HPG'nin 2 yıllık savaş bilançosu üzerine

HPG birkaç gün önce son iki yıllın savaş bilançosunu açıkladı. Açıklanan bu savaş bilançosunu nasıl okumamız gerekiyor?

Her şeyden önce tasfiyeyi amaçlayan saldırıların sonucu ne oldu? Türk ordusu ve HPG gerillasının geldiği düzey nedir? Bu hususları biraz irdelemek gerekiyor.

Bilindiği gibi Sayın Abdullah Öcalan'ın İmralı Cezaevi’ndeki zorlu koşullara ve ağırlaştırılmış tecride rağmen Kürdistan ve Türkiye halklarının barış içinde yaşaması amacıyla başlattığı demokratik çözüm süreci, 2013 Newrozu’nda okunan tarihi deklarasyonla tüm Ortadoğu halklarına mal olmuştu. İki yıla yakın süren tartışmalar ardından 10 maddelik Dolmabahçe Mutabakatı ile belli bir çerçeveye ulaşılmıştı. Ancak bir biçimde adım atması gerektiğini anlayan AKP hükûmeti, bu görüşmeden sonra gerçek yüzünü göstermeye başladı. Böyle bir görüşmenin olmadığını, var olan görüşme masasını tanımadığını ilan ederek topyekûn bir saldırı pozisyonuna geçti. Görüşmelerin yapıldığı süreçlerde AKP hükûmeti alttan alta savaş hazırlığı yapıyordu. Bir biçimde kamuoyuna yansıyan Eylül 2014'te Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’nın hazırlayıp, Genelkurmay Başkanlığı’na sunduğu ve Genelkurmay Strateji Plan Dairesi, Strateji Şube Müdürlüğü’nün ‘Çöktürme’ planı olarak savaş simülasyonuna denemesini yaptırarak hükûmete sunduğu 'Gizli' ibareli eylem planı model güncellenerek uygulamaya konuldu. Plan, Sri-Lanka modelinin bire bir kopyasıydı. 24 Temmuz 2015 yıllında Kürdistan özgürlük hareketine karşı çok kapsamlı bir saldırı dalgası başlattı. Bu geçen süreçte çok kapsamlı ve şiddetli çatışmalar yaşandı. On binlerce asker ve polisini Kürdistan’a sevk etmeye başladı. Bu kapsamda yürütülen bir savaş elbette AKP'yi oldukça umutlandırmıştı. Ancak AKP’nin unuttuğu husus, Kürtlerin bu saldırılara karşı güçlü bir şekilde direneceğiydi. Ve nitekim öyle de oldu. Kürdistan gerillasının gücüyle Zagroslar'da, Amed’de, Botan'da ve Dersim'de ayları bulan şiddetli çatışmalarda binlerce askerini kaybetti. Dağlarda gerilla güçlerini yenemeyeceğini anlayan AKP savaş hükûmeti, bu sefer yününü Kürdistan şehirlerine vermeye başladı. Başta Sur, Şırnak, Cizre, Nusaybin olmak üzere tüm teknolojik imkânlarıyla saldırmaya başladı. Kürdistan şehirlerinde ‘Mehmet Tunçlar, Pakizeler ve Çiyagerler öncülüğünde, 'sonuç ne olursa olsun, muhteşem olacak’ şiarıyla büyük bir direniş sergilendi. Böylelikle AKP savaş hükûmetinin oluşturduğu çöktürme planı bu temelde çürütülmüş oldu.

Askeri alanlardaki saldırılarından sonuç alamayan AKP savaş hükûmeti, legal siyaset alanına yönelerek başta HDP eş genel başkanları olmak üzere birçok seçilmiş belediye başkanını esir alarak çökertme planını sonuca götürmek istedi. Ancak bu alanda da istediği sonuca ulaşamadı.

AKP ve ordusu, gerek şehirlerde gerekse kırsalda başaramayacağını anlayınca insan gücünden daha çok teknolojik üstünlüğünü kullanarak bir sonuca gitmek istedi. Bunun için uluslararası savaş hukukunda bile yasak olan silahları kullanmaktan çekinmeyerek birçok alanda bu yasaklı silahları kullandı. Tüm bunlar da AKP ve ordusunun bu yenilgisini gizlemeye yetmedi.

HPG’nin yayımlamış olduğu bilançoda şu hususu görmek mümkün; 15-16 Temmuz 2016 tarihleri arasında bir darbenin içerisinden çıkan ordu ne kadar güçlü olabilir? Yapılan açıklamada anlıyoruz ki, Türk ordusu gerilla güçleri ile göğüs göğüse savaşmaktan ziyade daha çok savaş teknolojisi ile bir savaş yürütmüş ve bunu da kamuoyuna bir başarı olarak yansıtmak istemiştir. HPG’nin yaptığı açıklamayı detaylı bir şekilde incelediğimizde, Türk ordusunun hiçbir başarısının olmadığı, tam tersine yürüttüğü savaşta gerilla güçlerine karşı kaybettiğini görüyoruz:

İmha edilen askeri araç: 376 (15’i tank), Darbelenen askeri (zırhlı) araç: 209 (6’sı tank), Düşürülen skorsky - kobra tipi helikopter – F16 uçağı: 5 Skorsky, 5 Kobra 1 F16 uçağı, Darbelenen skorsky - kobra tipi helikopter: 85,

Yukarıda belirtilen rakamlar her gün kamuoyuna açıklama üstüne açıklama yapan AKP ve savaş hükûmetinin yenilgisini gizlediğini işaret ediyor. Sürekli binlerce gerillanın etkisiz hale getirildiğini, artık hiç kimsenin gerillayı ağzına almayacağını söyleyenler bu rakamları bizlere nasıl açıklayacaklar?

Eğer gerçekten savaşamayacak bir konumda ise bir güç nasıl oluyor da bu kadar tekniği imha ediyor ya da darbe vuruyor? Bu rakamlar üzerinden bile HPG’nin açıklamasını okursak, savaşamayacak olan gerilla güçleri değil, tersine Türk ordusudur. Öyle bir noktaya gelmiş ki, karadan hiçbir şey yapamamakta, tekniğe dayalı savaş yürüterek yenilgisini gizlemeye çalışmaktadır. Eğer öyle olmasaydı, kara operasyonları 746 iken, neden hava operasyonları 1246’dır? Neredeyse iki katı kadar hava operasyonları düzenlenmiştir. Geçekler bu kadar yalın bir şekilde ortadayken kimin başarısından söz etmemiz gerekiyor? Biten bir ordundan mı bahsetmemiz gerekiyor yoksa bunca kullanılan teknolojiye rağmen halen konumunu koruyan ve her gün eylem yapan gerillanın başarısından mı?

Türk ordusu, "24 Temmuz 2015 - 23 Mayıs 2016 tarihleri arasında yurt içinde ve yurt dışında PKK'ye karşı yürüttüğü operasyonlarda toplam 7 bin 78 'terörist'i etkisiz hale getirdiğini" ileri sürüyor.

Ordunun bir yıl bile savaşmadığı bir süreçte verdiği bu bilgi ne kadar doğru ve gerçekçidir? HPG şu şekilde belirtmekte: Şehit gerilla 1116, Öldürülen düşman (polis, asker vb.) 6353 (72’si Rütbeli).

Eğer Türk ordusuna göre bilançoları okursak, ordunun bahsettiği tarihlerde 500 civarında bir gerilla kaybının olduğunu görebiliriz. O zaman bunun 6500’ü nerede? Dolayısıyla şişirilmiş bir rakamın çok gerçekçi ve doğru olmadığını bilmekteyiz. Eğer gerçekten ordu bu kadar ağır darbeleri gerillaya vurmuşsa ve açıkladıkları gibi on bin sınırına dayanan bir rakamsa, gerillanın şimdiye kadar 20 kez bitirilmiş olması gerekmez miydi?

Diğer bir husus ise, son zamanlarda sürekli sosyal medyada gördüğümüz ve izlediğimiz, Türk ordusunun gerilla cenazelerine uygulamış olduğu vahşettir. Sürekli bir biçimde gerilla cenazelerini teşhir etmek ve aşağılamak için elinden geleni yapmaktadır. Bu konuyu iki şekilde okuyabiliriz. Birincisi; ordunun gerilla güçlerine karşı yürütmüş olduğu savaşta başarısızlığını gizlemesi ve psikolojik olarak askerlerine moral vermek istemesi olarak anlıyoruz. Bakın aslında biz çok güçlüyüz, elimize geçtiklerinde tüm bunları yapabiliyoruz, demek istemekte. Bunun üzerinden kendi askerini motive etmeye çalışıyor. Diğer yandan kendi kamuoyunda bir başarının sonucu olarak yansıtmak ve inandırmak istemektedir. Bunu kendisi için bir propaganda aracına dönüştürerek bir zafer elde ettiğini yansıtmak ve kanıtlamak istiyor. Ancak şunu da unutmamak gerekir ki, HPG açıklamalarında gerillalarının sağ ele geçmemek için bombasını kendisinde patlatarak şehit düştüğüne dair açıklamaları olmuştur. Gerçeklik böyleyken ordunun bunu kendisinin bir başarısıymış gibi yansıtması acizliğinden, başarısızlığından ve yenilgisinden ileri gelmekte.

İkinci husus ise; Kürt kamuoyuna dönük olan yaklaşımıdır. Eğer direnirseniz ya da direnmeye devam ederseniz sizleri böyle yaparız denilerek, topluma korku aşılanmak istenmekte, böylelikle halkı demokrasi ve özgürlük mücadelesinden uzaklaştırmak ve Kürt toplumunda psikolojik olarak bir yıpratma ve direnişini kırmak istemektedir. Ancak bu geçen iki yıllık süreçte gerek gerilla güçleri gerekse Kürt toplumu, bu tür psikolojik savaşlarla geriletilemeyeceğini ve yenilemeyeceğini bir kez daha göstermiş ve bunu en iyi bilen ve anlayan AKP ve onun ordusu olmuştur.

Sonuç olarak; AKP ve MHP savaş hükûmeti, tüm icraat ve uygulamalarıyla bu geçen iki yıllık savaş sürecinde kaybetmiştir. Gerek ülke içerisinde gerekse uluslararası alanda bunu net bir şekilde görmekteyiz. Ortadoğu’da ve dünyada yalnızlaşan bir Türkiye ve halen Türkiye’de direnen kesimler varsa, bu, Kürt gerillasının yürütmüş olduğu savaşın bir başarısı ve sonucudur.