Son Dakika: Stêrk TV ve Medya Haber TV'ye baskın: Polisler tüm binayı talan etti

İnfaz yasası vatandaş – düşman ayrımına dayalı

İnfaz yasasının temel eşitlik ilkesine aykırı olmasına rağmen AKP ve MHP oylarıyla kabul edildi.

AKP ve MHP tarafından hazırlanan Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, Meclis Adalet Komisyonu’nda HDP’nin yaptığı tüm itirazlara ve toplumun ‘infazda eşitlik’ talebine rağmen kabul edildi. Yasa birçok infaz iyileşmesi ağlarken siyasi mahpuslar tüm bunların dışında tutuluyor. Özellikle Covid 19 salgını ile meclise erken gelen kanun teklifi, cezaevlerinde bulunun binlerce insanın hayatını tehlikeye atıyor. ÖHD’den avukat Emrah Baran’la kabul edilen yeni infaz düzenlemesini konuştuk.

Yeni İnfaz yasası meclis komisyonunda kabul edildi. Toplumda bu konuda eşitlik talebi vardı ama bu talep karşılanmadı. Peki, yasa nasıl bir düzenleme getiriyor öne çıkan başlıklar açısından?

AKP ve MHP ittifakı tarafından ceza infaz kanununda değişiklik yapılmasına dair kanun tasarısının genel gerekçesinde infaz sisteminin iyileştirilmesi ve mahpusların toplumla bütünleştirilmesi gibi amaçlarla söz konusu değişikliklerin yapılacağı belirtilmekteydi. Ama tasarının genel gerekçesinde belirtilen amaçları karşılamaktan uzak olduğunu görmekteyiz. Tasarı, kanun ve anayasadaki eşitlik ilkesine aykırı olarak “vatandaş-düşman” ayrımına dayalı olarak uygulan düşman ceza hukukunu ortadan kaldırmak yerine bu ayrıştırmayı daha da derinleştirecek, toplumsal barışa katkısı olmayan birtakım düzenlemeler içermekte.

Türkiye cezaevlerinde on binlerce siyasi mahpus kanunda belirsiz, muğlak, keyfi olarak düzenlenen, hukuken belirli ve somut bir fiile denk gelmeyen suç tiplerinden adil olmayan yargılamalar sonucu aldıkları cezalar nedeniyle cezaevinde bulunuyor.

Kanun teklifi ile “vatandaş” olarak görülen mahpuslara koşullu salıverilme, denetimli serbestlik ve diğer özel infaz usulleriyle erken tahliye imkânı gibi infaz iyileştirmeleri sağlanırken “mücadele edilmesi gereken düşman” olarak görülen siyasi mahpuslar kapsamı dışında bırakılmış durumda.

Bunlar dışında var mı dikkat çeken başka unsurlar?

Tasarıda hapis cezalarının yarısının ceza infaz kurumlarında infaz edildiği İngiltere, Finlandiya, Polonya gibi ülkelerdeki durumlara atıfta bulunularak; infaz süresinin kalıcı olarak yarısına indirilmesi yönünde bir değişiklik yapılması da öngörülüyor. Ancak siyasi mahpuslar bu düzenlemede de kapsam dışında. Bu nedenle siyasi mahpuslar ancak hapis cezalarının dörtte üçünü ceza infaz kurumunda infaz ederek koşullu salıverilmeden yararlanabilecek.

Bununla birlikte İnfaz Kanunu’nun 89. Maddesinde yapılması öngörülen değişiklik ile daha önce infaz kanunda koşullu salıverilmeden yararlanmak için şart olarak aranan “iyi halli olma” soyut ve nesnel dayanaktan yoksun birtakım ölçütlerle mahpusun cezaevinde kaldığı tüm süre göz önüne alınarak belirlenecek. Yapılması öngörülen değişiklikle, en geç 6 ayda bir periyodik olarak Cumhuriyet Savcılığı’nın başkanlığındaki idari ve gözlem kurulunca mahpuslar hakkında iyi halli olup olmadıklarına ilişkin rapor hazırlanması öngörülüyor.

Bu ne anlama geliyor tam olarak?

Şöyle ki söz konusu kurullarca siyasi mahpusların koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik gibi müesseselerden yararlanma şartı olan “iyi halli olma” durumu mahpusların toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı, tekrar suç işleme riski, işlediği suçtan dolayı mahpusun pişman olup olmadığı gibi ölçütler esas alınarak belirlenecek. Bu nedenle 89. Maddede yapılması öngörülen değişiklik, siyasi mahpusların koşullu salıverilmeden yararlanarak tahliye olup olmayacaklarına ilişkin nihai kararı, idari ve gözlem kurulunun nesnel dayanaktan yoksun, soyut ve keyfi değerlendirmelerine bırakma tehlikesi taşımakta.

Bir de denetimli serbestlik 3 yıla çıkarıldı, bu nasıl uygulanacak?

Söz konusu düzenleme ile 30 Mart 2020 tarihine kadar işlenen suçlarda mahpusların denetimli serbestlik müessesesinden yararlanacakları sürenin 1 yıldan 3 yıla çıkarılması. Örneğin bu düzenleme ile 30 Mart 2020 tarihinden önce işlenen hırsızlık suçundan 6 yıl hapis cezası alan bir kişi, cezasının sadece birkaç gününü ceza infaz kurumunda infaz edecek. Ya da 30 Mart 2020 tarihinden önce işlenen yağma suçundan 10 yıl hapis cezası alan bir kişi cezasının sadece 2 yılını ceza infaz kurumunda infaz edecek. Ancak siyasi mahpuslar diğer tüm infaz iyileştirmeleri gibi söz konusu denetimli serbestlik süresinin artırımına ilişkin düzenlemeden de yararlanamayacak.

Peki değişiklikte hasta mahpuslar ve yaşı ilerlemiş olanlar nasıl ele alınıyor?

Aslında burada da durum değişmiyor. Yine ağır hasta, engelli ve yaşı ilerleyen mahpuslar için özel infaz usulleri ile infaz iyileştirmeleri yapılması öngörülürken, aynı şekildeki siyasi mahpuslar kapsam dışı tutulmaları nedeniyle bu iyileştirmelerden yararlanamayacak. Tasarıda İnfaz Kanunu’nun 110. Maddesinde yapılması öngörülen değişiklikle ile kadın, çocuk ve yaşları ilerleyen mahpusların, cezalarını konutlarında infaz etmelerine ilişkin bir takım özel infaz usulleri yer almakta. Tasarıda yapılması öngörülen değişiklik ile kadın çocuk ve 65 yaşını bitirmiş olan mahpusların aldıkları 1 yıl, 70 yaşını bitirmiş olanların aldıkları 2 yıl, 75 yaşını bitirmiş olanların aldıkları 4 yıl hapis cezasının infaz hâkiminin kararıyla konutta infazı mümkün olacak. Ancak siyasi mahpuslar kapsam dışı tutulduğu için bu düzenlemeden yararlanamayacak. Yine tasarıda hayatlarını yalnız idame ettirmeyen ağır hasta ve engelli mahpuslar açısından konutta infaz gibi bir takım özel infaz usullerinin düzenlenmesi var. Ancak 5 yıldan fazla ceza alan, ağır hasta ve engelli mahpuslar bu düzenlemelerden yararlanamayacak. Bunun yanında söz konusu düzenlemede İnfaz Kanunu’nun 16’ncı maddesinin üçüncü fıkrasına yapılan atıf nedeniyle siyasi mahpusların soyut ve keyfi gerekçelerle söz konusu özel infaz usullerinden yararlanmaları engellenebilecek. Bu nedenle söz konusu düzenlemenin hasta mahpuslar için çözüm üretmekten uzak olduğunu söyleyebiliriz.

Covid 19 salgını tüm hapishaneler için tehlikeli bir durum ortaya çıkardı. Peki salgın ile ilgili cezaevleri için ne yapıldı ya da yapılacak?

Korona Virüsünün (Covid-19) neden olduğu küresel salgının, cezaevinde bulunan mahpusların sağlık ve yaşamını tehdit ettiği böyle bir dönemde maalesef tasarı cezaevinde bulunan mahpuslara ilişkin yeterli önlem ve güvenceleri içermiyor. Tasarıda açık ceza infaz kurumunda bulunanlar ve hali hazırda açık ceza infaz kurumuna ayrılmaya hak kazananlar açısından 2 aylık bir süreyle infaz ertelemesi tedbiri bulunuyor. Ancak kapalı ceza infaz kurumunda bulunan mahpuslar açısından tasarıda herhangi bir infaz erteleme tedbiri söz konusu değil. Mahpusların sağlık ve yaşam hakkını korumakla yükümlü olan devletin, salgında en büyük risk oluşturan alanların başında gelen cezaevleri açısından herhangi bir tedbir almayarak, söz konusu yükümlüğüne aykırı davranıyor.

Tasarı ile ilgili tartışılan düzenlemelerden biri de 18 ay ceza alan ve infazda ertelenen cezalara %40'nın ceza evinde geçirilmesi. Bu da ifade özgürlüğü suçlarından ceza alanların ceza çekeceği anlamına geliyor olarak yorumlandı. Siz ne diyeceksiniz?

Tasarıdaki söz konusu değişiklik ile sadece düşünce suçları açısından değil, tüm suçlar açısından mevcut maktu 1 yıllık denetimli serbestlikten yararlanma süresinin değiştirilmesi öngörülüyor. Hali hazırda uygulanan 1 yıllık maktu denetimli serbestlik nedeniyle mahpuslar kısa bir süre infaz kurumunda iyi halli oldukları tespit edildikten sonra denetimli serbestlik müessesinden yararlanarak cezalarını infaz etmekte. Örneğin hali hazırda 18 ay ceza alan bir mahpus iyi halli olduğunun tespiti amacıyla bir-iki gün cezaevinde kalarak tüm cezasını denetimli serbestlik ve koşullu salıverilmeden yararlanarak infaz etmekte. Yeni düzenleme ile kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren işlenecek suçlarda, mahpus koşullu salıverilmesi için gereken sürenin beşte dördünü ceza infaz kurumunda geçirmek şartıyla denetimli serbestlikten yararlanabilecek. Örneğin 18 ay ceza alacak bir kişinin cezasının yaklaşık 7 ayı ceza infaz kurumunda infaz edilecek. Bu değişiklik Cumhurbaşkanına Hakaret, Suçu ve Suçluyu Övme, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Kanuna Muhalefet, Halkı Kin ve Düşmanlığa Tahrik gibi ifade özgürlüğüne sınırlama getiren suçlarından mahkûm edilenlerin cezalarının %40’nı ceza infaz kurumunda infaz etmesi anlamına geliyor. İfade özgürlüğüne sınırlama getiren suçlarda bu şekilde ağır bir yaptırımın uygulanacak olması Anayasa ve Uluslararası İnsan Hakları sözleşmeleri ile güvence altına alınan düşence ve ifade özgürlüğünün ihlaline yol açacak elbette.

Öte yandan gazetelerin de bazılarının artık yasal kılıf adı altında cezaevlerine alınmaması söz konusu. Bu düzenleme ne getirecek?

Tasarıda, ISSN ve ISBN numarası olmayan süreli ve süresiz yayınlar ile Basın İlan Kurumu’nun resmî ilan ve reklamlarını yayımlama hakkı bulunmayan gazetelerin cezaevine alınmayacağına ilişkin öngörülen değişiklik ise mahpusların haber alma hakkını kısıtlayacak düzeyde bir düzenleme. Bu düzenlemeyi Basın İlan Kurumu’nun muhalif gazetelere yönelik uyguladığı ilan alma yasakları ile birlikte düşündüğümüzde, düzenlemenin amacının mahpusların muhalif yayınlara ulaşmasını engellemeye dönük olduğunu söyleyebiliriz.

Sonuç olarak tasarının siyasi mahpuslar açısından infaz sistemini iyileştirmesi bir yana tasarıyla, siyasi mahpusların koşullu salıverilme ve denetimli serbestlik gibi müesseselerden yararlanmalarının güçleştirilmeye çalışıldığını görmekteyiz. Bu nedenle söz konusu tasarının kanun ve anayasadaki eşitlik ilkesi ve hukuk devleti ilkesine aykırı vatandaş-düşman ayrımına dayalı birtakım düzenlemeler içerdiğini söyleyebiliriz.