Sıfır işsizlik hedefi: Milyonlarca çalışan yoksul mu yaratılacak?

Merkel'in "sıfır işsizlik" hedefinin milyonlarca yoksul çalışanın ortaya çıkaracağı düşünülüyor.

Almanya’da Başbakan Angela Merkel’in partisi CDU ile CSU’nun seçim programlarında 2025’e kadar ‘sıfır işsizlik’ vaadi gündeme otururken, bu vaadin ne kadar gerçekçi olduğu tartışmalı. Merkel’in başbakanlığındaki rakamlara bakıldığında önümüzdeki 8 yılda milyonlarca ‘yoksul çalışanın’ daha ortaya çıkması söz konusu.  

2005 yılından bu yanaki hükümetlerde koalisyonların büyük ortağı olarak Hristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) ile Bavyera’daki kardeş partisi Hristiyan Sosyal Birlik Partisi (CSU) yer alıyordu. Merkel’in Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile koalisyon sayesinde ilk kez başbakan olarak göreve geldiği 2005 yılında Almanya’da işsiz sayısı 4 milyon 860 bin iken, bu sayı 2006 sonunda hesaplama yöntemindeki değişiklikle 2007’de 3,8 milyona gerilemişti.

Ülkenin özellikle ihracatındaki önemli artış sayesinde istihdamın arttığı kabul gören bir gerçek iken, işsiz sayıları o dönemden bu yana düzenli olarak azalıyor. Federal İstatistik Dairesi (Destatis) verilerine göre, 2011’de 1993’ten bu yana ilk kez 3 milyon sınırının altına inen işsiz sayısı, günümüzde 2,6 milyon seviyesine kadar gerilemiş durumda.

İşsizlik oranı da 2005’deki yüzde 11,7 oranından günümüzde yüzde 5,9 oranına kadar gerilerken, Almanya, birçok Avrupa Birliği ülkesi arasında en düşük işsizlik oranıyla öne çıkıyor.

Ancak buna rağmen Angela Merkel’in partisinin herkesin istihdam edildiği sıfır işsizlik vaadinin gerçekçiliği sorgulanır nitelikte. Sıfır işsizlik vaadinin istatistiklerde ne kadar tutturulabileceği bir yana, işsiz sayısının düşmesine paralel olarak artan yoksul sayısı da bu vaadi tartışmalı kılıyor.

İSTİHDAM EDİLEN VEYA HAZIR BİREYLERİN SAYISI ARTTI AMA...

Çalışan veya iş arayan bireylerin dahil edildiği ‘aktif bireylerin’ sayısı 2005 yılında 39 milyondan 2016 sonunda 43 milyonun üstüne ve bu yıl içinde de 44 milyona ulaştı. Bu sayı 82 milyonluk Almanya’da ulaşılan en yüksek istihdam oranına denk geliyor.

Öte yandan resmi rakamlara göre Almanya’da işsiz kaldıktan sonra ortalama 12 ay olan işsizlik sigortasından (Arbeitslosengeld I) faydalananların sayısı da 2005 yılından bu yana düzenli olarak azalıyor. 2005 yılında 1 milyon 730 bin civarında olan bu kişilerin sayısı bu yıl içinde 790 bine kadar geriledi.

Ancak aynı dönemde işsizlik sigortasından yararlanma hakkı olmayan ve uzun süreden bu yana çalışmayan bireylere verilen ‘İşsizlik Yardımı II (Hartz IV)’ alan bireylerin sayısında işsiz sayısındaki benzer bir düşüşten söz etmek mümkün değil.

2009 yılında 4 milyon 866 bin olan Hartz IV adlı asgari geçim yardımından yararlananların sayısı 2012’de 4 milyon 400 bine kadar gerilemişti. Ancak söz konusu yardımdan alan bireylerin sayısı o tarihten sonra neredeyse stabil kalıyor ve 2016’da sadece 4 milyon 310 civarına geriliyor. Bu sayı 2017 içinde tekrar 4 milyon 400 binin üzerine kadar çıkıyor.

HALEN 1 MİLYONA YAKIN UZUN SÜRELİ İŞSİZ VAR

Hartz IV yardımı alan bireylerin sayısında bir düşüş yaşanmamasının nedenlerinden biri olarak son yıllarda mülteci sayısındaki artış gösterilse de, uzun süreli işsizlerin sayısının halen oldukça yüksek olmasının buna etkisi büyük.

Federal İstatistik Dairesi verilerine göre, 1 yılı aşkın bir süreden bu yana işsiz olan bireylerin sayısı 2017 itibariyle 925 bin civarında iken, son yıllardaki düşüşe rağmen bu kişilerin sayısının çokluğu dikkat çekici. Uzun süreli işsiz bireylerin istihdam piyasasına yeniden entegre edilmesi ve iş bulmalarının zor olduğu bilinen bir gerçek.

GERÇEK İŞSİZ RAKAMLARI NASIL AZ GÖSTERİLİYOR?

Almanya’da istatistiklerde işsiz sayısının düştüğü gerçeğine rağmen işsiz sayısında kağıt üstünde yapılan düzeltmelerle düşüşün sağlandığı gözlerden kaçmamalı.

Finanzmarktwelt.de adlı sitede yazan Claudio Kummerfeld tarafından 2015 yılında yayınlanan bir haberde de bu gerçeğe dikkat çekilmişti. Kummerfeld’in haberinde Nisan 2015’deki 2 milyon 840 bin civarındaki işsiz sayısının gerçekte en az 3 milyon 640 bin olduğu belirtilmişti.

Aynı haberde, işsizlik oranının resmiyette açıklanan yüzde 6,5 yerine gerçekte yüzde 8,32 olduğunun da altı çizilmişti.

İşsiz sayısının düşük gösterilmesinde kullanılan taktiklerden biri, 58-65 yaş arası işsizlerin bu istatistiklere dahil edilmemesi. Sadece geçtiğimiz aylarda 160 bin kişi, 58 yaşını geçtiği için işsiz statüsünden çıkarılmıştı.

Claudio Kummerfeld’in yazısında dikkat çektiği bir diğer nokta ise, istatistiklerden çıkarılan işsizlerin önemli bir kısmının kamuya ait kurumlarca iş bulmaya dönük kurslara dahil edilen bireyler olması. Benzer şekilde Nisan 2015’de 800 bin kadar işsizin 440 binin ise ‘özel kurs ve yardım sunucu şirketlerden’ destek ve kurs almaları nedeniyle istatistiklerden çıkarıldıkları öğreniliyor. Yani bu bireyler işsiz olmalarına rağmen istatistiklerden çıkarılarak, isşiz sayısı en az dörtte bir oranında az gösteriliyor.

Geçtiğimiz hafta yayınlanan bir başka veriye göre, Almanya’daki çalışan sayısının artmasına rağmen önümüzdeki dönemde eğitimden yoksun olan bireylerin sayısı artacak. Ülkede özellikle tıp, bilişim teknolojisi gibi alanlarda kalifiye açığı olduğu ve bunun önümüzdeki yıldan itibaren önemli bir sorun olacağı tahmin ediliyor.

İŞSİZLİĞİ SIFIRLAMAK İÇİN MİLYONLARCA YOKSUL ÇALIŞAN MI OLACAK?

İşsizlik oranlarını düşürmek için yüz binlerce kişinin farklı taktiklerle istatistiklerden çıkarılmaları bir yana gerçek manada bir iş sahibi olup yoksulluk içinde yaşayan bireylerin varlığı da bir başka gerçek. Resmi rakamlara göre Almanya’da bu yılın başında ‘yoksul’ olarak tabir edilen bireylerin sayısı 12,9 milyona ulaşırken, Merkel’in başbakanlığa geldiği 2005’te yüzde 14,7 iken, 2016’da yüzde 15,9’a kadar yükseldi. Bu da çalışan sayısının artmasının adil bir geçim imkanını sağlamadığını gösteriyor.

Ülkedeki her 4 çocuktan biri yoksul ailelerde yaşarken, emekliler arasında yoksulluk oranı 2005’te yüzde 10 civarında iken günümüzde yüzde 16’ya yakın.

Benzer şekilde bazı istatistiki bilgiler de, Almanya’daki istihdam artışının sadece çalışan milyonlarca yoksul yarattığını gösteriyor. Bunlardan bazıları şöyle:

-Ülkedeki 500 bin kişinin banka hesabı dahi bulunmazken, 330 bin hanede faturasını ödeyemedikleri için elektrikleri kesildi. 6,2 milyon hane veya birey ise elektrik veya gaz kesintisiyle karşı karşıya.

-2011 yılında işsizler ve emekliler dışındaki 27 milyona yakın vergi mükellefinin yüzde 30’u aylık brüt 1.167 euronun altında gelire sahipti. Net gelire vurulduğunda bu, 8 milyona yakın çalışanın Hartz IV geçim yardımına yakın bir düzeyde gelire sahip olduğunu gösteriyor. Bu bireylerin belirli bir kısmının sadece devletten aldıkları sosyal yardımlar (kira yardımı veya çocuk yardımı) sayesinde ‘yoksul’ statüsünden kurtuldukları sanılıyor. Aynı istatistikteki bireylerin yüzde 40’ı ise aylık brüt 2 bin 83 euronun altında kalıyordu.

-Nisan 2017’de SWR’de yayınlanan ‘Harte Arbeit, schlechter Lohn (Ağır iş-düşük ücret)’ başlıklı dokümantere göre, Almanya’da yalnız yaşayan ve kendi işini yapan 2,3 milyon kişi aylık 1.100 euronun altında bir gelirle yetinmek zorundaydı.

-2013 yılında erkek emeklilerin ortalama maaşı bin 13 euro iken, kadın emeklilerde maaşlar ortalama 762 euro idi. 2014 yılında toplamda ortalama emekli maaşı ise sadece 869 euro idi.

-2012 itibariyle 812 bin emekli kısa süreli işlerde çalışmak zorunda kalırken, 75 yaşın üzerinde olmasına rağmen çalışan emeklilerin sayısı 130 bine yaklaşıyordu.

-Yine asgari ücret kanununun çıkarıldığı 2015 yılına kadar çalışmasına rağmen saati 8 eurodan az işlerle yetinmek zorunda kalan bireylerin sayısı 7,3 milyon olarak tahmin ediliyordu. Bu kişilerin 4,9 milyonu yarım günlük işlerle yetiniyordu.

-2015 itibariyle Almanya’da yıl itibariyle Almanya’da çalışmasına rağmen ‘Minijob’ olarak adlandırılan ve aylık emeklilik primi ödenmeden en fazla 450 euro kazanılan işlerde çalışanların sayısı 2,5 milyondu.