Kölelerin isyanla kurdukları ilk devlet: Haiti

22-23 Ağustos 1791’de Saint-Domingue adlı Fransız sömürge kolonisinde çakılan kıvılcımla, insanlık tarihinde kölelerin devlet kurmasıyla sonuçlanan ilk başarılı isyanı da başlamıştı.

Birleşmiş Milletler (BM) tarafından Köle Ticaretinin Yasaklanmasını Anma Uluslararası Günü olarak kabul edilen 23 Ağustos tarihi, aslında Fransız sömürgeciliğine karşı savaşan ve özgürlüğünü kazanan siyahi kölelerin kurduğu Haiti için de tarihi bir gün.

FRANSA’NIN EN ‘VERİMLİ’ KOLONİSİYDİ

1627’de Karayipler’deki Hispanyola adasının batı kısımlarında kurulan Fransız kolonisi Saint-Domingue, kısa sürede yapılan şeker kamışı üretimiyle Fransa Krallığı için önemli sömürgelerin başında geliyordu.

Fransa’nın Afrika ve diğer kıtalardaki sömürgeleştirme siyaseti 18 ve 19’uncu yüzyıllarda ortaya çıkarken, Kuzey Amerika ve Karayipler’deki sömürgeler 16’ıncı yüzyıldan itibaren kurulmaya başlanmıştı.

İspanya, İngiltere, Hollanda ve Portekiz’le rekabet halinde olan Fransa, şeker kamışı üretimi nedeniyle Karayipler’de de özellikle İspanya ile ciddi bir paylaşım savaşı veriyordu.

1697’deki İspanya ile Fransa arasında imzalanan Ryswick Antlaşması’yla adanın güvenliği sağlanırken, korsanlık faaliyetlerinin önlenmesinde uzlaşılmıştı.

ŞEKER KAMIŞI, KAHVE, PAMUK, KAKAO...

1600’lü yılların başında Kardinal Richelieu ile devlet politikası haline getirilen sömürgeciliğin artık daha katı bir biçimde uygulanması için ortam sağlanmıştı.

Fransa’da 17’inci yüzyıldan itibaren XIV. Louis’den başlamak üzere krallığın aşırı harcamaları nedeniyle geniş halk yığınlarının ezildiği bilinirken, sömürgeler üzerinden elde edilen gelirlerle de devlet ayakta tutuluyordu.

Korsanlar eliyle köle ticaretinin ardından gelişen şeker kamışı üretimine ek olarak 1700’lü yılların başından itibaren Saint-Domingue’de pamuk, kahve, kakao ve diğer birçok ürünün ekimine de başlanmıştı.

NÜFUSUN YÜZDE 90’INI KÖLELER OLUŞTURUYORDU

1627’de Hispanyola adasının batı kesiminde kurulan Saint-Domingue kolonisi, Fransa’nın Afrika’dan getirtilen kölelerin de en fazla sömürüldüğü kolonilerinden olmuştu. Fransa’nın 1800’li yıllara kadar Afrika’dan toplamda 2 milyon kadar köleyi Amerika’ya getirdiği tahmin edilirken, bu kölelerin yüzde 45’inin günümüzdeki adı Haiti olan Saint-Domingue kolonisine getirildiği biliniyor.

Tarihte zaferle ve devlet kurulmasıyla sonuçlanan ilk köle isyanının yaşandığı Saint-Domingue’de 1713’te köle sayısı 24 bin iken, 1791 yılına gelindiğinde toplamda 600 bin kişi yaşıyordu. Nüfusun 500 bin kadarını hiçbir hakkı olmayan siyahi köleler oluştururken, sınırlı hakları olan ve ‘Affranchi’ adı verilen eski kölelerin sayısı da 40 bin civarındaydı.

Çoğu Fransız olmak üzere Avrupalı asker veya şirket sahiplerinin ise toplam nüfustaki payının yüzde 10 civarında olduğu tahmin ediliyor.

1788’de yapılan bir sayımda ise toplam nüfus 455 bin olarak belirlenmiş ve ‘Beyazların’ sayısı yaklaşık 28 bin, ‘özgür siyahların’ sayısı ise 21 bin olarak kaydedilmişti. Geriye kalan 405 bine yakın nüfus ise kölelerden oluşuyordu.

Aynı dönemlerde adanın doğusundaki İspanyol kolonisinde 25 bin ‘beyaza’ karşılık 15 bin siyahi köle ve 65 bin de ‘melez’ yaşıyordu.

Kimisi Avrupalı ve siyahi karışımı olan köle çocuklarının diğer ‘özgür’ bireylere oranla sınırlı hakları söz konusuydu. Bu kişilerin kılıç bulundurması yasak iken, toplum içinde ‘Monsieur (Bay)’ diye hitap edilmeleri de yasaklanmıştı. Ancak bu kişilerin diğer köleleri çalıştırma veya sınırlı düzeyde mülk hakları bulunuyordu.

Ancak nüfusun 500 bin kadarını oluşturan köleler insanlık dışı tüm muamelelere maruz kalarak, ölümcül şartlarda çalıştırılıyordu.

FRANSA’NIN İHRACATININ YARISI BURADAN SAĞLANIYORDU

Saint-Domingue Fransa tarafından sömürgeleştirildiği 17’inci yüzyıldan itibaren bu ülke için en önemli gelir kaynaklarından biri haline gelmişti.

En önemli ürün olarak şeker kamışı bilinirken, Fransa’nın 1790’lara gelindiğinde yaptığı ihracatın beşte ikisine yakınının buradan sağlandığı tahmin ediliyor.

ÇOK SAYIDA İSYAN KANLI BİR BİÇİMDE BASTIRILMIŞTI

Ağır kölelik şartlarında çalıştırılan Afrikalıların önemli bir kısmı henüz genç yaşlarda yaşamını yitirirken, bunda özellikle sarı humma başta olmak üzere hastalıklar etkili oluyordu.

Yine köle ticaretinin başladığı yıllardan itibaren adadaki kölelerin haksızlığa karşı direnişleri tarihe geçmişti. 1697’de 300 kadar kölenin isyanı kanlı bir şekilde bastırılırken, daha sonraki dönemlerdeki başkaldırılar da aynı akıbete uğramıştı.

Kölelerin nüfusun büyük kısmını oluşturmasına rağmen isyanların başarısız olmasındaki en önemli neden askeri teknikler ile disiplinin olmayışıydı.

DEVRİMİN SAVUNDUĞU EŞİTLİK UYGULANMADI

Günümüzdeki adı Haiti olan Saint-Domingue’de köleleri isyana götüren süreci daha da hızlandıran bir diğer olay ise Fransız Devrimi olmuştu. 14 Temmuz 1789’da devrimin başlaması ardından 26 Ağustos’ta ilan edilen İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi’nin sömürgelerde hiçbir geçerliliği yoktu.

Adada her an çıkacak isyanı ertelemek amacıyla 15 Mayıs 1791’de kimi ‘özgür siyahilere’ seçme hakkı tanınırken, aynı dönemde beyaz tüccarlar da çıkarlarını korumak için Fransa’dan bağımsızlıklarını ilan etmeyi düşünüyorlardı.

Ancak seçme hakkı gibi yetersiz vaatler o dönemlerde Vincent Ogé başta olmak üzere çok sayıda Mulatto denilen melezler daha fazla özgürlükten yana idiler.

BOIS-CAIMAN TOPLANTISI VE ÖZGÜRLÜĞÜN İLANI

İlk başlarda melezler ile beyaz tüccar ve ekiciler arasında başlayan çatışmalar, kimi kölelere çatışmalara katılamları için silah verilmesiyle ilginç bir hal almıştı. Bu çatışmalar sonrasında köleler arasında da özgürlük fikri artık daha net yerleşmeye başlamıştı.

Yine o dönemlerde kölelikten kaçarak ormanlara sığınmış olan ‘kahverengi negritler’ olarak adlandırılan siyahiler de beyazlarla eşit hakları talep ediyordu.

14 Ağustos 1791’de Bois-Caïman’da düzenlenen bir Vudu dini töreni sırasında özgürlük talebi resmen ilan edilirken, 22-23 Ağustos 1791 gecesi ise isyan ateşi yakılmıştı. İsyanın önderleri arasında Jean-François Papillon ve Geoerges Biassou gibi önderler ile Dutty Boukman adlı bir din adamı öne çıkıyordu.

İsyanın başlangıcında yüzlerce kahve ve şeker kamışı tarlası yakılırken, yüz yılı aşan işkencelerin de etkisiyle şiddet beyaz tüccarlara ve çiftlik sahiplerine de yönelmişti.

İsyanın başlamasıyla birlikte, daha önce Paris’ten gelen emirle Şubat ayında infaz edilen Vincent Ogé’nin intikamını almak isteyen melezler de destek vermeye başladı.

TOUSSAINT LOUVERTURE’ÜN ASKERİ YETENEKLERİ SAYESİNDE

O dönemde sayı olarak çoğunluğu oluştursalar da Fransız askerleriyle baş etmeleri neredeyse zor olan kölelerin en büyük avantajı ise, Beninli bir kölenin oğlu olan ve sonradan François Toussaint Louverture adını alacak olan Toussaint de Bréda gibi bir askerlerinin de olmasıydı.

1776 yılında kölelikten çıkan Toussaint Louverture, 13 hektar toprağa ve 20 kadar da köleye sahipti ve belli bir düzeyde eğitim de almıştı.

İsyanın başlamasıyla önderlerden Georges Biassou’nun emrine giren Toussaint’in askeri yetenekleri sayesinde melezler ve kölelerin düzenli olarak savaşmaları sağlanmıştı. Toussaint, aynı zamanda ilk başlarda önder konumda olan Georges Biassou ve Jean-François gibi liderlerle de çatışmak zorunda kalmıştı. Hem savaşta uygulanacak metotlar hem de ‘siyahi’, ‘melez’ gibi farklı grupların varlığının getirdiği sonuçlar nedeniyle isyancılar arasındaki çatışmalar da paralel olarak devam etmişti.

İsyan devam ederken 28 Mart 1792’de ‘tüm özgür insanların eşit olduğu’na dair Paris’te alınan karar, köleleri yine eşit görmemekte ısrarın göstergesiydi. Ve bu karar zaten isyan ateşinin yandığı Saint-Domingue’yi elde tutmak için Fransa’nın çok geç kaldığını gösterecekti.

1793’te Fransa’ya savaş açan İspanya, adanın doğu kesimlerini işgal ederken, isyanın önde gelen isimleri Georges Biassou ve Toussaint’e birlikte savaşma teklifi de götürmüştü. Bu teklifin kabul edilmesiyle Toussaint de Bréda (Louverture) 4 bin kişilik siyahilerden oluşan düzenli bir ordunun başına geçmişti.

KÖLELİĞİN KALDIRILMASIYLA FRANSA İLE DİĞER ÜLKELERE KARŞI SAVAŞTI

İsyan devam ederken Fransız Devrimi’nin önderleri gerçekleeri görmek yerine başkaldırıyı krallık sisteminin kaldırılmasına karşı bir isyan olarak görmeye devam ediyorlardı.

1793’te askeri birliklerle adaya gelen komiserler Sonthonax ve Polverel, yeni kurulan Fransa Cumhuriyeti’ne ‘sadık’ olduklarını düşündükleri birçok köleye özgürlüğünü iade etmişti.

5 Şubat 1794’te ise köleliğin tüm Fransız sömürgelerinde kaldırılmasını öngören bir kararname kabul edilmişti. Bunu tehlike olarak gören çok sayıda sömürge tüccarı ve toprak sahipleri, İngiltere’den yardım istemişler ve 7 bin 500 kadar İngiliz askeri Jamaica’dan Porte-au-Prince’e çıkarma yapmıştı.

Buna karşın İspanya’dan yeterli desteği görmeyen Jean-François Papillon kaçarken, köleliği kaldırmayı vaat eden Fransa ile uzlaşan Toussaint Louverture, Victor Hugues komutasındaki Fransız birliklerine dahil olmayı kabul etti.

İngilizlerin yenilmesi ardından Toussaint Louverture adanın milletvekili olarak seçilirken, 1798’de adanın güneyindeki son İngiliz birliklerini de teslime zorlamayı başarmıştı.

LOUVERTURE YENİLİYOR

Adada Fransız hakimiyetini de zayıflatmayı başaran Toussaint Louverture, diğer köleler için hayal kırıklığı olacak uygulamaları ise gecikmemişti. Tüm siyahilerin ekinlerde çalışmasını zorunlu kılan Louverture, diğer melez önderlerini de yendikten sonra adanın tek hakimi haline gelmişti. Buna karşın 1801’de yürütmeye koyduğu özerk Saint-Domingue Anayasası ile Fransa’ya karşı biraz daha bağımsız olma yoluna gitti.

Aynı yıl İngiltere ile barış imzalayan Napolyon Bonaparte’ın buna tepkisi gecikmemişti. Ekim 1801’de general Charles Leclerc komutasındaki 31 bin kişilik askeri birlikleri adaya gönderen Napolyon, burada tekrar Fransa hakimiyetini sağlamayı başardı.

Toussaint Louverture’ün Jean-Jacques Dessalines gibi birçok generali de Fransa’ya teslim olurken, Mayıs 1802’de o da geri çekilmek zorunda kalmıştı. General Leclerc’e teslim olan Jean-Jacques Dessalines ise, bizzat Haziran ayında eski lideri Toussaint Louverture’ün teslim alınmasında rol oynamıştı. Toussaint Louverture, daha sonra Fransa’ya götürülmüş ve 1803’te Fort de Jura cezaevindeki ağır koşullarda yaşamını yitirmişti.

TESLİM OLAN GENERAL DESSALINES TEKRAR İSYAN EDİYOR

Toussaint Louverture’ün yakalandığı dönemde Napolyon’un ordularına boyun eğen Jean-Jacques Dessalines adlı diğer isyancı lideri ise, kısa süre sonra tekrar isyanı başlatacaktı. Zira 1802’de Fransız kuvvetleri komutanı General Charles Leclerc ile birlikte çok sayıda asker zaten sarı humma denilen hastalık nedeniyle kırılmıştı.

İsyancılar, Fransa’nın o dönemde Napolyon’un Avrupa’daki savaşlarına odaklanmasını ve hatta bu uğurda Kuzey Amerika’da bugünkü ABD’nin 7 eyaletini içeren Louisiana’yı 15 milyon dolar gibi bir fiyata ABD’ye satmasını fırsat bilmişlerdi. Fransa’nın Avrupa’ya odaklanması ve askerlerin ada koşullarına dayanamamasını değerlendiren Dessalines, kısa sürede isyanı büyütmeyi başarmıştı.

Kısa sürede birçok askeri başarı elde eden isyancılar, 18 Kasım 1803’teki Vertières Savaşı’nda kalan 2 bin Fransız askerini ağır bir yenilgiye uğratmıştı. Ve böylelikle dünya tarihinde kölelerin isyan ederek kurduğu ilk devlette 1 Ocak 1804 günü ‘Haiti Cumhuriyeti’ adıyla ilan edilecekti.

1791-1803 arasında yaşanan mücadeleler, isyancı grupların kendi içindeki çatışmalar, ihanetler ve ittifaklar bir yana, kölelerin isyanla kurduğu ilk devlet olması nedeniyle Haiti’nin dünya tarihinde farklı bir yeri olduğu kabul görüyor.