Çalışkan: Bütçeyi savaşa ayırdılar, virüse karşı zayıfız

Genel-İş Genel Başkanı Remzi Çalışkan, "Koronavirüs ekonomik krizi büyütecek" dedi. Çalışkan, Türkiye'nin, savaş politikaları yüzünden virüs karşısında zayıf bir ülke olduğunu belirtti.

Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası (Genel-İş) Genel Başkanı Remzi Çalışkan, koronavirüsün, Türkiye’de daha büyük bir ekonomik kriz yaratacağını ve önlem alınmazsa ciddi bir işsizlik dalgasına yol açabileceğini söyledi. Çalışkan, savaş ve baskı politikalarına ayrılan bütçenin sağlık alanını zor durumda bıraktığını kaydetti.

'EKONOMİK KRİZ DAHA DA KÖTÜYE GİDECEK'

Çalışkan, şunları ifade etti:
"Covid-19’un yayılması, sonuçlarını henüz bütünüyle göremeyeceğimiz ve etkisini hesaplayamayacağımız bir küresel kriz halinde seyrediyor. Şimdiden milyonlarca insanın hayatını etkilemiş durumda ve enfekte olanların sayısı küresel düzeyde hızla artıyor. Ülkemizde işsizlik zaten vahim boyutlardaydı. Öyle ki 2018’de 6 milyon 262 bin olan geniş tanımlı işsiz sayısı 960 bin artarak 2019’da 7 milyon 222 bine yükseldi. Uzun zamandır devam eden ekonomik krizin Covid-19 salgını ile birlikte daha da kötüye gitmesi kuvvetle muhtemel. Ekonomik kriz döneminde artan işten çıkarmalar, küresel salgınla birlikte daha da artacak gibi görünmektedir. Bu nedenle çok ciddi bir işsizlik dalgası tehlikesine karşı, salgın riski devam ettiği sürece bireysel ve toplu işten çıkarmalar kesinlikle yasaklanmalıdır.

'HALK SAĞLIĞINI GÜVENCEYE ALARAK BAŞARILI OLUNABİLİR'

İşten çıkarmalar ve ücretsiz izinler yerine, ücretli izin uygulamasına gidilmeli, işçilerin ve çalışanların temel yaşam giderlerini sağlayacak gelirleri garanti altına alınmalıdır. Yine bu dönemde ücretsiz sağlık ve bakım hizmeti, gelir güvencesi, çalışma saatlerinin düşürülmesi gibi uygulamalar virüsün yaratacağı insani ve ekonomik krizin etkilerini azaltacaktır. İşletmelerin de desteğe ihtiyacı olabileceğinin farkında olmakla beraber şunu belirtmek gerekiyor ki insan yaşamı en büyük öncelik olmalıdır. Sermayenin ihtiyaçlarına göre değil halkın sağlığını önceleyen bir ekonomik program oluşturulmalıdır. Covid-19 salgınına karşı mücadele ancak halk sağlığını, ücretleri, kazanılmış hakları ve istihdamı güvence altına alan kapsamlı bir yaklaşımla başarılı olabilir."

'AKP HALKI DEĞİL SERMAYEYİ KORUDU'

'Ekonomik İstikrar Kalkanı’ adıyla açıklanan pakette işçilere yönelik bir önlem olmadığının altını çizen Çalışkan, şöyle devam etti:
"Bu paketle sermayeye kalkan olunmuştur. AKP iktidarı bugüne kadar aldığı her kararı sermaye çevreleri ile masaya oturarak hazırlamıştır. TOBB, iktidarın çalışma arkadaşı haline gelmiştir. Dolayısıyla, AKP iktidarı dönemlerinde emek üretenlere hiçbir zaman yer olmamıştır. Bırakın pakette emekçilere bir katkıyı, paket tam tersine emek düşmanı bir anlayışla ve fırsatçı bir yaklaşımla hazırlanmıştır. Hatta bugüne kadar emekçilerin itiraz ettiği, güvencesiz bir çalışma modeli olan esnek çalışma bu pakette bir kez daha emekçilerin karşısına getirilmiştir.
Kamu hizmetlerinde çalışanlar bu salgınla mücadelede önemli bir yer tutmaktadır. Herkesin kendini korumaya çalıştığı bugünlerde, emekçiler özellikle de sağlık emekçileri ve belediye işçileri işlerinin başında bu ölümcül virüse karşı adeta savaş vermekteler. Çalışma şartlarının zorluğuna, kısıtlılıklara ve koruyucu önlemlerin eksikliğine karşın büyük bir fedakârlıkla salgına karşı mücadeleyi ön saflarda yürüten, kamu hizmeti veren sağlık emekçilerinin ve belediye işçilerinin sağlığının korunması iktidarın temel önceliklerinden olmalıdır. Çünkü kamu hizmeti verenlerin sağlığı bozulursa salgınla baş edilemez.
Diğer yandan iktidarın açıkladığı ekonomik önlem paketi dışında alınan kararlarda da eşitsizlikler bulunmaktadır. Örneğin; kamu işçileri için kısmen uygulanan idari izin herkesi kapsamamaktadır. Birçok iş yerinde çalışanlara ücretsiz izin verilmektedir. Bugün ücreti kesilecek işçiler ertesi gün evlerine ekmek götüremeyecekler ve hem kendileri hem de aileleri açlığa mahkûm edilmiş olacaktır. İzne çıkarılan veya çıkarılacak işçilere ücretli izin verilmelidir. Bunun maliyet olacağını iddia eden işverenler tabii ki vardır. Bunu sorun olarak gören işverenler sorunu devletle çözmelidirler."

'SAVAŞ POLİTİKALARI YÜZÜNDEN VİRÜS KARŞISINDA ZAYIFIZ'

İktidarın savaş ve baskıcı politikalarına da değinen Çalışkan, HDP’li belediyelerin gasp edilmesine tepki göstererek, şunları kaydetti:
"Bugüne kadar, otoriter ve baskıcı bir yönetim ile ülkeyi yönetenler ülkenin sorunlarını daha derinleştirdiler. Savaş politikaları ve baskıcı politikalar yüzünden bugün ekonomik olarak virüs karşısında zayıf bir ülkeyiz. Savaşa bütçe değil de sağlığa ve eğitime bütçe verilmiş olsaydı bugün aşı da geliştiriyor olurduk, yeterli kapasite de hastane de olurdu. Ama ne yazık ki hâlâ ötekileştiren, baskıcı ve demokrasi dışı politikalar devam etmekte. İktidar, küresel salgına karşı mücadele verilen bugünlerde, halkın iradesine bir kez daha darbe vurdu. Batman, Silvan, Lice ve Ergani belediyelerine kayyum atadı. Belediye hizmetlerinin bu kadar önemli bir hale geldiği bir dönemde küresel salgına karşı mücadele eden belediyelerin çalışması durduruldu. Bu kabul edilemez bir durumdur. Bu küresel salgına karşı mücadele ancak şeffaf, katılımcı, demokratik ve emekten yana politikalarla başarıya ulaşabilir."

'KAPİTALİZMİN POLİTİKALARI İFLAS ETTİ'

Sermaye odaklı politikalardan vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizen Genel-İş Genel Başkanı Remzi Çalışkan, değerlendirmesini şöyle bitirdi:
"Böylesi bir politika ile salgınla mücadele sürdürülemez. Virüsün yayılması sadece tıbbi bir kriz değil, aynı zamanda siyasi ve sosyal bir krizi de beraberinde getiriyor. Bu yüzden salgınla mücadele aynı zamanda bir sendikal hak ve özgürlükler mücadelesidir, hukuk mücadelesidir, hak mücadelesidir. Hükümetin ekonomik tedbirleri, güvencesiz, kayıt dışı ve kuralsız çalışanları da dikkate almalıdır. En mağdur durumda olana göre politikalar şekillenmelidir. Aslında küresel salgın sınıfsal görünümleri daha da belirginleştirmiştir. Bu güvencesiz çalışanların hayati ihtiyaçları öncelikli olmalıdır. Sadece ülkemizde değil dünya da bu krizle baş etmek için sermaye odaklı politikalardan vazgeçilmelidir. Kapitalizmin insanın ve çevrenin önüne kârı koyduğu politikalar tamamen iflas etmiştir. İnsanın, emeğin, doğanın ihtiyaçlarını gözeten politikalar şekillenmelidir. Halkın ve emekçilerin mücadelesi hem bu ölümcül virüse karşı olacak hem kapitalizme hem de demokrasiye düşman politikalara karşı olacaktır. Halk için sağlığı da halk için demokrasiyi de işçi sınıfı getirecektir."