78’liler Girişimi: 12 Eylül 42 yıldır yürürlükte!

12 Eylül askeri faşist darbesinin yıl dönümü dolayısıyla Kazancı Yokuşu'nda açıklama yapan 78'liler Girişimi, 12 Eylül faşizmin tek adam rejimiyle kurumsallaştığını vurguladı

1 Mayıs 1977’de 34 kişinin katledildiği Kazancı Yokuşu’nda yapılan açıklama sırasında “12 darbesinin 42. yıl dönümü: Halkçı bir demokrasi darbelerle hesaplaşıyoruz” yazılı pankart açıldı.

78’liler Girişimi adına açıklamayı okuyan Osman Zorba, 12 Eylül rejiminin temel unsurlarıyla katlanarak sürdüğünü vurguladı.

Darbeden 42 yıl geçmesine rağmen 12 Eylül darbe anayasası, YÖK, RTÜK, seçim barajı, sendikalar yasası gibi 600 civarında yasanın ve binlerce yönetmeliğin yürürlükte olduğuna hatırlatan Zorba, “1960-1980 yılları arasında arasındaki toplumsallığın, yurttaşlık ve hukuk bilincinin bir ölçüde ortaya çıktığı nispi demokratik süreç, 12 Eylül Darbesi üzerinden tasfiye edildi. Toplum ve devlet siyasal ve askeri zor kullanılarak anti-demokratik, totaliter bir anlayışla yeniden düzenlendi. Darbenin temel demokratik bir şal altında darbe rejimini kurumsallaştırma, Pentagon patenli bir soğuk savaş ürünü olan, ‘Ulusal Güvenlik Devleti’ni yeniden inşa etmekti” dedi.

Darbecilerin empoze ettiği resmi ideolojiyi ve tek boyutlu kimliği kabul etmeyen, kendi toplumsal ve kültürel kimliklerini savunan farklı kesimlerin, “iç düşman” ilan edildiğini belirten Zorba, özellikle Kürt yurtseverin bu süreç içinde kriminalize edildiğini ifade etti.

Zorba, “Darbecilerin istisnasız muhalif ya da farklı kesimlere uyguladığı ölçüsüz şiddetin yanıtı 1984’den sonra patlak veren Kürdi savaş oldu. Bu savaşın kısa sürede büyümesinin ana kaynaklarından işkence kampına dönüştürülen Diyarbakır 5 No’lu Askeri Cezaevi oldu. Mamak, Metris ve Türkiye’nin her yanında yayılan sayısız askeri cezaevinde inanılmaz bir şiddet uygulandı. Bunlar kayda bile geçmedi” diye konuştu.

Aşırı milliyetçilik ile şoven ve dinbaz görüşlerin önünü açan 12 Eylül projesinin sadece askeri darbe değil, ülkenin ekonomik yapısını, toplumsal tercihlerini, düşünce ve davranış kalıplarını, yaşam biçimi ve kültürel özellikleri ile oynayan bir proje olduğunu kaydeden Zorba, “Klasik kapitalizmin üretime yönelik yapılanması dahi gözen düşürüldü, para ile para kazanmak varken, üretim gibi zor ve sorunlu işlerle uğraşmaya gerek kalmayacaktı” diye belirtti.

Zorba şöyle devam etti: “Siyaset yapma ile çıkar sarmalları arasında çürüme iç içe geçti. Bu durum siyaset çürüttü. Bütün bunların bedeli 12 Eylül darbeciliğinin yargılanmayışı oldu. 12 Eylül'ün yargılanmayışının bedeli ise, devlet içinde örgütlenen, devlet adına hareket eden ve topluma karşı-cinayet, uyuşturucu ticareti, adam kaçırma, sabotaj, seri suikastlar da dahil-suç işleyen Susurluk düzeni ürünü çeteler oldu. Topluma ve insanlığa karşı suç işleyenleri koruyan bir politik sistem oldu. 28 Şubat oldu. 15 Temmuz Darbe Girişimi ve Tek Adam Rejimi oldu bunun bedeli. Darbeleri engellemenin yolu darbelerle hesaplaşmaktan, darbecilerin yargılanmasından, halkçı bir demokrasinin inşasından geçer. 15 Temmuz darbe girişimi ve tek adam rejimi oldu bunun bedeli.”

Zorba, son olarak darbenin engellemenin yolunun darbelerle hesaplaşmaktan, darbecilerin yargılanmasından, hakçı bir demokrasinin inşasından geçtiğini ifade etti.