İpekçi: Özgür basın yoksa özgür toplum da yoktur

Avukat Ercan İpekçi, toplumun bir nebze de olsa nefes almasına olanak sağlayan kısmen özgür basının, bu kanun teklifiyle tamamen boğulacağını belirterek, “Özgür basın yoksa özgür toplum da yoktur” dedi.

TGS eski Başkanı Ercan İpekçi, “sansür yasası”yla gerçeği gizleyen, halka yanıltıcı bilgiyi yayan, gerçeğe aykırı bilgiyi paylaşan iktidar organlarına rağmen doğru bilgiyi kamuoyuna ileten özgür ve bağımsız medya organları ile gerçek gazetecilerin cezalandırılacağını söyledi.

AKP-MHP iktidarının Kürt ve muhalif basını baskı altında tutmak amacıyla Meclis’e getirdiği ‘Sansür Yasası’ birçok kesimden tepkilere neden oldu. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) eski Başkanı Av. Ercan İpekçi, ‘Sansür Yasası’na ilişkin ANF’ye konuştu.

Kanun teklifinin kendisinin bir dezenformasyon eylemi olduğunu belirten İpekçi, zira kanun teklifinde yeni bir kavram olarak yer alan "yalan haber üretme ve yayma eylemi”nin, bizzat iktidar temsilcilerinden başlamak üzere, iktidar kontrolündeki klasik medya organları ve yine iktidar kadrolarının oluşturduğu sosyal medya trolleri vasıtasıyla gerçekleştirildiğini söyledi.

SANSÜR YASASI ANAYASAYA AYKIRIDIR

Türk Ceza Kanunu'na eklenen "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçunun tamamen muğlak ve soyut bir suç tanımı getirmesinin yanı sıra esasında Anayasa'ya da aykırı olduğunu ifade eden İpekçi, şöyle konuştu: “Anayasa'nın 28'inci maddesi, ‘Basın hürdür, sansür edilemez’ der. Getirilmek istenen düzenlemede yer alan ‘gerçeğe aykırı bilgi’ kavramı ise tam anlamıyla basına yönelik bir sansürdür. Bir bilginin gerçeğe aykırı olup olmadığına, öyle anlaşılıyor ki İletişim Başkanlığı karar verecektir. Basın İlan Kurumu, RTÜK ve BTK'nın (Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu) yanı sıra savcılıkları da harekete geçirecek olan yine İletişim Başkanlığı olacaktır. Öte yandan bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunamayacağı kabul edilirse, edindiği bilgiye dayanarak düşünce ve kanaatini açıklayan herkes de İletişim Başkanlığının hedef kitlesi içinde yerini alacaktır. Bu anlamda da kanun teklifi, Anayasa'nın 25'inci maddesindeki ‘Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir’ ve 26'ncı maddesindeki ‘Herkes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir’ düzenlemelerine aykırıdır.”

İLETİŞİM BAŞKANLIĞI, DEZENFORMASYON BAŞKANLIĞI OLUYOR

Ayrıca kanun teklifindeki "internet haber sitesi" kavramının tanımının belirsiz olduğuna dikkat çeken İpekçi, şunları söyledi: “Hangi vasıflara sahip internet siteleri haber sitesi kabul edilecektir? 212 Sayılı Kanun'a tabi asgari çalışan kadroları ne olacaktır? Bu anlamda, hangi internet siteleri bu kanuna tabi olacak, hangileri olmayacaktır? Belirsizdir... Esas itibarıyla yapılmak istenen ise internet haberciliğinin kontrol altına alınmasıdır; beyanname şartıyla idari kontrol, resmi ilan ve reklam şartıyla da mali kontrol altına alınması amaçlanıyor. Böylece, TCK, Basın Kanunu, Basın İlan Kurumu Teşkiline Dair Kanun ve 5651 Sayılı Kanun’da yapılmak istenen değişiklikler bir bütün olarak ele alındığında; “İletişim Başkanlığı” bu kanun teklifiyle fiilen ‘Dezenformasyon Başkanlığı’ haline dönüştürülmektedir. RTÜK, radyo ve televizyon yayınları üzerinde sansür kurulu olarak faaliyetine devam ederken; Basın İlan Kurumu gazete ve internet siteleri üzerinde mali denetim görevini üstlenecek, BTK ise teknik kontrol mekanizması olarak işlev görecektir.”

GERÇEK GAZETECİLER CEZALANDIRILACAKTIR

Tüm bu sansür ve dezenformasyon faaliyetlerinin koordine merkezinin ise İletişim Başkanlığı, yani Saray olacağını vurgulayan İpekçi, şunları ekledi: “Gerçeği gizleyen, halkı yanıltıcı bilgiyi yayan, gerçeğe aykırı bilgiyi paylaşan iktidar organları olacak; buna rağmen doğru bilgiyi kamuoyuna ileten özgür ve bağımsız medya organları ile gerçek gazeteciler cezalandırılacaktır. Kanun teklifinin gerekçesinde asıl niyetin “basın duyurularının ve yargı organlarınca verilen yayın yasağı kararlarının hızlı ve etkin” olmasının sağlanması olduğu da zaten belirtiliyor. Toplumun bir nebze de olsa nefes almasına olanak sağlayan kısmen özgür basın, bu kanun teklifiyle tamamen boğulacak, halkın haber alma hakkı tümüyle yok edilecektir. Özgür basın yoksa özgür toplum da yoktur.”