Weber AB’nin başına geçerse Ankara'yı ne bekliyor?

AP’nin en büyük grubu Avrupa Halk Partisi’nin Mayıs 2019’daki seçimlerde liste başı adayı Manfred Weber’in AB Komisyonu Başkanlığı’na geçme ihtimali gittikçe güçleniyor. Weber, Türkiye’nin AB üyelik sürecini bitireceğini söylüyor.

Muhafazakar Alman politikacı Manfred Weber, 14 yıldır Avrupa Parlamentosu milletvekili. 4 yıldır AP’nin en büyük grubu Avrupa Halk Partisi (EVP)’nin Grup Başkanlığı’nı yapan Weber aynı zamanda başbakan Merkel’in partisi CDU’nun “kardeş partisi” Hristiyan Sosyal Birlik (CSU)’nun da genel başkan yardımcısı.

EVP Finlandiya'nın başkenti Helsinki'de dün düzenlediği kongrede önümüzdeki yılın Mayıs ayı sonunda yapılacak AP seçimlerinde Weber’i liste başı adayı olarak belirledi. Basına kapılı olarak yapılan oylamada Weber oyların yüzde 79’unu alırken, rakibi Finlandiya eski Başbakanı Alexander Stubb’un oy oranı ise yüzde 20’yi geçemedi.

AB’DE JUNCKER DÖNEMİ KAPANIYOR

Böylelikle Almanya’nın Bayern Eyaleti’nden olan Weber’in Mayıs’taki seçimlerin ardından Avrupa Birliği’nin en yüksek organı AB Komisyonu’nun başına geçme ihtimali de güçlenmiş oldu. Mevcut AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker’in bir sonraki dönem için aday olmadığını açıklamasından hemen sonra Weber bu göreve talip olduğunu bildirmişti.

Avrupa’da muhafazakar ve sağcı partilerin yükselişi göz önüne alınırsa EVP’nin sandıklarda birinci grup olması ve Weber’in seçilme şansı yüksek. Weber ise Helsinki’de Brüksel yolunda kendisine yeşil ışık yakılmasının ardından yaptığı açıklamada “Vatandaşlarına saygı duyan, onlara kulak asan, Avrupalıların kendilerini rahat hissettikleri bir Avrupa istiyorum” diye konuştu.

Muhafazakar Alman politikacı Weber’in bu sözleri aynı zamanda AB’nin daha fazla içine kapanacağı bir döneme işaret ediyor. AB sınırlarının daha fazla kontrol edilmesinden yana olan Weber, yasa dışı yollarla gerçekleşen göçe de karşı. Diğer yandan Weber aşırı sağcılara ve sağ popülizme de savaş açmış durumda. İtalya’nın sağcı lideri İçişleri Bakanı Matteo Salvini ve Fransa’nın sağcı lideri Marine Le Pen’in ismini veren Weber “Bu milliyetçiler ve egoistlerin Avrupa’yı germesine izin vermeyeceğim” diye konuştu.

Ancak Weber’in bu çıkışına rağmen onun Macaristan’ın sağcı başbakanı Viktor Orban’la yakınlığı dikkat çekiyor. Avrupa basınında yapılan yorumlara göre Orban ve partisi FİDESZ’nin sağcı ve ırkçı söylemelerine rağmen AP’deki EVP grubundan atılmamasının sorumlusu Weber. Bu durumun Mayıs’taki AP seçimlerinde Weber’in elini zayıflatacağını düşünen ciddi bir kesim de var.

SEÇİM VAADİ TÜRKİYE’NİN ÜYELİK SÜRECİNİ BİTİRMEK

Weber geçtiğimiz hafta Alman basınına verdiği demeçlerde ise seçim meydanlarındaki en büyük vaadinin ise AB’nin kapılarını Türkiye’ye kapatmak olduğunu açıkça söyledi. AB Komisyonu’nun başına geçmesi halinde Türkiye'nin AB'ye olası üyeliği için yürütülen müzakerelere son verilmesi için uğraşacağını bildiren Weber’in bu konudaki görüşleri ise şöyle:

“Örneğin vatandaşa “Türkiye’nin AB üyeliğini istiyor musunuz?” şeklinde bir soru yöneltmek istiyorum. Şimdiden insanlara şu sözü veriyorum; EVP’yi ve beni seçtiğinizde Türkiye ile üyelik yolunda yürütülen müzakerelere son vereceğim. Bunun yerine Türkiye ile ortaklık için görüşmeleri başlatacağım.”

Weber AB’nin başına geçmesi durumunda Türkiye ile dostluğun güçlendirilmesini hedef alan “ayrıcalıklı ortaklık” projesini hayata geçirileceğini söylüyor. Bu proje daha önce özelikle Almanya Başbakanı Merkel tarafından sıkça dile getirilmişti. Ancak son yıllarda Merkel dahil diğer AB liderleri bu projeyi rafa kaldırmıştı.

Bu arada Weber AB Komisyonu Başkanı olursa tarihte ikinci kez bir Alman politikacı bu göreve gelmiş olacak. 1960’lı yıllarda Walter Hallstein da AB Komisyonu Başkanı olmuş, ancak o yıllarda AB bu kadar genişlememişti.

JUNCKER ERDOĞAN REJİMİNE GÖZ YUMUYORDU!

Türkiye’de Erdoğan’ın liderliğinde kurulan baskıcı rejime, OHAL yasalarına ve biten hukuk devletine rağmen şu andaki AB Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker ise Ankara ile yürütülen üyelik sürecinin son verilmemesi için büyük bir çaba sarf etmesi dikkat çekmişti. 2014 yılından bu yana bu görevi yürüten Lüksemburglu politikacı Juncker, Erdoğan rejimine para akıtılmasına da ön ayak olmuştu.