İhlallere tepki gösteren İHD Eş Genel Başkanı’na dava açıldı

İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, Garê’ye yönelik işgal saldırıları, tecrit ve cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin açıklamaları nedeniyle “örgüt üyesi” olmakla suçlandı.

Türkdoğan, hakkında açılan davalara ilişkin İHD Genel Merkezi’nde basın toplantısı düzenlendi.

Basın toplantısında, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Türkdoğan hakkında Garê’ye yönelik işgal operasyonu, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a tecrit ve cezaevlerinde hak ihlallerine ilişkin açıklamaları nedeniyle dava açtığı belirtildi.

Savcılığın Türkdoğan’ı “örgüt üyesi” olmakla suçladığı iddianamenin 19’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nce kabul edildiği açıklandı.

ÖNDÜL: EN BÜYÜK SALDIRIYI ŞU ANDA YAŞAMAKTAYIZ

Basın toplantısında çok sayıda insan hakları savunucusu katıldı.

Toplantıda ilk konuşmayı yapan İHD İnsan Hakları Akademisi Başkanı Hüsnü Öndül, kurulduğu günden bu yana İHD’ye yönelik saldırıları ve baskıları hatırlatarak, sadece 2016-2018 döneminde, “18 şubede, 45 yöneticimiz hakkında gözaltı uygulamaları yapılmıştır. Fakat en büyük saldırıyı, şu anda yaşamaktayız” dedi.

Öndül, “Genel Başkan Tükdoğan hakkında hukuk dışı bir yolla dava açılmıştır. Ayrıca tüzel kişiliğimizin yöneticilerinin toplu imzalarını taşıyan bildiriler, açıklamalar yoluyla Genel Başkan hedef seçilerek onun hakkında dava açılmıştır. Bu günkü basın toplantımızın nedeni Türkdoğan hakkında açılmış olan ve 22 Şubat’ta görülecek olan ‘örgüt üyeliği’ suçlaması karşısındaki durumdur” diye ekledi.

Öndül, “uluslararası kuruluşları harekete geçirmeye, İHD ile dayanışmaya” çağırdı.

TÜRKDOĞAN: DÜNYADA BU KADAR KENDİ VATANDAŞINI SUÇLAYAN ÜLKE YOK

İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan geçen yıl 19 Mart’ta gözaltına alınıp, akşam saatlerinde serbest bırakıldığını hatırlatarak, “Garê’de sağ olarak kurtarılabilecek kişiler kurtarılamadı. Biz o süreci kamuoyuyla paylaştık ve siyasi iktidara ciddi eleştiriler yöneltmiştik. Tarafsız soruşturma istemiştik” dedi.

Türkdoğan şöyle devam etti: “İçişleri bakanı da bizi hedef gösterdi. Aynı içişleri bakanı, Türkiye’de suçlara karışmış kişilerle fotoğrafları çıkmaya başladı. Durum 90’lı yılların başka bir versiyonuydu. Hapishanelerle, açlık grevleriyle, İmralı tecridiyle ilgili yaptığımız açıklamalar sanki suçmuş gibi gösterilmiş. Silahlı terör örgütü olmakla suçlanıyorum. Aydın ve yazarları duyarlı herkes, terör örgütü üyeliğiyle suçluyorlar. Dünyada bu kadar kendi vatandaşını suçlayan bir ülke herhalde yok. Bu rejimin ne kadar anti-demokratik bir noktaya geldiğini gösteriyor. Bu konuda AİHM ve Venedik Komisyonu Türkiye’yi defalarca uyardı. Türkiye’deki anti demokratik devlet aygıtı kendini tekrar ediyor.”

YARGILANMASI GEREKEN KAMU GÖREVLİLERİ

Türk devletinin uyguladığı sokağa çıkma yasaklarına ilişkin raporları nedeniyle Genelkurmay Başkanlığı’nın da kendileri hakkında suç duyurusunda bulunduğunu belirten Türkdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:  “Biz 2016’da bunun üzerine bir soruşturma geçirmiştik. Bu soruşturma sonucunda Ankara savcılığı takipsizlik kararı verdi. Benimle ilgili de açılmış ve takipsizlik kararı verilmişti. Bununla yetinmediler, Soylu Ocak 2020’de talimat verdi, Şubat 2020’de buraya gelen müfettiş inceleme yaptı. Soylu’yu eleştiren, usul eksiklikler ve Ermeni soykırımına dair açıklamalar gerekçe gösterilerek soruşturma başlatıldı. Bana yönetim kurulu başkanı olarak 301’ den dava açtı. Kamu görevlisine hakaretten dava açtı. Yargılanması gereken kamu görevlileri yargılanmıyor ama onları eleştirenler yargılanıyor. Bunların hepsinin yargıdan döneceğini düşünüyorum. İnsan harları hareketinin kazanımları vardır ve kolay kolay kimse geri adım atmaz.”

ALATAŞ: YARGININ BİTMİŞLİĞİNİN İFADESİ

İHD eski Eş Genel Başkanı Yusuf Alataş, bu davanın “yargının bitmişliği” anlamına geldiğini belirterek, “Bir ağır ceza mahkemesi yargılama aşamasına geçiyorsa hukuktan söz etmek mümkün değil” dedi.

Alataş, “Hiçbir zaman boyun eğmeyeceğiz. Bunları mahkeme salonlarında yüzlerine de söyleyeceğiz. Düşüncelerimizi her koşulda savunacağız” vurgusunda bulundu.

BULUT: TÜRKİYE’DEKİ REJİMİN ADI FAŞİZM

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Yönetim Kurulu Üyesi Nihat Bulut, Türkiye’de bir “rejim” sorunu olduğunu ifade ederek, “Bunun adı faşizm ve her gün ileriye doğru adımlarını atıyor. Önündeki en büyük engellerden biri İHD. Yan yana olmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

SALMAN: HERKESE MAŞA GÖSTERME HAREKETİ

İnsan Hakları Ortan Platformu (İHOP) Kordinatörü Feray Salman, “Bu dava insan haklarını savunan herkese maşa gösterme hareketidir. İHD’nin yanında olmak, insan hakları hareketini yanında olmak demektir. Herkesi insan hakları mücadelesine sahip çıkmaya çağırıyoruz” diye belirtti.

İŞÇİ: ELİMİZDEN GELENİ YAPACAĞIZ

Dünya İşkenceye Karşı Komite Yönetim Kurulu Üyesi Osman İşçi şöyle konuştu: “Türkiye’de özellikle 2015’ten sonra insan hakları savunucularına yönelik baskıların arttığı ve bizim de bu yönde çalışmalarımız arttırdığımız bir dönem oldu. Yargı baskısı genel bir durum. Bunun için uluslararası insan hakları mekanizmaları ve örgütleri olarak elimizden geleni yapacağız.”

ALTIPARMAK: DAVA SİYASİ

Sözkonusu davanın siyasi olduğunu belirten Hukukçu Kerem Altıparmak, “Siyasi sorumluluklar var. Herkese istediğini söyleyen Soylu daha çok korunuyor ve İHD başkanı bu davalar açılıyor. İHD başkanı tabi ki tecrit uygulamalarının, insan hakkı ihlallerinin peşinde olacaktır. Türkiye’deki insan hakları savunanların davasıdır” ifadelerini kullandı.

İHD Ankara Şube Eşbaşkanı Sevil Turgut ise İHD’nin en karanlık günlerde kurulduğunu ve karanlığa karşı mücadele ettiğinin altını çizerek, davanın takipçisi olacaklarını kaydetti.

İHD Merkez Yürütme Kurulu (MYK) Üyesi Nuray Çevirmen, insan hakları örgütlerinin dünyadaki tüm baskıcı rejimlerin hedefinde olduğu tepkisinde bulunduktan sonra, davaya sahip çıkma çağrısı yaptı.  

Son olarak İHD Genel Sekreter Hüseyin Küçükbalaban da davanın takipçisi olacaklarını söyledi.