Kolombiya çok kritik bir seçime gidiyor

Kolombiya solu ve ilericileri (sosyal demokratları) sağ ve muhafazakâr kesimin 200 yıllık iktidarlarına son verebilecek mi?

Abya Yala: 2021 ve yeni yılda olasılıklar yazısında da değindiğim gibi son birkaç yıldır Latin Amerika'da sol ve ilerici kesimler daha etkili olmaya başladı. 

Bu yıl Kolombiya ve Brezilya seçimleri kıtanın sola yönelme potansiyeli taşıyan son iki ülkesi. O açıdan bu iki ülkede yaşanacak seçimler çok önemli. 

Kısaca Kolombiya seçimine değinmekte yarar var. Bunun için de Kolombiyalı iki dostum ile bir tartışma yürüttük. Onlara yönelttiğim soruların cevabını buradan sizinle paylaşmak istiyorum. Bu her iki dostum da Kolombiya yerli halkların mensupları ve bu halkların örgütlülük ve hareketleri içerisinde değişik kademelerde görev yapmışlar ve hâlâ mücadele ediyorlar. Biri Alexandra Llano diğeri de Armando Wouriyu. 

Armando seçimlere geçmeden önce Kolombiya’nın geçmişi ve toplumsal yapısına değinerek, Kolombiya’nın son 200 yıllık politik sistemi hem Katolik hem de ataerkil bir tarihe sahip olduğunun söyledi. 

1810 yılında Kolombiya yerelinde iktidarı ele geçiren yozlaşmış sosyal kesimler ya da yozlaşmış anlayışlar demek belki daha doğru bir tanımlama olur. Fakat Armando ‘yozlaşmış kesimler’ demeyi daha uygun buldu. Bu kesimler daha çok toplum dışında yaşayan deyim yerindeyse kovboy filmlerinde gördüğümüz zalim karakterlere benziyor. Kimin parası varsa onun için çalışan, herhangi bir toplumsal sınıfa kendini ait görmeyen kesimlerden bahsediyoruz. Bu kesimler ülkeyi yönetmeye başladılar, yönetirken şüphesiz İspanya krallığına bağlı olan Granada valiliği egemenliğini göz ettiler. Kürdistan'da ağa ve beylerin TC devletini arkasına alarak halkı kontrol ettikleri kesimler gibi.  

Kolombiya bu 200 yıllık tarihi dönemde birçok kesim, iktidarı Armando’nun deyimiyle bu ‘yozlaşmış’ kesimlerin elinden almaya çalıştı. Bugüne kadar başarılı oldukları söylenemez. 

Nedeni de bu grubun arkasında ekonomiyi ellerinde bulunduranların gücü var. Oligarşi içinde bulunan büyük toprak sahipleri, Kolombiya topraklarının yüzde 34’ünü kontrol ediyorlar. O açıdan da bu kesimler iktidarlarını ebediyen sürdürme üzerinden kurmuşlar. 

Bu 200 yılda iktidarı, bu grubun elinden almaya çalışan bir dönem toplumsal hareketlerden gelen daha çok liberal düşünceye sahip bir başkan adayı vardı, Rafael Uribe Uribe, kendisini balta ile öldürdüler (1914). Daha sonraki yıllarda halkçı aday Jorge Eliécer Gaitán da öldürüldü (1948). Daha sonra yine liberal düşünceye sahip Luis Carlos Galan (1989) öldürüldü. Birkaç başkan adayı daha öldürüldü. Son yıllarda öldürülenler arasında Kolombiya Yurtseverler Birliği (Union Patriotica-UP) partisinin adayı olan Bernardo Jaramillo Osso da var. Osso 1990'da 34 yaşında öldürülmüştü. Carlos Pizarro Leongomez’i (1990) son yıllarda hükümeti almaya çalışıp da öldürülenlerin içerisinde sayabiliriz.  

Kolombiya paramiliterleriyle, mafyasıyla en fazla siyasi cinayetlerin yapıldığı bir ülke olarak anılıyor. Yine ABD’nin kıtada en büyük askeri gücü bu ülkededir. Ülke dengesinin bozulmaması için ABD, Gustavo Pertro gibi liberal sol kesimlerin iktidara gelmesini istemeyen güçler arasındadır. 

Bu yıl Kolombiya’da iki seçim olacak. Biri 13 Mart'ta gerçekleşecek olan Kongre seçimleri. 29 Mayıs'ta da devlet başkanlığı seçimi olacak. Gençliğinde M-19 devrimci hareketinin bir militanı, şimdilerde ise sosyal demokrat olarak anılabilecek Gustavo Petro Kolombiya’da solun adayı.

Gustavo Petro, birkaç dönem senatörlük yaptı. Aynı zamanda 10 milyonluk nüfusu olan Bogota’nın belediye başkanlığını da yaptı. Yani deneyimli bir politikacı. 

Kolombiya kongresinde iki organ var, birine temsilciler meclisi deniyor (172 vekilden oluşuyor), diğeri de senato (108 kişilik). Senatörler ülke çapında seçiliyor ama temsilciler meclisi vekilleri eyalet ve bölgelerin temsilcileri olarak bölgeler düzeyinde seçiliyor.

Özel olarak yerli halk için senatoda iki ve temsilciler meclisinde iki sandalye ayrılıyor, yine aynı şekilde senatoda bir sandalye başbakanlık için ayrılıyor. Bu sandalye, örneğin başkanlık için yapılan seçimlerde ikinci gelen otomatik senatör oluyor. Temsilciler meclisinde bir sandalye de ülke dışındaki Kolombiyalıları temsilen var. Barış görüşmesi sonucu iki devre (bu ikinci devre oluyor) 5 sandalye, senato için 5 sandalye temsilciler meclisi için, FARC (Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri) şimdiki isimleriyle Los Comunes partisi için ayrılmış. 2016’daki barış sözleşmesi çerçevesinde bu seçimde ilk defa 16 vekil barış meclisi adı altında savaşta mağdur olan kesimler için ayrıldı. Bunlar herhangi bir parti adına seçimlere girmiyor, barış kurulu adına yarışa katılacaklar. Ve ülke çapında seçime tabi olacaklar. Bunların içinde ilk 16 ya girenler temsilciler meclisine seçilmiş olacak.

Image

Senato 2018 seçim kazananları: 

Birinci koalisyon: Şimdiki Hükümet Koalisyonu 5 sağ/muhafazakâr partiden oluşuyor. 51 senatörleri var. 

İkinci koalisyon: Kendilerine Bağımsızlar Koalisyonu (bunlar da daha çok muhafazakâr kesimler) diyorlar, 4 partiden oluşuyor. 32 senatörleri var.

Üçüncü koalisyon: Muhalefet Koalisyonu oluyor, 7 partiden oluşuyor. Bunlar daha çok sol, ilerici ve liberal kesimlerden oluşuyor ve 25 senatörleri var.  

Image

 

Temsilciler meclisi, 2018 seçim kazananları: 

Birinci koalisyon: Şimdiki Hükümet Koalisyonu 6 sağ/muhafazakâr partiden oluşuyor. 82 vekilleri var. 

İkinci koalisyon: Kendilerine Bağımsızlar Koalisyonu (bunlar da daha çok muhafazakâr kesimler) diyorlar. 4 partiden oluşuyor ve 67 vekilleri var.

Üçüncü koalisyon: Muhalefet Koalisyonu 7 partiden oluşuyor. Sol, ilerici ve liberal kesimlerden. 22 vekilleri var.  

SENATO VE KONGRE

Yukarıdaki senato ve temsilciler meclisinin katılımcılarına bakıldığında partilerin tek başına çoğunluğa varması çok uzak bir olasılık. Geçmiş seçim sonuçlarına bakıldığında kongre çoğunluğunu bir tek partinin ele geçirmesi şimdiye kadar olmamış ama yukarıda da görüldüğü gibi partiler gruplara yada koalisyonlara ayrılmış ve bu gruplar yada koalisyonlar hükümet kuruyor. Hükümet derken asıl hükümeti başkan seçildiğinde kurduğu hükümettir. O açıdan kongrenin belirleyiciliği çoğunluğa göre başkanlık hükümetinin alacağı kararları onaylama veya karşı çıkma konusunda belirleyici oluyor. 

Kongre bileşenlerinden yola çıkarak hiçbir liderin çoğunluğu elde edemeyeceği görülüyor. O açıdan bütün liderler başkanlık için mücadele eder. Dolayısıyla Gustavo Petro’nun partisi de ne senatoda ne de parlamentoda yeterli çoğunluğu asla elde edemez ama başkan seçildiğinde koalisyonlarla kendisini destekleyen bir kongre hükümeti kurabilir. Bu şemaya göre parlamento ve senato genelde koalisyonlarla yürütülüyor. Her şey ABD'deki gibi başkanlığın elinde. Ama kongre ve senato da birçok konuda belirleyici olabiliyor. 

O açıdan Gustavo Petro kongre ve senatoda şimdiden kuracağı koalisyonlar ile oylarını ve gücünü artırırsa bu 29 Mayıs'ta yapılacak başkanlık seçimlerine de yansıyacaktır. Alexandra ve Armando, geçen sene ülke çapında yaşanan ulusal grevin etkisi Gustavo Petro’dan yana, diyor. 

Armando, "genelde kararsızların oranı Kolombiya’da çok yüksek olur, şu anda takriben yüzde 30 civarında" diyor . 

Bu seçimlerde gençlerin oyları belirleyici olacaktır. Şili'de olduğu gibi geçen sene aylarca devam eden ülke çapında yapılan direnişin öncülüğünü gençler yapıyordu. Gençlerin katılımı önemli ama Armando’nun da dediği gibi Kolombiya’nın eğitim sistemi Katolik, ataerkil ve bağımsız düşünmemenin üzerine kurulmuştur. O açıdan her şeye rağmen şimdiden gençlerin katılımının nasıl olacağını kestirmek zor. Yine gençlerin iş konusunda umutları yok. Dolayısıyla seçimler ile bu durumun değişeceğine inanmıyorlar. 

Hatta birçok toplumsal alanda fakirlerin yaşadığı mahallelerde oyların satılması bile söz konusu olur, diyor Armando. Neticede 200 yıllık kolonyal eğitim sistemi devam ettiği için toplumun nereye ne zaman yöneleceğini kestirmek zor. "Çünkü toplumu değiştiremedik" diyor, Armando ve Alexandra. 

"Ancak Kolombiya halkı, yasama gücünde çoğunluğa ulaşmanın önemini hâlâ anlamıyor. Yasama erki her zaman yürütme erkine boyun eğdiği için, biraz bağımsız olan yargıdır, bazen o kadar oluyor ki yargı, yasama erkinin yerine geçebiliyor. Ya da daha etkili olabiliyor" diyor, Armando.  

Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik ve sosyal krizlere baktığımızda yine kıtada olan değişimlerin etkisiyle başkan adayı Gustavo Petro en şanslı aday gibi görünüyor. Gustavo Petro’nun arkasında ikinci aday ise sağ muhafazakâr kesimden gelen Bucaramanga eski belediye başkanı olan Rodolfo Hernández. Hernández’in ekonomik anlamda gücü çok fazla olduğunu ama geçmişinde yolsuzlukların olduğunu ve şimdiki hükümetin de  Hernández'i destekleyeceğini söylüyor, Armando. Hernández FARC-EP ile yapılan barış anlaşmasına ve ELN-Ulusal Kurtuluş Ordusu ile olası barış görüşmelerine karşı.

KADINLARIN, AFRO VE YERLİ HALKLARIN EĞİLİMİ

"Seçimlerde kadın, Afro ve yerli halkların konumu nedir? Ne yapacaklar" sorularına Alexandra ve Armando’nun verdiği cevap şöyle:

"Kadınların pozisyonu gençlerde olduğu gibi daha çok Gustavo Petro’ya meyillidir. Toplum içindeki erkek egemenliği çok güçlü olduğundan bilinçli kadınlar daha çok sola ve ilericilere oy verir. Geçen ay kadınların mücadelesiyle mahkeme kürtaj hakkına izin vermek zorunda kaldı. 

Afro kökenlilere (Afrika'dan köle olarak getirilenlerin torunları) gelince, onların da genelde değişik partiler içerisinde birkaç vekilleri ve senatörleri oluyor. Fakat bu son 10 yılda gözle görülür bir organizasyonları, örgütlenmeleri var. 200 yıllık beyaz egemenliğe karşı Francia Márquez’in başkanlık için adaylığını koyması bu örgütlülüğün ve artık kendilerine olan özgüvenlerinin göstergesidir. Bu toplumsal kesim de bu örgütlenmenin ağırlığını bu seçimde tartacakları için çok önemli bir gelişmedir. 

Yerli halklar 30 yıllık bir yükseliş yaşadı ama bugün en kötü anında. Yerli halklar bu haliyle seçimde başarılı olamayacak. Aynı kalacak ya da aşağı inecek oy oranları. Çünkü yerli halklar kendilerini çok kapattılar. O açıdan 30 yıllık mücadelenin en kötü anını yaşıyorlar. Bu durum umarım ki ancak bu seçimlerden sonra bir değişime uğrayacak ve gelişmeye başlayacak."