İmralı'da kalan Aktaş'ın ailesi: Tecrit hemen kalkmalı

İmralı Cezaevinde kalan Veysi Aktaş'ın ailesi, kendisinden haber alamadıkları için kaygılı olduklarını belirterek, tecridin derhal kalkmasını ve açlık grevi eylemlerinin büyümesini istediklerini söyledi.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 20 yıldır tecrit altında tutulurken, yanına 2009 yılında Şeyhmuz Poyraz, Bayram Kaymaz, Cumali Karsu, Hasbi Özdemir ve Hakkı Alpan isimli 5 tutsak verildi. 2015 yılına kadar Öcalan'ın yanında kalan bu tutsakların daha sonra 3'ü Tekirdağ F Tipi Hapishanesi'ne, diğerleri ise Kocaeli F Tipi Hapishasi'ne sürüldüler. Öcalan'ın yanından alınan tutsakların yerine 5 başka tutsağın verilmesi gerekiyordu. PKK'li tutsaklardan kimi isimler bulundukları hapishanelerden ilgili kurumlara ve bakanlıklara dilekçe yazarak İmralı'ya gitmek istediklerini belirttiler. 

Bunun üzerine yeni isimler belirlenmiş oldu; Mehmet Sait Yıldırıım, Ömer Hayri Konar, Çetin Arkaş, Nasrullah Kuran ve Veysi Aktaş. Öcalan'ın çalışmalarında kendisine yardımcı olmak için sekretarya görevi görecek olan bu isimler, 15 Mart 2015 tarihi itibarıyla İmralı'da oldular. İmralı'ya giden bu tutsaklardan Mehmet Sait Yıldırım, sağlık sorunlarından dolayı sürekli kontrol altında kalması gereksinimi duyduğu için, İmralı şartlarının buna uygun olmadığı görülerek Diyarbakır D Tipi Hapishanesi'ne gönderilmişti. Yine Nasrullah Kuran ve Çetin Arkaş isimli tutsaklar ise 'dışarıya bilgi sızdırdıkları' iddiası ile Silivri'ye sürgün edildiler. Bu sürgünlerin yerine Öcalan'ın isteği üzerine PKK'li tutsak Hamili Yıldırım'ın İmralı'ya sevki sağlandı. 

4 YILDIR HABER ALAMIYORLAR

Şu an itibarıyla İmralı'da Öcalan'ın haricinde Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım da tecrit altında olan tutsaklar. 4 yıldır hiçbir şekilde aileleri, avukatları ve vasileriyle iletişim kuramayan bu tutsaklardan Veysi Aktaş, 24 yıldır tutsak. Ailesinin kendisinden hiçbir şekilde haber alamadğı Aktaş, daha önce birçok hapishaneye sürgün edilmiş. Babası Abit Aktaş'ın aktardığına göre, oğlu Veysi daha önce İstanbul, Burdur, Adıyaman, Elbistan ve Kırıkkale hapishanelerine sürgün edilmiş. Bu hapishanelerde tutsak olduğu süre zarfında oğlu ile sorunsuz bir şekilde iletişim kurabildiklerine dikkat çeken Baba Aktaş, 4 yıldır oğlundan haber alamadıkları için tepkili.

'ERDOĞAN, SOYKIRIM UYGULAMAK İSTİYOR AMA BAŞARAMAZ'

Türk devletinin İmralı'daki politikasına değinen Baba Aktaş, şunları belirtti: "Tecrit çok büyük bir zulümdür. 77 yaşındayım ve 50 yıllık düşmanlıkların nasıl da barışla sonuçlandığını gördüm. Mutlaka bir gün masaya oturmak zorundasınız. Türkiye hükümeti bu sorunu masaya yatırmalı ve çözmek için adımlar atmalıdır artık. Bir yandan 'Kürtler kardeşimdir' diyorlar, diğer yandan da Kürtleri öldürüyorlar. Kardeşlik ve ölüm birbirinden uzak şeylerdir. Erdoğan bugün tecrit ve ölüm ile değil, barış ile halkın karşısına çıkmalı. Erdoğan kendinden önceki hükümetleri düşünsün. Onların akıbeti nasıl olduysa Erdoğan'ın da öyle olacak. Erdoğan resmen Kürt halkına düşmanlık yaparak onları soykırıma uğratmak istiyor. Bu politika hiçbir zaman başarı olmayacaktır ve yıllarca da sürecektir."

'TECRİT KALKARSA SORUN KALMAZ'

Oğlu ile daha önce iletişim sağlayabildiklerini söyleyen Baba Aktaş, şunları kaydetti:

"Her hafta telefon açıyordu. Bizi aradığında mutlu oluyorduk. Ama şimdi 4 yıldır çocuğumuz sağ mı ölü mü bilmiyoruz. Kimsenin bu zulmü bize ve çocuğumuza yaşatmaya hakkı yok. Oğlum benim yüreğimdir. Erdoğan, kendi oğlu ile 4 yıl boyunca konuşmasın bakalım, ne yapacak. Yolumuzu açsın ve çocuklarımızı görelim. Yeter artık. Eğer gerçekten Kürtleri ve Türkleri kardeş olarak görüyorlarsa o zaman bize mani olmasınlar, çocuklarımızı görelim. Bu tecirt kalksın. 

Dilimiz Kürtçe, benliğimiz Kürttür, doğrudur. Bunu hiçbir zaman inkâr etmeyiz. Başımızı da kesseler de bunu inkâr etmeyiz. Bugün açlık grevi eyleminde olanlar da canlarını ortaya koymuşlar. Grevde olan insanlar kendilerini feda eden insanlardır. Sayın Öcalan üzerindeki tecrit kalkarsa hiçbir sorun kalmaz. O zaman hepimiz memnun oluruz."

'TECRİT KALKMALI, ADIM ATILMALI'

Anne Faika Aktaş ise şunları söyledi: "Umarım, bu tecridi kaldırırlar ve barış için adımlar atarlar. Barıştan daha güzel bir şey yoktur. Bu 24 yıllık süre içinde çekmediğim çile kalmadı. Önderimiz Öcalan yakalandığı zaman gözaltına mı alınmadım, hakarete mi maruz kalmadım, oğlumun yollarını mı gözlemedim... Şimdi de Leyla Güven gece gündüz aklımdadır. Onun bu durumu beni çok üzüyor. Gidip kendisini de gördüm. Onun mücadelesine de şahidim."

'İNSANİ DEĞERLERİNİ YİTİRMİŞ BİR HÜKÜMET'

Ağabeyinin İmralı'ya sevk edilmeden önce bulunduğu hapishanelerde de bir nevi tecrit altında tutulduğunu kaydeden Sabiha Aktaş da şu ifadelerde bulundu: "Her ne kadar görüş yapıyor olsak da onların hallerinden bir nevi tecritte olduklarını anlayabiliyorduk. Zaten bilindiği üzere 4 yıl önce ağabeyimin İmralı'ya sevki çıktı. Tabii çok büyük bir umut, coşku ve sevinçle gitti. Onun o hislerini anlatamam size. Onlar sevk olduktan bir hafta sonra tecrit uygulanmaya başladı. 4 yıldır bizler ne onun sesini duyduk ne de ondan bir parça kağıtta bile olsa mektup alabildik. Bu kelimenin tek anlamıyla bir zulümdür. Zaten 2015-2016 yıllarında nasıl acımasız bir düşman ile karşı karşıya olduğumuzu gördük. Tüm insani değerlerini yitirmiş bir hükümet ile karşı karşıyayız."

'EYLEMLER DAHA ÇOK BÜYÜMELİ'

Daha önce dayısının görüşlerine gidebildiğini ancak 4 yıldır kendisinden hiçbir haber alamadıklarını söyleyen Yeğen Delil Aslan ise, şunları söyledi:

"Dayım ve arkadaşlarının haksız yere tutuklanmaları zaten başlı başına bir saçmalıktı. Bir de kalktılar 4 yıldır tecrit uyguladılar. Nerede olduğunu hepimiz biliyoruz ama görüşemiyoruz. Bence 4 yıl önce ile şimdi arasında bir fark yok. Her türlü özgürlükleri kısıtlanmış insanlar bunlar. En son kendisini 6-7 yıl önce gördüm. Devlet bu konuda üstüne düşenleri yerine getirmiyor. Bundan dolayı da bir açlık grevi süreci başladı. Bu süreci destekliyoruz. Biz de bu eylemlerde yer almak isterdik. Keşke tüm Kürt halkı olarak bu eylemleri daha çok büyütebilsek."