Son Dakika: Stêrk TV ve Medya Haber TV'ye baskın: Polisler tüm binayı talan etti

Taliban’ın ‘ılımlı’ açıklamaları inandırıcı değil

Taliban liderlerinin, ilgi çekmek ve hükümetine meşruiyet kazandırmak için ‘ılımlı’ açıklamalar yaptığını belirten Dr. Zakira Hekmat, bu açıklamaların inandırıcı olmadığını söyledi.

Eski ABD Başkanı Donald Trump, Taliban ile müzakereleri yoğunlaştırmış; ABD ve Taliban, Şubat 2020'de bir anlaşma imzalamıştı. Her konuda birbirinden farklı görüşler bildiren eski ve yeni ABD başkanları, Afganistan’dan çekilme noktasında ortak bir çizgi izledi ve ABD askerleri resmen Afganistan’dan çekiliyor. Bununla beraber 1996-2001 yılları arasında hüküm süren Taliban, kendi hükümetini kurma hazırlıklarında. Türkiye’nin sıcak gündemi halini alan Afganistan’ı İstanbul’da bulunan Afgan Mülteciler Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği (ARSA) Kurucusu ve 2020 Barış Elçisi Dr. Zakira Hekmat ile konuştuk.

Taliban, Afganistan’daki savaşı kazandı mı?

1996-2001 yılları arasında Afganistan’da Taliban rejimi hakimdi ve 11 Eylül’den sonra Amerika, Afganistan’a geldi ve ‘biz yeni bir güvenlik ve yeni bir devlet getireceğiz’ dedi. ABD şimdi siyasi bir karar aldı. Sadece Afganistan halkı değil bu tedbirsiz karara tüm dünya halkı karşı geldi. Çünkü bir bakıma da Afganistan halkıyla beraber tüm halkları etkileyen bir yerde duruyor Taliban. Afgan kadınlarına yönelik herhangi bir garanti olabilecek, haklarını koruyabilecek bir karar yok ortada. Bundan dolayı da gelecek belirsiz. Ben Taliban’ın aktif olduğu süreçleri de hatırlıyorum ve ABD’nin işgalini de. İkisini düşününce; evet Taliban kazandı, diyorum.

Taliban’a karşı Afganistan’daki toplumsal muhalefet nasıl şekillenmişti geçen bu süre içinde?

Çok ciddi bir gelişme olmasa bile birçok alanda gelişmeler vardı. Kadınlar üst düzeye kadar gelmişti, baş danışmanlardan sarayda çalışanlara kadar. Bakan, belediye başkanı vardı. Üniversite hocaları dahil. Taliban döneminde bunlar yoktu. Kız çocukları, kadınlar kendi iş yerlerini açmıştı. Bir erkekle dışarıya çıkmak zorunda değildi. Bütün bunlara ciddi değişimler derseniz, bunlar yaşandı. ABD’nin geri çekilmesinden hemen sonra Taliban’ın yeniden hortlaması aslında bunca yıldır esas meselenin çözülmediği sonucunu çıkarıyor. Emperyalist güçlerin güç gösterisinin ötesindedir halkların güvenliği. Bu güvenliği de köklü olarak sağlayamadan Taliban’la baş başa bırakıp gitti. Korku batıdan bakıldığına başka okunur ama doğudan bakınca da çok başka okunur. Yıllarca bir nesil Taliban’ın gölgesi altında yaşamını sürmek zorunda kaldı. Bu kalıtsal korkular da 19 yılda geçemedi elbette.

Taliban ‘ılımlı’ konuşuyor. Türkiye dahil birçok ülke Taliban’ın açıklamalarını olumlu gördü, okudu. ‘Kadın haklarını vereceğiz ancak şeriata uygun olması durumunda’ dedi. Şeriat vurgusuyla İran örneği duruyorken önümüzde, bu ‘ılımlı’ açıklamalar ne kadar güvenilir?

İlgi çekmek ve hükümetine meşruiyet kazandırmak için bu açıklamaları yapıyor. Elbette Afgan kadınları bu açıklamalara inanmıyor. Halk da aynı şekilde, çünkü çelişkili açıklamalar bunlar. Taliban lideri bunları söylerken üyeleri başka yerlerde tam tersi uygulamalar yapıyor. Sizin de dediğiniz gibi bu uygulamanı komşu ülkemizde nasıl yürütüldüğünü görüyoruz. Elbette Fars kadınlarının eğitim hakları mevcut ancak o da yine kadınların mücadelesi sonucu oldu. Bizim karşımızda kafasına göre insan öldüren, kadınları köle yapan, çocukları alıkoyan terörist bir örgüt var. Kıyaslama bir yandan doğru, diğer yandan da eksik.

Askeri uçağın kanatlarına sığınan gençleri, çocukları görünce ne hissettiniz?

Acı. Herhangi bir kişi için ülkesinin batmasını, değerlerinin ayaklar altına alınması çok acı bir mesele. Ülkenin bu karmaşa ve güvensiz bir şekilde olması kaygı yaratıyor. Ben o fotoğrafı görünce aklıma tam da bu konu hakkında yazılmış bir yazı geldi, ‘Deniz karadan güvenilirse denize girersin ancak deniz de güvensiz ise havaya yani o uçağın kanatlarına sarılırsın’. Bu derin bir anlam yaratıyor.

Kadınlarla irtibatınız var mı, ne diyorlar ne hissediyorlar?

Tüm insanlar korkuyor, yalnız kadınlar değil. Bugün birçok kişi bana telefon ediyor, çıkmak istiyor, ancak çıkamıyor. Kara listede isimleri olanların araçla bile hareket etmelerine izin vermiyor.

ABD ve Avrupa ülkelerinin Afgan kadınlarının bundan sonraki durumu hakkındaki açıklamalarını ve ‘demokrasi’ anlayışlarını samimi buluyor musunuz?

Batılı ülkeler insan haklarından söz ediyorlar ancak duvarları hep var. Kadınlar konusunda da samimi olan yine kadınlar oluyor. Sadece sözle değil, ciddi adımlar atılması gerekiyor.

Kara liste nedir?

Daha önce Taliban döneminde uluslararası güçlerle çalışanlar kafir sayılıyor. Hükümetle çalışanlar, askerler, güvenlik görevlileri kara listede. Bu listede kadınlar da var elbette.

Erdoğan’ın Türk devleti ve Taliban yakınlığı hakkındaki açıklamalarını nasıl yorumluyorsunuz?

Sovyet işgalinde de Afganistan’da bugün olduğu gibi bütün ülkelerinin temsilciliklerini kapatması, ancak Türkiye’nin hala temsilciliğini açık tutması, aslında orada bir diyalogun olduğunu gösteriyor. Diğer yandan da arabulucu görevini de üstlenme pozisyonuna girecek gibi Erdoğan. Türkiye, Müslüman bir devlet. Afgan halkı için bu neyi ifade edecek önümüzdeki süreçte göreceğiz.

Afgan göçü de var…

Evet, ancak buna Afgan göçü demek çok büyük bir abartı olacak, çünkü hiçbir zaman yoğun bir göç söz konusu olmadı, Suriye’deki gibi. Yürüyerek gelen kişilerin ayakkabıları bile param parça oluyor. Türkiye’de yapılan bir seçimde kapıda bekleyen üç milyon Afgan var denilip ırkçılık yaydılar ama öyle bir şey tarih boyunca da olmadı, zaten gürüldü de. Büyük bir göç beklemiyoruz. Öğrenciler bile gelmek istiyor, ancak gelemiyor. Afganistan havalimanı onların elinde ve herkese izin vermiyor. Askeri uçaklar var. Düzensiz göç şu an belirsiz. Taliban kimsenin Afganistan’dan çıkmasını istemiyor, çünkü bir hükmet kurma çabasında.