İBB direnişçileri: Bu zorba iradeye asla boyun eğmeyeceğiz!

İBB yönetiminin hukuksuz işten atmalarına karşı direnişlerinin 44 gününde Saraçhane Parkı’nda büyük buluşma etkinliği düzenleyen işçiler, “Asla yılmayacağız, bu zorba iradeye asla boyun eğmeyeceğiz” mesajını verdi.

Türk İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun hedef gösterdikten sonra İBB yönetiminin kod 42 ile işten attığı işçiler, Saraçhane Parkı’ndaki direnişlerin 44. Gününde Saraçhane Parkı’na buluşma etkinliği düzenledi. İşlerine geri dönene kadar mücadeleyi sürdüreceklerini bir kez daha ifade eden işçilere, TÖP, EHP, İşçi Emekçi Birliği, Umut-Sen, Nakliyat-İş, ÇHD, Sol Parti, Kaldıraç, İşçinin Kendi Partisi destek verdi. 

‘BU PRATİKLER GELECEK AÇISINDAN GÖSTERGE’

Halaylarla başlayan buluşma etkinliğinde, açıklamayı Barış Akademisyeni Veysi Altıntaş yaptı. Demokrasi vaadiyle yerel seçimleri kazanan CHP’li İBB yönetiminin, Cumhuriyet tarihinin en şaibeli İçişleri Bakanı Soylu’nun "İBB'de 557 terörist var" çıkışı sonrası İBB yönetimi tarafından peş peşe işten çıkarılmaya başlandığını hatırlatan Altıntaş, başta Barış Akademisyenleri olmak üzere, Gezi Parkı eylemlerine ve Ali İsmail Korkmaz anmasına katılmanın, Roboskî ve Halepçe katliamlarını protesto etmenin işten çıkarılma gerekçesi olarak öne sürüldüğüne dikkat çekti. Evrensel hukukun en temel ilkelerinden biri olan masumiyet karinesinin alenen çiğnendiğini vurgulayan Altıntaş, AKP-MHP koalisyonunun aynı pratiklerinin kendini muhalefet olarak tanımlayan bir yönetim tarafından hayata geçirilmesinin gelecek açısından iyi bir gösterge olmadığı uyarısında bulundu. 

‘SİVİL ÖLÜME MAHKÛM EDİLİYORUZ!’

Bilhassa kimliklerinden dolayı davet edildikleri bir yerde, kimliklerini gizlemekle itham edildiklerine işaret eden Altıntaş, “Bunun sonucunda da SGK'ye işten çıkarılma bildiriminiz ‘KOD 42’ olarak giriliyor. Yani merkezi yönetimin KHK'ler ile yaptığı damgalamanın bir benzerine layık görülüyorsunuz. Bunun adını çok net koymak gerektiği kanaatindeyiz. Bu işten çıkarma biçimi yerel yönetim düzeyinde KHK'dir. Tazminat hakkınız elinizden alınıyor, işsizlik maaşına başvuramıyorsunuz, damgalandığınız için bir daha iş bulmanız olanaksız hale getiriliyor. Kısacası sivil ölüme mahkûm ediliyorsunuz. Bu nedenle İBB'nin uyguladığı KOD 42'yle işten çıkarma pratiğinin merkezi yönetimin KHK rejiminden hiçbir farkı yok” dedi. 

‘HEYET RANDEVU VERMEKTEN BİLE İMTİNA ETTİ’ 

İBB yönetimiyle çeşitli görüşmeler yaptıklarını ancak çözüme yönelik herhangi bir somut adım atılmadığını anlatan Altıntaş, şunları kaydetti: “Direnişimizin her aşamasının, en azından bizim tarafımızdan şeffaf yürütülmesi gerektiğiyle ilgili bir ilkeyi daha en baştan tanımlamıştık. Bunun gereği olarak İBB yetkilileri ile gerçekleştirdiğimiz işe iade talebimizi merkezine alan her müzakere görüşmesi sonunda kamuoyuna açık bir şekilde süreci anlatmaya çalıştık. İBB'den siyasi temsiliyeti de olan bir heyet talep ettiğimiz halde meseleyi tekniğe indirgeyen iki bürokratla muhatap kılındık. İlk resmi görüşmenin ilk anından itibaren İBB temsilcileri, haklılığımızı, maruz kaldığımız muamelelerin yanlışlığını, süreci çok kötü yürüttüklerini, İBB'nin yeterince ilkeli davranmadığını, iyi niyetimizin ve çözüme yönelik irademizin farkında olduklarını net bir şekilde kabul ettiler. İBB heyeti her görüşmede güvenlik soruşturması sürecinin hukuka ve anayasaya aykırı olduğunu, masumiyet karinesinin çiğnendiğini ve uygulamanın siyasi saiklerle başlatıldığını itiraf ettiler. Zaman kazanma kaygısıyla hareket ettiklerini bilmemize rağmen meseleyi her boyutuyla ele alma girişimlerine karşı çıkmadık ve teknik olarak da açmaz olarak tarif ettikleri her konuda nasıl bir yol izlenebileceğini uzman avukatlarımızla birlikte tane tane anlattık. Ancak her defasında İBB heyeti toplantılara hazırlıksız geldi, bir sonraki toplantıda cevaplanmasını talep ettiğimiz konulara yanıt hazırlamadı, gayri ciddi bir tavırla toplantı yer ve saatini değiştirme teşebbüslerinde bulundu ve işçilerin kendini ifade etme girişimlerini toplantıyı terk etme tehdidiyle bastırmaya çalıştı. Önceki hafta cuma günü yaptığımız görüşme sonuçsuz kaldığı halde 4. görüşme için randevu vermekten bile imtina etti.” 

Hiçbir kabahati olmayan haysiyetli yurttaşlara yapılan muameleyi kabul etmeyeceklerini vurgulayan Altıntaş, “ Nasıl mücadele edilmesi gerektiğini de iyi biliyoruz. Bu nedenle bugün burada gönül rahatlığıyla ifade edebiliriz ki, direnişimiz, işe iade edilene, güvenlik soruşturmaları ile işten çıkarmalar son buluna ve kamuoyunu önünde özür dilenene kadar direnişimiz çok farklı zeminlerde sürecek. Asla yılmayacağız, bu zorba iradeye asla boyun eğmeyeceğiz” vurgusunda bulundu. 

‘TIRIS GİDER, DÖRTNALA DÖNER İŞÇİLER!’

Açıklamanın ardından teker teker söz alan siyasi parti ve demokratik kitle örgütü temsilcileri, direnen işçilere dayanışma mesajlarını iletti. TÖP heyeti adına söz alan Tamer Doğan, İBB işçi dostlarımızın yanında, İBB’nin karşısında, direnen işçilerin yanında olduklarını kaydetti. “İBB bizimdir” diyen Doğan, “İBB bir ekmek kapısı değil, bize ait bir kurumdur. Ekrem İmamoğlu bunu aklına bir soksun önce. Süleyman Soylu'nun bir lafıyla ‘terörist’ gibi lanse etmeye çalıştı arkadaşlarımızı. Bir lafıyla hemen geri adım atıp, Kod 42 ile arkadaşlarımızı kapının önüne atmaya çalışıyor” dedi. 

Karşılarında faşizmi kurumsallaştırmaya çalışan iktidar ve onun karşısında umut gibi göstermeye çalışılan 6 masa restorasyonu olduğunu belirten Doğan, peş peşe yapılan işçi kıyımlarını hatırlatarak şöyle tepki gösterdi: “Vay neymiş? CHP belediyenin belediyesinden ne istiyormuşuz? Bakın arkadaşlar bu restorasyoncu güçlerin fragmanıdır. Çok yakında eğer iktidar olurlarsa göreceğimiz filmin fragmanını izliyoruz burada. Çok net bir durum var. İmamoğlu ne diyor? Vız gelir tırıs gider, diyor değil mi? Biz de ona işçiler adına seslenelim. Tırıs gider, dörtnala döner işçiler. Hazır olsun” diye konuştu.