2022 yılındaki gelişmeler temelinde 2023

2023 yılını, 2022 yılının kazanımları temelinde zafer yılına dönüştürmemiz gerekir. Topyekun ve bütünlüklü bir mücadeleyle başarmak, halk ve Hareket olarak önümüzde duran temel görevdir.

Faşist-sömürgeci-soykırımcı T.C.devleti ile Kürt halkı, onun varlık ve özgürlük iradesi olan Önder Apo arasındaki en büyük mücadele 24 senedir İmralı’da yaşanmaktadır. Yani savaşın büyüğü İmralı’da yaşanmaktadır. İmralı’da yaşanan bu savaş gerçekliği, 2022’de daha fazla görünür oldu. Ağırlaştırılırmış tecrit, her zamankinden çok daha ağır ve katı bir şekilde uygulandı. Bu durum Zap, Avaşîn ve Metîna’ya dönük işgal saldırılarıyla eşzamanlı geliştirildi. Faşist T.C. devleti, Zap, Avaşîn ve Metîna’da savaşı kazanacağını; böylelikle de gerillanın ezileceğini, PKK’nin tasfiye edileceğini, bunun sonucunda İmralı’da 24 senedir süren mücadeleyi kazanacağını düşünüyordu. Bundan ötürü bir yandan Zap, Avaşîn ve Metîna’ya dönük yoğun bir işgal saldırısını başlatırken diğer yandan da Önder Apo üzerindeki ağırlaştırılmış tecridi daha katı bir biçimde uygulamaya başladı.

DEM DEMA AZADIYÊ HAMLESİ

Bunun karşısında ‘Dem Dema Azadiyê Ye Hamlesi’ kapsamında Önder Apo üzerinde uygulanan ağırlaştırılmış mutlak tecridi daha yoğunluklu gündeme taşımak ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlamak açısından başta Avrupa olmak üzere dört parça Kurdistan’da halkımız ve dostlarımızın yoğun eylemsellik içerisinde olduğu bir yıl oldu. Yürütülen mücadeleyle birlikte Önder Apo üzerinde uygulanan ağırlaştırılmış mutlak tecrit ve Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlama, dünya emekçi halklarının ve sol-demokrat kesimlerin temel gündemlerinden biri haline geldi. Bu çerçevede de Önder Apo’nun durumu, düşünceleri, İmralı’da yürüttüğü direniş, dünyada daha tanınır hale geldi. Dünyanın değişik coğrafyalarında değişik halk kesimleri tarafından Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlamaya dönük güçlü sesler ve eylemler ortaya çıktı.

HER YER EYLEM ALANI OLACAK

Tüm bunlar aslında 2023 yılında Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü gerçekleştirmeye dönük yürütülecek mücadeleye ışık tutmakta, önemli veriler oluşturmaktadır. İçerisine girdiğimiz bu yılda Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü sağlamak için başta gerilla alanları olmak üzere dört parça Kurdistan’da ve halkımızın bulunduğu tüm yerlerde mücadele daha da yükseltilecektir. Her yer eylem alanlarına dönüşecektir. Şimdiden, yılın bu ilk günlerinde, bu durum net açığa çıkmaktadır. Hem gerilla hem de Kürt halkı ve dostları şimdiden güçlü bir şekilde alanlara çıkarak Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü için önemli bir mücadele yürütmektedir. Şunu önemle belirtmek gerekir ki; 2023 yılı önceki yılları aşan bir mücadele gerçekliğine sahne olacaktır. Tüm mücadele alanlarında Önder Apo’nun fiziki özgürlüğü daha fazla eksene alınacak ve bu bağlamda da Dem Dema Azadiyê Ye Hamlesi’yle mücadelede daha da yükseltilecektir. Bu temelde de 2023 yılı Önder Apo’nun fiziki özgürlüğünü gerçekleştirmek için daha çok kapsamlı ve yaygın bir eylemsellik içerisinde olunan, Önder Apo’ya dönük uygulanan ve tüm topluma yaydırılan İmralı işkence sisteminin daha da gündemleştirildiği, her alanın mücadele alanı haline getirildiği, Önder Apo’nun düşüncelerinin daha çok tanındığı, yayıldığı bir yıl olacaktır. Yürütülecek böylesi kapsamlı bir mücadeleyle 2023 yılı İmralı işkence sisteminin duvarlarının parçalandığı bir yıl olacaktır.

HER ŞEYİNİ SAVAŞA SEFERBER ETTİ

2022 yılı mücadele tarihimiz açısından halk olarak varlığını koruma ve özgürlüğünü sağlama boyutuyla kritik ve önemli bir yıl olmuştur. Bilindiği gibi; 14 Nisan 2022’den itibaren AKP-MHP faşist diktatörlüğü planlı ve hazırlıklı bir biçimde Medya Savunma Alanları’nın Zap, Avaşîn ve Metîna bölgelerini işgal etmek üzere NATO ve KDP’den aldığı büyük desteğe dayanarak bir işgal saldırısına girişti. 14 Nisan 2022 saldırısının temel amacı da önceki saldırılar gibi gerillanın ezilmesi ve Medya Savunma Alanları’nın işgal edilmesiyle Kürt soykırımında hamle yapıp kalıcı sonuç almayı gerçekleştirmektir. Bu işgal saldırısıyla sömürgeci-soykırımcı T.C. devleti, 100. yılına Kürt Özgürlük Hareketi’ni ve Kürt halkını bir daha dirilmemecesine çöktürme ve tasfiye etme temelinde geliştirdiği bu imha planını, 2022 yılı içerisinde en üst düzeyde yürüttü. Bütün kurumları, insan kaynağı, teknik imkanları ve uluslararası ilişki ve desteği, kendisini her açıdan bitirircesine bu savaş için seferber edildi. En gelişkin tekniği ve bütün savaş kurallarını ve insanlık değerlerini de bir kenara atarak açık bir şekilde soykırım konseptini en yoğunluklu biçimde devreye koydu. Devlet ve kurumları adına adeta hiçbir şey bırakılmayacak şekilde kendisini bu savaşa yatırdı. Ulus-devlet yapısı ve bütün kurumları bu savaşta mafyalaştı, bütün devlet kurumlarında savaş rantından vurgun yapan, yaygın şekilde dinci-şeriatçı DAİŞ zihniyetli ırkçı-milliyetçi paramiliter yapılar örgütlendi. Ülkenin neredeyse bütün yeraltı, yerüstü kaynakları satıldı, ülke ekonomisi adına hiçbir şey bırakılmadı. Tüm bu insanlık dışı saldırıları geliştirmesine rağmen faşist AKP-MHP kirli savaş ittifakı, Kürt Özgürlük Gerillası’nın Zap, Avaşîn ve Metîna’da gösterdiği muazzam direniş karşısında yenildi. Soykırımcı-sömürgeci T.C. devleti ve onun hükümeti konumunda olan AKP-MHP faşist bloku, büyük bir çöküş içerisine girdi. Çok büyük yatırım yaptıkları bu savaşı kaybettiler. Şunu rahatlıkla söyleyebiliriz ki; Zap, Avaşîn ve Metîna’daki görkemli direniş gerillayı başarılı kılmış, bu da AKP-MHP faşist blokun planlarını bozarak yıkılışını hızlandırıp derinleştirirken, Kürt Özgürlük Mücadelesini her alanda daha çok güçlendirmiştir. Önder Apo’nun da elini güçlendirmiştir.

ARTIK YENİLGİLERİNİ GİZLEYEMEZLER

Şimdi bu yenilgilerini gizlemeye, kendilerini güçlü göstermek için baskı ve zorbalıklarını arttırmaya çalışmaktadırlar. Bu yenilgileri gizlenecek gibi değildir. Gerillaların çektiği görüntülerde her gün nasıl yenildikleri gözler önüne serilmektedir. Yenilgilerini aynı zamanda baskılarını arttırmalarından, Türkiye’nin içerisinde bulunduğu ekonomik, siyasal ve sosyal krizden de anlaşılmaktadır. Güçlü oldukları için bu kadar saldırmıyorlar, tam tersine zayıfladıkları ve zayıf oldukları için bu kadar saldırıyorlar. Kendilerini güçlü göstermelerinin altında büyük bir zayıflık ve yenilgi psikolojisi yatmaktadır.

Tüm bunlara Zap, Avaşîn ve Metîna’da gerillanın sergilemiş olduğu destansı direniş yol açmıştır. İstedikleri kadar yaşadıkları hezimeti gizlemeye, örtbas etmeye çalışsınlar, artık mızrak çuvala sığmamaktadır. Herkes bu durumu görmektedir. Hüsrana uğradılar. Bu, daha onların iyi günleridir. Bundan sonra gelişecek direniş onların kabusu olacaktır. Kendileri şimdiden bu kabuslarla uyandıkları için Kürtlerin yaşadıkları her yere soykırım saldırıları düzenlemektedir. Bu saldırılar, Kürt halkının direniş gerçekliğini daha da bilemektedir. Sertleşen çelik misali Kürtlerin iradesi daha da keskinleşmekte, yeni ve daha büyük direnişlere davetiye çıkarmaktadır. AKP-MHP kirli savaş bloku istediği kadar çırpınsın sonları hüsrandır. Bundan kurtuluş yoktur.

DİRENİŞİN YÜKSELECEĞİ YIL

Bu çerçevede de 2023, direnişin daha da yükseleceği bir yıl olacağı açıktır. T.C. devleti, Kürtleri soykırımdan geçirmek, bitirmek istemektedir. Bunu gerçekleştirmek için Kürtlerin yaşadığı her yerde soykırım saldırıları düzenlemekte, bütün kazanımları yok etmek istemektedir. Bu topyekun saldırılara karşı başta İmralı’da Önder Apo olmak üzere Kurdistan Özgürlük Gerillası ve Kürt halkı bulunduğu her yerde büyük bir direniş içerisindedir. Bu topyekun direnişe ilham veren, kaynaklık eden de Önder Apo’nun 24 senedir İmralı İşkence sistemine karşı yürüttüğü muazzam direniştir. Kurdistan Özgürlük Gerillası da Önder Apo’nun direnişinden aldığı güçle yeni dönemin taktiği olan savaş tünelleri ve arazide hareketli timlere dayalı taktiğe girerek düşmanın soykırım saldırılarını boşa çıkarmıştır. Fakat bu, soykırımcı-sömürgeci saldırıların bittiği anlamına gelmemektedir. Faşist devletin, 100. yılında Kürtleri tasfiye etmek için daha da yoğun saldırılar içerisinde olacağı gözükmektedir. Bu çerçevede de saldırıların artacağı görülmektedir. Buna karşılık Kurdistan Halk Savunma Güçleri yeni dönemin savaş taktiğinde daha da ustalaşarak direnişi derinleştirecektir. Gelişecek her türden saldırılara karşı koyarak soykırımcı-sömürgeci T.C. devletini nihai bozguna uğratacak yetkinlik ve donanımda olacaktır. Kurdistan halkı da hem dört parçada hem de yurt dışında bulunduğu her yerde dostları ile birlikte direnişi en üst seviyeye çıkararak T.C. devletinin soykırımcı-faşist saldırılarına karşı koyacaktır.

SEÇİM DE BİR MÜCADELEDİR

Öncelikle normal bir seçim süreci olmayacağını bilmek gerekir. Faşist AKP-MHP hükümeti iktidarı kaybetmemek için her yola başvuracaktır. Şimdiye kadarki pratiklerine bakmak bile bizi böyle bir sonuca götürmektedir. Şunu da görmek gerekir ki; AKP-MHP savaş bloku yukarıda da izah ettiğimiz gibi, büyük bir çöküş içerisindedir. Normal yollardan seçimi kazanamayacaklarını herkesin gördüğü gibi bu kirli yapılanma da görmektedir. Yani sonlarının ne olacağını görüyorlar. Bundan dolayı tekrardan kendilerini seçtirmek için yapamayacakları şey yoktur. Zaten tüm hesaplarını seçimi kazanma üzerinden yapmaktadırlar. Bu kadar kirli oyunlara başvurmaları, yoğun baskı ve saldırı yapmaları, paramiliter örgütlenmeler oluşturmalarının bir nedeni de seçimlerdir. Buna göre hazırlık ve örgütlülük içerisinde olmak gerekir. Hazırlık ve örgütlülükle bunların kirli planlarını boşa çıkarır. Bundan ötürü de seçimi de bir mücadele olarak görmek gerekir. Kritik bir seçim olacağını herkes söylüyor. Madem durum böyle o zaman seçim de ancak mücadele ederek, örgütlenerek kazanılabilir. Mücadele edilmeden hiçbir şey kazanılamaz. Hele Türkiye koşullarında bu, daha fazla geçerlidir. Herkesin bu duyarlılıkla yaklaşması ve üzerine düşeni yapması gereken bir süreçtir.

BÜTÜNLÜKLÜ MÜCADELE GEREKLİDİR

Seçim yaklaştıkça soykırım saldırılarını daha da yoğunlaştıracaklarını, daha fazla tutuklama, baskı yapacaklarını öngörmek gerekir. Tüm bunların önüne geçmenin yolu örgütlenmekten geçmektedir. Bundan dolayı bu yıl içerisinde yapılacak seçimler her zamankinden daha fazla mücadele ve örgütlülük gerektirmektedir. Sürekli mücadele, eylem ve etkinlik içerisinde olmak, örgütlü hareket etmek gereken kritik bir dönemin içerisinden geçmekteyiz. 2022 yılı Türkiye ve Kürdistan halklarına, emekçi kesimlere, sol-sosyalist, demokratik güçlere dönük yoğun baskı, tutuklamaların olduğu bir yıl oldu. Bu saldırılara karşı belli bir direniş, mücadele gelişti. Şimdi 2023 yılında mücadeleyi daha da geliştirmek, yükseltmek gerekir. Seçim sürecini böyle karşılamak ve geçirmek gerekir. Bütünlüklü bir mücadele yürütmek her zamankinden daha fazla önümüzde duran bir görev ve sorumluluk olmaktadır. 

ULUSLARARASI KONJONKTÜRDEN YARARLANIYOR

Öncelikle vurgulamak gerekir ki; 2023 yılı da kritik bir yıl olacaktır. Soykırımcı-sömürgeci T.C. devleti, Kürtleri imha ve tasfiye etme planından vazgeçmiş değildir. Kürtleri tasfiye edip Misak-ı Milli dedikleri yerleri ilhak etmek istiyor. Buna da ancak özgür Kürt’ü tasfiye ederek ulaşabilecekleri hesabını yapıyor. Bundan ötürü de Kurdistan’a, Kürtlere dönük soykırım saldırılarını arttıracakları, yoğunlaştıracakları anlamına gelmektedir. Uluslararası konjonktürden de yararlanarak bunu gerçekleştirmeye çalışacaklardır. Özellikle Rusya-Ukrayna savaşının yarattığı ortamdan, yine NATO ile Rusya-İran-Çin arasında yaşanan gerilim ve çelişkilerden yararlanmak istiyorlar. Kendilerince uluslararası konjonktürü uygun görüyor ve bunu fırsat bilip amaçlarına ulaşmak istiyorlar. Tabii ayrıca yukarıda izah ettiğimiz gibi seçim yılına girildi. Faşist AKP-MHP hükümeti tekrardan seçimleri kazanmak istiyor. Fakat normal yollardan seçimi kazanmanın zemini kalmadığı için her türlü hile-hurdaya başvuracaklardır. Sağ-milliyetçi kesimlerin oylarını almak için başta Kürtler olmak üzere Alevilere, sol-sosyalist ve demokratik güçlere dönük saldırılarını daha da arttıracakları bir yıl olacaktır.

TOPYEKUN DİRENİŞİ DAHA DA GELİŞTİRECEĞİZ

Faşist-sömürgeci T.C. devleti ve AKP-MHP kirli savaş ittifakı, böylesi hesaplar içerisindedir. Bundan ötürü önümüzde çok stratejik ve kritik bir mücadele dönemi durmaktadır. Hem büyük tehlikeleri ve hem de tarihi fırsatları içerisinde barındıran böylesine kritik bir süreçte toplumsal örgütlülüğü ve direnişi yükseltmek, öz gücüne dayalı Devrimci Halk Savaşı çizgisinde mücadeleyi yoğunlaştırmak, en temel görev ve yaklaşım olmaktadır. Böyle bir mücadeleyi geliştirmenin koşulları ve imkanları her zamankinden daha fazla açığa çıkmıştır. Sömürgeci-soykırımcı sistem kirli planlar içerisinde olabilir, zaten yüzyıldır bu kirli planlarını güncelleyip gerçekleştirmek için hep arayış ve girişim içerisinde olmuşlardır. Her ne kadar Zap, Avaşîn ve Metîna’da büyük hezimet yaşadılarsa da halen bu yüzyıllık planlarından vazgeçmiş değillerdir. 2023’te bunu gerçekleştirmeye çalışacaklardır. Şunu tekrardan diyebiliriz ki; T.C. Kürtleri tasfiye etmek için kirli hesap içerisindedir. Fakat şu da bilinmelidir ki; bu, onların hesabıdır. Biz de 50 yıldır soykırıma, sömürgeciliğe karşı direnen bir Hareketiz. Topyekun saldırıları karşı topyekun direnişi daha da geliştireceğiz. Yukarıda da ifade ettiğimiz gibi, bunun koşulları ve imkanları her zamankinden daha fazla mevcuttur. Gerillanın 2022 yılı boyunca başta Zap, Avaşîn, Metîna olmak üzere gerilla alanlarında gösterdiği olağanüstü direniş, her açıdan ve bütün Kürt kazanımlarının savunulmasında önemli bir militan duruş, varlık-özgürlük ve yeni dönemin taktiğine girmede güçlü bir zemin oluşturmuştur. Bunu iyi değerlendirmek, bütün alanlarda örgütlü bir mücadele yürütmenin zemini ve gerekçesi yapmak gerekir. Gerilla, demokratik-ekolojik ve kadın özgürlükçü paradigmanın çağımızda vücut bulmuş ideolojik-askeri ve moral çekirdeğidir. Özellikle Zap, Avaşîn ve Metîna’da gerilla şahsında açığa çıkan ideolojik netliği, mücadele kararlılığını, fedai duruşunu, özgür yaşamın ölçüsünü başta toplumsal alan olmak üzere bütün çalışma alanlarında bunun temsilinin ve ifadesini geliştirmek gerekir. 2023 yılını, 2022 yılının kazanımları temelinde zafer yılına dönüştürmemiz gerekir. Bu temelde de topyekun ve bütünlüklü bir mücadele ile 2023 yılını başta Önder Apa’ya yönelik ağırlaştırılmış sistematik tecridi kırıp İmralı işkence sisteminin duvarlarını parçalama, Kürt halkının varlığını ve kazanımlarını garantiye alma halk ve hareket olarak önümüzde duran temel bir görev olmaktadır.