çoğunluğu mültecilerden oluşuyor. UNRWA verilerine göre Filistin içinde veya dışında kayıtlı olan mültecilerin dağılımı şöyle:

Ürdün: 2 milyon 206 bin; Gazze Şeridi: 1 milyon 386 bin; Batı Şeria: 828 bin; Suriye: 551 bin ve Lübnan: 470 bin.

UNRWA tarafından kayıt altına alınan Filistinli mültecilerin üçte biri Birleşmiş Milletler (BM) tarafından yönetilen 58 ayrı mülteci kampında yaşıyor. Bu kampların 19’u Batı Şeria, 8’i ise Gazze Şeridi’nde bulunuyor. Sadece Gazze Şeridi’ndeki Refah Kampı’nda 125 bin; Cebeliye Kampı’nda ise 114 bin kadar Filistinli yaşıyor.

Ancak özellikle Suriye iç savaşıyla birlikte bir kez daha yaşadıkları kampları terk etmek zorunda kalan Filistinli mültecilerin ne kadarının bu ülkede kaldığı bilinmiyor.

UNRWA tarafından ‘mülteci’ olarak kabul edilen Filistinlilerin yanı sıra yine 1948’de kayıt altına alınmayan 1 milyon ile 1967’deki savaşta yerlerinden olan 1,1 milyon kişi de mülteci konumunda. 1967 sonrasında yerlerinde edilen yüz binlerce Filistinli de bu sayılara dahil değil.

ÇOĞUNLUĞU ÇOCUKLARDAN OLUŞUYOR; İŞSİZLİK ORANI DAHA FAZLA

Gazze Şeridi ve Batı Şeria’daki mülteciler arasında çoğunluğu ise çocuklar oluşturuyor. Yarısına yakını ‘vatansız’ olarak kabul edilen mültecilerin yüzde 50’ye yakını 15 yaşın altında. Ayrıca mülteciler mevcut Filistin topraklarındaki halkın yüzde 43’üne denk geliyor.

Mültecilerin dramı aynı zamanda Filistin içinde de kendisini gösteriyor. Mülteci statüsündekiler arasında işsizlik oranı yüzde 32 civarında iken, diğer Filistinlilerde bu oran yüzde 21. Ancak Gazze’de bu oran yüzde 50’lere ulaşıyor.

Ayrıca 2014 yılındaki İsrail’in Gazze’ye yönelik son büyük saldırılarında 143 bin ev hasar görmüştü. Bu ise, büyük oranda BM tarafından sunulan yardımlarla yaşamaya mahkûm olan Filistinlilerin dramını büyütmüştü.

YAŞADIKLARI ÜLKELERDE DIŞLANIYORLAR

Ürdün’de vatandaşlık hakkına sahip nüfusun yarısına yakınını, hatta kimi kaynaklara daha fazlasını oluşturan Filistinliler, diğer vatandaşlar gibi yurttaşlık hakkına sahipler. Ancak özellikle son yıllarda Suriye ve Irak’tan gelen milyonlarca mültecinin getirdiği yükün de etkisiyle Filistinlilere yönelik ayrımcılık söz konusu. Örneğin Suriyelilerin Ürdün’e girişine izin verilirken, çatışmalar nedeniyle on yıllardır Suriye’de yaşayan Filistinli mültecilerin ülkeye gelişine onay verilmemişti.

Lübnan’da ise UNRWA kayıtlarında sayıları 470 bin olarak geçen Filistinlilerin büyük oranda bu ülkeden de kaçmak zorunda kaldıkları tahmin ediliyor. 2015’te Beyrut Amerikan Üniversitesi’nin bir çalışmasına göre Lübnan’da 260 bin ila 280 bin arasında Filistinli yaşarken, hükümet, 2017’de bu sayının 175 bin olduğunu duyurmuştu. Lübnan’daki mülteciler daha çok ‘istikrarsızlık kaynağı’ olmak ve ülkeye ‘yük’ olmakla suçlanıyorlar.

Suriye’deki Filistinlilerin büyük bir kısmı da bu ülkedeki iç savaş nedeniyle yeniden yerlerinden edilmişlerdi. 2018 itibariyle 440 bin civarında kaldıkları hesaplanan Filistinlilerin yarısından fazlasının Suriye içinde, dörtte birinin ise komşu ülkeler ile Avrupa’ya sığınmak zorunda kaldığı biliniyor.