Kurdistan Devrimi’nin mimarı Abdullah Öcalan şahsında Kürt halkına karşı devreye konulan Uluslararası Komplo, 9 Ekim 1998’de başlayıp 15 Şubat 1999’da sonuçlandı. Suriye’nin başkenti Şam’dan çıktıktan sonra Yunanistan’ın başkenti Atina’ya, buradan da Rusya’a giden Kürt Halk Önderi, 12 Kasım 1998 günü İtalya’nın başkenti Roma’ya indi.
Başta ABD olmak üzere batılı güçlerin baskısı sonucu 17 Ocak 1999 günü Roma’dan çıkmak zorunda kalan Kürt Halk Önderi, Moskova-Misk-Atina arasında gidip geldikten sonra, 2 Şubat 1999’da gizli bir biçimde Kenya’nın başkenti Nairobi’ye götürüldü.
İşte Kürt Halk Önderi’nin komplocu güçlere karşı 129 gün boyunca verdiği mücadelenin Nairobi durağında 15 gün boyunca yaşananların panoraması:
1 ŞUBAT: MINSK’TE KİRLİ TEZGAH
Abdullah Öcalan,Yunanistan hükümeti tarafından temin edilen bir uçakla 31 Ocak 1999 günü Belarus’un başkenti Minsk’e doğru yola çıktı. Güya ikinci bir uçak Kürt Halk Önderi’ni Minsk’ten Hollanda’nın Lahey kentine götürecekti. Ancak 1 Şubat günü Hollanda Radyosu Kürt Halk Önderi’nin Hollanda'ya gelmek istediğini ve bu talebin reddedildiğini duyurdu. O gece sadece Hollanda’nın değil bütün Avrupa’nın hava sahası Abdullah Öcalan’a kapatıldı.
Minsk’te sürekli uçaktan indirilmeye çalışılan Abdullah Öcalan, bu dayatmayı kabul etmeyerek uçaktan inmedi. Bunun üzerine Yunanistan uçağı, aynı gece saat 04.00 sularında tekrar Atina’ya döndü. Atina’ya varan Abdullah Öcalan, aynı gece apar topar Amerikan ve İngiliz askeri üslerinin bulunduğu Korfu Adası’na götürüldü. 1 Şubat sabahı Dışişleri Bakanı Teodoros Pangalos, ABD Atina Büyükelçisi Nicholas Burns’u telefonla arayarak, Abdullah Öcalan’ın Yunanistan’da olduğunu söyledi. Burns ise Pangalos’a ‘Tamam, siz onu Yunanistan’dan çıkarın, gerisine karışmayın’ talimatı verdi.
2 ŞUBAT: KORFU’DAN KALKAN GLADIO UÇAĞI
Abdullah Öcalan, Beyaz Saray’ın isteği doğrultusunda Korfu Adası’nda kaldığı evden 20.30’da hareket edeceği söylenen Afrika uçağı için yola çıkarıldı. Birkaç saat sonra Atina’dan apar topar Amerikan ve İngiliz askeri üslerinin bulunduğu Korfu Adası’na götürülen Kürt Halk Önderi’ni taşıyan uçak, Korfu’ya inişi sırasında şüpheli bir şekilde kaza geçirdi. Üstelik onu orada almaya gelen uçağın hiçbir resmi kaydı, kuyruk numarası, bayrağı, nereye ait olduğunu gösteren bir işaret yoktu.
NATO Gladiosu veya CIA tarafından ayarlanan uçak, sabahın ilk saatlerinde Afrika’ya doğru yola çıktı. Abdullah Öcalan’a eşlik eden Yunan istihbaratından görevli binbaşı Savas Kalenderidis, önce Güney Afrika Cumhuriyeti’ne gideceklerini söyledi. Ancak güya iltica başvurusu ret edildiği için bir süre Kenya’da kaldıktan sonra şanslarını yeniden deneyeceklerdi.
Kürt Halk Önderi’ni taşıyan uçak ise 2 Şubat günü yerel saatle; 13.33’te Kenya’nın başkenti Nairobi’de bulunan Jomo Kenyatta Havalimanı’na indi. Onu burada Yunanistan’ın Kenya Büyükelçisi George Kostoulas karşıladı. Kostoulas, havaalanında ilk defa karşılaştığı Abdullah Öcalan’a şöyle hitap etti: “NATO’da 20 yıldır sürekli seni araştıran birimin başındayım. Seni gökte ararken yerde buldum.” Abdullah Öcalan’ın “Nairobi cehennemi” olarak adlandırdığı ve 13 gün süren Uluslararası Komplo’nun Kenya durağı, NATO’nun özel elemanı Kostoulas’un bu sözleriyle başladı.
3 ŞUBAT: BAŞKENTLERDE GİZLİ GÖRÜŞMELER
Kürt Halk Önderi’nin Kenya’daki ilk gününü doldurduğu saatlerde, 9 Ekim 1998 Uluslararası Komplo için düğmeye basan merkezlerde yoğun görüşmeler başladı. Sabah saatlerinde Kenya Dışişleri Bakanlığı Daimi Sekreteri Kathourima ile Yunan Büyükelçisi George Kostoulas arasında gizli bir görüşme yapıldı. Aynı saatlerde İsrail İstihbarat Şefi David Ivry başkanlığındaki bir heyet de Ankara’da Türk Dışişleri Bakanlığı, MİT ve Türk devletinin Genelkurmay Harekât Dairesi’nden yetkililerle bir toplantı gerçekleştirdi.
Komployu tertipleyen güçler, Türk devletiyle bundan sonra yapılacaklara dair yol haritası üzerinde çalışıyordu. Beklenen açıklama akşam saatlerine doğru ABD Atina Büyükelçisi Nicholas Burns’tan geldi. Selanik’te konuşan ABD Büyükelçisi, “Yunanistan’ın Öcalan konusunda gerekeni yaptığını düşünüyorum” dedi. Bu sözler Yunanistan’ın komploda nasıl bir rol oynadığına dair en çarpıcı itiraf olarak tarihe not düştü.
4 ŞUBAT: CIA-MİT BULUŞMASI
4 Şubat 1999, Uluslararası Komplo’nun Kenya durağının en kritik günü olarak tarihe geçti. Yunan Büyükelçi Kostoulas, Kenya Dışişleri Bakanlığı’na giderek Daimi Sekreter Kathourima ile görüştü. Kenyalılar, Yunan büyükelçiye Abdullah Öcalan’ı kast ederek, “Onu bize verin, gerisine karışmayın” direktifini verdi. Aynı gün akşam saatlerinde bir CIA elemanı, Türkiye’nin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun’la evinde bir araya geldi. O görüşmede CIA, bizzat ABD Başkanı Clinton’ın emriyle Kürt Halk Önderi’ni esir alacak operasyon planını MİT’e sundu.
MİT, bu planı alıp dönemin Türk Başbakanı Bülent Ecevit verecekti. Zaten Ecevit de ileriki günlerde “4 Şubat’ta bize Öcalan’ın Afrika’dan alınabileceği haberi geldi. Onun üzerine bu mekanizma harekete geçirildi. ABD Abdullah Öcalan’ı bize niye verdi, anlamadım” diyecekti.
Aynı gün gece saatlerinde Ecevit, Genelkurmaybaşkanı Hüseyin Kıvrıkoğlu ve MİT Müsteşarı Atasagun, Türk Cumhurbaşkanı Demirel’le bir araya gelerek Kenya’dan kaçırılma operasyonu için hazırlanan plana onay verdi.
O gün büyük bir gizlilikle saklanan bir gelişme daha yaşandı. Yıllarca Kürt Halk Önderi ile anılan Marmara denizindeki İmralı adası 4 Şubat 1999 günü boşaltıldı, mahkumlar başka cezaevlerine nakledildi. Ertesi gün İmralı’daki bu gelişme, gazetelerin kısa haberler köşesinde yer almış fakat İmralı’nın bundan sonra yaşanacakların merkezi olacağı o günlerde büyük gizlilikle kamuoyundan saklanmıştı.
5 ŞUBAT 1999: ALBRIGHT DEVREDE
ABD Senatosu'nda konuşan Dışişleri Bakanı Madeleine Albright, “Öcalan'ı barındıran her ülke, yargı önüne çıkarılması için işbirliği yapmalı” dedi. Albright’in bu sözleri Nairobi ve Atina yönetimlerine dönük açıktan bir talimat niteliğindeydi. CIA-MOSSAD ile hazırlanan kaçırılma planının ilk pratik adımı ise 5 Şubat 1999 günü atıldı. Kenya’ya uçacak Türk ekip için Türk devletinin derin isimlerinden olan ve yıllarca Demirel ve Çiller’in ekibinde yer alan iş insanı Cavit Çağlar’dan Falcon 900B tipi özel uçak istendi.
Bu arada aynı gün ABD’nin talimatıyla Nairobi yönetimi soruşturma başlattı. Bunun üzerine Kürt Halk Önderi’ni konutunda ağırlayan Yunan Büyükelçi Costoulas, Atina’ya telefon etti ve neler olduğuna dair ayrıntılı bir malumat istedi. Daha sonra Yunan basınına yansıyan bilgilere göre, o gün Dışişleri Bakanlığı Danışmanı Papaioanou, Büyükelçi Costoulas’tan “bir çoban gibi davranmasını ve kayıtsız bir şekilde ıslık çalmasını” istedi.
5 Şubat’ın ilerleyen saatlerinde ise Papaioanou’dan farklı bir talimat geldi. Papaioanou, Büyükelçi’den Kürt Halk Önderi’ne “derhal Yunan topraklarından çıkması gerektiğini” söylemesini istedi. Abdullah Öcalan’ın nereye gideceğini soran Büyükelçi’ye Papaioanou’nun cevabı ise şu oldu: “Büyük şarkıcı [Dışişleri Bakanı Pangalos için kullanılan kod adı] çok kızgın. Biz onlara bir kıyak yaptık. Bizi kıyak yaptığımıza pişman etmesinler. [Öcalan’a] Söyle safariye gitsin. Nereye istiyorsa oraya gitsin, yeter ki bizim topraklarımızdan çıksın.”
6 ŞUBAT: KAÇIRILMA PLANI HAZIR
Kenya’da mahsur kalan Abdullah Öcalan'ı CIA-Mossad’ın işbirliğinde kaçırma hazırlığının ikinci aşamasına geçildi. Bunun için de Türk devlet yetkilileri, komplonun merkezinde olan ülkelerle yoğun diplomasi trafiği için 6 Şubat 1999’da düğmeye bastı. Dönemin Türk Dışişleri Bakanı İsmail Cem, İtalya’nın Ankara Büyükelçisi Masimilliano Bandini ile, Başbakan Yardımcısı Hüsamettin Özkan ise ABD’nin Ankara Büyükelçisi Mark Parris ile bir araya geldi.
Ankara’daki bu hareketliliğin nedeni, şüphesiz Abdullah Öcalan’ın etrafındaki çemberi daraltmaya yönelikti. Yunanistan’ın Kenya Büyükelçiliği’ne ait konukevinde zor şartlar altında tek başına direnen Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ise, aynı gün çareyi Yunanistan’a resmi olarak sığınma başvurusu yapmakta buldu.
7 ŞUBAT: KÜRTLER ÖNDERLER İÇİN AYAKTA
Başta Yunanistan olmak üzere Avrupa ülkelerinin Abdullah Öcalan’a kapılarını kapattığı bilgisi, Kürt ve dünya medyasında geniş biçimde yankı buldu. Yunan medyasına konuşan Kürt Halk Önderi ise, kendisini kabul etmeyen Avrupa ülkelerine sert eleştirilerde bulundu. Bunun üzerine Kurdistanlılar ile dostlarının gösterileri yoğunlaştı. Atina’da günlerdir devam eden açlık grevi direnişi ve gösterilerin yanı sıra hemen hemen bütün Avrupa ülkeleri ile dünyanın birçok merkezinde Yunanistan’ın büyükelçilik ile konsoloslukları önünde kitlesel protestolar düzenlendi. Dünyanın birçok başkentinde Yunanistan’ın konsoloslukları sivil itaatsizlik eylemlerine sahne oldu, yer yer şiddet olayları yaşandı.
8 ŞUBAT: D’ALEMA MOSKOVA’DA
Rusya’nın başkenti Moskova’ya giden İtalya Başbakanı Massioma D’Alema’nın gündeminde Kürt Halk Önderi’nin durumu vardı. Ancak üzerinden yıllar geçmesine rağmen D’Alema’nın 15 Şubat’a bir hafta kala Moskova’da ne konuştuğu hala kamuoyuna yansımadı. Bu arada aynı gün gazetecilerin ısrarlı soruları üzerine Yunanistan Dışişleri Bakanı Theodoras Pangalos da, “Öcalan’ı istemiyoruz. Yunanistan’da değil, nerede olduğunu da bilmiyoruz” dedi.
9 ŞUBAT: DOSTLARDAN SON BİR GİRİŞİM
Avrupa Parlamentosu üyesi bir grup Yunan parlamenter, genel kurul “acil konular oturumuna” Kürt Halk Önderi’nin durumuna ilişkin bir karar taslağı sundu. Parlamenterler, İtalya’nın Abdullah Öcalan’a sığınma hakkı vermesini talep etti. Atina’da ise iktidardaki PASOK’tan üç ve muhalefet partilerinden de üç parlamenter ortak basın açıklaması yaparak, Kürt Halk Önderi’nin Nairobi’deki büyükelçilikten yaptığı siyasi sığınma talebine olumlu yanıt verilmesini istedi.
Bu arada Abdullah Öcalan'ın şahsında Kürt halkının özgürlük mücadelesine yönelik adım adım örülen komploda ABD yönetiminin tavrı ile Türk devletinin ırkçı-faşist saldırılarını protesto emek için Kürtler, Avrupa’nın iki önemli merkezinde açlık grevi direnişi başlattı. Bonn ve Cenevre kentlerinde 50’şer gruplar halinde açlık grevi başlatan Kürtler, önderlerinin can güvenliğinin sağlanmasını talep etti.
10 ŞUBAT: ‘O İSTENMEYEN KİŞİ’
Abdullah Öcalan’ın avukatı Britta Böhler, Hollanda Adalet Bakanı Benk Kothals’la görüşerek siyasi sığınma talebini iletti. Başvuruda Kürt Halk Önderi’nin kaldığı ülkeyi terk etmek zorunda kaldığı, geçici olarak gittiği ülkenin de onu Türkiye’ye iade etme tehdidinde bulunduğu ve bunun için de Hollanda’ya gelmesine izin verilmesi talep edildi. Ancak bakan Kothals, “Öcalan, Hollanda’da istenmeyen kişi konumunda ve ülkeye girişi yasak” diyerek sığınma talebini işleme koymadan reddetti.
Aynı gün Avrupa Parlamentosu (AP) cephesinde de önemli bir gelişme yaşandı. Yunan Parlamenter Alexanderos Alavanos’un girişimi ve diğer Yunan ile İtalyan komünist parlamenterlerin desteğiyle hazırlanan tavsiye karar taslağının “acil konular” oturumunda ele alınması talebi reddedildi. AP’deki Sosyalist, Hristiyan Demokrat, Liberal ve Yeşiller Grubu üyesi parlamenterler, Abdullah Öcalan’a siyasi mülteci hakkı verilmesi fikrine tamamen karşı çıktı.
11 ŞUBAT: NAIROBİ’DE ÇEMBER DARALIYOR
9 günden bu yana Kenya’nın başkenti Nairobi’de bulunan Yunanistan Büyükelçiliği’nin binasında tutulan Abdullah Öcalan’a baskı ve tehditler, 11 Şubat 1999 günü itibarıyla had safhaya ulaştı. ABD yönetimiyle hareket eden Kenya hükümeti, Abdullah Öcalan'ın elçilik binasından derhal çıkartılarak ülkeyi terk etmesini istedi. Bunun için Kenya Dışişleri Bakanlığı’na çağrılan Yunanistan Büyükelçisi George George Kostoulas'a, “Öcalan’ı derhal Yunanistan’a geri gönderin” direktifi verildi.
12 ŞUBAT: ‘ORAYI DERHAL TERK ETSİN’
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, her türlü şantaj ve tehdide rağmen büyükelçilik binasından çıkmayı kabul etmeyince Atina yönetimi baskının dozajını artırdı. Yunan istihbarat örgütü EYP Müsteşarı Haralambos Stavrakakis, Abdullah Öcalan'a eşlik eden istihbaratçı Kalenteridis’i telefonla arayarak şu talimatı verdi: “Öcalan’ı Büyükelçilik topraklarından çıkartın. Ona binayı derhal terk etmesini ve nereye isterse oraya gitmesini söyleyin. Biz ona hiçbir söz vermedik.” Ancak bu talimata rağmen Abdullah Öcalan kendisine hiçbir güvence verilmediği için elçilik binasını terk etmedi.
13 ŞUBAT: ‘ZORLA ÇIKARTIN’
Yunan istihbarat örgütü EYP Müsteşarı Haralambos Stavrakakis, Kürt Halk Önderi’ne eşlik eden istihbaratçı Kalenteridis’i telefonla arayarak yeni bir talimat verdi. Yunanistan büyükelçiliğine ait binadan çıkmayan Kürt Halk Önderi’nin kararlılığı karşısında Stavrakakis, “Öcalan’ı gerekirse zorla çıkartın” dedi. İddialara göre Kalenteridis bunu yapamayacağını belirtince EYP merkezinden bir başka isim aradı ve şunları söyledi: “Savvas beni dinle! Ben Tzovaras. Şu an yanımda üç bakan ve EYP Müsteşarı bulunuyor. Yaptıkların yüzünden bu üç bakanın kariyeri tehlikede, anlıyor musun? Derhal gidip Öcalan’ı zorla çıkarman gerekiyor.”
Bu arada Başbakanlık Merkezi Binası’ndan çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtlayan Türk Başbakanı Bülent Ecevit, Abdullah Öcalan’ın Güney Afrika’da olabileceğine dair söylentilerinin hatırlatılması üzerine şöyle konuştu: “Bilemiyorum. Çeşitli söylentiler duyuyoruz biz de. Er geç ortaya çıkacak. Ortaya çıksa da yok olacak, çıkmasa da yok olacak. Biraz daha sabredin. Elbette bu dünyanın bir yerinden sesi çıkacak.”
14 ŞUBAT: ATİNA’DAN ÖZEL EKİP NAIROBİ’DE
Abdullah Öcalan’ın Yunanistan büyükelçiliğine ait binadan çıkmaması üzerine bu kez Atina’dan yola çıkan dört üst düzey Yunan istihbaratı EYP görevlisi, öğlen saatlerinde Kenya’nın başkenti Nairobi’ye ulaştı. Yunanistan Dışişleri Bakanı Theodoros Pangolos’un üst düzey danışmanlarından Vassilis Papaioanou ise, aynı gün bir kez daha elçilik sekreterini arayarak, bu özel ekibin ne işe yarayacağını ve yeni talimatları aktardı: “Futbol takımı, talimatları derhal ve gerektiğinde güç kullanarak uygulayacak. Öcalan derhal tahliye edilecek. Onu yakın bir otele götürüp bırakın ve bir daha hiçbir şekilde iletişim kurmayın. Bütün bunlar yarın gerçekleşmiş olsun.”
Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ise yazılı bir açıklama yaparak ciddi uyarılarda bulundu. Rusya, Yunanistan, İtalya, Almanya ve Fransa’nın komploda oynadıkları role dikkat çekerek çağrıda bulundu: “Roma’ya gelişimle birlikte gündeme gelen iltica talebim olumlu yönde destek bulmadı. Bu talebimin kabulü sağlanıncaya kadar, şu an bulunduğum yerde can güvenliğimin sağlanmasını bekliyorum.”
15 ŞUBAT: ‘ULUSAL SEMBOLLERİN DIŞINA ÇIKARTIN’
Yunanlılar ile Kenyalıların Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki baskıları 15 Şubat 1999 günü, sabahın ilk saatleriyle birlikte başladı. Artık bizzat Yunanistan’ın Dışişleri Bakanı Pangalos ve Kenya İstihbarat Şefi Noan Arap Ta devredeydi. Gün boyunca sık sık büyükelçiliği arayan Pangalos, “Öcalan’ı ulusal sembollerimizin dışına çıkartın” talimatı verdi.
Büyükelçi Kostoulas ise Abdullah Öcalan’a, “Size tanıdığımız süre bugün sona erdi, artık elçilik evinden çıkmanız gerekiyor” dedi. Kürt Halk Önderi’nin bir gün daha elçilikte kalma talebi kabul edilmezken, akşam saatlerinde içinde Kenya polislerinin de bulunduğu 5 araç, Yunan elçisi Kostoulas’ın evinin bahçesine park etti. Gelen Kenyalılar arasında istihbarat şefi Noan Arap Ta da vardı. Kürt halkının özgürlük mücadelesinin en kritik anlarından biri olan o dakikalarda Abdullah Öcalan tek başına direnerek bir çıkış yolu bulmaya çalıştı; Kenyalılardan “Bana bir hükümet güvencesi vermeden çıkmam” dedi. Ancak baskının dozunu artıran istihbarat şefi Noan Arap Ta ise “Uçak hazır, bir an önce çıkın. Gece yaklaşıyor, geceleyin neler olabileceğini garanti edemem” diyerek tehditler savurdu.
Kürt Halk Önderi akşam saatlerine doğru baskı ve tehditler karşısında Yunan elçiliği binasından çıkmak zorunda kaldı. Elçilik binasından çıktığında Kenyalı polisler, onu bindirdikleri Toyota Land Curiser tipi araçla havalimanına götürdüler. Akşam saat 20.00 civarında bir halkı özgürleştirmek için yola çıkan Abdullah Öcalan küresel güçlerin adım adım ördüğü komployla yıllarca karşısında mücadele ettiği Türk devletine teslim edildi.
Gözleri, elleri ve ayakları bağlanarak esir alınan Kürt Halk Önderi’nin kayıp olduğu ve akıbetinin bilinmediği bilgisi 15’i 16’i Şubat’a bağlayan gece Med TV ekranlarında duyuruldu. Bir anda milyonlarca insanın yüreğine ateş düşerken, zaten günlerdir dünyanın sayısız ülkesi ile yüzlerce kentinde meydanlarda olan Kürtler yeni güne; yani 16 Şubat’a dünyayı sarsacak yeni bir serhildan için uyandı. Kürt Halk Önderi’ni taşıyan uçak ise 16 Şubat sabahı saat 03.30’da İstanbul’a ulaştı.
https://anfturkce.com/analIz/9-ekim-komplosu-nun-kritik-anlari-i-176147