ÇHD davasında 'Rehineliğe devam' kararı

ÇHD Davası'nın duruşmasında, Türk yargısının AKP-MHP faşizmi tarafından yönetildiğine dikkat çekildi. Duruşmada tahliye kararı çıkmadı.

Devletin yönetilemez hale geldiği için tutuklandığını belirten ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, “Devlet yönetemediği için saldırır. Şu anda yönetemiyorsunuz, umarım çöküşünüz olsun” dedi.

Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, Avukat Barkın Timtik ile 20 kişinin  “örgüt yöneticiliği” ve “örgüt üyeliği” suçlamalarıyla yargılandığı davanın 7'nci duruşması görüldü. Çağlayan’da bulunan İstanbul 18’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesi gereken dava, avukat ve izleyicilerin sayısı gözetilerek Silivri Cezaevi Kampüsü’nde bulunan duruşma salonlarından görüldü.

Duruşmaya Özgürlük İçin Hukukçular Derneği  (ÖHD) Eş Genel Başkanı İlknur Alcan ve ÖHD ile ÇHD üyesi avukatların yanı sıra çok sayıda avukat ile Fransa, İtalya, İsviçre Almanya ve Belçika barolarından da birçok avukat, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekilleri Züleyha Gülüm, Dilşad Canbaz, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile Türkiye İşçi Partisi (TİP) İstanbul Milletvekilleri Sera Kadıgil ile Ahmet Şık katıldı.

ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı ile avukatlar Oya Arslan, Barkin Timtik ve Özgür Yılmaz tutsak bulundukları Silivri Cezaevi’nden duruşmaya katıldı. Kozağaçlı ve beraberindekiler, mahkeme salonuna slogan atarak girdi. İddia makamı, Kozağaçlı ve avukatların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini talep etti.

Avukat Hasan Fehmi Demir, “Tutuklama halinin devamını istemek sağlıklı bir aklın ürünü olmaktan uzaktır" dedi.

Avukat Oğuzhan Topalkara, üç ayrı ara karara işaret ederek, bu kararların tümünün aynı olduğunu ve virgül ile noktalarının dahi değişmediğine dikkat çekerek, tutukluluk haline tepki gösterdi.

  İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, yargılamanın siyasi olduğuna işaret etti.

 'AHLAKSIZLIK YAPILIYOR'

Avukatların talebinin ardından Selçuk Kozağaçlı söz aldı. Ebru Timtik’in ölümünün üzerinden iki yıl geçtiğini anımsatan Kozağaçlı, Timtik’in mahkemenin ilgisizliğinden dolayı yaşamını yitirdiğini söyledi.  

Mahkeme’ye, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ile Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin (AB BK) kurucuları arasında yer aldığını dile getiren Kozağaçlı, verdikleri kararlara uymamanın “ahlaksızlık” olduğunu söyledi.

'FAŞİZM HER YERE UZANDI'

Kozağaçlı, “Faşizmin uzantısı her yere uzanır. Seyyar kıble hiç kimse için iyi değildir. Dün cemaat elindeydi, yarın başkasının elinde olacak. Daha net bir kıble bulmak lazım. Bize, ‘bu kadar DHKP-C, PKK’ davalarına bakamazsınız deniliyor. Bir siyasi partinin 10 bin üyesi tutuklanır mı? HDP’nin bu kadar üyesi tutuklandı. Ne oldu? HDP bitti mi? Siz DHKP-C’nin bütün üyelerini ve ailelerini tutuklasanız bitecek mi" dedi.

Kozağaçlı, 2013 yılında başlayan “diyalog sürecine” değinerel, bu süreçte Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın avukatları ile görüştürüldüğünü dile getirdi. Abdullah Öcalan’ın anlatımlarının devletin talebi üzerine Kandil’e götürüldüğünü belirten Kozağaçlı, “Tecrit olduğu için Öcalan’ın anlatımlarını götürülmesi güçleşti. Bu nedenle avukatlara ihtiyaç duyuldu. Bu nedenle gemi ve helikopterler ayarlandı. Avukatlar da devletin bilgisi olan talepleri iletti. Şimdi, bu nedenle avukatlar yargılandı. KCK nedeniyle açılan ilk dava avukatlar için açıldı. Orada 22 avukat yargılandı. Müvekkillerim vardı aralarında. Şimdi bunu yapmak ‘ahlaksızlık’ değil mi" dedi. Kozağaçlı, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın seçilemeyeceğini anlaması üzerine görüşmeleri kestiğini ve avukatların gitmesini de engellediğini dile getirdi.

Kendisi hakkındaki iddiaları yineleyen Kozağaçlı, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yasa dışı bir şey yok. Olsaydı zaten 10 yıldır ceza verirdiniz. Bunu hala fark edemediniz mi? DHKP-C üyesi olsaydım size söyler miydim? Asıl tartışılması gereken konulardan bir tanesi de bu. Eğer üyesi olduğumu söylersem beni bugün tahliye etmek zorundasınız.  Bunu biliyorsunuz değil mi? Eğer iddiayı ikrar etsem ‘fazladan yatmışlığı var’ deyip serbest bırakmak zorundasınız. Eğer sorun cezaevi olsaydı, derdim. Ancak sorun zihniyet.”

Avukat ve ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı’nın beyanlarının ardından Barkın Timtik söz aldı. Mahkemenin “ön kabul” şeklinde hareket ettiğini dile getiren Timtik, kararın önceden belli olduğunu ve ceza verileceğini söyledi. Timtik, “Ortaçağ mahkemelerinin bugüne kalan temel özelliği; kişi, bir kez mahkeme önüne çıkarılmaya görsün, ağır işkencelere rağmen suçun itirafı sağlanamamışsa, demek ki sanık suçu gizliyordur. Bu sebeple susarak suçluluğunu ortaya koymuştur. Ağır işkencelerden kurtulmak için suç kabul edildiyse, ne ala! ‘Sanık suçunu itiraf etti’ olur. Değilse, ‘Sukut ikrardandır.’ Bugün bize yapılan bundan farklı mı" diye konuştu.

Haklarını arayanların suçlu ilan edildiğini belirten Oya Aslan ise “Sözünün kıymetsiz gösterildiği, kanıtların aranmadığı, itham edenin her sözüne ‘amin’ dendiği işe yargılama denmez. Hatırlarsanız, milletvekili bir polise tokat attı diye vekilliği düşürüldü. Vekilin tokadı günlerce tartışıldı. Ama polisin sokak ortasındaki işkenceleri hakkın kullanılmasının engellenmesi tartışılmıyor. Hak bilincinin zayıf olduğu bir ülkede yaşıyoruz” şeklinde konuştu.

Aslan ve Özgür Yılmaz’ın beyanlarının ardından ara kararı açıklayan mahkeme, tutukluluk halinin devamına ve ATK’ye gönderilen raporun sonucunun beklenmesine karar vererek duruşmayı 7 Kasım’a erteledi.