İHD'den 'tek tip elbise' protestosu

İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, tek tip elbise uygulamasını protesto etti.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu, cezaevlerinde uygulanmak istenen tek tip elbise uygulamasını şube binalarında yaptıkları basın toplantısı ile protesto etti. Basın toplantısının olduğu salona “Tek tip elbise işkencedir” pankartı asıldı.

İHD İstanbul Şubesi Hapishane Komisyonu Üyesi Muharrem Kurşun, tutsaklar için duyarlılık çağrısında bulundu.

‘BAŞLI BAŞINA İŞKENCE!'

Komisyon Üyesi Mehmet Acettin ise, basın açıklamasını okuyarak, 696 sayılı KHK'nin iptal edilmesini istedi. "Sebebi ne olursa olsun insan haklarına aykırı hiçbir uygulama kabul edilemez" diyen Acettin, şunları belirtti: "Nitekim 2 yıllık OHAL sürecinde 696 sayılı KHK ile politik mahpuslara giydirilmesi düşünülen tek tip elbisenin gerekçesi de ne olursa olsun kabul edilemez. Tek tip elbise insan haklarına da hukuk devleti anlayışına da aykırıdır, insan onurunu ayaklar altına alır, kişiyi kimliksizleştirir. Başlı başına bir işkencedir."

'TUTSAKLAR DİRENİŞLE KARŞILIK VERİYOR'

Acettin, tutsağa iradesi dışında bir kıyafetin giydirilmesinin, onu hem kendi hem de başkalarının gözünde suçlu ve değersiz göstereceğini belirterek, şöyle devam etti: “Tek tip elbise, mahpuslara nasıl bir muamelenin reva görüldüğünün çok açık ve somut bir örneğidir. Ancak özellikle de bunu politik mahpuslara uygulamayı tasarlıyor olmak aslında tek tip elbisenin saikini de ortaya koymaktadır. Zira tek tip elbisenin asıl amacı intikam almak ve toplumun genelinde bir biat sistemi kurmaktır. Tek tip elbise bir tehdit aracı olarak aslında tüm toplumu hedef almaktadır."

Acettin, tek tip elbise dayatmasının geçmişte de uygulanmaya çalışıldığını ancak tutsakların direnişiyle karşılaştığını hatırlattı.

Acettin, bugün de politik tutsakların "bedeli ne olursa olsun tek tip elbise giymeyeceğiz” dediklerini belirtti. Cezaevleri koşullarının düzeltilmesinin bir ülkenin insan haklarının gelişmesi açısından önemli olduğunu vurgulayan Acettin, toplumsal barış ve uzlaşı ancak insan haklarına riayet etmekle sağlanabileceğini söyledi.